Hyundai Motor Grubu, bölgesel hava araçlarını ve gelecekteki mobilite teknolojilerini tanıttı.
Amerikan Supernal firmasıyla ortaklaşa olarak geliştirilen eVTOL adlı konsept, 2028 yılından itibaren Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’da ticari kullanım satışa sunulacak.
Farnborough Uluslararası Havacılık Fuarı’nda tanıtılan eVTOL adlı konsept, Hyundai tarafından sertifikalandırmaya çalışırken, Supernal da kabin konseptini oluşturmak için grubun tasarım stüdyolarıyla ortaklık kurdu. İki şirket arasında ortaklık kısa sürede geliştirilirken, otomotiv parçaları, inşaat, robotik ve otonom sürüşü kapsayan 50’den fazla bağlı kuruluşla da işbirliği yapılıyor.
eVTOL’ün yaygın bir ulaşım aracına dönüşmesi için yolcu deneyiminden diğer düzenlemelere ve altyapıya kadar her detayın en ince ayrıntısına kadar düşünülmesi gerekiyor.
Hyundai Motor Grubu’nun mobilite yeteneklerinden yararlanan Supernal ise önümüzdeki yıllarda endüstrinin büyümesi için mevcut kaynaklara önceden yatırım yapıyor.
Supernal’in beş koltuklu yeni nesil kabin konsepti, en konforlu uçaklardaki yolcu deneyimini sunarken aynı zamanda daha ekonomik fiyat politikasıyla da ticari havacılığın ufkunu genişletiyor. En yüksek havacılık güvenlik standartlarını karşılayan konsept, Hyundai’nin otomotiv tasarım ve üretim süreçlerinden yararlandığına dair ipuçları da veriyor. Öne çıkan tasarımla beraber, her şeyden önce güvenlik felsefesini göz önünde bulunduran Hyundai, günlük kullanımla beraber hayatı kolaylaştırmayı öncelik haline getiriyor.
Mühendis ve tasarımcılardan oluşan ekip, karbon fiberden yapılmış hafif kabini oluşturmak için otomotiv endüstrisinin ilerici tasarım anlayışından faydalandı. Ergonomik olarak şekillendirilmiş koltuklar, yolcular için koza benzeri bir ortam sunarken, açılır koltuk konsolları ise otomobillerdeki gibi bir orta konsol imkanı sunuyor. Kişisel eşyalar için bir şarj istasyonu ve eşya bölmesi sağlayan bu ceplerle beraber kapılara yerleştirilmiş tutamaklar ve koltuk arkalıkları da giriş ve çıkışta yolculara yardımcı oluyor. Otomobil sunrooflarından ilham alan tavan lambaları da farklı bir aydınlatma kombinasyonu sunuyor. Bir “ışık terapisi” olarak adlandırılan bu teknoloji, uçuşun çeşitli aşamalarına göre ayarlanabiliyor. Kabin yerleşimi, yüksek boşluk payları ve eşya taşımaya olanak tanıyan bagaj hacmiyle destekleniyor.
Ünlü İngiliz otomotiv ve havacılık devi Rolls-Royce da Hyundai ile işbirliği yapıyor.
Hyundai Motor Grubu, tamamen elektrikli tahrik ve hidrojen yakıt hücresi teknolojisini geliştirmek için Rolls-Royce’la da bir işbirliğine gidiyor. Gelişmiş Hava Mobilitesi (AAM) pazarında söz sahibi olabilmek adına tüm işbirliklerine önem veren Hyundai, Rolls-Royce’un havacılık ve sertifika yeteneklerinden yararlanacak. Hyundai de uzun yıllardır geliştirdiği hidrojen yakıt hücresi teknolojilerine ve sanayileşmeye ağırlık vermeye devam edecek. Her iki şirket, Kentsel Hava Hareketliliği (UAM) ve Bölgesel Hava Hareketliliği (RAM) pazarlarına tamamen elektrikli, hibrit ve yakıt hücreli elektrikli özel çözümler getirecek.
Tamamen elektrikli uçak tahrik sisteminde hidrojen yakıt hücresi sistemi kullanmanın faydaları, sıfır emisyonlu, sessiz ve güvenilir bir yerleşik güç kaynağı olarak sıralandırılıyor. Özellikle uzun mesafeli uçuşlarda yakıt ekonomisi sağlarken aynı zamanda sıfır emisyon ile gelecek nesillere daha temiz bir çevre sunmak adına adımlar atılmış olacak.