Değerli okurlarım,
Bu hafta havacılıkta mavi tükenmez kaleme atfettiğim ve farklı platformlarda ısrarla savunduğum “özel anlamı” görüşlerinize sunmak istiyorum. Basit gibi görünse de farklı yerlerde farklı şekillerde defalarca bu konu karşımıza çıktığı için bilmenizi istedim.
Çünkü hepimizin hayatında özel bir yeri olan bu kalemi saklarken cebimizde/çekmecemizde bulundururken ve kayıtlarda/raporlarda kullanırken elimizde bulundurmanın getirdiği bir özel “havacı sorumluluğu” var ve bunu doğru şekilde tanımlamak gerekiyor. Yoksa en küçük leke değmesin diye korumaya çalıştığımız adımız yalancı, hırsız, üç kağıtçı ve hatta katil olarak bile anılabilir.
Bugün “havacılar mavi tükenmez kalemi nasıl kullanacaklarını iyi bilmelidir” savımı ortaya koyacağım.
Havacının elinde bir mavi tükenmez kalem var. Bu kalem bir çizgi çiziyor; çizginin bir tarafında kanıtlı duru beyazlık var, diğer tarafında fısıltıların kol gezdiği karanlık diyarlarda önünü göremezken düşülen kör kuyular var.
Tükenmez kalem yaklaşık bir asırdır hayatımızda
John Loud tarafından, 1888 yılında hayvan derilerini işaretlemek üzere tasarlanan bir icat tükenmez kalem. Seri üretimine 1938’te Arjantin’de ilk tükenmez kalem fabrikası kurulduğunda başlanmış. Uçakların teknolojik gelişiminin 2nci Dünya Savaşı yıllarındaki seviyeye ulaşması, 3 bin metre yüksekte uzun süreyle uçulmasını gerekli hale getirmiş. Bu kapsamda ilk kez ABD Hava Kuvvetleri tükenmez kalemi kullanmaya başlamış. Yüksek irtifada mürekkebi boşalmayan bu yegane kalem o günden bugüne havacılıkta kullanılagelmiş.
Havacılıkta Mavi Tükenmez Kalemin Önemi
Mavi tükenmez bir havacının güvencesidir. Örneği çoktur.
Diyelim ki bir hava aracı bakım teknisyenisiniz. Uçak (gövde), motor, pervane ve teçhizata uygulanan bakımlar logbook (kayıt defteri) denilen defterlere kayıt edilir. Gövde, motor ve pervane için ayrı ayrı defter tutulmaktadır. Yani bir uçağın üç adet kayıt defteri bulunmaktadır. Kayıt defterlerine; uygulanan bakımlar, AD, SB, SIL uygulamaları, büyük malzeme değişiklikleri, uçağın uçuş saati, landing sayısı, TSN, TSO sayıları, motorun uçuş saati, CSN, CSO sayıları, pervanenin uçuş saati gibi bilgiler kaydedilir. Bu kayıtların yapılması zorunludur. Kayıt defteri kayıtlarını bakım kontrol bölümü tutar. Teçhizat bakımları, malzeme değişiklikleri, SB, SIL, AD uygulamaları vb uçak(gövde) kayıt defterine kayıt edilir. Teçhizat için ayrıca kayıt defteri tutulmaz. Tüm bu kayıtlar mavi tükenmez kalemle yapılır ve paraflanır yahut imzalanır. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün yaptığı denetimlerde kayıt defterleri incelenir. Gerekli tüm özen gösterilerek, süresine ve kuralına uygun olarak bakım yapılmış olsa dahi yapılan bakım eğer kaydedilmemişse denetlemelerde de kaza araştırmalarında da yapılmamış sayılır. Çünkü kayıt, bakım faaliyetlerinde doğruluğun güvencesidir. 12 Ağustos 1985 tarihli Japan Airlines felaketi, American Airlines Flight 191 veya Alaska Airlines Flight 261 bunun en ibretlik örnekleridir.
Mavinin bir havacının omuzlarına yüklemiş olduğu sorumluluklar hakkında aşağıda sadece kendi tanık olduğum olaylardan örnekleri sıralayacağım.
