Görünen köy kılavuz istemez

Değerli okurlarım,
Geçen haftaki yazıma gönderdiğiniz yorumlar için sizlere teşekkür ederim. Olağanüstü ilgi çeken yazım hakkında, farklı görüşlerin ortaya konması, beni gerçekten çok mutlu etti. 
Bu ilginin nedeni de; kurumlarda insan faktörüne verdiğim öncelikti. Kurumların, çalışanlarıyla bir bütün olduğuna olan inancımı, bunun yanında insan faktörünün öne çıkan önemini tüm iş yaşamım boyunca hep savundum. Hatta insan faktörünün zaman, zaman öne geçtiğini ve belirleyici olduğunu,“%51’i elinde tutan güçlere” de bunu kabul ettirmenin mücadelesini verdim. Açıkçası; bir işyerinde –kurumda- çalışanları, sermayenin gücüne karşı savunan tarafta yer aldım.
Bu nedenle; geçen haftaki yazım hakkında ortaya konan “%51’i elinde tutan boruyu çalar, sen ne konuşuyorsun?” tarzı eleştirileri kabul etmem, yapılan haksızlıklara göz yummam ve insanların ezilmesine ve itilmesine sessiz kalmam karşımdaki kişi veya kurumlar kim olursa olsun olanaksızdır.
(Herkesin bildiği Titanic deniz faciasının sorumlusu %51’di. Çünkü güç onların elindeydi ve onların kar hırsları uğruna; geminin rotasının değiştirilmesine geminin kaptanı değil, kendileri karar vermişlerdi.)
O nedenle; %51’i elinde tutan güçlerin değil, çalışanların sesi olmayı bu sütunlarda yazdığım sürece sürdüreceğim.

