featured

HAVACILIĞIMIZDA HIRSIZ-POLİS UYGULAMALARI

SİVRİSİNEĞE DEĞİL, BATAKLIĞA BAKMAK GEREK.
 
Yazılarımın geneline baktığınızda; kişilerin isim verilerek doğrudan suçlanmadığını, sadece sistemin daha iyiye gidebilmesi için gözlemler yaparak kişisel düşüncelerimi sizlere aktardığımı gözlemleyebilirsiniz.
Gerçek böyleyken, ne yazık ki; insanlarımız, yönettikleri veya bağlı oldukları kuruma yönelik bir eleştiri duyduğunda, eleştiriyi sisteme yapılmış olarak değerlendirmeyip, kendilerine yapılmış gibi algılayarak, ister istemez sistem savunulacağına soyunuyorlar.
 
Oysa ki; Türk sivil havacılığındaki yanlışlar, sivrisinekleri avlayarak değil, bataklığı kurutarak düzeltilebilir. Bu konu esas alınarak, tümüyle amatör bir yapılanma içinde, devlet ve bürokrasinin içersinde yer almayan, başkanı olmayan, her üyenin sorunları ve çözüm önerilerini rahatlıkla anlatabildiği ve tüm üyeleri tamamıyla sektörün içinden gelmiş deneyimleri ve bilgileri tartışılmaz kişilerden oluşan yeni kurduğumuz Sivil Havacılık Akademisi, sivrisineklerle değil, bataklığı kurutmak üzere çalışmalarını sürdürmektedir.
 
Çünkü; inanıyoruz ki, bataklık ya da çöplük kurutulmadıkça veya kaldırılmadıkça, sivrisineklerden kurtuluş olamaz. Bu gerçek, sadece sektörümüze değil, yaşamın her alanında geçerlidir. Özellikle ülkemizin bugünkü kaos ortamına ve siyasi kirliliğine yönelikte de algılanabilir. Ülkemizdeki insanların magazin haber merakı ve düzeysiz dedikodulara ilgi göstermesi, bazı kişilerin bu basit tarzı kullanmasına yol açmakta; bilimsel, somut gerçeklerle mücadele edeceğine, işin kolay ve etik olmayan yanına kaçarak “çamur at izi kalsın” mantığıyla karşısındakini zora sokma yolunu seçtiklerine hep birlikte tanık olmaktayız.
 
Sivil havacılığımızda son birkaç aylık süre gözlemlendiğinde; otorite ile havacılık şirketleri arasında adeta Hırsız-Polis oyunu oynanmakta olduğunu görüyoruz.
 
Sektördeki bazı şirketler, havacılık kültürünü özümseyemediğinden veya ticari yapısının bozukluğundan olsa gerek, sistemde kaçak yollar aramakta, buna karşı önlem almak isteyen SHGM de bu kültür ve ahlak yapısının bozukluğunun nereden kaynaklandığını incelemeye gerek duymadan, (mevcut bataklığı kurutmaya gerek duymadan) günü kurtarmaya yönelik, sivrisineklerle savaşı adeta ellerindeki sinek raketiyle çözmeye çalışıyorlar.
 
Kısaca, sivrisineklerin sistem içinde dolaşmaları çekiciliğini yitirmedikçe sistemin düzelmesi neredeyse imkansızdır.
 
Denetim mekanizmamız; denetleme kavramını öğretmek için değil de dövmek için kullandığı sürece sistemimiz düzelemez. Ve sivil havacılığımızda denetim mekanizmaları denetlediği firmaları hırsız,firmalar da otoriteyi polis olarak görüp biri birilerine temkinli yaklaştıkça, bu bataklığın kurutulması zorlaşacaktır.
 
Bu haftaki yazımda, EASA’nın kural koyucu ülkelerinden olan AB üyesi Hollanda’daki otorite olan IVW’yi (Inspectie Verkeer en Waterstaat) inceleme altına alarak bataklıkla nasıl savaşıyorlar incelemek istedim.
Hollanda Sivil havacılık otoritesi IVW (Inspectie Verkeer en Waterstaat) tamamıyla EASA kurallarına göre hareket eden bir kurumdur ve konusunda son derece deneyimli uzman kişiler bulundurmaktadır.
 
IVW içerisinde her havayolu için atanmış genel bir temsilci bulunmaktadır ve sivil havacılık otoritesi ile yapılan tüm görüşmeler bu temsilci kanalıyla yapılmaktadır. Bunun yanı sıra yine her havayolunun Teknik ve Uçuş İsletme konularında birer temsilcisi daha bulunmaktadır. Bu kişiler değiştirilinceye kadar söz konusu havayolunun her tur denetleme ve yazışmalarda muhatap aldığı kişilerdir.
 
