HAYAL TÜCCARLARI…

sendika-sefa-inan

Birkaç haftadır THY’nin değil tüm Türkiye’nin gündemine düşen eylem ve grev yasağına yönelik yazılarımdan sonra bu hafta artık bu konu sıktı diyeceğinizi düşünerek ne zamandır yazmak istediğim fakat diğer konuların acil oluşu yüzünden yazamadığım hayal tacirliğini nihayet gündemime alabildim.

Ülkemizde sivil havacılığımızda hareket artınca bundan diğer sektörlerinde etkilenmemesi düşünülemez. Bu etkilenen sektörlerden biri eğitim sektörümüz.  Onlarca teknisyen yetiştiren 2 ve 4 yıllık yüksekokullarımız, meslek liselerimiz, iş garantili(!) veya garantisiz pilot okullarımız, kabin memuru, hava ulaştırma işletmeciliği konularında ders veren okullarımız gün geçtikçe artıyor. Konu eğitim ve öğretim olunca bundan memnuniyet duymamak mümkün değil. Ancak, eğitim ile öğretim çoğu yerde aynı gösterilmesine rağmen farklı kavramlardır. Öğretim, okulda planlı, programlı yürütülür. Eğitim genişliğine bir kavramdır. Öğretim, eğitimin alt kesimlerinden biridir diyebiliriz.

Bu mantığa göre eğitimsel gücü olmayan öğrenim kurumlarımız olacağına yani laf olsun diye birbiri ardına okullar açılacağına hiç açılmaması daha iyidir. Bunların yanı sıra bir de pilot yetiştirmek için kurulan pilot kurslarımız var ki bazıları öğrenciyi çekebilmek için yalan dolana başvurup iş garantisi adı altında umut tacirliğine soyunmuşlar.

THY’deki görevimi bitirdikten sonra birçok sektöre eleman yetiştiren okullara söyleşilere gittim. Alt yapısı son derece eksik, hoca sıkıntısı çeken dolu okulumuz var. Sektörün gerçek ihtiyacına bakmadan birbiri ardına açılan okulların hoca sıkıntısı had safhada seyrediyor. Akademik ünvanlı öğretim üyesi sıkıntısı had safhada olmasının yanı sıra öğretim görevlisi olarak görev yapacak sektör el deneyimli hoca bulmak bile çok zor. Bunun yanı sıra atölye, laboratuvar, alet, edevat vb… Eksikliklerini söylemeye bile gerek yok.

Bu hafta çok yeni açılan THK üniversitesinden kısaca bahsetmek istiyorum. Türk Hava Kurumu’nu yakın tarihe kadar, sadece kurban derisi toplayan kurum olarak bilirdik. Pek fazla basında yer almaz dolayısıyla haberlere konu olmadıkları için de kamuoyu tarafından fazlaca bilinmezlerdi. Kısaca kendi halinde bir kurumumuz idi…

Bu durum, THK Genel Başkanlığı’na Osman Yıldırım seçilene kadar sürdü. Osman Yıldırım’ın THK başkanı olduğundan itibaren bu eski algı değişti ve yeni imajı, Pilot yetiştirmek, uçak yapmakla algılanır oldu. Şüphesiz 16 Şubat 1925 tarihinde yüce önder Mustafa Kemal Atatürk tarafından “Türk Tayyare Cemiyeti” adıyla kurulan bu kurumumuz bu aralar hayal satışları ile kendinden fazlasıyla bahsettiriyor.

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk  “Kanatlı gençlik memleketin geleceği bakımından en büyük güvencedir. Bir gün batılı ayaklar ayda ayaklarının izlerini bırakacaklarsa bunların arasında bir de Türk’ün bulunması için çalışmalara girişmek gerekir” diyerek kurmuştu bu kurumu.

Ancak ne yazık ki, yıllarca atıl halde tutuldu, siyasi rantlara, kişisel hırslara, bazı kesimlerin ihtiraslarına kurban edildi. Asıl amacı olan vatandaşa havacılığı sevdirme ve havacılığın gelişmesine katkıda bulunma amacından saptırılmıştı.

