GÜLE GÜLE CANDAN BEY..

Son haftalarda yazdığım yazıların çoğu, THY personelini ilgilendiren sendika seçimlerine yönelik oldu. Bazı okurlarımın, yine mi sendika ? serzenişlerini adeta hisseder olduğum için, bu hafta yazımı, THY ve Hükümet çevrelerinin gündemine adeta bir bomba gibi düşen, Candan Karlıtekin’in sürpriz istifa konusuna ayırmadan önce, bir iki cümleyle Sendikadaki hala geçerliliği hukuken tartışılan seçimleri ve sonucunu bir örnek vererek, bu yönetimi THY personeline neden yakıştıramadığımı sizlerin bilgisine sunmak istiyorum.
2004 yılı Ocak ayında UTED (Uçak teknisyenleri derneği) olağan genel kurulu yapılacaktı. O zamanlar UTED Başkanlığında 18 yılımı doldurmuştum ve yeni genel kurulda aday olup olmayacağımı düşünürken, kulislerde aynı zamanda hukukçu olan üyemiz Erdal Gülmez arkadaşımızın, bu genel kurul için hummalı bir faaliyet içerisinde olduğunu gözlemledim. Erdal beyin, bana karşı esprili bir yaklaşımla, “Başkan artık bayrağı devretme zamanın geldi bu seçimi ben kazanacağım, UTED’e verdiğiniz bu kadar hizmetlerin, genel kurulda seçimi kaybederek kaybolmasını istemem. Bu nedenle bu seçime aday olma kaybedeceksin,gel seni Onursal Başkan yapalım” demesi, benim o ana kadar adaylık konusundaki kararsızlığımı sildi ve liderlik yapım depreşerek “Erdalcım, ben adayım karşılaşalım kim kaybederse diğerinin elini sıksın.Ayrıca Onursal başkan olmak pazarlığa tabi olmamalı”  dedim.
UTED tarihinin en kalabalık ve en çekişmeli genel kurulu yaşandı. Ve oylar başa baş giderken Erdal beyin yanına giderek, kendisine; “Erdal kardeşim oyumu sana atacağım ve bunu sana bizzat göstereceğim” dedim. Karşılıklı gülüştük. Sandık kapatılırken sandık kurulunun üyeleri (sandık kuruluna karşı ekipten üye istemiştik.) “Sefa Başkan, oyunuzu kullanın, sandığı açacağız!” diye seslendiklerinde, sandığa giderek Erdal beyin isminin yazılı olduğu oy pusulasını tüm üyelerin şaşkın bakışları arasında göstere,göstere sandığa atıverdim. O anki düşüncem ve bence doğru olan yaklaşım; Tek oyla kaybedeceksem, bu oy benim oyum olmalıydı. Tabii ki bunun yanı sıra 18 seneden sonra tek oyla kazanacaksam rezil olmadan ben bu işi bırakmalıydım. Mantığında kafamda oluşmuştu. Sonuçta seçimi kazandım ve Erdal bey ile el,ele genel kuruldan çıktık. (Erdal Gülmez şu anda THY Eğitim Başkanlığı, Program ve Bütçe Müdürlüğü görevini yürütmektedir) Ve ben lütufla önerilen bir Onursal Başkanlık değil, 2006 senesindeki genel kurulda karşıma aday çıkmadığı veya çıkarılmadığını gözlemleyerek genel kurula aday olmadığım halde bana karşı bir önceki dönemdeki başkan adayı Erdal Gülmez’in ve bir çok arkadaşın tekrar aday olmam için yaptığı ısrara rağmen adaylığımı koymayıp, üyelerin genel isteği  doğrultusunda oybirliği ile Onursal Başkan seçilmiştim.
Kısaca, benim Gökkuşağı hareketini, bu seçimde kazanmış saymam ve mevcut yönetimin tek oyla kazandım diyerek ortalarda dolaşmasını etik bulmadığımı belirtmem ve eleştirmem, mevcut yapımın gereği olarak düşünülmeli ve altında başka bir neden aranmamalıdır.
Gelelim haftanın gündemine bomba gibi düşen Candan Karlıtekin’in istifa olayına;
Candan bey’in istifasına gelmeden önce, THY Yönetim Kurulu yapılanmasındaki dengelere bakmak gerekiyor. Her ne kadar ispatı yapılmasa da, benim ve tüm medyanın ortak görüşü; Candan Karlıtekin’in; Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül den, Hamdi Topcu’nun Başbakanımız Tayyip Erdoğan’dan ve Temel Kotil’in de Fettullah Gülen tarafından yönetime empoze edildikleri biliniyor. Tam bir koalisyon hükümeti gibi bir yapılanma söz konusu.