Hollanda’da kurulan yeni bir şirket, daha doğrusu yeni AOC verilmiş bir şirket, özellikle ilk 2 yıl çok daha sıkı denetlemeye tabii tutulmakta ve monitör altında tutulmaktadır. Otorite, şirketin finansal gücünden ve işlerliğinden özellikle kalite sisteminden emin oldukça yavaş, yavaş denetleme sayılarını azaltmakta ve istenilen seviyeye geldiğinden emin olduğunda da senede bir defa gibi bir denetlemeye tabii tutmaktadır. (Olağanüstü bir durum olmadığı sürece)
 
Operasyonel ve teknik denetlemeler önceden haber verilmek suretiyle yapılmakta ve denetlemede sorulacak sorular önceden havayoluna genel temsilci tarafından bildirilmekte olup, denetleme bu konular üzerinde yapılmaktadır.
 
Bu denetlemeler bir masanın etrafında oturulmak suretiyle soru ve cevap seklinde yapılmakta ve en fazla 2 saat sürmektedir. gerek görmedikçe birimler ile ikili görüşmeler yapılmamaktadır.
 
Herhangi bir doküman veya ek bilgi gerektiğinde bunu toplantı sonrasında belirterek bu bilginin kendilerine mail yolu ile gönderilmesini istemektedirler. IVW için asil olan kriter Kalite Müdürünün şirket içerisinde veya şirketin dışarıdan hizmet aldığı şirketlere yaptığı denetimlerdir ki bunları kalite müdürü sürekli olarak IVW ile paylaşmaktadır. Bu sistemin işlerliğinden emin olunduğu sürece de tüm şirketten emin olunmaktadır.
 
IVW yapılan bu denetlemelere göre her şirkete belli konularda puan vermektedir. Eğer bu puanlar olması gereken limitlerin altında ise o konularda şirketin dikkati çekilerek iyileştirme yapması istenmektedir. Eğer şirketin puanları belirlenen kriterlerin arasında ise sorun yok demektir bu durumda da şirket otoriteyi çok az görmektedir.
 
Denetlemeler sırasında otorite kesinlikle yapıcı bir tavır sergilemekte ve yapılan denetlemeler kişileri veya kurumu cezalandırmaktan ziyade yapıcı,düzeltici ve bilgilendirici bir rol oynamaktadır.
Asıl amaç,EASA kurallarının yürüdüğünden ve şirketin kendi kendisini denetlediğinden emin olunmasıdır.
 
Olağan üstü bir durum veya ihmalkarlık gördüklerinde tabii ki gerekli uyarıları yapmakta ve gerekiyorsa şirkete para cezası kesmektedirler. Ama bu işlemler kesinlikle bizdeki gibi; -seni medyaya veririm, -seni tüm kamuoyuna deşifre ederim gibi aba altından sopa göstermek suretiyle yapılmamaktadır.En önemlisi de denetleme sonunda size verilen brifing ile daha sonra gelen rapor kesinlikle birebir aynı olmaktadır. Yani denetleme sonrası izlenimler daha sonra aniden belli müdahaleler ile değiştirilmeyerek aynen rapora yansıtılmaktadır.
 
Yeni kurulan şirketlerin denetlemelerinde asil önemli olan finansal gücün yeterliliğidir her ay şirketin mali durumunu gösteren tablolar IVW’ye gönderilmekte ve bunlar mercek altına alınmaktadır, 2. yılın sonunda bundan emin olduklarında bu kontroller senede bir defaya düşürülmektedir.
 
Post holder onayında ise yapılan uygulama o kişiyi post holder olarak atamadan önce otoriteden görüş alınmakta, eğer otorite söz konusu kişinin yeterli olabileceğinden emin olmazsa bunu nedenleri ile size söylemekte ve başka birini aramanızı istemektedir, ama kesinlikle işe aldığınız birinin Form-4 onayını geri çevirmemektedir.
 
Sonuç olarak; SHGM ve IVW yapılanması ne kadar benzerlikler (!) içeriyor değil mi? Sanki hık demiş burnundan düşmüş. Peki bizim otoritemiz SHGM, EASA kuralları gereği havacılık kurallarını çalışan kesime karşı aynen kurallarına uygun hale getirmeye çalışıyor da, neden kendi yapılanmasını onlara uydurmuyor dersiniz?
 
Yorumlarınızla; özellikle şirketlerin finansal güç yeterliliğinin denetimsizliği yüzünden geç alınan, hatta alınamayan maaşlar, tazminatlar ve şirketin batacağı biline biline AOC iptalindeki gecikmeler nedeniyle çalışanların uğradığı hak kayıpları ve kadroların deneyimlilik esası konularındaki farklılıkları, siz değerli okurlarım isimli veya isimsiz yorumlarlar ve benim bilemediğim bir çok aksayan daha farklı yerleri aktarırlarsa sektöre büyük hizmet yaparlar diye düşünüyorum.
 
İyi haftalar…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir