Değerli okurlar, THY’deki prim vaadi gündemdeki yerini koruyor. Ahmet Bolat’ın iyi niyetinden şüphe yok. En azından ulaşılabilir olması önemli bir yönetim değişikliği anlayışı anlamına geliyor. Tabii burada bu imkanı kötüniyetle kullananları da filtrelemek gerekiyor. Bu konuda bir destek alıyor mu bilemem. Böyle bir destek personeli varsa bu kişilerin ön inceleme veya eleme aşamasında olayları, şikayet ve ihbarları değerlendirme biçimi Bolat’ın anlayışı ve yaklaşımı ile örtüşüyor mu, kestirmek zor.
Bu noktada, popülist bir teklifin devreye girdiğini gördük. 1.4 milyar dolar kar edilirse bunun % 10’unun prim olarak ödeneceği açıklandı. Gerçekten tuhaf bir anlayış. Sen 3,5 yıldır pazar mesailerini ve otoban paralarını ödeme, işçinin hakkı olan promosyon hak edişlerinden söz etme ama “size prim veriyoruz daha ne istiyorsunuz” diyerek üste çık… Valla şu iki kalemi verseniz zaten primi fazlası ile geçer. Üstelik bunlar düzenli ödemeler. Şirketin kara geçmesi veya zarar etmesi ile ilgili değil. Hepsinden geçtim, THY çalışanı ne kadar prim alacağını bile bilmiyor. Önce taşeron primleri açıklandı, sonra iştirak şirketlerindeki şef ve daha alt düzeydeki personelin primleri duyuruldu. Ama hala THY çalışanları ne kadar prim alacak, kimse bilmiyor. Bunu yazarken aklıma bir fıkra geldi. Yıllar önce Golda Meir İsrail Başbakanı iken uluslararası bir resim yarışması yapılmış. Ancak dereceye girenlerin kazanacakları hediyelerin törende açıklanacağı duyurulmuş. Büyük bir salonda sonuçların açıklanmasına gelmiş sıra. Jüri Başkanı sahneye çıkmış “Önce 3. olan ressamı açıklayacağız.” demiş. Ressam sahneye davet edilmiş. Jüri Başkanı, tebrik ettikten sonra ödülünü takdim etmiş: “Üçüncülüğü kazanan yarışmacımızın hediyesi son model bir Rolls Royce” Salonda büyük bir alkış kopmuş. Sahnenin yanında heyecanla bekleşen diğer yarışmacılar aralarında fısıldaşmaya başlamışlar: “Üçüncüye bile Rolls Royce verdiklerine göre ikinciye özel uçak, birinciye şato falan verirler” Heyecan giderek artmış. Jüri Başkanı ikinci olan ressamı açıklamış ve ödülünü vermek üzere yanına davet etmiş. İkinci olan ressam sevinçle koşarak gelmiş. Gözünün önünden Rolls Royce’dan daha değerli ödüller, uçaklar, çitlikler, satolar, villalar, yalılar film şeridi gibi geçmiş. Bu arada sahneye tekerlekli bir masa üzerinde bir pasta getirilmiş. “Herhalde kutlama için kesecekler” diye kimse üzerinde durmamış. Jüri Başkanı mikrofonu eline almış ve ikincinin ödülünü açıklamış. “İkinci olan ressamımızın hediyesi bir pasta !” Salonda yoğun bir uğultu kopmuş. İkinci olan ressam tam anlamıyla şoka girmiş ve güçlükle ağzından “Nee, benim ödülüm bir pasta mı?” sözleri dökülmüş. Jüri Başkanı “Pasta ama bu pastayı 75 yaşındaki Başbakanımız Golda Meir bu kadar yoğun devlet işlerinden zaman ayırıp kendi elleri ile yaptı.” diyerek açıklama yapınca ikinci olan ressam sinirle “Bu ne rezalet, öperim Golda Meir’i” diye bağırmış. Jüri Başkanı panik halinde susturmak için ressama doğru hamle yapmış ” Aman ne yapıyorsunuz? Açık etmeyin, Golda Meir’i öpmek birincinin ödülü !”
İşte THY’nin taksit taksit, beklentileri yükselterek prim açıklaması da tam bu fıkraya benziyor. Taşerona 20.000, iştiraklerdeki işçilere 30.000, şeflere 40.000 lira verildiyse bize kimbilir kaç para verecekler diye düşünen THY çalışanlarına uymuyor mu sizce? Ben olsam zaten her ay eşşek yükü ile para alan müdür, başkan ve Genel Müdür Yardımcılarına bir sürpriz yapar, onlara Golda Meir’in pastasını ve öpme eylemini yeterli görürdüm. Hadi elleri böğürlerinde kalmasın diye de taşeronlar kadar prim verirdim.