Candan Bey’in yönetim kurulu başkanı olduğu 11/05/ 2004 yılından itibaren, bu güçlü üçlü, THY Yönetim Kurulu üyeliği dışında, 2006 senesinde THY de ilk defa yapılan bir uygulama ile biri birlerini hem kontrol etmek hem de hızlı karar vererek hemen uygulamaya sokabilme adına İcra kurulunu oluşturmuşlardı. İcra kurulu başkanlığına da Candan Karlıtekin seçilmişti. 

17/12/2009 tarihinde Candan bey son derece sürpriz bir kararla, sadece THY yönetim kurulu başkanlığını değil, THY’nin ortaklığı ile kurulan 5 şirketin tümünün yönetim kurulu başkanlığından istifa etti.
Nasıl gelişti bu istifa kararı? 
Tüm THY yöneticilerinin ve personelinin çok iyi bildiği üzere, Candan bey’le Temel bey arasında ortalık yerde pek anlaşılmasa da, gizli bir anlaşmazlık seyrediyordu. Bu anlaşamazlık bir çok yerde, tarafların anlaşılmaması için gösterdikleri tüm özene rağmen hissediliyor ve bazı medya mensubu arkadaşlar bu konuyu gündemlerine alıyorlardı. Tabiidir ki “Ateş olmayan yerden duman tütmez”deyişine uygun gelişmeler sonunda Candan bey, THY’nin doğrudan bağlı olduğu Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e gidiyor ve Temel Kotil bey ile anlaşamadığını ve Temel bey’in görevden alınmasını talep ediyor.
Mehmet Şimşek Hükümetin ve kendisinin THY’nin gidişatından son derece memnun olduklarını ve bu tür bir değişikliğe gitmesinin uygun olmadığını belirterek bu isteğe olumlu bakmıyor.  Candan bey, bu aralarındaki ihtilafın ve vizyon  farklılığını THY’ye zarar verdiğini ve rahat çalışamadığını belirtmesine rağmen, olumlu bir cevap alamayınca istifa mektubunu yazıyor ve 1/1/2010 tarihinden itibaren(sanırım senelik izin kullanıyor) THY ve ortaklığı olan şirketlerin tümünün yönetim kurulundan çekiliyor.
THY yönetim kurulu 7 asil üyeden teşekkül etmektedir. Bunlardan sadece bir tanesinin “C” hissesi var. Bu “C” hisse halkın elinde bulunan A hisselerinden farklı. Bu hisse şu anda sadece Candan Karlıtekin de bulunmakta. THY Yönetim Kurulu, bu istifadan sonra kendi aralarında toplanarak yeni başkanları olarak Hamdi Topçu beyi seçmekte şüphesiz özgürdür. Bu durumda ortaklık yapısı içinde tek hisse olan “C” hisse yer değiştirip Hamdi beye geçmesi de gayet doğal.
THY Yönetim Kurulu yapılanmasındaki görev bölümünde İcra-Mali denetim-Kurumsal yönetim komiteleri var. THY yönetim kurulu bu istifanın ardından acil toplanarak yeni yönetim kurulu başkanını ve diğer komiteleri düzenlemeye giderek Mali denetim komitesindeki prof Cemal Şanlı’yı İcra komitesine alarak İcra Komitesinin Candan bey’den boşalan yerini dolduruyor. Şimdi THY yönetimi 7 kişi değil 6 kişi olarak görev yapmaktadır ve  genel kurulun yapılacağı Nisan ayına kadar da bu boşluk doldurulmadan yürütmek mümkündür. Çünkü; THY Yönetim Kurulunun toplantılarında 4 kişinin imzası olması yeterli olmakta. Ancak bu toplantılarda, önemli kararlarda, mutlaka “C” hisseli üyenin imzasının olması şartı aranmaktadır.
Candan bey; Bundan sonra ne yapacak? diye düşündüğümde; son senelerde havacılığın ticari boyutunu çok iyi gözlemleyerek yerinde ve zamanında ataklar yapılmasında imzası olan bir kişinin bir anda sektörden uzaklaşması bir kayıp gibi görünüyor.
 
