Üç aya yakın kaldığım Avşa adasından artık dönme zamanım geldi. Güzel bir sezon geçti diyebilirim. Bu yoğun sezon da bile, sizleri habersiz ve yorumsuz bırakmamaya özen gösterdik. Aslına bakacak olursanız işin haber yanı en kolayı. Her gün yerli ve yabancı bir dolu haber gerek yerli gerekse yabancı haber sitelerinde yayınlanıyor. Yerli haberleri kopyala yapıştır yaparken, yabancı haber sitelerinde yayınlananları tercüme edip koyuyoruz. Sonuçta zorlandığımız söylenemez.
Bizim haber sitemizin en önemli özelliği, yazar kadrosundaki gönüllü arkadaşlarımızın kendi branşları içerisinde en iyi olmalarıdır. Bu arkadaşlarımız, zaman içinde gelişen havacılık olaylarını değerlendirebilecek güçte. Tabii ki bu kadroyu maaş sistemiyle çalıştırabilmek mümkün değil. Bu arkadaşlarımız, hatır, gönül ilişkisi içerisinde yazılarını yazıp gelişen olayları yorumlayabiliyorlar.
Malum haberleri her haber sitesi gibi biz de yayınlıyoruz. Hemen, hemen her gün ortalama 16-17 haber yayınlıyoruz. Bunlardan bazıları ise çeviri haberler oluyor. Haberlerde dikkat ettiğimiz nokta, sadece havacılık içerikli olması. Bu haber benim görüşümle örtüşmüyor veya örtüşüyor demeden yayınlar ve gerekirse o haberin içeriğindeki konuyu, köşe yazılarımızla eleştiririz.
Tek yanlı olduğumuz konu çalışan kesim… Kadromuzdaki tüm arkadaşlarımız, zaten havacılığın emekçiliğinden geldiklerinden, yayıncılık anlayışımız başka türlü olamazdı. Haberci kadromuz ise yine sizlerin içerisinden gelen gönüllü arkadaşlar. Yurdun her tarafına yayılmış bir dolu gönüllü havacı arkadaşımız bizlerle birlikte olunca en iyi ve güvenilir yayın organı olmakta zorluk çekmiyoruz. Kaza kırımcımız var. Airbus ta çalışan mühendisimiz var. Uçak teknisyenimiz var. Kabin memurumuz, pilotumuz var. Şirket bilançolarını, deyatları ile değerlendirebilecek uzman arkadaşımız var.
En güçlü olduğumuz konu, sendikal ilişkiler ve iş hayatındaki karşılaşılan sorunlar.
Sendikal gelişmeleri tüm arkadaşlarımız sitemizden izlemekte olup, toplantı yapamasak da telefon veya mailler ile devamlı temas halindeyiz.
Çalışanların yanında olduğunu devamlı deklere eden bir haber sitesinin, binlerce havacılık çalışanının ilgilendiren ve son günlerde inanılmaz iddiaların ortada dolaştığı bir dönemde sessiz kalması düşünülemezdi. Tabii ki bizler de bizden bekleneni vermeye çalışıyoruz.
Köşe yazılarımızla gerçek düşüncelerimizi ifade ederken, gerek mevcut sendika gerekse muhalif kanadın bizlere güvenerek yolladığı yazılara yer veriyoruz. Yollanan basın bültenlerini yayınlamamak taraf tutmaktır. Bu da bize yakışmaz. Mevcut veya muhalif kanadın basın bültenlerini yayınlamamız için mutlaka tarafımıza iletilmesi lazım. Tarafımıza iletilen basın bültenini yayınlar ve gerekirse köşe yazılarımızla eleştirebiliriz.
Tarafız dediğinizde objektif olamazsınız. Tüm çalışanları ilgilendiren konularda taraflı olmak için ya aklını yemek ya da işin içinde başka planların olması gerekir. Çünkü bizim okur kitlemizin %80 ı çalışan kesimdir. Çalışan kesimin farklı görüşleri olup hepsi de gerçekleri okumak, gözünden kaçmış ayrıntıları duyup anlamak ister. Kısaca her iki tarafın görüşlerini bilmek ister. Siz bir tarafı desteklediğinizi beyan ettiğinizde diğerlerinin duygu ve düşüncelerini hiçe saymış olursunuz. Kısaca intihar etmiş olursunuz.
Belgeleri ile iletilen suiistimal iddialarına yer vermezseniz, o suiistimallerden nemalandığınız sanılır. Bu nedenle iddia edilen suiistimalleri sizlere duyurduğumuzda, karşı tarafın da söz hakkı doğar. Onlar da bu suiistimallerin yalan olduğunu belgeleyerek yolladıklarında aynı hassasiyeti karşı tarafa da gösterme zorunluluğumuz vardır. Karşı tarafın kendini savunmasını arzu ederiz. Bu nedenle mevcut sendika yönetiminden suçlamalara cevap bekliyoruz. Bu cevabı aynen yayınlamak bizim görevimizdir. Aksi takdirde bir tarafı kazanalım derken diğer tarafı kaybederiz.
