- Geride desteğimize muhtaç, ruhu ve evleri ağır hasar görmüş milyonlar var.
- Yardımların ulaşmasında ve depremzedelerin ücretsiz tahliyesinde birbiriyle iyilik yarışına giren tüm hava yolu şirketleri ile çalışanlarının varlığı hepimizde büyük bir güven ve umut yarattı…
- UTED’in geçmiş dönemin üzerindeki ölü toprağını atıp daha geniş bir kitleye hitap ederek çok daha aktif ve güçlü bir döneme girmesi bekleniyor.
- Burada lisans iptal edilip yok sayılmıyor. Kendi ülkemizin otoritesi, size kendi lisansını verirken koyduğu kurallara göre ölçüp değerlendirmek istiyor.
- Uçak bakımı gibi hayati derecede önemli bir işi yapanların aldığı eğitimin kalitesinin doğru ölçme ve değerlendirmelerden geçirilmesi lazım. Bu konu hem kurumsal başarı hem de toplumsal açıdan doğuracağı sonuçlar ele alındığında büyük önem arz ediyor.
Değerli Okurlar,
Ülkece çok zor ve ağır acıların yaşandığı bu günlerde hayatın normal akışını ve gündemini konuşmak haliyle herkese çok zor geliyor. Ama bir yandan da çabucak toparlanmak için yaraları sararak birbirimize kenetlenmemiz ve hayatın normalleşmesi için de gayret göstermemiz gerekiyor. Geride desteğimize muhtaç, ruhu ve evleri ağır hasar görmüş milyonlar var. Onlar için herkesin büyük bir çabayla omuz omuza vererek büyük yardımların toplandığını görmek çok gurur verici. Hele havacılık sektörünün yiğitleri maddi manevi destekleri ile inanın hepimizin gözlerini yaşarttılar. Başta THY gibi sektörün amiral gemisi olan havacılık şirketlerinin büyük maddi ve manevi destekleri ile depremzedelere konut ve istihdam müjdeleri bu zor günlerde yüreğimizi ısıtan haberler oldu… Yardımların ulaşmasında ve depremzedelerin ücretsiz tahliyesinde birbiriyle iyilik yarışına giren tüm havayolu şirketleri ile çalışanlarının olduğunu bilmek hepimizde büyük bir güven ve umut yarattı…
İnsanların bencil mutluluğundaki yalnızlığın, ortak acıların bir arada yaşandığı kalabalıklara gömüldüğünü gördük. Bizleri bir arada tutan şeyin aslında aynı acılarla acıyan yanlarımız olduğuna şahit olduk. Allah bir daha ülkemize bu acıları yaşatmasın. Bu yarayı sarmak için çaba gösteren her vicdan, her uzanan yardım eli çok kıymetli… En tepesinden en alt kademelerine kadar bütün havacılık camiasının fertlerini bu güçlü dayanışma ve yardımlaşma ruhundan dolayı tebrik ediyorum. Bu dayanışmada insanları bir arada tutmak için çalışan diğer tüm sivil toplum kuruluşları ile sektör paydaşlarını da hiç tereddütsüz takdir etmek lazım. Her biri kendi alanında çok güçlü ve değerli organizasyonlar düzenledi. Büyük yardımlar toplayarak ve enkazda arama kurtarma faaliyetlerine destek oldu. 23 üyesini ve onların 100’lerce aile ile yakınlarını kaybeden Özçelik İş Sendikası üyelerine ve görevleri başında hayatını kaybeden Devlet Hava Meydanları ile Özel Güvenlik Görevlileri ve Taşeron firma çalışanlarına da baş sağlığı diliyorum. Sektörümüzde hizmet veren tüm deprem şehitlerimize Allahtan rahmet kederli aile ve yakınlarına da sabırlar diliyorum.
Her birinin bölgelerinde yaptıkları önemli yardımları ve çalışmaları da yakından takip ettim. Sendikalar bölgede depremzede üyeleri ile yakınlarını devletin resmî kurumları ve yetkili oldukları sanayii tesislerinde misafir edilmesini sağlayarak, işverenlerle birlikte barınma ve temel ihtiyaçların giderilmesi için seferber olmuşlar. Ayrıca tüm depremin yaşandığı illerdeki işyerlerinde üye olsun olmasın tüm çalışanlara maddi destekler yapılmaya başlanmış. Vefat eden ve yaralananlar içinde ayrıca nakdi yardımların planlanarak önümüzdeki hafta ailelerine ulaştırılacağını da öğrendim. Böylesine bir zamanda herkesin tüm imkanlarını seferber edip büyük bir iş birliği ve dayanışma ile yaraları sarmaya çalışması çok kıymetli.