Düşünüyorum da; 10 ocak 1992 de THY’ye genel müdür olarak gelen Tezcan Yaramancı’nın daha sonra 10 Aralık 1993 günü Özelleştirme Başkanı olup, 11 nisan 1994 de THY Yönetim Kurulu Başkanlığına geldiğini hatırlayıp ve Özelleştirme başkanlığında hala başkanlık makamının boşta olduğunu bildiğimden, bir anda ACABA olabilir mi diye senaryo üretmem pek de hayalci olmayacaktır sanırım.Özelleştirme başkanlığının satış portföyünde THY’den önemli bir kurum kaldı mı?. THY’yi ve dünya havacılık sektörünü çok iyi takip etmiş biri olan Candan beyin,THY’nin büyüme planlarına,uçak alımlarında söz sahibi olan özelleştirme başkanlığı görevine atansa yakışmaz mı?.Hükümet çevreleri bunu mutlaka değerlendireceklerdir. Bekleyip görelim. 

Şimdi de gelelim Candan beyin veda mesajına ve bu mesajın eleştirilmesi konusuna;
Candan beyin o anki duygularıyla aceleyle yazmış olduğu her halinden belli bu mesajda sadece kendi haklarını helal edip karşılıklı helalleşme gereği hissetmemesi maalesef polemik konusu oldu.  Candan bey, sanırım ki  kendini bu pozisyona getiren ve başarılı kılan THY personelinden helallik istememesini ben kibir olarak değil, bu konularda helallik isteyene genelde helal olsun diyen bir yapı sergileyen Türk halkının duygularına yönelik duygu sömürüsü yapmama adına yazmamıştır diye düşünüyorum.
Hal böyleyken, Candan beyin istifa kararı yayınlandığında yorum kösesine konan(bir çoğu da silinen) kin ve öfke dolu isimsiz yorumları ben anlamakta gerçekten zorluk çekiyor ve yakışıksız buluyorum. Senelerdir bu yöneticinin alt kadrolarında çalışan kişilerin “Kral öldü yaşasın yeni Kral” mantığındaki oluşan isimsiz ve yakışıksız yorumları, samimiyetten uzak ve etik değerlerden yoksun bulmaktayım.
Çünkü; Candan bey görevden alınmamış istifa etmiş görünmekte. Biraz empati yapıp kendimizi o makama koyduğumuzda, hangimiz 5 şirketin yönetim kurulu başkanıyken prensiplerimiz doğrultusunda bağlı olduğumuz bakana giderek şirketteki yönetim uyuşmazlığını dile getirip olmayınca o halde bende istifa ediyorum diyebilir.
Yakın çevrenize baktığınızda senelerdir işgal ettiği koltuğundan gitmeme adına çeşitli entrikalar çevirerek genel iradeyi önemsemeyen kişileri görmekteyken prensiplerinin önemini vurgulayarak erdemli bir davranış sergileyerek ne zamandır unuttuğumuz İSTİFA mekanizmasını çalıştıran bu kişiye yönelik arkasından küfretmek ne kadar doğrudur?.
Kendisini senelerdir en sert yazılarla bu köşeden devamlı eleştiren bir yazar ve Candan beyin yöneticilik zamanının haksızlığa uğrayan eski bir THY personeli olarak bu erdemli davranışına şapka çıkarıyor ve kendisini GÜLE GÜLE Candan bey diyerek uğurlamak istiyorum.
NOT/ THY’nin Kevin Costner la reklam yapma gereksizliğinden sonra Barcelona sponsorluğu harika bir anlaşma olmuş. Bu nedenle bu fikri düşüneni, anlaşma yapanları, eskis ve tasarımını uygulayan birimleri kutlarım.

Exit mobile version