Sevgili Okurlarımız;
Bildiğiniz üzere tamı tamına 43 Yıldır havacılık sektörünün içindeyim. Bu sürenin 30,5 yılını THY’de geçirdikten sonra, emeklilik hakkımı ve her türlü tazminatımı alarak THY ile yolları ayırdık.
Benim THY ile ilişkimi kestiğim zamanlarda sektörde inanılmaz lisanslı teknisyen açığı vardı. MyTechnic henüz yeni kurulmuş ve her branşta eleman arayışındaydı. Benimle birlikte aynı gün THY ile ilişkisini kesmiş birçok arkadaşım, bu fırsatı değerlendirip çalışma hayatlarına başka şirketlerde devam ettiler.
Nasıl etmesinler ki? O zamanlar lisanslı ve deneyimli teknisyen maaşları 4000 Euro’lara kadar çıkıyordu.
Ben ise, yeteri kadar çalıştığımı düşünüp, hayatımın geri kalanını sakin ve huzurlu ortamlarda geçirmeye karar vermiştim.
Ancak olmadı. Hiçbir maddi problemim olmamasına rağmen içimdeki birikim beni tesadüf eseri sektörün bir başka dalı olan havacılık medyasının içine itiverdi.
Her ne kadar 20 seneyi aşkın UTED derginin genel yayın yönetmenliğini yapmış olsam da, bu yeni ortam dergicilikten çok farklı idi…
Malumunuz olduğu üzere, Avşa adasında 90 yatak kapasiteli mütevazi bir tesisimiz var. Bu tesisin başında eşimin olması, beni en az 3-4 ay Avşa’da kalmak zorunda bırakıyor. Bu nedenle devamlı bir iş arayışına girmem olanaksızdı.
Bu aşamadan sonraki gelişmeleri sizler zaten biliyorsunuzdur…
Tarafıma rica olarak yapılan bir teklifi, sadece yaz aylarında yazabilirim diyerek kabul ederek, bir başka haber sitesinde 2005 yılının Ekim ayından (O tarihte THY’deydim) itibaren başyazar olarak köşe yazıları yazdım -tabii ki amatör olarak… İlgili haber sitesinin yönetiminde hiç olmadım.
2006 Ocak ayında ise THY’nin toplu çıkartmalarının içinde yer aldım; 300’ü aşkın THY çalışanı birlikte çıkartıldık. Bu süreç içinde önce THY’den emekli olun teklifi yapılır, kabul etmezseniz, tazminatlı çıkartılır ve sadece pas bilet hakkınızı alamazsınız. Bu nedenle, maddi yönden ‘ben emekli olmuyorum siz çıkartın’ demek birçok kişinin işine geldiğinden, emekliliğini hak etmiş çalışanların çoğu bu seçenekle ayrılmakta ve işe geri dönüşü de alarak ekstra bir kez daha tazminata hak kazanmaktadırlar (mevcut pas bilet uygulaması devam ettiği müddetçe, kimse THY’den emekli olayım da pas hakkım devam etsin demez).
Bilirsiniz, işten çıkarılma bildirimli ve bildirimsiz fesih olarak yapılabilmekte. Bildirimsiz işten çıkartılma ancak disiplin kurulu kararı ile alınabilmektedir. Sizin işlediğiniz bir suç varsa size iletilir ve savunma yapmanız istenir. Disiplin kurullarında sendika yönetimi de vardır. Vereceğiniz savunmanız, tarafınıza yapılan suçlamayı aklayamıyorsa, iş akdiniz tek taraflı feshedilir. Beş kuruş alamazsınız.
Bu konuya girmemin nedeni, THY’nin işten çıkarttığı kimseleri, ‘atılmış’, ‘ise yaramazmış’, ‘kim bilir ne yapmış’ gibi algılanmasının cahil kesimce yanlış aktarılmasını önlemek amaçlıdır. Örneğin; THY’den FETÖ suçlaması ile işten çıkartılan kişiler, oluşan yanlış algı nedeniyle işe yaramaz ve sanki suç işlemiş de atılmış gibi gösteriliyorlar. Halbuki bu çıkartılan kişiler, bildirimli çıkartıldıklarından tüm tazminatlarını aldıktan sonra işe geri dönüşü de kazanarak ekstra bir kez daha tazminata hak kazanmaktadır. Aksi takdirde, FETÖ gibi ağır bir suçlama ispat edilebilse beş kuruş alamadıkları gibi cezaevinde olurlardı.
Değerli okurlarım;
Sektörümüzde birçok haber sitesi var. Onlar da bizimki gibi havacılık haberleri yapıyorlar. Malum sitemiz haricinde hepsi ile aram çok iyi. Aslına bakacak olursanız, malum site ile ilgili kişisel bir sorunum yok. Oradan bazı nedenler yüzünden ayrılmak durumunda kalmıştım.
Hatırlarsınız, malum site tasarım değişikliği ile yeni yüzüne geçmeye yakın olduğu günlerde (Nisan 2015) Eşimle Fransa’nın Nice şehrine gitmek için Atatürk Havalimanındaydık. Malum Sitenin sahibi sağ olsun bizi uğurluyordu. Ondan bir şey rica ettim. Bu ricam, yeni site tasarımında beni en başa koymaması idi. Kısaca başyazar gibi orada bulunmak istemiyordum. Yönetimde bile olmadığım halde, bazıları malum sitenin sahibi olduğumu sanıyor ve sitenin yayın politikasından beni mes’ul tutuyorlardı. Halbuki kendi yazımdan başka hiçbir şekilde yayın politikalarının içinde değildim.
Resmimin ve ismimin en başta olmasının bazı sakıncaları olmaktaydı. Mesela sendikal konularda farklıydık. Bunun gibi birçok konuda farklı düşünüyorduk. Ben THY çıkışlı biri olduğumdan çalışan kesime mesafeli yaklaşmak zorunda kalıyorken, malum sitenin malum habercisi, kabin memurları ile ilgili belden aşağı birçok haber yapıyordu. Bu tür haberler maalesef çok ilgi görüyor. Hele hele altına atılan yorumlar tam bir rezaletti. Yorum atanlar resmen birbirlerine sövüyorlar ve maalesef ki, bu yorumların hepsi malum şahıs tarafından onaylanıyordu. Hemen malum sitenin sahibini aradım. Oda “ben yorumlara bakmadım bir bakayım” dedi ve o da kendi sitesindeki bu çirkin yorumlara dayanamamış olsa gerek ki, tüm yorumları sildi attı. O sildi attı ama birlikte senelerdir kader birliği yaptığım kabin memuru arkadaşlarım ve beni tanıyan eşleri de beni sosyal medyada arkadaşlıktan çıkardı. Sebep, o sitenin sahibi benmişim… Gel de anlat…
Bu tür nedenlerle Konuk yazar olmayı ve sitenin sahibi olduğum hususundaki algıyı kırmak istemiştim. Bu nedenlerle, sitenin herhangi bir yerine beni konuk yazar sıfatı ile koyarsa memnun olacağımı, aksi takdirde yazı yazmayacağımı kendisine ilettim. “Olmaz öyle şey abi” dedi. Ayrıca, diğer yazarlarda olduğu gibi,mail adresimin airporthaber.com uzantılı olmasını istemediğimi ve mail adresimin aynen eskisi gibi devam etmesini istediğimi belirttim (bana atılan özel maili başkası görmemeli). Herkes için aynı uzantılı mail adresini kullanacağız dedi.
Örneğin ben, airlinaheber uzantılı mail adresini yazarlara zorlamıyorum.Herkes kendi mailini kullanıyor.
Peki dedim ve yazı yazmayı kestim. Hiç arkalarından konuşmadım ve yazmadım. Soranlara özel nedenlerle ayrıldığımı söyledim. Hatta Airlinehaber’e malum site ile ilgili atılan yorumlara, sitenin adı yerine xxx koyup afişe etmemeye çalıştım. Senelerdir aynı yerde yazılar yazmanın yanı sıra, AirportTV’de, yönetim kurulu başkanı olarak,aynı kişilerin tabii ki işvereni durumundaydım. Hatta bu dedikodu ile hareket ettiğini söyleyen kişinin, nikah şahitliği gibi çok özel bir isteğini yerine getirdikten sonra bu kişiler için TU-KAKA demek kesinlikle yapamayacağım bir davranış biçimi idi. Hep suskun kaldım.
Sessiz sedasız ben kendi işime baktım ve şimdi kendi kontrolümde olan bir yerdeyim. Yanlış yaparsam rahat rahat beni eleştirebilirsiniz. Davul birinin boynunda, tokmak bir başkasının elinde olmuyor. Şimdi davul da tokmak da bende…
Ancak herkesin ahlak anlayışı farklı oluyor.
