Değerli okurlarımız, bildiğiniz gibi ticari işletmelerin faaliyetlerini idame ettirebilmelerindeki en kritik unsur kârlılıktır. Peki, kârlılığın yanında gözetilmesi gereken ve ticari kaygılarımız dışında kalan sosyal sorumluluklarımız hakkında havacılık işletmelerimiz yeteri kadar adım atmakta mıdır? Kâr ederken de sosyal sorumluluk ödevlerimizi yerine getirebilir miyiz?
Dezavantajlı gruplar, toplumsal bütünleşme, staj ve istihdam olanaklarının sunumunda gösterilecek çabalar; işletmelerimizi kamuoyu nezdinde sempati ve beğeni toplayan, tercih ve tavsiye edilebilir bir konuma taşıyacaktır. Çünkü daha fazla para kazanma içgüdüsünün ötesindeki ödev ve sorumluluklarımızı da aynı şevk ve istekle yerine getirmek durumundayız. Bu uygar ve gelişmiş bir ülke olmanın gereğidir.
Özellikle engelli, terör mağduru, devlet korumasına alınmış adaylara öncelik verilmesi; staj imkanlarının her düzeydeki eğitim gören öğrencilerimize yeteri kadar sunulması, işletme gelirlerinden belli oranlardaki ödeneklerin toplumsal entegrasyon projelerinin finansmanında kullanılması takdire şayan girişimler olarak sıralanabilir. Unutmayalım ki sağlıklı bireyler olan bizler de birer engelli adayıyız; anılan vatandaşlarımıza yeterli düzeyde istihdam ve sosyal imkânların tanınması herkesin mesuliyet alanına girmektedir.
Büyük ölçekli havacılık işletmelerimizin sunacakları imkânlar doğal olarak geniş bir yelpazede vücut bulacaktır. Ancak realiteye baktığımızda sosyal sorumluluk bilinci ile işletme ölçeği arasında doğrusal bir bağıntı olmadığını görmekteyiz. Bu durumun olumlu yönde şekillenmesi ancak üst yönetimin yani karar vericilerin konuya ilişkin tutum ve yaklaşımlarıyla mümkün kılınabilmektedir. Sineği sıkan ve yağını çıkaran bir zihniyetten sosyal sorumluluk bilinci beklemek takdir edersiniz ki abeste iştigaldir.
Başta eğitim kurumlarımızı, havayolu işletmelerimizi, üretici firmalarımızı, sivil toplum kuruluşlarımızı olmak üzere tüm sektörel organizasyonlarımızı toplumsal duyarlılık bilinciyle hareket etmeye; etik, vicdan ve insanı değerler etrafında bütünleşmeye davet ediyorum. Büyük ve yeni Türkiye olmanın gereği budur. Her şey devletten beklenilmemeli; halktan elde edilen kazanımların belirli ölçülerde yine halkla paylaşılması gerektiğine inanılmalıdır. Toplumsal vicdan, ülke kalkınması ve refahı bunu zorunlu kılmaktadır.
Haftaya görüşmek üzere.