2007 yılının Mayıs ayında Finderup, Danimarka’da Noble Award 07 tatbikatı sırasında Baltık Denizi’nde NATO’nun deniz gücüne bağlı seyir halindeki gemilerin üzerinden alçak irtifada SU-24’lerin geçtiğini rapor ederken ve Yüksek Değerlikte bir hava unsuru olan NATO Havadan Erken İhbar Uçağı’nı (NAEW) tatbikat bölgesinden farklı ama krize daha yakın ve riskli bir bölgeye göndermek kararını vermiştik. Bunu yaparken olası kayıpların sorumluluğunu uluslararası mahkemelerde hesap vermek pahasına almak zorunda kaldığımız o gün elimizde mavi kalem ile hem harekât merkezinde kayıt defterine bu kararı kaydetmiş hem de aynı kalemle raporu hazırlamış ve imzalamıştık.
2008 yılında Afganistan’a Ramazan ayında gelen 40 ton yardım malzemesinin Türk ve diğer müttefik ülkelerin C-130 uçakları ile dağıtımını planlarken de bozulabilir yemekleri içeren kolilere öncelik vermek için kırılabilir malzemelere rağmen riskli bir taşımaya dair verdiğimiz kararı yine mavi kalemle imzaladık.
2017 yılında özel bir uçuş okulu’nda Kalite Müdürü olarak görev yaparken, uçuş gerçekleştiği halde yaptığı bu uçuşu eksik kaydeden pilotun toplam uçuş saatini kanıtlamak için nasıl bir çaba sarf etmek zorunda kaldığına tanık oldum. Çorlu Meydanı’ndan istenen ATC kayıtları da hep mavi kalemle yapılan imzalı/paraflı Logbook kayıtları idi.
Bir üniversitemizde konferans veren emekli hostesimizin anlattığı bir anıda uçuş sırasında kabinin mutfak kısmında çıkan yangını büyük bir başarıyla söndüren ekibin uçuştan sonra o mavi kalemle ilgili kayıt hakkında yaşadığı sıkıntıları dinledim.
Sonuç şu ki sıradan bir havacı olarak benim dahi ömrüme onlarca anı birikmişken, bu satırları okuyan siz değerli okuyucularım kimbilir neler gördünüz ve duydunuz!
Öğrencilerim şaşırıyorlar mavi tükenmez kalemin bu kadar önemli olmasına
Üniversitelerde ders vermeye 2013 yılında başlamıştım. Atılım Üniversitesi’nden öğrencilerim hatırlayacaklardır. Daha ilk dersimden itibaren sınavlarında ve ödevlerinde mavi tükenmez kalem kullanmalarını istemiştim. O gün bugündür tam ya da yarı zamanlı görev yaptığım tüm üniversitelerde, verdiğim tüm ders, kurs ve seminerlerde mavi kalemi şart koşmuşumdur. Çünkü;
- Havacı sadece bir kez karar verir. Karar doğru da olabilir yanlış da olabilir. Ancak karar anı çok çabuk şekilde geride kalacaktır. O yüzden zaman baskısı altında doğru karar vermeye hazır olmaları gerekir.
- Havacının hem yazılı hem de sözlü iletişimde sadece bir defada söyleyeceği sözün içeriğinin tam olması şarttır. Havacıların durum, olay ve koşulları bildirirken eksiksiz ve bütüncül anlatabilmeleri şarttır.
Öğrencilerime bunları anlatırken tersten anlatıyorum değerli okurlarım. Siz de böyle dinleyin lütfen, umuyorum daha anlaşılır anlatabileceğim.
Mesela ben kötü yürekli bir hocayım ve sevmediğim öğrencilerin sınav kağıtlarında doğru yanıtlarını siliyorum. Beni nasıl durduracaksınız? Evet mavi tükenmez kalemle. Mesela ben daha da kötü yürekliyim ve takıntı yaptığım iki öğrenciyi sınava girmemiş göstereceğim. Öğrencimi kim koruyacak? Tabii ki kendisi. Evet, bunu mavi kalemi kullanarak yapacak.