Bildiğiniz üzere malum sitenin malum habercisi, uzun zamandır isim vermeden ama ima ederek abuk subuk yalan bilgiler sunmaktaymış. Sunmak taymış diyorum çünkü yazılarını hiç okumam.
Okuyan dost ve arkadaşlarım, “Sefa Bey bu adam sizi işaret ediyor gibi…” diyerek beni uyardılar. Ben de onlara “yahu benim muhatabım değil ki bu çocuk” dedim. Ben malum sitede yazarken,aramıza sonradan gelenlerin en yenisi bu çocuktu… Hadi malum sitenin sahibi bir şeyler dese ona anında cevap veririm de, bu kim ya…
Zamanında, AirportTV kadrosunda ona yer verdirdim. Tavsiye edeni kırmadım. Maaşının yüksek olmasına itiraz etmedim. Havacılığı bilmemesine rağmen TV’deki havacılık programlarıma çıkartıp ekrana alışmasını sağlamaya çalıştım. Kısaca el verdim…
Ayrıca; AirportTV’de çalışan bir personelimizle yapmak istediği evlilikte, nikah şahidi olmam istendi. Bu ricayı kıramayıp nikah şahitliğini bile yaptım. Hayatında uçakçılığı ve TV’yi bilmeyen bu muhabire haber merkezinin emanet edilmesine itiraz etmedim. Çocuk, zamanla alışır diye düşündüm.
Neden arkamdan yalan konuşsun ki dedim? İnanamadım. Ben kendimi tanıyorum. Senelerdir birlikte çalıştığımız arkadaşlarım var. Onların ve benim bilmediğimi, bu yeni çocuk nereden bilecek de arkamdan konuşacak dedim. Ta ki son yazısına kadar…
Son yazısında yakayı ele veriyor. Yine bazı yalanlarının yanı sıra bir tek gerçeği dile getirmiş. O da THY’deki dernekler içerisinde 19 sene başkanlık yaptığım. Benden başka 19 sene dernek başkanlığı yapan yok ki…. Yazısındaki tek gerçek o. Diğerleri zaten yalan dolan,, Kendisinin savcılığa verdiği beyanatta belirttiği üzere,ortalarda dolaşan dedikoduydu bunlar. Kimseye yönelik değildi demiş…Tamam da her dedikoduya yer vermek zorunda mıyız.
İçimden bir an bende, örneğin biri için GAY dedikodusu duydum. Şimdi bende dedikodu diyerek yer versem veya uydursam, ayrıca kim olduğuna yönelik imalarda bulunsam sonra savcılığa verildiğim zaman, o kişi üstüne alınmış ben onu kastetmedim desem nasıl olur? Yakışık Alır mı?
Neyse uzatmayayım. Ben bu çocuğu savcılığa vermek zorunda kaldım.
Tarafıma yollanan savcılık cevabında, savcı beyin ilgili kişiyi odasına çağırdığı ve yazdığı yazı ile kimi kastettiği sorulmuş.
Cevap, “Hayır Efendim ben yazımda Sefa İnan’ın ne ismini kullandım ne de onu çağrıştıran bir imada bulundum” Ortalarda dolaşan dedikodulara yer verdim demiş…Kimse üstüne alınmamalı imiş. Tamam da, 18-19 senelik dernek başkanlığı yapan kimse var mı? Bu kimi çağrıştırıyor? Bu ima değil mi?
Neyse konudan kopmayalım.
Koskoca çocuk, kalkıp da cumhuriyet savcısının bizzat karşısına geçerek, yalan konuşamaz ki… Bu suç…
Belki de ben hatırlayamıyorum. Benden başka 19 sene başkanlık yapmış biri var mı? Bu nedenle TALPA, TASSA, MÜH DER, TALTA isimli derneklerden bilgi alınması lazım. Ayrıca şirkete disiplin suçu alıp almadığımın sorulması lazım. Yazısında Malum kişi bu nedenle atılmış deniyor.
Yalansa ve beni ima ettiyse, cumhuriyet savcısına yalan söylemenin bir cezası olmalı diye düşünüyorum.
Sevgili okurlarım;
Ben insanları tanıdığımı sanıyordum ve şimdi yanıldığımı görmek beni çok üzdü. Yahu kardeşim, birileri sana bir köşe vermiş, havacılık temalı yayın yapan bir sitede yazı yazabiliyorsun. Hemde bilmediğin bir konuda… Milletin belinden aşağısı ile ne uğraşıyorsun ki? Namus bekçiliğe mi soyundun. Duyduğun her dedikoduyu yazmak zorunda mısın.Bu senin görevin mi. Patronun mu dedi yoksa sen mi kendin karar verdin bu saçmalığa…
Kabin memuru şunu demiş, pilot bunu demiş. Bilmem neredeki yatı seferinde, odalardan kabin memurları ve pilotlar çıkmış. Otoparkta bir pilotla bir kabin memuru birlikte oturuyorlarmış…. Bunları yazmak senin işin mi?
