Sabiha Gökçen Havalimanı’nı işleten HEAŞ, yetkisini aşıp kendisini İBB’nin yerine koyarak şehir içine yolcu taşıma için ihale açtı. Şartnameyi de Havaist dışındaki tüm işletmeleri dışta bırakacak şekilde hazırladı. Havaist, İstanbul Hava Limanı’nda da 3 yıldır ihalesiz çalışıyor, kira ödemeden yolcu taşıyor.
Soru şu: Kamuya 2 milyar lira zarara mal olan Havaist’i kim veya kimler koruyor, olup bitenlere neden göz yumuluyor?
Sabiha Gökçen Havalimanı’nı işleten Havalimanı İşletme ve Havacılık Endüstrileri A.Ş. (HEAŞ), hukuken yetkisi olmadığı, sadece yer göstermekle sorumlu olduğu halde kendini İBB’nin yerine koyarak şehir içine yolcu taşıma işi için ihale yaptı. Adrese teslim şartname ve şaibeli değerlendirme sürecinin ardından Havaist’e yeni imtiyazlar çıktı. Yeni İstanbul Havalimanı’nda 3 yıldır ihalesiz ve kira ödemeden yolcu taşıdığı için kamuyu 2 milyar lira zarara uğratan Havaist’e kimin neden göz yumduğu merak konusu oldu.
VATANDAŞIN CEBİ YANDI
- 2011 yılında İETT tarafından açılan İstanbul Atatürk Havalimanı ve Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan şehir merkezine yolcu taşıma ihalesi, Günaydın ve Çimen ortaklığına kaldı. Ortaklık, iki havalimanında Havataş ve Havabüs adı altında faaliyet yürüttü. Atatürk Havalimanı’nın kapatılmasının ardından İstanbul Havalimanı’nda ortaklığa yeni hat tahsisi yapılmadı, çalışma izni verilmedi. Havabüs’ün İstanbul Havalimanı’ndaki ihaleden kaynaklı hakları yok sayılırken, taşıma ihalesiz olarak Havaist’e yaptırıldı. Adeta tekel haline gelen Havaist, kendini İBB Ulaşım Koordinasyon Müdürlüğü’nün (UKOME) yerine koyarak izin almadan şehrin dört bir yanına korsan hatlar açtı, yolcu ücret tarifelerini UKOME izni olmadan izinsiz olarak iki katına çıkardı.
KANUNU HİÇE SAYDILAR
Havabüs, Sabiha Gökçek Havalimanı’nda ise sözleşme gereği yolcu taşımaya devam etti. Ancak koronavirüs dolayısıyla hava ulaşımı durma noktasına gelince firmanın iş süresi uzatıldı. Skandal burada patlak verdi. Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nda “Büyükşehir sınırları içerisinde toplu taşıma hizmetlerini yürütmek, bu amaçla gerekli tesisleri kurmak kurdurmak, işletmek veya işlettirmek” yetkisi belediyelere verildiği ve bu Danıştay kararıyla da tescil edildiği halde havalimanını işleten HEAŞ devreye girdi. Belediye Kanunu’nu hiçe sayan HEAŞ yetkisi olmadığı halde ‘şehir içi tarifeli yolcu taşıma’ ihalesine çıktı. İhale sürecinde ilk teklifler kapalı zarf ile toplandı. Şartnamede ikinci tekliflerin açık artırma usulüyle alınacağı belirtilse de HEAŞ, ikinci teklifleri de kapalı zarf usulüyle aldı. Teklif zarfları isteklilerin huzurunda açılmadığı için akıllarda soru işaretleri kaldı. Teklifler kapalı kapılar ardından değerlendirildikten sonra iş Havaist Taşımacılık’a verilmek istendi.
RAKABET OLUŞMADI KAMU ZARARDA
- İhale şartnamesi de sürece gölge düşüren başka bir unsur oldu. Şartnameye “teklifte bulunacak isteklinin İstanbul ilindeki havalimanlarında en az 2 yıl süre ile faaliyet gösterdiğine dair sözleşme” maddesi konuldu. Adrese teslim olarak 3 yıldır İstanbul Havalimanı’nda faaliyet gösteren Havaist’in işaret edildiği madde, ihaleye katılımı da sınırladı. Bu madde dolasıyla firmaların ihaleye girmesi engellendiği için rekabet ortamı oluşmadı ve kamu zarara uğradı.
