Biz havacıların,bilhassa kış aylarında en çok maruz kaldığımız sorulardan biri kötü hava şartlarında bazı şirketlerin iniş ve kalkış yaptığı bazı şirketlerin ise kalkamadığı şeklinde oluyor.
Bir uçak hava muhalefeti nedenli kalkış yapamayacağını veya gideceği meydandaki kötü hava şartları nedeniyle seferin rötarlı yapılacağı veya sefer iptaline gidildiği nedenli bir anons yapıldığında hemen konuşmalar başlıyor. “ Daha biraz önce bir uçak havalandı bizim uçak daha kalkamıyor. Memlekete telefon ettim. Başka şirketler vızır vızır iniyormuş.” veya “Kesin uçaklarında arıza var bizi hava muhalefeti diye kandırıyorlar” bir başka eleştri ise, “Abi xxx şirketini tek geçerim, pilotları sıfır görüş bile olsa iniyorlar” Abi ne hava muhalefeti yahu pilotu gelmemiş pilotu bekliyorlar bize hava muhalefeti diyorlar yersen yani… Teknik arıza vardır bize hava muhalefeti diyorlar
Hava muhalefeti içeren anonslardan sonra bu tür muhabbetleri duyanınız mutlaka olmuştur.
Şimdi bu serzenişler ve suçlamalar ne kadar doğru bir bakış atalım.
Dünyadaki tüm havayolları operasyonlarında ulusal ve uluslararası otoritelerin kurallarına uymak zorundadırlar. Bu zorunluluklar içerisinde tabii ki operasyon limitleri de mevcuttur. Verilen bu limitlerin altındaki rakamlara inilemezken, her hangi bir şirket,otoritenin verdiği limit rakamlarının üstüne çıkabiliyor. Kısaca havayolları kendine verilen limitlerin altına inemezken limiti daha da yükseltebilmesi mümkün. Örneğin;Otorite kalkış için 125 metre, iniş içinse 75 metre görüş şart diyorsa bu rakamı havayolu azaltamaz ama yukarıya çekebilir.
Ayrıca, pilotların uçuş saati ve tecrübesine göre değişkenlik arz eden limitleri de vardır. Mesela pilotun, sisli veya tipi yağışlı bir havada, düşük görüşlü iniş ve kalkış yapabilmesi için, düşük görüş eğitimleri almış ve tabii ki bunu pratik olarak da yapmış olması gerekir. Bu eğitimi almış pilotlar bilindiğinden bu tür kötü hava şartlarının oluştuğu durumlarda ekip tahsisin o pilotları bu sorunlu meydanlara yollaması mümkün olup,bu uygulama şirket içinde bir avantajdır
Bu konu sadece pilotun düşük görüş şartlarında iniş veya kalkış yapabilme yeterliliğinin olması ile de çözülmüyor. Bunun yanı sıra, havacılık otoritesinin ilgili şirketlere yönelik yaptıkları denetimlerde ve ilgili şirketin uçuş operasyon tecrübelerine göre bazı yetkileri kısıtlamış olması ihtimalide vardır. Örneğin THY ile yeni kurulmuş bir havayolu şirketinin limitleri aynı olmaz. THY’ye kalkış için 125 metre görüş yeterli derken yeni bir havayoluna bu mesafeyi 150 veya daha fazla verebilir.
Bu nedenle A Şirketinin indiği yere B şirketi kural ihlali yapmamak için inmeyecektir.
Bazı durumlarda havada sis dalgasının gezinebilmesi veya kış aylarında ortaya çıkan bir anda yağışın tipiye dönüşmesi de mümkündü
Bu durumda,A şirketinin piste rahat bir şekilde inen pilotun ardından inişe geçen B şirketinin pilotunun bir anda pisti ve iniş ışıklarını net olarak göremediği ve pas geçtiğini sıklıkla görebiliyoruz. Çünkü bir anda hava değişkenlik gösterebiliyor.
Hatta aynı pilotun pas geçtikten sonra ikinci defa inişe geçtiğinde yine aynı olumsuz koşullara rastlayıp o meydana inmekten vaz geçip başka bir meydana divert etmek zorunda kaldığı da bilinen bir gerçektir. Bu nedenle limit dışı diyerek pas geçen bir pilot doğruyu yaparken kamikaze gibi limit dışında iniş gerçekleştiren bir pilot her an kazaya davetiye çıkarttığından son derece yanlış iş yapmış kabul edilmelidir.
İşte bu durumda yolcular bir öndeki uçağın aynı hava şartlarında inmesine rağmen kendi uçaklarının pilotunun acemi olduğundan inemediğini sorgulamaya başlar. Tabii ki bu sorgulama yukarıda anlattığım kıstaslara göre yanlıştır. Pilot acemi değil ilgili iniş şartını yakalayamamış ve pas geçmiştir. Tabii ki bazı şirketlerin kural tanımaz pilotlarının kendine verilmiş limitin altında iniş gerçekleştirdikleri de olmuyor desek yalan olur. Örneğin, THY Katmandu kazası buna bir örnek teşkil eder.
Bu nedenle havayolu veya pilotu hakkında önce bilmemiz gereken, yasal ve fiziksel nedenlerin yanı sıra şirketlerinin limitlerinin birbirinden farklı olma ihtimallerini de gözardı etmemeliyiz. İşin doğrusu, Uçak, pilot ve meydan üçgenindeki koşulların limitlere uygun olmasının gerekliliği ve pilotların şirketlerinin ve otoritenin verdiği limitleri aynen uygulama zorunluluğunda kalmalarıdır. Bu nedenle yolcularımızın öncelikle bu gerçekleri bilmesinde fayda vardır.
Yolcu Kontuarları önlerinde kavgasız günler dileriz.