Bak tüyo vereyim. Bende senelerdir kabin memuru arkadaşlarla birlikte uçtum sayamayacağım kadar yatı seferim var. Tüm ekip bir odada oturup saatlerce muhabbet eder,çarşıya birlikte çıkardık. Diskolara giderdik. Barlara da gittiğimiz olmuştur? O zaman yatı seferleri bir kaç gündü. İyi ki o zamanlarda yokmuşsunuz. Mesai arkadaşlığı bu. Kız kıza da otururlar.Erkeklerle de…Kimse karışamaz.
Özgün tarzda yazılan köşe yazılarında, belden aşağı muhabbet olur mu? Yazılarının başka türlü okur bulabilmesi için havacılık içerikli yazılar yazmalısın. Havacılığı öğrenmelisin. Sadece Google’dan derleme yaparak köşe yazısı yazılmaz ki… Bir zamanlar TAN isimli bir gazete vardı. Hala yayında olsa inan ki seni tavsiye ederdim.
Herkes işini yapsın…
Benim işim havacılık içerikli bir haber sitesini yönetip yazı yazmak. NE TİCARETLE NE SİYASETLE NEDE TETİKÇİ TARZLI YAZARLIKLA işim olmaz.
Haber siteleri paravan olarak kullanılmamalı. Okurlar bizim siyasi düşüncemiz veya nasıl para kazandığımızı bilmek için bu platforma girmiyorlar. Havacılık haberleri okumak istiyorlar.
Gazetecinin siyasi düşüncesi vardır ama bunu belli ettiğinde sadece kendi siyasi düşüncesinde okur bulabilir. Ben her görüşe yer verdiğim için problem yaşamıyorum. Yorumlarda kimse hakaret etmiyor. Dün yanlışlarını bulup yerdiğim kişi veya kurumlara,bugün yandaşlık yapmıyorum.
Sevgili Malum site;
Kavga etmediğiniz haber sitesi var mı merak ediyorum. Bir tek isim verin yeter
Birilerine vatan haini dediniz. İşten kovdurmak istediniz. İlgili kişi sizi mahkemeye verdi ve 10.000 TL tazminat ödediniz. Aynı kişi, hala aynı şirkettedir. Demek ki Vatan Haini değilmiş…
Bir dolu genel müdüre hakaret ettiniz. Onlar da daha iyi yerlere geldiler.
Temel Kotil, Orhan Birdal ile dalaştınız. SHGM genel müdürlüğüne vekalet eden Bahri Kesici ’ye hırsız dediniz, Pegasus’un en sevilen kaptanı Ümit Erdüzer kaptan için “Pilot musun, ajan mısın?” diye yazı yazıp mahkemelik oldunuz. Ümit Bey de kalpten hayatını kaybetti. Belki de yaşadığı stres tendir. İçiniz rahat mı?
Rahmetli Onur Güntürkün ile yazışmalarınız malum. Mahkemelerde karşılıklı savaş verdiniz. Yalan yere yemin edildi. Onur Güntürkün tam iki sene o kişiye yazı yazdırtmadı. Adamcağız kalpten gitti. İçiniz rahat mı?
. Atatürk Havalimanı basın odasından kovuldunuz. YALAN MI?
Siz kimsiniz yahu? Kendi dünyanızda yalnız yaşıyorsunuz. Arada bir ekşi sözlüğe bakın kim olduğunuzu hatırlayın. Bakın bakalım tanımadığımız kişiler haber sitenizi ve sizleri nasıl görüyor.
Bu platformlarda en çok köşe yazısı yazan biri olarak, 2005’den bugüne sadece internet haber sitelerinde,700’e yakın makalem vardır. Tarafıma açılmış bir tek dava yoktur. Sendika tarafından açılan davalar, şahsıma yönelik değildir haberlerle veya diğer köşe yazarlarımıza yöneliktir.
Sonuç olarak; ya, diğer haber siteleri gibi işinize bakın ya da sevdiğiniz iş olan Ticaret veya siyasetle ilgilenin. Yeter ki havacılığı kirletmeyin.