Ancak kim ne yayınlatırsa yayınlatsın, köşe yazarlarımızın kendi duygu ve düşüncelerine kısıtlama getiremeyiz. Getirmeye kalktığımızda bu sefer onların ifade özgürlüğü kısıtlamış oluruz ki, bu yine bizlere yakışmayan bir tutum olur. İşte tarafsızlık ve ifade özgürlüğüne ipotek koymamak budur.
Şimdiye kadar, Havayolları, SHGM, DHMİ, Sendikalar, sivil toplum örgütleri, vb… ile hiç kavgamız olmadı. Bunu karşı tarafın bize tekzip yollamadığından anlıyoruz. Tekzip yayınlatmak, Airlinehaber‘de çok basittir. Avukata, notere, mahkemeye gerek bile yok. Yollayın tekzip yazınızı aynen yayınlayalım. Çünkü okurlarız, tekzibi okurken bizim yazdığımız yazıya tekrar göz atarak kimin haklı olduğuna karar verecektir. Gördüğünüz gibi bu konuda da objektifiz.
Değerli okurlarım;
ŞİMDİ BUNLARI NEDEN ANLATIYORUM DERSİNİZ?
Şimdiki sendikacılığı, anlayabilmem mümkün değil. İddialara, söylenenlere, bana aktarılan bilgilere gerçekten inanmak istemiyorum. Bu nedenle Hava İş sendikasının mevcut yönetiminin ortaya atılan iddialara sert bir cevap vererek muhalefete Hodri Meydan çekmesini istiyorum. Genel kurula tertemiz çıkmalarını ve alkışlarla ibra edilmelerini istiyorum. Bir tek delege bile ibra etmezse mutlaka o delegenin belgeler eşliğinde ikna edilerek oy kullanabilmesinin sağlanmasını istiyorum.
Genel Kurul’da hesap tetkik komisyonu kurulup tüm iddialar, muhalefet ve mevcut sendika yönetimlerinin mali müşavirleri eşliğinde tek, tek değerlendirilip, banka kayıtları, girdiler ve çıktılara bakıldıktan sonra seçime gidilmesini arzu ediyorum.
Aksi takdirde, bu kadar şaibe içeren iddialardan sonra aklanmadan seçim kazanmak intihardır. Bıyık altından gülenler, arkanızdan hırsız sözcükleri duymak, kul hakkı yediler denmesi, kimsenin isteyeceği bir şey olmasa gerek. Bu tür iddialar doğruysa, değil seçime girmek sokağa bile çıkılamaz.
Hadi Hava-İş muhalefete HODRİ MEYDAN çek. Bir tane bile yanlış uygulamamız olduysa suratımıza tükürün diye demeç ver.
Bu işin bir de denetleme kurulu var.
Çok dikkatli olmaları gerekir. Havalarda uçuşan şaibe iddialarını çok iyi irdelemek gerekir. Denetleme kurulu çok önemlidir. Tek başlarına sendikayı olağanüstü genel kurula sokabilecek tek yerdir. Bu kadar yetki verilmiş denetim kuruluna, şaibelerin, banka kayıtlarının ortalarda dolaştığı bir ortamda çok iş düşüyor. Umar ve dilerim ki böyle bir durumla karşılaşılmaz.
Değerli THY çalışanları
Ulusal Kanal’da Pazar günü saat 15-17 arası, sendikanın şube başkanlarının konuşma yaptığı bir program vardı. Maalesef o programı elektrik kesintisi nedeniyle tam olarak seyredemedim. Bir çok yeri kaçırdım. Programa tekrar döndüğümde, Ayhan Günal kaptanın konuşması vardı. Tabii ki hemen kulak kabarttım. İnanamadım. Çok fazlasıyla amatör bir konuşma idi.
Neden mi?
Hatırladığınız üzere geçen genel kurulda, yani şimdiki yönetimin seçildiği genel kurulda, THY Uçuş işletmeyi Bahadır Altan ve Ayhan Günal’ın başını çektiği delege listesi temsil ediyordu. Ancak bir anda ne oldubittiyse, THY uçuş işletme delegeleri oy kullanmama kararı aldı ve şimdiki yönetim bu sayede ipi göğüsledi. Bu bir oyun muydu? Senaryo böylemi yazılmıştı? Tabii ki bilinmez…
Canlı yayına telefonla bağlanan THY Pilotu arkadaşımız Ayhan Günal Bey, kendilerinin de muhalefeti desteklediğini vurgulayarak, geçen genel kurulda, işletme delegelerinin liderinin Bahadır Altan olduğunu ve uçuş işletmenin genel kuruldan kaçmasının Bahadır Altan’ın isteği doğrultusunda olduğunu söyledi ve beni durduk yere güldürdü.
