Helikopterin GPS aletlerini söken cuntacılar mı?

Tornavidalı karartma operasyonu yapanlar cuntanın elemanı çıktı

Büyük Birlik Partisi (BBP) Yüksek  İstişare Kurulu (YİK) Başkanı, araştırmacı-yazar Hakkı Öznur, Marmaris’te  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kaldığı otele saldıran darbeci askerler  arasında, Muhsin Yazıcıoğlu davasının şüphelilerinden Astsubay Aydın Özsıcak ile  Kurmay Yarbay Davut Uçum’un bulunduğunu belirterek, “Dava dosyası her yönüyle  yeniden açılmalıdır.” dedi.
Öznur, yaptığı açıklamada, helikopter kazasında hayatını  kaybeden Muhsin Yazıcıoğlu’nun dava arkadaşı olduğunu, kaza sonrası Keş  Dağları’nda Alperenlerle birlikte arama ve kurtarma çalışmalarında yer aldığını  anımsattı.
Muhsin Yazıcıoğlu ve dava arkadaşlarının öldüğü olay sonrası  haklarında soruşturma açılan ve daha sonra takipsizlik kararı verilen 132 kişi  arasında darbe teşebbüsünde bulunan vatan haini iki askerin de bulunduğunu  bildiren Öznur, “Helikopterin Global Positioning System (GPS) aletlerini söken  kaza kırım ekibinde bulunan Astsubay Aydın Özsıcak ve Kurmay Yarbay Davut  Uçum’un, darbe teşebbüsünde bulunan, demokrasi ve milli irade düşmanı dış  odaklarla bağlantılı cuntanın elemanları olduğu ortaya çıkmıştır. Tornavidalı  karartma operasyonu yapanlar cuntanın elemanı çıkmıştır.” diye konuştu.
Öznur, bu kişilerin bir süre cezaevinde yattıktan sonra serbest  bırakıldığını, yürütülen soruşturmada ise takipsizlik kararı verildiğini  hatırlattı.
  “Helikopterin cihazını söken ve olay yerindeki delilleri karartan  üniformalı teröristler, darbe girişimde bulunan illegal çetenin mensupları  çıkmıştır.” diyen Öznur, Aydın Özsıcak’ın, sorguda GPS cihazlarını neden söktüğü  sorusuna “Zevk için, hatıra olsun” yanıtını verdiğini aktardı.
“Neocon destekli” kanlı darbe girişimini yapan askerler arasında  bulunan Davut Uçum’un da Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik Marmaris baskınında yer  aldığını belirten Öznur, “Darbeci çetenin mensupları arasında yine şehit  liderimiz Yazıcıoğlu davasında ismi geçen, helikopterin cihazı sökülürken orada  olan, askeri kaza kırım ekibinden o dönem yüzbaşı şimdi ise kurmay yarbay olan  Davut Uçum da vardır. Elim olay olduğunda Malatya 2. Ordu’da görev yapan bu hain,  kısa bir süre yattıktan sonra tahliye edilmiştir. Daha sonra görevine devam  etmiş, en son İstanbul 4. Kara Havacılık Alayı’nda görev yapmıştır. Davut Uçum,  asker elbisesi içerisine girmiş eli kanlı canilerden oluşan illegal çetenin  mensuplarından biri olarak Marmaris baskınında karşımıza çıkmıştır.” ifadelerini  kullandı.
Öznur, “Darbe girişiminde bulunanlar içerisinde, bu davada ismi geçen  diğer suçlular da var mı” diye araştırmaya devam ettiklerini belirtti.
Bu askerlere “GPS cihazlarını sök” emrini verenlerin ortaya  çıkarılması ve süreçte ismi geçen askeri kurumlar ile kurumlardaki komutanların  sorgulanması gerektiğini belirten Öznur, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yazıcıoğlu’na ilişkin dava dosyası tekrar açılmalı, bütün  şüphelilerle ilgili yeniden derin sorgulamalar yapılmalıdır. Bu dosya asla  kapatılmamalıdır. Liderimizin ve dava arkadaşlarımızın şehit düştüğü olayda ismi  geçen bazı şüphelilerle darbe teşebbüsü yapan ihanet şebekesi, Amerikan ve İsrail  muhbiri cuntacılar arasında bir bağ olduğu ortaya çıkmıştır. Takipsizlik kararı  veren mahkeme olayın tamamen ‘pilotaj’ hatasından kaynaklı olduğuna kanaat  getirmiştir. Bunun ne kadar yanlış ve gayri ciddi olduğu açık ve nettir. Onlarca  belge ve bilgiye rağmen davaya takipsizlik kararı veren mahkeme adalete gölge  düşürmüştür. Açıkça bürokratik oligarşi ve işbirlikçileri mahkemeye müdahale  etmiştir. Bu dava dosyası her yönüyle yeniden açılmalıdır ve asla kapatılmamalı,  örtbas edilmemelidir.”
“Enkaz” görüntülerini izleyen, irkilen, daha sonra “endişelerim var”  diyen, bunu da kamuoyuyla paylaşan dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün,  meselenin üzerine daha sonra kararlılıkla gitmediğini savunan Öznur, şunları  kaydetti:
“Milletimizin devletin başı olarak kendisinden ve diğer devlet  yetkililerden beklediği, Yazıcıoğlu soruşturmasının takibi, unutulmaması ve  aydınlatılması idi. Ancak Sayın Gül de bir iki çıkışının dışında üzerine gitmedi.  Milletimizin beklentisi, bu konunun aydınlatılmasıdır. Muhsin Yazıcıoğlu ve dava  arkadaşlarının şehit düştüğü olayla ilgili inanılması zor önemli gerçeklere  ulaşıldığını söyleyen Gül, o gerçekleri niye milletimizle, kamuoyuyla  paylaşmıyor?”
Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) ortaya çıkan belgelere rağmen olayın  çözülmesi konusunda gereken duyarlılığı göstermediğini iddia eden Öznur, askeri  ve sivil kurumların olayla ilgili belgeleri ve bilgileri savcılara teslim  etmediğini, davaya ilişkin bilirkişi raporunun maddi gerçeklerle örtüşmediğini  söyledi.
  Cesur savcı ve hakimlere ihtiyaç var
Sivil Havacılık Kurumunun üzerine gidilmesi ve o süreçte görev  yapanların soruşturulması ve yeniden kaza kırım raporu yazılması gerektiğini  söyleyen Öznur, şunları kaydetti:
“Bu dosyayı ciddi bir şekilde ele alacak, yeniden bütün safhalarıyla,  her şeyiyle gözden geçirecek, olayda kusuru, ihmali olan bütün suçluların üzerine  gidecek, onları yargıya teslim edecek, hiçbir baskıdan çekinmeyecek cesur  savcılara ve hakimlere ihtiyaç var. Kayseri Valiliği kaynaklı ‘Kurtarıldı,  geliyor’ açıklamasıyla oluşan bilgi kirliğinin esas kaynağının tespitini  istiyoruz. Bilgi kirliliğine sebep olan, köylülerin olay yerine varmasını  engelleyen bu dezenformasyonu kim ya da kimler yaptırdı?  Türk siyaseti ve  demokrasisi açısından son derece önemli olan, yüzyılın en önemli olaylarından  biri olan bu olayı aydınlatmak ve gerçekleri ortaya çıkarmak için her şeyi  yapması gereken devlet kurumları hiçbir şey yapmadı.  DDK raporunda olayla ilgili  şüpheler, ihmal ve kusurlar ortaya kondu. Liderimizin ve dava arkadaşlarımızın  ölümleri şüpheli bulundu.”

Exit mobile version