Nişantaşı Üniversitemizin Sivil Havacılık Yüksekokulu’nda Eylül ayında artık tüm branşlarımızda SHGM onaylı ve lisanslı eğitimleri başlatmayı umuyoruz. Tüm sınavlarımızda “mavi tükenmez kalem” devri başlıyor. Başlangıçta tatlı bir gerilime neden olsa da hemen hemen tüm öğrencilerimiz bunu destekliyor. Çünkü bu derslerin kazandıkları “ders olmanın yanı sıra aynı zamanda havacılık kursu olma” sorumluluğu tüm kayıtların havacılık hukukuna ve geleneğine uygun gerçekleştirilmesini zorunlu kılıyor.
Temmuz aylarında mavi tükenmez kalemin yazdıkları
İlk solo uçuşumu bir Temmuz sabahı yaptım. Sene 1990’dı. İlk öğretmen pilotum Aydın Yumrutaş hocamızdı. Hazırladı bizleri, biraz tedirgindi. Rahmetli Çetin Dizdar Paşa kontrol pilotumdu. O sabah tek başına göğe yükselince çok güzel bir anım oldu. Logbook’ta İLK SOLO diye mavi tükenmez kalemle yazdım, imzaladım. Sonra su dolu havuza atıldım. Bir başka Temmuz sabahı yine Yalova’da ama bu kez planörle ilk solo uçuşumu yaptım. Sene 1992’ydi. İnönü’den gelip bize THK kültürünü öğreten kıymetli hocalarımıza selam olsun. Mavi tükenmez kalemle kaydedilen birinci safha uçuşlarımızın sonunda brövelerimizi göğsümüze taktılar. Bir başka Temmuz sabahı ilk kez paraşütle uçuyordum. Sene 1993 idi. Kayseri’de üretilen yerli ve milli paraşütlerimizi sırtımıza alıp, güzelce kuşanıp THK’mızın eski bir uçağıyla irtifa almış ve açılan kapısından uçsuz boşluğa birkaç kez kendimizi bırakmıştık. O uçuşlar da mavi tükenmez kalemle kaydedildiler. Sonra 150 kadar saat uçuşun ardından kişisel gerekçelerle istifa ettim. Görev değiştirdim. 1997’de Hava Savunma Kontrolörü oldum. Brövemi göğsüme yine bir Temmuz ayında o zaman Binbaşı Rütbesindeki hocamız Yavuz Atasever takmıştı. Hava Savunma Kontrolörü sertifikamı o zamanlar Yüzbaşı olan Hasan Han Şimşek hocamdan teslim aldım.
Yukarıda bazılarının adı geçti, bazılarını sayamadım bile, bazı hocalarımızın da adını bile hatırlayamayacak yaşlara geldim. Bir havacı olarak 1990 yılından bu yana tüm kariyerim boyunca değişmediğini gördüğüm tek konu her yapılanın mavi tükenmez kalem ile kaydedildiği veya imzalanıp sertifikalaştırıldığı idi.
Babalar Gününün Düşündükleri
Değerli okurlarım,
Bir gururlu ve bilge emekli öğretmeni elleriyle toprağa veren bir evlat olarak babasını kaybeden herkesin yaşadığı burukluğu yaşadım yine. Rahmetli babam beni kucağına aldığında aylardan temmuz idi. Ben de yavrumu bir Temmuz ayında ilk defa kokladım. Tükenmez kalemle kütüğe yazılan isimlerimiz sonsuz maviliğe yükselene dek bu dünyada tükenmez kalemlerle iz bırakmaya devam edecek. İsimlerimizin hakkını vermenin yolunun mavi tükenmezin mürekkebinin bir kez iz bıraktığı bilinciyle hareket etmek olduğunu unutmayacağız.
Dilimizde ve kültürümüzde baba olmak biyolojik değil, aksine çok duygusal içerikli bir toplumsal kavramdır. Eski takım kaptanlarının, iyi yöneticilerin, örnek sanatçıların isimlerinin önünde “baba” sıfatı yakıştırılagelmiştir. Giderek daha fazla eğri büğrü ve ezik adamlarla karşılaştığımız bugünlerde “babalık hakkına ve namına sahip olmuşların babalığın hakkını vermesini” ve “genç havacılarımızın mavi tükenmezlerle destan yazmasını” temenni ediyorum.
Dr.Cengiz Mesut BÜKEÇ