Bugün ise kurumda bambaşka bir hava esiyor. Birbiri ardına içi boş ve altyapısız açıklamalar kamuoyu nezdinde pek anlaşılamasa da bu sektörün içindekiler tarafından irrite edici durum olarak göze çarpıyor.

Bakın ne diyor THK Genel Başkanı Osman Yıldırım: Yüzde 90’ı yerli uçak üreteceğiz!

Uçak 4 kişilik olacak, kullanılan malzemenin yüzde 90’ı, iniş takımları, gövde, telsiz sistemleri ve lastikler Türkiye’de üretilecek. Motorunu iki Türk firması yapacak. Yazılım işini de Türk Hava Kurumu Üniversitesi üstlenecek.

Bütün bunları ne zaman yapacak? 2012 yılını ortaladığımız bu günlerde 2014 yılında yerli uçak havada olacak!  Siz inandınız mı? Ben hiç ama hiç gerçekçi bulmadığım gibi komik bulduğumu bile söyleyebilirim.

Osman Yıldırım diyor ki, ‘Ben 40 yıldır uçuyorum, bu işleri bilirim’ Sanırım, Osman bey 40 yıldır pilot olarak uçmakla yerli uçak yapma işinin birbiriyle en küçük bağlantısının olmadığının henüz farkında bile değil.  Hatta 40 yıllık uçuş süresinin üzerine yenilerini ekliyor uçuşuna devam ediyor! Bu uçuş saatleri arttıkça bakalım daha neler yapmaya karar verecekJ

Bakın başka ne diyor:  “Ben havacılığı biliyorum, dünyada bu işin nasıl yapıldığını biliyorum. Tasarım yaparsın ya da, dünyada her yerde firmalardan şirketlerden uçak tasarımı alırsın. Tasarımlanmış uçağın üzerine konabilecek parçaları tespit edersin. Tespit ettiğin parçaları temin etmeye başlarsın, ondan sonra sistem entegrasyon laboratuvarı kurarsın. Bu laboratuvarda bu temin ettiğiniz parçaların hepsini uçağın üzerine koyarsınız, testleri yaparsınız. Bu testler sonrasında da düzeltici tedbirlerle uçağı yaparsınız. Uçağımızın tasarım işlemleri büyük oranda tamamlandı. Uçağın tasarlandıktan sonra uçabilirliğinin de test edilmesi gerekiyor. Eskiden rüzgar tünelinde yaptığınız işlemleri bugün bilgisayar üzerinde rahatlıkla yapabiliyorsunuz.”

Meğer uçak yapmak ne kadar da basitmiş. Sanırsınız lego yapıyor! En hızlı tarafından Boeing ve Airbus gibi firmaların know how konusunda Osman Yıldırım’dan yardım almalarını salık veriyorum.

Şaka bir yana ben Osman Yıldırım’a bu açıklamalarından sonra alt alta onlarca soru sıralayabilirim. Ama bir hikaye vardır. Napolyon savaş sırasında sürekli düşman askerlerinin saldırması ve kendi askerlerinin ateşe karşılık verememesi üzerine komutanı yanına çağırır. Komutan ‘neden ateşe karşılık vermiyorsunuz’ der. Komutan da ‘  Efendim bunun için çok sayıda sebebimiz var’ der. Napolyon, ‘Nedir onlar’ der. Komutan,  ‘ Efendim barutumuz yok, sonra…’ derken Napolyon sözünü keser, ‘ Diğer sebepleri saymana gerek yok ‘ der.

Ben de Osman Yıldırım’a, sadece şu soruyu sormak istiyorum. Bu uçağı hangi fabrikada üreteceksiniz, tesisiniz hazır mı?

Etimesgut’taki metruk binaya astığınız ‘Uçak Fabrikası’ tabelası benim için en az ‘2014’te yerli uçak havada olacak’ açıklamalarınız kadar boş ve anlamsız. Açıkçası uçak fabrikası tabelası asılan o fabrikanın içinde ne var diye siz değerli okurlarım da benim gibi merak ediyorsunuzdur ama emin olun ben de bilmiyorum. Muhtemelen THK Genel Başkanı Osman Yıldırım da bilmiyordur, ona da sormayın!

