Diyarbakırlı avukat Muzaffer Ava, amcasını kaybettiği Hollanda’nın Schiphol Havaalanında 2005 yılında çıkan yangınla ilgili soruşturma safhasında ve sonrasında faşizan uygulamalara maruz bırakıldıklarını iddia etti. Ava, yangınla ilgili bilirkişi raporunda kapıların açılmasını sağlayan sistemin devre dışı olduğu yönünde tespit olmasına rağmen kendilerinin sorumlu tutulduğunu ileri sürdü.
Diyarbakırlı avukat Muzaffer Ava, amcasını kaybettiği Hollanda’nın Schiphol Havaalanında 2005 yılında çıkan yangınla ilgili soruşturma safhasında ve sonrasında faşizan uygulamalara maruz bırakıldıklarını iddia etti. Ava, yangınla ilgili bilirkişi raporunda kapıların açılmasını sağlayan sistemin devre dışı olduğu yönünde tespit olmasına rağmen kendilerinin sorumlu tutulduğunu ileri sürdü.
Hollanda’nın başkenti Amsterdam’da bulunan Schiphol Havaalanında sınır dışı edileceklerin tutulduğu gözaltı merkezinde 2005 yılında yangın çıkmış ve aralarında Diyarbakırlı Mehmet Ava’nın da bulunduğu 2’si Türk vatandaşı 11 kişi hayatını kaybetmişti. Mehmet Ava’nın yeğeni avukat Muzaffer Ava, yangınla ilgili 315 sayfalık bilirkişi raporuna rağmen faturanın kendilerine kesildiğini öne sürdü. İhlas Haber Ajansı’na açıklamalarda bulunan Ava, Hollanda’nın son süreçte uyguladığı faşizan uygulamaların eskiden beri devam ettiğini anlatarak, “O yangında değişik ülkelere mensup olan 11 kişi yaşamını yitirmişti. Yangında yaşamını yitirenlerden ikisi Türk vatandaşıydı. Biri de amcam Mehmet Ava’ydı. Yangın sonrası soruşturma başlatılmıştı. Soruşturmadan sonra bilirkişi raporu tanzim edilmişti. Raporda, yangının çıkış nedeniyle ilgili bazı tespitler bulunuyordu. En önemlisi de yangında kapıların açılmasını sağlayan sistemin devre dışı olduğu yönünde bir tespit mevcut. Daha önce yapım aşamasında iken aynı gözaltı merkezinde bir yangının çıktığı yönünde bir tespit de mevcut. Zaten cenazeler DNA tespitinden ötürü 12 gün sonra bize teslim edilmişti. Bu olaydan sonra gerek soruşturma safhasında gerekse de ondan sonraki tazminat ödemesi aşamasında Hollanda’nın tavrı utanç vericiydi. Soruşturma safhasında bazı sivil toplum örgütlerini biz harekete geçirdik ve o gösterilerden sonra Hollanda Adalet ve Bayındırlık Bakanı ile Haarlem Belediye Başkanı istifa ettiler. Ancak sadece bu istifayla yetindiler” dedi.
“İstifaların intikamı bizden alındı”
İstifalardan ve bilirkişi raporundan sonra, kendilerinden intikam alındığını ileri süren Ava, “Sanki istifaların müsebbibi bizmişiz gibi orada yaşamış olan babamın hüküm giydiği ve cezasını çektiği dosyaları tekrar açtılar ve 5 yıl hapis cezası daha verdiler. Yapılan kepazelikler bununla da sınırlı değil. Ondan sonra bu tür vakalarda ödenecek olan tazminatın üst bandını 100 bin avro ile sınırladılar ve bu kanun süratle Hollandameclisinden geçti. Bu yangınla, batı uygarlığı denilen, sözüm ona ‘İnsan hakları ve hukukun önünde eşitlik’ gibi prensiplerin doğu toplumları söz konusu olduğunda daha değişik bir veçheden baktığını idrak ettim. O yangında ölenlerin çoğunluğu farklı dinlere ve etnik kökene sahiplerdi. Bu olay batı uygarlığı dediğimiz Avrupamedeniyetinin doğu üzerindeki oryantalist bakışı sorgulamama neden oldu. Oryantalizm sadece din üzerinde zemin bulmuyor aynı zamanda bir kültür üzerinde zemin bulabiliyor. Olaydan sonra istifa etmek zorunda kalanların hıncını babamdan alınması ve ondan sonra yasal mevzuat değişikliğine gitmeleri batı kültürünün ne kadar ideolojik bir şekilde hareket ettiğini apaçık ortaya koymaktadır. Uluslararası Af Örgütü aralarında Mehmet Ava ve Kemal Şahin’in de olduğu 11 sığınmacının öldüğü olay nedeniyle sürekli Hollanda’nın dikkatini çekmektedir ancak Hollanda bunu ne kadar uyguluyor en son gelinen süreçte takınılan tavır ve ortadaki faşizan devlet uygulamaları ile cevap vermektedir” diye konuştu.