Seçimlerden sonra başlayan zam furyası, döviz kurundaki % 30 artış ve resmi enflasyonda dahi ciddi yükseliş sürecinin başlaması, THY ve yan kuruluşlarının çalışanlarında haklı olarak bir iyileştirme beklentisi yaratmıştır. Bu beklentilere, THY yönetimi yıllardır yaptığı gibi Toplu Sözleşme oranlarına ek olarak artış uygulamak yerine, prim, ikramiye, örtülü kar payı veya jest olarak tanımlanan ödemelerle karşılık vermiştir. Bu ödemeler, işçilerin kök maaşlarına yansıtılmadığı için düzenli gelirlerde bir iyileşme söz konusu olmamış, çalışanlar işverenin bahşettiği, harçlık türü ödemelerle bütçelerini düzeltmelerinin mümkün olacağına inandırılmaya çalışılmıştır.
Bu yöntem ahlak dışı olup işçileri işverenin insafına terk etmiş ve “vicdana gelip kendilerine arada bir ödeme yapmasını bekler” hale getirmiştir. Oysa THY ve yan kuruluşlarında çalışanlar, sadece emeklerinin karşılığını istemektedirler. Bu emek, alınteri ve özveri sonunda elde edilen başarıya sahip çıkan, bunu koltuklarının bekası için kullanan THY yönetiminin, işçinin hakettiği parayı verirken bile kılı kırk yarması ve reel maaşların artmasını engellemeye çalışması utanç verici bir anlayıştır.
Üstelik işçinin giderek fakirleştirilmesi süreci, THY’nın güdümündeki yetkili sendikanın denetimi ve nezaretinde, THY yönetimi ile beraber yönetilmektedir. Bugün ortaya çıkıp “işçilerin hakkını koruyan, hak arayan, eylem çağrısı yapan Hava İş’in renginin “SARI” olduğu THY çalışanlarının ortak kanaatidir. Genel Kurulunda, 300 kişilik delegenin yaklaşık üçte ikisini kamyoncu ve taksicilerin oluşturduğu, 5000 kaptanın 25 delege, 15000 kabin memurunun 45 delege ile temsil edilebildiği Hava İş yönetimi, işveren kontrolüne girdiği 2013 yılından bu yana, konu mankeni işlevini görmekte, işveren vereceği zam oranlarını belirlemekte ve sendikaya dayatmaktadır.
Toplu pazarlık, teklif ve müzakere kavramları ortadan kalkmış, süreç işverenin saptadığı ve dayattığı rakamlar ve şartlarla Toplu Sözleşmenin imzalanması törenlerine kadar indirgenmiştir. Prim, ikramiye, örtülü kar payı gibi işverenin uygun gördüğü ödemeleri ise, işveren sendikaya sormadan, danışmadan, onayını almadan tek taraflı olarak ilan etmeye başlamıştır. Bu davranış, sözde yetkili olan Hava İş sendikasını yok saymak, adam yerine koymamaktır.
THY Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Bolat, Temmuz 2023’den geçerli olmak üzere geçmiş 6 ayın TÜFE artışına, sadece Toplu Sözleşmedeki % 1 artışı ilave ederek uygulamakla yetinmiş, ancak ağır ekonomik koşullar nedeniyle iki ikramiye vererek iyileştirme yaptığını, bunun da yıllık ek % 33.4 oranına denk geldiğini iddia etmiştir. Bu ikramiyeler, Bolat’ın ikrar ettiği gibi maaşlara ek zam verilmesi anlamında yapılmış ise, hem THY yönetiminin hem de yetkili sendika Hava İş’in sözkonusu ödemelerle ilgili niçin pazarlık yapılmadığını, niçin ek protokol düzenlenmediğini ve niçin kök ücretlere yansıtılmadığını açıklama mecburiyeti vardır. Ahmet Bolat’ın, “2024 yılında dünyadaki bazı havayolları küçülecek” ifadesi ise, THY’de benzer bir durumun yaşanabileceği iması ile çalışanlara iş ve ekmekleri ile gözdağı vermesini de ayrıca not etmekte fayda vardır.
