HORMONLU VE PLANSIZ BÜYÜMENİN SONU…

HORMONLU-VE-PLANSIZ-BÜYÜMENİN-SONU…

 

Değerli okurlar, pilot yorgunluğu, prim falan derken bir haftayı daha geride bıraktık. Plansız büyüme ile geçen yılların sonunda çanak-çömlek bir daha patladı. Hesapsız  kitapsız yapılan uçak alımları “borç yiğidin kamçısıdır” mantığı ile bir türlü bitmeyen borçları da beraberinde getirdi.

İlker Aycı’nın bundan birkaç sene önce yaptığı açıklamayı hatırlarsınız. Aycı 2008’de THY o zaman yaşanan krizi fırsata çevirdi. O zamanki yönetimde olan arkadaşlarımız sağolsunlar önemli kararlara imza attılar. THY’nin daha da büyümesi için altyapı kurmaya çalıştılar. ” demişti. Fırsatı ganimet bilip uçak filosunu şişirmenin adı “başarı” olmuş. Pandemide  gördük, o başarının sonuçlarıını… Görünmez bir virüs 350 uçağı yere sabitledi. Hele şu ifadesi gerçekten ilginçti… “THY’nin daha da büyümesi için altyapı kurmaya çalıştılar.”  Vallahi doğru İlker bey, altyapıyı çok iyi kurdukları içindir ki, 1 sene geçmeden 2009 yılında THY ilk kez doğrudan kaptan pilot almak zorunda kalmış ve ülkemiz yabancı pilot cenneti haline gelmişti… Kendi ülkesinde bile uçamayan, Avrupalının, körfezin şirketlerinin kapısından sokmadığı, mesleki ve sağlık sicili belirsiz ne kadar pilot varsa “fırsatlar ülkesi” Türkiye’ye hücum etmişti. Sahte belgelerle  pilotluk yapanı bile duyduk, ötesi var mı? Havacılık dehaları Hamdi ve Candan beyler sadece şirketi büyütmekle kalmadılar, sektörü de büyümek zorunda bıraktılar. Sektörün lokomotifi THY büyürken, diğer oyuncuların yerinde sayması tabii ki mümkün değildi. Eee bu kadar büyürsen, havaalanları da yetmeyecekti. Yetmediğini görenler 3. havalimanı için düğmeye bastılar. Sonuç ortada. pandemide ödenemeyen uçak borçları, işsiz kalan, geliri düşen, ücretsiz izne mecbur edilen binlerce insan… Bir de Devlet Hazinesine yıkılan yolcu garantili havalimanları. Birçok şehirde açılan ve uçakların uğramadığı havaalanları kuşlara kaldı. Bu israfın bedelini benzine, doğalgaza, elektriğe , çaya, şekere yapılan zamlarla hep beraber finanse ettik ve ediyoruz.

Gerekli altyapısı olmadan, artısı eksisi düşünülmeden yapılan bu plansız ve hormonlu büyüme son 20 yılda birçok kez  hem çalışanları hem de bayrak taşıyıcı şirketi zora soktu. Pilot yetersizliğinden yaşanan Kara Cuma’yı unutmadık. Ucuz bulduk diyerek habire uçak alıp bunları kullanacak pilotları temin edememek gerçekten dahice(!) bir ticari yaklaşımdı.

Bu arada pıtrak gibi açılan uçuş okulları ha babam de babam pilot yetiştirmeye çalışıyordu. Halen de devam ediyorlar. Bu mu planlı büyüme? Gözü doymayan bazı üniversiteler, THY’nin bir ayda yetiştirdiği kabin memurlarının eğitimini  2 yıla yayıyorlar. Garibanlardan  yıllık 45.000 TL de para alıyorlar. Ama sıkıntı bitmiyor, sadece pilot değil kabin memuru eksikliğinden iptal edilen veya tehirli kalkan seferleri okuduk bu sezonda.

Nefes almadan uçan pilotlar yorgun. Kümülatif yorgunluk daha büyük bir sorun. Her sorunu para ile çözeceğini düşünen anlayış ise “ikinci pilot bile milletvekilinden fazla maaş alıyor” hesabı  ile insanları tepe tepe kullanabileceklerini düşünüyorlar. “Çok para verirsek az dinlendirir, çok uçururuz, para da iyi olduğu için ses çıkaramazlar.” yaklaşımı   uçuş emniyetini ciddi biçimde tehdit ediyor.  Sevgili yöneticiler, bu insanlar etten kemikten, sinirden ibaret. Robot değil. 500 bin lira da versen, yeteri kadar dinlenme imkanı vermezsen, sosyal hayatına, ailesine zaman tanımazsan soruna, sıkıntıya davetiye çıkartırsın. 80 model arabaya istediğin kadar Ferrari için üretilmiş özel yakıt koy sürat yaptıramazsın. Kadranındaki azami hızı 260 km gösteren son model araban bile olsa, sürekli 260 ile gitmeye kalkarsan araban seni yarı yolda bırakır. Bence başta pilotlar olmak üzere insanca bir çalışma düzeni sağlayın, dikişleri patlatmayın.

Exit mobile version