Yakında benim de katılacağım UTED’in depremden öncesinde belirlenmiş takvimi nedeniyle Olağan Yönetim Kurulu Seçimi yapılacak. Şu günlerde bunca şeyin arasında hepimize zor gelse de bu işler, böylesi toplumsal sorumlulukları olan kurumların faaliyetlerini aksatmadan yürütmesi bakımından büyük önem arz ediyor. UTED’in geçmiş dönemin üzerindeki ölü toprağını atıp artık çok daha aktif ve güçlü bir döneme girmesi bekleniyor. Rahmetli babamın da çok emeği ve hizmetlerinin olduğu bu derneğin artık hak ettiği değeri görmesi, sektörde güçlü bir biçimde varlığını hissettirmesini canı gönülden arzu ediyorum. UTED’in büyümeye, havacılık sektöründeki tüm teknisyen ve teknik destekleri kucaklayan bir vizyona ihtiyacı var.
Bence UTED yeni dönemde üye tabanı ve hitap ettiği kesimi genişletmeli, netice itibarı ile uçak altında ya da uçağa atölyelerden dolaylı olarak hizmet veren tüm teknik çalışanların bir arada olması gerekiyor. Yapılan tüm iş ve hizmet uçağın havada olması içinse, hepsi bakım personeli. Tabii ki kendi içinde her birinin farklı vasıf ve sorumlulukları var. Ama bu birlik olmanıza engel olmamalı. Nasıl ki hat bakımcı, uçak bakımcı diye ayırmıyorsak artık şu komponent ve teknik destek gibi unvanları da bölmeyin. Çünkü hali hazırda birçok sıcak gelişme ve sorunlar var. Bunların karşısında muhatap aradığınızda size çözümler üreten platformlar oluşturup, hep birlikte harekete geçmeye çalışın. Bu dernekler, sendikalardan tutunda sivil ve resmi kuruluşlarla olan tüm ilişiklerinizde de size rehberlik edip, sesinizi daha güçlü biçimde duyurabilir.
Geçen haftada değindiğimiz üzere SHGM lisans almada ve yetkili teknisyen olmadaki dil yeterliliği puanını yükselttiğini duyurdu. Depremin ardına denk geldiği için çoğu kişi tarafından tepkiyle karşılansa da söz konusu talimatlara dayanak teşkil eden yönetmeliği incelediğimde 5 Kasım 2022’de yayınlanan yönetmeliğin yürürlük tarihi olarak 3 ay sonrası belirlenmiş ve SHGM tarafından 7 Kasım 2022 tarihinde yapılan duyuruda da ilgili talimatların 6 Şubat 2023’te yürürlüğe girmesinin planlandığı belirtilmiş olmasından kaynaklandığını gördüm. Konuya bu açıdan baktığımızda, talimatların 9 Şubat’ta yayınlanması normal takvimin işleyişi bakımından anormal değil. Sadece depremden dolayı zamanlaması kötü oldu.
Yani birçok yönüyle tartışmaya çok açık olan bu konu aylar öncesinden otorite tarafından gündeme alınmış. Ardından alınan kararlar ve yönetmelikler güncellenerek yasal süreç gerçekleştikten sonra da malumun ilanı olmuş. Yönetmelik ve talimatları incelediğimizde burada otoritenin, kalifiye personel ihtiyacı ve nitelikli iş gücünün sağlanması için dil yeterliliği seviyesini yükselterek, EASA tamamlanmış modüllerin muafiyet için yeniden değerlendirilmesine ihtiyaç duyduğu anlaşılıyor. Zaten ilki 2021 yılında gerçekleştirilen ve UTED tarafından organize edilen TUBEK toplantısının en önemli sonuçlarından ve gündem maddelerinden biri olan dil yetersizliğinin tespiti hepimizin malumu. Özellikle son dönemlerde artık her yerde tartışma ve dedikodulara neden olan EASA ve SHGM lisansları kavgasının da bu değişiklikleri tetiklediğini düşünüyorum.