2019 yılı başından bu yana uçuş ekiplerinin pazar mesailerini ödemeyen THY’ye karşı 4 yıldır mahkemelerde sözleşmeye bağlanmış hak edişleri kurtarmaya çalışan Hava İş’in, bu ağır ihlale rağmen 2022 başında yeni Toplu Sözleşmeyi gülümseyerek ve THY yöneticileri sarmaş dolaş imzalaması sadece ilkesizlikle açıklanabilecek bir durum değildir. Yapılan, danışıklı döğüşün, işçiye karşı kurulan tuzak ve kumpasın bir yansımasıdır. İşçi aidatları ile gününü gün eden kifayetsiz bir anlayışın, işverenle elele gerçek sendikacılığın önünde takoz olmasıdır.
Buna rağmen, yıllardır üyesinin sömürülmesine, haksız ve hukuksuz biçimde işten çıkartılmasına göz yumarak yol veren bir sarı sendikacılık anlayışının bugün “eylem çağrısı yapması” en hafif deyimi ile pişkinliktir.
Bu anlayışla değil eyleme, pikniğe bile gidilmeyeceğini THY emekçileri çok iyi bilmektedir.
- Tahmini olarak iş akdi sonlandırılarak mahkemelerde THY’nı tazminat ödemeye mahkum ettiren 15000 çalışanın haklarını savunamayanların,
- Pazar mesaileri için sadece tespit davası açarak salon salon davayı gezdirenlerin,
- Delege yaptığı kamyoncu ve taksicilerin oyları ile THY emekçilerinin aidatına zam yaptıranların,
- Şimdiye kadar bütün kazanımları kaybedip hiçbir eylem yapmayanların, elini sıcak sudan soğuk suya sokmayanların, pandemide ortadan kaybolup üyesini işverenin insafına terkedip % 50’ye varan maaş indirimini tereddüt etmeden imzalayanların,
- Ülkede Atlasjet, Onurair gibi havacılık şirketleri batarken çalışanlarına kapısını iktidar korkusundan açamayanların,
- Adalet kavramı olmayanların,
- İnsanların ekmeğiyle oynayanlara karşı dik duramayanların ve buna sessiz kalarak ortak olanların,
- Uçuş hattına başkanı ve yönetimi gelemeyenlerin,
arkasından gidilmeyeceğini havacılık çalışanları daha önceden yaşadıkları tecrübelerden hareketle çok iyi bilmektedirler. Makamına şikayete gelen kaptanların görüntülerinin çekilip servis edilmesi olayı henüz hafızalarda tazedir ve bu meslektaşlarımızın yaşadıkları da herkes tarafından bilinmektedir.
HAVA-SEN olarak tavrımız nettir.
Biz adalet kavramı olmayanlarla yürümeyiz. 17-25 Aralık’ta eksen değiştirip 15 Temmuz gecesi durum değerlendirip gece yarısından sonra sıkıyı görünce tekrar eksen değiştirenlerle birarada olmayız. Temsil ettiklerimizin bize emanet ettikleri iradeye saygı duyar, emir almayız. Önce insan, sonra emeğiyle parasını kazanan bu ülke vatandaşları için mücadele eder ve müzakere ederiz. Hak yiyenleri HAVA-SEN den içeriye almayız. Kötüye kötü deriz ve bedelini öderiz ama haklı çıkarız. Bir önceki THY yönetim kurulu başkanının THY genel kuruluna 45 gün kala bekletilmeden apar topar istifa ettirilmesi bunun en açık örneğidir. Herkesin iş güvencesine sahip olacağına inanmayanlarla sendikal mücadele vermeyiz.
THY çalışanlarının yapması gereken, şimdiye kadar kazanılmış haklarını tek tek masada veren bu oluşuma, sahte, planlı ve kendilerini ateşe atacak, tuzaklarla dolu eylem çağrılarına gülüp geçmeleri, geçmiş 10 yılda topladığı yüz milyonlarca liralık aidatın hesabını vermeden, kapalı kapılar arkasında işçinin emeğini, alınterini işverene peşkeş çeken aciz Hava İş sendikasından istifa etmeleri ve havacıların gerçek adresi HAVASEN’de birleşmeleridir. Bu tavrı ve tepkiyi göstermeyenlerin önümüzdeki dönemde mağduriyetlerinin artması durumunda şikayet etme hakları da olmayacaktır.
Hava İş’te üye olarak kalmak “yetkili sendikanın üyesini işverenin insafına kayıtsız şartsız teslim etme” anlayışına onay vermek demektir. Unutmayalım, Son pişmanlık fayda etmez, Zararın neresinden dönülürse kardır.
HAVA-SEN senin sendikan.
Havayolu Çalışanları Sendikası (HAVASEN)