İHALESİZ YENİ HAT AÇACAKLAR
HEAŞ’ın yetkisi olmadığı halde ve ayrıca hazırladığı şartnamede yapılacak işin sınırı da net bir şekilde çizilmedi. Sadece Havalimanı-Taksim ve Havalimanı-Kadıköy hatları için ihaleye çıkan HEAŞ, şartnameye koyduğu hukuk dışı şu muğlak ifade ile Havaist’e ihalesiz yeni hatlar açma izni verilmesinin de yolunu açtı: “Hizmet belirtilen duraklar arasındaki güzergahlarla sınırlıdır. Kiracı tarafından ek durak talebinde bulunulması halinde sözleşme sonrasında HEAŞ’ın uygun görmesi ile ilave duraklara hizmet vermeye başlanacaktır.” Hukukçular bu ifadenin kamu kaynaklarının suiistimaline olanak sağlayacağını belirterek yeni hat ihtiyacı durumunda kamu yararı için aynı usulle ihaleye çıkılması gerektiğini ifade ediyor.
REKLAM GELİRLERİ İNSAFA BIRAKILDI
- Şartnamedeki diğer tartışma konusu da önemli bir gelir kaynağı olan giydirme ve otobüs içi reklam gelirleri ile ucu açık ifadeler oldu. Şartnamede yayınlanan ilanların izne tabi olduğu belirtilse de devletin kasasına girmesi gereken reklam gelirleri şu ifadelerle HEAŞ yöneticileri ve Havaist’in insafına bırakıldı: “HEAŞ reklam gelirine ilişkin pay talep edip etmemekte serbesttir.” Hukuksuz ve şaibeli ihalenin iptali için İdare Mahkemesi’ne başvuruda bulunuldu. Şimdi gözler yargıya çevrildi.
Havaist yeni havalimanına da böyle kondu!
Sabiha Gökçen’de şaibeli bir süreçle yetkisi olmayan bir kurumun yaptığı ihaleyi üstlenmeyi bekleyen Havaist, İstanbul Havalimanı’nda yolcu taşımacılığı yapıyor. Havaist’in buradaki faaliyetleri de oldukça tartışmalı. 3 yıl önce İETT Genel Müdürlüğü tarafından ihale açıldı. İhalede en yüksek teklifi İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraki Otobüs A.Ş, ikinci teklifi ise Havaist verdi. Otobüs A.Ş ve Havaist tarafından anlaşmalı olarak verildiği izlenimi uyandıran teklifler sonunda ihale Otobüs A.Ş’ye kaldı. Ancak Otobüs A.Ş. işi alt taşeron olarak ihaleye girip kaybeden Havaist’e havale etti.
2 MİLYAR LİRA KAMU ZARARI
- Havaist Otobüs A.Ş. ile imzaladığı sözleşme gereğince taşımacılık faaliyetleri yürütürken, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın yayımladığı ve konuyla ilgili olmayan bir genelgeyi gerekçe göstererek Otobüs A.Ş. ile arasındaki sözleşmeyi feshetti. Böylece Havaist belediyeye kira ödemekten kurtularak faaliyetlerine devam etti. Danıştay’ın iptal kararlarına rağmen Havaist Yeni İstanbul Havalimanı’nda 3 yıldır kira ödemeden faaliyetlerine devam etmekte. Uzmanlar tarafından bu durum nedeniyle kamunun en az 2 milyar Türk Lirası zarara uğratıldığı ifade ediliyor. Ayrıca havalimanı işletmeciliği yapan firmaların ihalesiz yeni işler tesis etmesinin, bu zararları daha da katlayacağı ifade ediliyor.
KANUNSUZLUĞA DUR DENİLMELİ
Sabiha Gökçen’de taşımacılık faaliyetini yürüten Günaydın Turizm’in yetkilileri sürece sert tepki gösterdi. Kamu kaynaklarından edinilen gelirin her kuruşunun devletin kasasına gitmesi gerektiğine dikkat çeken yetkili, “İhale süreciyle hukuken bir ilgisi olmayan genelge çarpıtılarak, bazı firmalara hukuksuz iş verilmek isteniyor, korsan taşımacılık yapılmasına göz yumuluyor. Bu yolla kamu milyarlarca lira zarara uğratılıyor. Hem İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin hem de ilgili bakanlıkların kamu kaynaklarına sahip çıkarak bu korsanlığa ‘dur’ demesi gerekiyor” ifadelerini kullandı. (yenisafak)