1970’li senelerdeydi sanırım; Hava Kuvvetleri kökenli bir teknisyen ağabeyimiz vardı, THY’de teknisyen olarak çalışıyordu.
Bu ağabeyimizin ilginç tarafı vardı; hangi tip uçak olursa olsun, ona bakım yapmak ister ve yakıt almak gibi özel bilgi gerektiren işlerden kesinlikle kaçınmazdı. Bu çalışkan ağabeyimiz, -hata yapana kadar- Tekniğin gözdesi ve iş bitiricisi olarak anıldı.
Bir gün, Saudia Airlines şirketinin B-747’si geldi ve uçağın teknisyeni yardım istedi. THY’nin bu tip uçağı olmadığından, yetkili teknisyeni de yoktu.
Fettah ağabeyimizin; uçan daire bile olsa her uçağa baktığı, her işi başardığı bilindiğinden, vardiya şefimiz odaya seslenerek; “Ya, bir bakın bakalım, nedir sorunları?” demesiyle, Fettah ağabey hemen yerinden fırladı ve Saudiya’nın B-747’sine gitti.
Saudia şirketinin teknisyeni, önce ağabeyimizle birlikte 4 motorun yağlarını ikmal ettikten sonra, bu abimizi yetkili bir sanmış olacak ki; “Ben, ekiple free shop’a gidiyorum, sen bu arada yakıtı al ki rötar yemeyelim’’ der.
Fettah ağabeyimiz, çok az olan İngilizcesiyle, tamam diyerek, eliyle Saudiya teknisyeninin sırtına vurur ve endişelenmemesini, kendisine güvenmesini ister.
Yakıt tankeri yanaşır ve Fettah abimizin istediği miktarı vermeye başlar. Fakat ekip geri geldiğinde teknisyeni hışımla aşağıya gelir ve kaptanın kendisiyle konuşması gerektiğini söyler. Fettah ağabeyimiz, koşarak B- 747 merdivenlerini çıkar ve yakıtın verilen değerin çok,çok üstünde alındığı dolayısiyle uçağın bu ağırlıkla take off yapamayacağından derhal fazla yakıtın uçaktan alınması istenir.
Uçaktan yakıt çekme işi, boş tanker bulup boşaltmak o zamanlardaki tankerlerin vakum gücüyle en az 2-3 saat sürerdi. (O da, tabii ki boş tanker bulunursa.)
Fettah ağabeyimiz; bu konunun büyüyeceğini, işin uzayacağını ve giderek zorlaşacağını bildiğinden, Kaptanın sırtını sıvazlayarak, “Good yakıt, ucuz, ucuz, yallah, yallah!!!” Yakıtımızın çok iyi ve Türkiye’de daha ucuz olduğunu söyleyerek belki kaptan uçağı bu şartlarda alırda gider mantığıyla, son şansını kullanır.
Kaptan inatla, yakıtın mutlaka çekilmesi gerektiğini ve bu şekilde kalkamayacağını kuleye de söyleyerek, tekrar Petrol ofisinin uyarılmasını ve bu sorunun çözülmesini ister.
THY Teknik vasıtasıyla petrol ofis aranarak, durumun düzeltilmesi istenir.
Sonunda Fettah ağabeyimiz, bu zor işlemi saatler sonra yerine getirir ve uçağın kulaklığına geçerek uçağı yollar.
O günden sonra ağabeyimize; “Good yakıt; ucuz ucuz, yallah yallah…” diyerek takılmaya başlanıldı.
Onu tekrar hatırladığım bu anıyla, çok sevilen ve son derece çalışkan rahmetli Fettah Gülözen ağabeyimizi sevgi ve saygıyla anıyorum.
***
Son senelerde yakıtın anormal artışı, artık, Fettah ağabeyimizin dediği gibi “good yakıt, ucuz, ucuz” luktan çoktan çıkarak, tüm dünyanın içinden çıkmakta zorlandığı bir duruma geldi. Bir zamanlar kaptanlarımızın dispeçten aldığı miktarın üstüne 2-3 ton daha fazla söyleyerek adına “kaptan hakkı” dedikleri günler çok gerilerde kaldı.
İyi haftalar..