İstanbul Havalimanı CEO’su Selahattin Bilgen 2027 yılında 100 milyon yolcuya hizmet verme hedefini açıkladı. Trafik hacmi bakımından uzun süredir Avrupa havalimanları arasında ilk sırada yer alan ve Türk Hava Yolları’nın hızlı büyümesinden faydalanan İstanbul, bu hedefe ulaşma yolunda ilerliyor.
Geçtiğimiz yıl İstanbul Havalimanı 64,3 milyon yolcuya hizmet vererek dünyanın en büyük yedinci havalimanı olmuş. Havalimanının büyüme hızı etkileyici. İstanbul 2021’de 14. sırada, 2020’de ise 28. sırada yer aldı. Geçtiğimiz yıl havalimanı, 2019’a kıyasla işlem gören yolcu sayısını %23,2 oranında aşarak Avrupa havalimanlarının toparlanmasına öncülük etti. Birkaç yıl içinde yıllık 30 milyondan fazla yolcu hareketini nasıl çekebilecekleriyle uğraşıyor. Bu da esasen daha fazla havayolu şirketi çekme anlamına geliyor.
Havalimanına şu anda 100’den fazla havayolu şirketi hizmet veriyor. Trafiğe doğal olarak, taşınan yolcuların yaklaşık %80’ine sahip olan Türk Hava Yolları hakim. Türk Hava Yolları’nın üyesi olduğu Star Alliance, taşınan yolcu sayısında %82’lik bir paya sahip.
Her ne kadar Türk Hava Yolları çok hızlı büyüyor ve taşıdığı yolcu sayısını iki katına çıkarmaya hazırlanıyor olsa da, havalimanı büyümesini tek bir operatöre dayandıramaz.
İstanbul Havalimanı CEO’su Selahattin Bilgen, 2027 yılında 100 milyon yolcu hedefine ulaşmanın ve uzun vadeli hedef olan 200 milyon yolcuya ulaşmayı tek bir operatörün büyümesine dayandırmanın mümkün olmadığını belirtti. Bu hedeflere ulaşmak için düşük maliyetli trafiğin payının artması gerekiyor. İstanbul Havalimanı 2019’a kıyasla düşük maliyetli trafikteki payını iki katına çıkarmasına rağmen, bu oran şu anda %2 gibi yetersiz bir seviyede. Düşük maliyetli trafiğin İstanbul için büyük bir büyüme potansiyeli taşıdığı açık.
İstanbul Havalimanı’nın düşük maliyetli trafikteki payı önemsiz olsa da, özellikle Pegasus Havayolları ve AnadoluJet sayesinde Türkiye’de düşük maliyetli trafik çok güçlü. Ancak bu havayolu şirketlerinin her ikisi de İstanbul’un ana havalimanı olarak şehrin Asya yakasındaki Sabiha Gökçen havalimanını kullanmakta, dolayısıyla İstanbul başka bir yere bakmak zorunda.
Düşük maliyetli taşımacılığın gelişmesinin önündeki bir engel de Türkiye’nin AB ülkeleriyle açık gökyüzü anlaşması bulunmaması. Bu nedenle AB ile hava bağlantıları, esnek olmayan eski karşılıklı hava trafiği anlaşmalarıyla yönetilmekte. Bu durum hem esnekliğe ihtiyaç duyan düşük maliyetli havayolları hem de İstanbul Havalimanı için bir sorun teşkil etmekte.
Bununla birlikte, ana havalimanı son zamanlarda Air Arabia, easyJet, flyadeal, flydubai, flynas ve Wizz Air gibi büyük düşük maliyetli taşıyıcıları çekmeyi başarmıştı. Wizz Air Mart 2023’te İstanbul’dan uçuşlara başlamıştı.
Wizz Air şu anda İstanbul’dan Londra Gatwick Havalimanı, Budapeşte, Londra Luton ve Iași’ye uçmakta. Türk Hava Yolları Iași ve Luton’a uçmadığından, Wizz Air bu rotalarda Türk Hava Yolları ile rekabet etmemekte.
Wizz Air’in havalimanından havalimanına (P2P) trafiğinin gelişimini gösteren grafik düşük maliyetli tekliflerin varlığının trafiği ne ölçüde canlandırdığını göstermekte. Örneğin, Nisan ayında Wizz Air’in gelişiyle Budapeşte’ye giden P2P yolcu sayısı üç katına çıkmış ve Budapeşte, örneğin Berlin’i geride bırakarak P2P yolcu açısından Avrupa’nın en büyük 9. rotası haline gelmiştir.
Türk Hava Yolları’nın P2P yolcu sayısı neredeyse hiç değişmedi; bu da Wizz Air’in “pastayı büyüttüğünü” ve Türk Hava Yolları’nın pazar payı pahasına büyümediğini gösteriyor. Üstelik Türk Hava Yolları transit trafikte de avantajlı durumda.
İstanbul örneği kuşkusuz diğer havalimanları için de ilham verici bir örnek. Her ne kadar havalimanının ana müşterisi olan Türk Hava Yolları hızla büyüyor olsa da, İstanbul düşük maliyetli trafiğin teşvikiyle büyümesini daha da hızlandıracak gibi görünüyor.