Eyyy Ayhan Bey siz beni güldürdünüz Allah’da sizi güldürsün emi…
Sevgili Ayhan Bey; Dikkatle okuyun ve bilgilenin lütfen. Uçuş işletmede veya başka bir departmanda delegeleri üyeler seçer. Her delegeye düşen üye sayısı bellidir. Mesela sizin genel kurulda 40-50 üyenin bir delege seçtiğini düşünelim. Bu 40-50 sendika üyesi, bir tane delege seçmiş oluyor.
Delege bağımsızdır. Emir kulu değildir. Bir başka delege veya delegeler ona ne yapması gerekeni söyleyemez. İlla da delegeye lider arıyorsanız, o lider o kişiyi delege seçip genel kurula, kendini temsilen yollayan sendika üyesidir. Çünkü delege olan kişi yetkiyi sadece işletmenin sendika üyesinden almıştır.
Üyeler de o delegeyi kendi düşünceleri doğrultusunda genel kurula yollayarak “bizim adımıza oy ver” demiş olmaktadır. Buraya kadar bilmem anlatabildim mi? Konuyu daha net tarzda daha basite indirgemek gerekirse, lider, patron, başkan, sözcü falan yoktur.
Ayrıca program sonunda Bahadır kaptanı aradım ve sen mi genel kurula girmeyelim dedindi diye sordum. Bahadır Kaptan delegeler üzerinde inanılmaz baskı olduğunu ve aynı baskının uçuş iletmede de yoğunlaştığını anlatarak, Ayhan Günal tarafından Hamdi Topçu’dan haber geldi. Ayhan Günal ve Munzur Pekgüleç’in reform grubuna destek verip yönetime girmesi istendiği bana iletildi. KESİNLİKLE HAYIR dedim ve danışıklı dövüş havası hissettiğimden genel kurula bile gitmedim diye konuyu özetledi. (İsteyen pilotlar Bahadır Kaptanı arayıp sorabilirler)
Hal ve gerçekler böyle iken Ayhan Günal’ın ağzından “bizim liderimiz Bahadır Altan’dı o genel kurula girmeyelim dedi bizde girmedik” demez mi… HAYDA… Yahu ne lideri? Bahadır Altan genel kurula girse ne olur girmese ne olur. Ne THY’de çalışıyordu nede delegeydi… İkinci kişi sizdiniz. Madem lider Bahadır kaptandı diyorsunuz ve topu delege bile olmayan Bahadır kaptana atıyorsunuz o halde siz Bahadır kaptanın emir kulumu idiniz?
Bu nasıl bir savunmadır Ayhan Bey…
Bir kere delegelerin lideri olmaz. Bu bir. İkincisi, her koyun kendi bacağından asılır misali, kimse delegeye şuraya oy ver buraya oy ver diyemez.
Ayhan Günal öyle bir anlatıyor ki…
Güya lider ne derse onu yapmışlar:) Yahu orası askeriye mi? Emir komuta zinciri içinde misiniz? Bahadır Altan komutan mı? TBMM de bile siyasi partiler grup kararı aldığı halde grup kararına uymayanlar var. Şimdi, o vekil grup kararına uymadı diye TBMM bu vekilin milletvekilliğini mi düşürecek?
Milletvekili emir eri mi? Bahadır Altan genel kurula girmeyin dediyse bile, sen aslanlar gibi kardeşim ben oy kullanacağım desen sana kim ne diyebilir? Bu arada uçuş işletmeden beş altı kişi oy kullandı. Bunlar Bahadır kaptan’ın emrine uymadı diye dışlandı mı yoksa helal olsun bu delegelere mi dendi? Bunları iyi düşünmelisin…
Baskı vardı ve ben korktum, oy kullanamadım de be kardeşim. Bu gerçeği senden başka herkes zaten biliyor. Ekmek davası bu tabii ki korkmuş olabilirsin. Bu arada Ayhan Günal Bey de sendika başkanlığına aday oluyormuş:) İskender Çarkcı kaptanı bölmek adına mı görevlendirildi diye düşünmedim değil hani…
Peki, şimdi seçime girdin. Bu sefer lider benim diyorsun. Senin listende olanlar emir erin mi oluyor şimdi? Ne dersen onumu yapmak zorundalar? Sen yarın öbür gün yine aynı baskıyı hissedersen diğer delegelerine DAĞILIN mı diyeceksin? Veya Tatlıbal grubu ile çalışır mısın?
Güven o kadar hassas bir duygudur ki bir kere kaybedildi mi asla geri getirilemez. Ayhan Beyciğim benden sana Ağabey tavsiyesi, Sakın ola ki bu hatayı yapma, Milleti senin emir erin gibi görme. Savaş meydanından bir kere kaçtın ve güven sendromu yarattın otur yerine VE KORKMAYACAK ARKADAŞLARINA DESTEK VER.