YÖNETİMDE İLK ÇATLAK
Yeni yönetim işbaşı yaptıktan sonra çok değil 3 ay sonra tartışmalar başlamıştı. Yönetim Kurulunun bir üyesi bir dilekçe ile taleplerini iletmiş ve ilk Yönetim Kurulu toplantısında ele alınmasını istemişti. Talepler arasında; Mecit Hızar isimli çalışanın iş ilişkisinin Nisan 2014 itibarı ile sonlandırılması, THY’de taşeron firma adına çalışırken Özel Kalem Müdürü yapılan Muhammed Salih Uğur ile Ömer Keskin’in maaşlarının % 50 düşürülmesi, Avukatlık firmasına verilen aylık ücretin 10.000 TL’ye çekilmesi, kabul etmemesi halinde ise sözleşmenin sonlandırılması da yer alıyordu.
TOPLANTIYA NE GEREK VAR?
Hava İş Yönetim Kurulunda çatlak sesler daha da artmaya başlamıştı. Özellikle 3 amatör yönetim kurulu üyesinin itirazları rahatsızlık(!) vermeye başlamıştı. 2014 yılında tam kadro toplanan Yönetim Kurulu bir süre sonra sadece Profesyonel 6 yönetici ile toplanmaya başlamıştı. Rahatsızlık bu kez profesyonel yöneticilere sıçramıştı. Yönetim çareyi toplantı yapmamakta buldu! Tüzük gereği ayda en az bir kere toplanması gereken Yönetim Kurulu artık arada bir toplanıyordu. Bu iddiayı dillendirenler, Karar defterinin incelenmesi ile her şeyin ortaya çıkacağını söylüyorlardı. Zamanla giderek iyice tüzük dışına çıkıldığı belirtiliyor ve birkaç kişinin aralarında konuşup kotardığı kararların diğer üyelere imzalatıldığı ileri sürülüyordu.
ŞUBE BAŞKANLARI DA DEVRE DIŞI
Genel Merkez Yönetim Kurulunun, Anadolu Yakası, Ankara, Antalya ve İzmir Şube Başkanları ile birlikte her ay en az bir kere ile gerçekleştirmesi gereken Başkanlar toplantılarında bu kurala uyulmamaya başlanmıştı. İddialara göre son 1 yıldır Hava İş’te, tüzük ihlal edilerek Başkanlar Kurulu toplanmıyor. Genel Merkezin faaliyetlerini engellediğini ileri süren Anadolu Yakası Şube Başkanı Sezgin Uzun geçtiğimiz günlerde Hava İş Genel Merkezine ihtarname gönderdiği ve tüzüğe uygun davranmaya davet ettiği airlinehaber sütunlarında yer almıştı.
ÖNCE GÜVENLİK!
Sendikada tüzüğe aykırı işler devam ederken Tatlıbal’ın önceliği “güvenlik” olmuştu. Genellikle inşaatlarda görmeye alıştığımız Önce Güvenlik sloganı hayata geçirilmeye başlanmıştı. Bu amaçla bir “yapılacaklar listesi” çıkartıldı. Listeye göre, Tatlıbal’ın makam odasının önüne camdan bir güvenlik odası planlanmıştı. Makam girişine görüntülü kapı açma cihazı takılacak, makama giriş-çıkışlar telsiz ve telefonla güvenlik bilgilendirmesi ile mümkün olabilecekti. 5 adet telsiz alınacak, kameraların çözünürlüğü artırılacaktı. Ana girişte de yine görüntülü açma-kapama sistemi faaliyette olacaktı. Önlemlere bakılırsa Tatlıbal ciddi tehdit altındaydı! Yoksa sadece üyelerin gelip gittiği bir sendikada başkan kendi üyelerinden korkacak değildi. Asıl radikal değişiklik ise, çalışanlar ile yöneticilerin ayrı katlara alınmasıydı.
TADİLAT SORULARI…
Yıllardır kullanılan Sendika Genel Merkezinde ciddi bir tadilata başlanıyordu. Tadilat işi, Yasin Köroğlu isimli bir mimara havale edildi. Ancak ortada ne bir teknik şartname vardı ne de başka firmalardan alınan teklifler… İddialara göre Mimar Yasin Bey, Tatlıbal’ın tanıdığı idi. Şeffaflık sözü ile işbaşına gelen Tatlıbal’ın tadilat işini kaça verdiği, konu ile ilgili Yönetim Kurulu kararı alınıp alınmadığı, piyasa araştırması yapılıp yapılmadığı, iş bittikten sonra kontrolde kullanılacak teknik şartname, malzeme marka ve cins listesinin olup olmadığı, sözleşme imzalanıp imzalanmadığı, avans ödemesinin ne kadar olduğu ve hangi tarihte yapıldığı, geçici kabul ve kesin kabul ilkelerinin uygulanıp uygulanmadığı hiçbir zaman öğrenilemedi.