Yeni dönemde EASA’dan SHGM lisansına geçişlerde temdit zamanı geldiğinde başvuranlar karma sınava alınacaklar. Önceki uygulamadan EASA lisansıyla usule uygun ya da uygunsuz geçilmiş tüm modüllerden SHGM başvurusunda muafiyet sağlanabiliyordu. Yurt dışında bu sınavların maalesef usullere aykırı ve belli ücretler karşılığında kolaylaştırılmış biçimde yapıldığı iddiası, EASA lisanslarının sektörde parayla liyakatsiz biçimde edinildiği tartışmalarına ve birçok eleştirilere neden oluyordu. Hangarlardan, dernek ve sendika masalarına kadar taşınmış bu tartışmaların sonucu olarak bu zorlaştırıcı uygulamaların hayata geçirildiğini düşünüyorum. Tabii eğitimini hakkıyla tamamlamış, tüm bu süreçleri yasalara ve kurallara uygun şekilde sürdüren insanların kaygı ve tepkilerini de anlıyorum. Fakat tüm dünyada tanınan bir otoritenin lisansını da yok saymadan kendi ülkemizin lisansına geçilirken kendi kural ve yönetmeliklere göre yeniden değerlendirilmesini de anlamak gerektiğini düşünüyorum.
Burada lisans iptal edilip yok sayılmıyor. Kendi ülkemizin otoritesi, size kendi lisansını verirken koyduğu kurallara göre tekrardan ölçüp değerlendirmek istiyor. Sektörün geleceği ve mesleğin icrası için çok önemli görülen yabancı dil bilgisinin ölçülmesini açıkçası yadırgayamıyorum. Fakat büyük MRO şirketlerindeki binlerce yetkili insanın önüne bir anda konan bu bariyerin hali hazırdaki yetersiz yetkili personel açığını arttıracağı da aşikâr. Mesela THY Teknik A.Ş. bu uygulama ile ortaya çıkacak tabloya hazırlıklı mı acaba?
Bundan sonra lisans alacak ve (cs) yetkili teknisyen olacak personellerin YDS’den 55 alması gerekiyor. Görece olarak sınırın 45’ten 55’e çıkarılmasının kalite açısından çok da abartılı görülmemesi gerekiyor. 45 puan ile yetkilenmiş bir personelin yetkisini yenileme döneminde bundan etkileneceği ve daha çok çaba göstermesi gerekeceği de aşikâr. Ancak bahsi geçen personellerin bunu gerekli çaba ile kolayca aşacaklarına inanıyorum.
Nasıl ki depremlerde mühendis ve müteahhitlerin niteliği ile ilgili liyakat ve ehliyet arıyorsak, denetim firmalarını suçlayarak ortaya çıkan acı tabloyu sorguluyorsak, hatta kabul edilemeyen ihmallerin sonucunda büyük facialara ve ölümlere sebep olacak her alanda da bu hassasiyeti bence göstermek gerekir. Uçak bakımı gibi hayati derecede önemli bir işi yapanların aldığı eğitimin kalitesinin doğru ölçme ve değerlendirmelerden geçirilmesi gerekiyor. Bu konu hem kurumsal başarı hem de toplumsal açıdan doğuracağı sonuçlar ele alındığında büyük önem arz ediyor.
Düşünsenize hatalı ya da eksik bilgi ile bir ihmale ve kazaya neden olunduğunu… ülke ve havayolu taşımacılığı yapan firma açısından yaşanacak zararı ve kayıpları düşünün. Uçağı sefere verme yetkisi olan bir personelin niteliği ve donanımı bu nedenle çok değerli bir konu. Ben hakkıyla bu aşamaları tamamlayarak mesleğini icra eden arkadaşların, bu yetkileri liyakatsizce elde eldenler karşısında haksızlığa uğramasını asla istemem. Akademik kimliğimin bana yüklediği misyon ve sorumluluk gereği açıkça söylemem gereken, eğitimi ve donanımı yetersiz kişilerin asla uçak ya da komponent bakımı yapmasına izin verilmemeli. Bu konuda yapıcı ve gelişime yönelik her türlü yeniliği bence desteklemek lazım.
Özetle uygulamanın dayandırıldığı birçok haklı detay var. Lakin mevcut sistemin aksamadan devam etmesi, sektördeki ihtiyacında gözetilerek dil yeterliliği konusunda alternatiflerinde zenginleştirilerek sunulması gerektiğini düşünenlerdenim… tek bir kurumun yaptığı ölçme ve değerlendirme sınavları ile bu işin objektif olarak çözüleceğini de çok düşünmüyorum. Burada tüm havacılık otoritelerinin de tanıdığı farklı ölçeklerle sınav yapan kuruluşlarında alternatif olarak sunulması gerektiğini düşünüyorum.
Sağlıcakla kalın…