Google arama motoruna girin ‘THK yerli uçak’ yazın 145 bin kayıt çıkıyor. ‘THK kurban derisi’ yazın sadece 21 bin 600 kayıt var. Bu sonuçlar, THK Genel Başkanı Osman Yıldırım ve THK Üniversitesi Rektörü Ünsal Ban, bu işin PR kısmını iyi yürüttüklerini ortaya koyuyor. Ama bu işler lafla olmuyor.

Yarın öbür gün millet hani yerli uçak dediğinde bu sonuçlar onları kurtarmaya yetmeyecektir. Kısacası bende sizin rüzgârınıza gireyim ve Türkiye artık sizden 2014 yılına kadar yerli uçak, 2023 yılında da uzay gemisi beklediğini söyleyeyim.

Sayın başkan ve rektör Part-21 neyi ifade ediyor biliyorlar mı acaba? Türkiye’nin hala EASA üyesi olmadığı gibi henüz Part 21 (Production Organisation Approval-POA) yetkisi bulunmadığını buradan onlara hatırlatsam ayıp mı olur acaba? Hadi diyelim ki 4 kişilik uçağınızı 2014 yılına yetiştirdiniz. Bu uçakları SHGM onayı dâhilinde sadece Türkiye için mi yapacaksınız? Bizim SHGM’miz hala EASA’nın kurallarını uygulayamamaktan mustaripken sizin yapacağınız uçağın tasarımına,  testlerine, üretim sertifikalandırılma aşamalarına hangi kadroları ile bakacak ve size yetki/onay verecek.

Bu uçakları sadece Türkiye için mi yapacak yoksa yurt dışına satıp maliyetlerinizi kurtarmaya da çalışacak mısınız? Sadece Türkiye için yapacağız diyorsanız “Bir litre süt için evde inek beslemeye” benzer bir uygulama yaparsınız ki bu getirdiğinden çok götürür. İnanınki bu uçakları sizden başka kullanan çıkmaz.

Yok, biz bunları yurt dışına pazarlayacağız derseniz, sizi temin ederim ki bu sürede değil uçak yapmak siz Part 21 POA yetkisi bile alamazsınız. (Henüz THY koltuk imalatı için bile Part 21 alamadı)   

Her ne kadar bu vaatlere inanmasam da takipçisi olacağımdan şüpheniz olmasın. Eğer bu içi boş vaatlerle günü kurtarmaya çalışıyorsanız, her evin önüne bir uçak veya profesör pilotlar numaralarıyla umut tacirliği yapıyorsanız, THY ile bir anlaşmanız olmamasına rağmen 3 bin TL maaşla kabin memuru, 5 bin lira maaşla iş garantili teknisyenler yetiştiriyoruz diyorsanız gün gelir bunların hesabını sizden tek tek sorarlar. İşte o zaman bakalım o yapmayı düşündüğünüz uçakla veya uzay gemisiyle kaçabilecek misiniz?  Hatta bir ara Astronot-Kozmonot-Osmanot muydu neydi falan yetiştireceğinizi duymuştum. Bize de bu yakışır. El âlemin gâvuru Amerikalısı, Rus’u yetiştiriyor da biz neden yetiştirmeyelim dimi ama?

Mangal da kül bırakmayıncaya kadar atmakta neyin nesi ola ki…

Sevgili THK; Sizden şimdilik bu uçuk projelerinizden önce iyi bir havacılık üniversitesi olabilmenizi beklerdim. Gerek eğitim kadroları gerekse alt yapısı, laboratuvarları ve atölyeleri ile güçlü kaliteli bir eğitim kurumu olduğunuzu gösterip ispat ettikten sonra “step by step” uçak yapımı gibi zor hedeflere ulaşmaya çalışmanız ve ayağı yere basan projeleri hayata geçirmenizi diliyorum.

Kusura bakmayın. Doğmamış çocuğa don biçildiğini çok görmüştük ama ana rahmine düşmemiş çocuğa (uçağa) gün verildiğini hiç duymamıştık. Bırakın bu 2014 -2023 tarih konusunu arkanızdan atlı falan kovalamıyor. Yeteri kadar kendinizin ve okulun PR ını yaptınız.

Bundan sonra ayağı yere basan daha ciddi konulardan konuşalım olur mu? 

Exit mobile version