Önceki haftalarda yayımlanan “Hodri Meydan” yazıma gelen yorumlardan biri son derece ilgi çekiciydi.Barbar Kartal nick’li yorumcumuz diyordu ki:“Sürekli olarak THY Yönetiminin kadrolaşma içinde olduğunu vurgulamanız, THY yönetiminin aslında acemice yaptıkları girişimlerin anlaşılmasını geri planda bırakıyor. Vurgulanması gereken; sadece kadrolaşma değil, bunların Türk Hava Yolları’nı kötü yönetmeleridir. Ve Başbakan da; olayı Türk Hava Yolları’nda kadrolaşmanın üzerine gidilerek yöneticilerinin yıpratılmak istendiğini düşünüyor ve tepki olarak bu yönetimi devam ettiriyor ve yanlışları görmemezlikten geliyor” diyordu.
Gerçekten bu harika gözlemi için o yorumcuya buradan yeniden teşekkür etmek isterim.
Buradan aynı zamanda Sayın Başbakanımıza ve Ulaştırma Bakanımıza bir kez daha duyurmak istiyoruz: THY’de KADROLAŞMA olduğu yadsınamaz bir gerçektir ve son derece yoğun yaşanmıştır.Ülkemizin geleceği ile ilgili konular, keza THY’nin geleceği de sonuçta size hiç bir artı puan getirmeyecek partizanlığa kurban edilmemelidir. Siz şu anda tüm Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının Başbakanı ve Bakanısınız, size sadece seçimde ve parti genel kurullarınızda oy veren seçmen ve parti delegelerinizin değil. Ki onlar, sizin çevrenizi, sadece kendi dar çıkar hesapları ile sarmış durumdalar ve kendilerinden başka kimseyi düşünecek durumda değiller, hatta sizi bile… Hiç bir siyasi kadrolaşma hırsı uğruna bu ülkenin geleceği karartılamaz, siz de buna izin vermeyiniz…
THY’NİN SORUNU; YÖNETIM BECERİLERİ TARTIŞILACAK KİŞILER TARAFINDAN YÖNETİLİR OLMASININ YANINDA, YAPILMIŞ BIR STRATEJIK YANLIŞI SÜRDÜREREK YAŞAMAYA DEVAM ETMESİDİR. (BU YANLIŞ; THY’Yİ, İSTANBUL MERKEZLİ, KENDİNİ 2000 MİLLE SINIRLAMIŞ VASAT BİR HAVAYOLU YAPISINA SOKACAKTIR. BU DA, GELECEK 20 YILINI GERİ DÖNÜLMEZE YAKIN BIR ŞEKILDE SINIRLAMIŞ OLMASI DEMEKTİR Kİ, HIZLA GLOBALLEŞEN DÜNYADA THY’NİN YANLIZLIĞA İTİLMESİ VE GERİ KALMASI ANLAMINI TAŞIR.)
BU ŞU DEMEKTİR; THY’NIN FİLOSUNA SEÇTİĞİ 59 UÇAĞIN HEMEN, HEMEN TAMAMI ORTA MENZİLLİ UCAKLARDAN OLUŞMAKTADIR VE 2000 MİL CİVARINDA BİR EKONOMIK UCUŞ UZAKLIĞINA SAHIPTIR. AYNI KAPASİTEDEKİ UÇAKLAR, HALEN TÜRK ÖZEL SEKTÖRÜNÜN DE ELİNDE VARDIR VE BUNDAN BÖYLE DE OLMAYA EN AZINDAN 10 YILLIK GELECEK İÇİNDE DEVAM EDECEKTIR. (VERDİKLERİ REKLÂMLARDA KULLANDIKLARI “ŞİMDİLİK 2’NCİYİZ” SLOGANI BİLE THY’YE ÇOK ŞEY ANLATMALIDIR.)
BU DURUMDA THY, GELECEĞİNİ ÖZEL SEKTÖRÜN ALANINDAN BAŞKA ALANLARA DA YÖNELEREK ARAMAK YERİNE, YANLIŞ POLİTİKALARI SÜRDÜRMEYE DEVAM EDEREK, ÖZEL SEKTÖRÜN ALANINA HAPSOLMUŞ AYNI KULVARDA MEVCUT TEKEL YANINI SÜRDÜRME DURUMUNDA OLMAYI SEÇEREK, KOLAY YOLU YEĞLEMIS GÖRÜNMEKTEDİR VE BU ŞEKİLDE DE KENDİSİNİ GELECEKTE BAŞARILI OLMASI MÜMKÜN OLMAYACAK BİR KULVARDA KOŞMAYA ZORLAMAKTADIR.
BU YANLIŞ DEVAM ETTİĞİ MÜDDETCE ÖZEL HAVAYOLLARIMIZIN ALANINDA ONLARLA BOĞUŞURKEN, YABANCI LOW COST CULARLA(AVRUPA BİRLİĞİNE GİRMEMİZ DURUMUNDA)HANTAL VE MASRAFLI YAPISIYLA MÜCADELE EDEMEYECEK ÜSTELİK ONLARIN DA EKMEĞİNE YAĞ SÜRECEKTİR. BUNUN YANISIRA ÖZEL HAVAYOLLARIMIZIN BAZILARINI DA DEVLET TARAFINDAN KAYIRILINAN BİR ŞİRKET OLMANIN VERDİĞİ GÜÇLE KULVAR DIŞINA ATACAKTIR. ŞUNU UNUTMAMAK GEREKİRKİ, SONRADAN LOW COST OLUNMAZ, LOW COST DOĞULUR.
Ayrıca, Sayın Kotil’in 2006 yılını 150.000.000 USD (yaklaşık 225.000.000 YTL) karlı kapatacağız şeklinde verdiği beyanatı hatırlarsınız. 2006 yılının ilk altı aynı SPK ya 70.000.000 YTL zararla kapattım diyen aynı THY yönetimine, “Görünen köy kılavuz istemez” desem çok mu ayıp etmiş olurum acaba? Bu zarar kapanıp gerçekten vaat edilen o karlılık yakalanabilir mi? Değerlendirmeyi size bırakıyorum.
SONUÇ OLARAK, ŞİMDİDEN GÖRÜLEN BU STRATEJİK YANLIŞLARDAN DÖNÜLMELİ, NE İSE BEDELİ ÖDENMELİ (uçak anlaşmalarının değişikliğinden kaynaklanan zarar) VE THY’Yİ ELBİRLİĞİ İLE GELECEĞE HAZIRLAMAK İÇİN ÇOK ACELE KARARLAR VERİLEBİLMELİDİR.
TÜM OKUYUCULARIMA İYİ BİR HAFTA DİLİYORUM…

Exit mobile version