GESTAPO BİLAL BEY''E

Bu hafta sizlere iki yazı sunacağım. İlk önce; “Sen benim başkanımı tanıyor musun?” başlıklı bir anı ile önce sizi güldürüp sonra aşağıdaki yazı ile de düşündürmeye çalışacağım. Tercih sizin ister tekini, ister her ikisini okursunuz. Kesinlikle kırılmam:)
Geçen hafta; 26 Temmuz 2011 günü, kişisel bloğuma; “Türk Sivil Havacılığına Şok” başlıklı bir haber/yorum koydum. Bu haberin içeriği çok önemliydi. Kısaca; Türkiye henüz AB üyesi olmadığından EASA’ya kabul edilmemekte ve bu nedenle de bakım merkezlerimiz, tescil ülkesi bir Avrupa ülkesi olan uçaklara bakım yapamadığı gibi, yurt dışından gelen bakım isteklerine de yanıt veremiyordu. Bu sorun, bakım merkezlerimizin önünde duran en büyük engellerden biri idi.
SHGM, bu sorunu 2008 yılında çözmüş ve EASA ile karşılıklı tanıma anlamına da gelebilecek Part-145 denetleme hakkı almıştı. Buna göre; EASA Part-145 Onay Belgesi alması gereken bakım kuruluşlarımız, EASA’ya başvuruyor ve EASA bu şirketlerin 145 denetlemesini SHGM’ye bırakıyordu. Kısaca; SHGM’nin yapmış olduğu Part-145 denetimi, kendisi yapmış gibi kabul görüyordu.
Bu avantaj senelerce sürdü. Bu anlaşmaya göre; THY Teknik A.Ş Ankara’daki bakım üssüne de Part-145 Onay Sertifikası almak istediğinde, EASA yine SHGM’ye “denetlemeyi yap ve bana bildir” diyerek görevi SHGM’ye bıraktı.
SHGM, THY’nin Ankara’daki bakım üssünü, özde değil sözde denetlemiş olsa gerek ki, EASA yetkilileri yapmış oldukları kontrolde, bu bakım hangarının EASA-Part-145’in gerekliliklerini karşılamadığını saptayarak, sivil havacılık otoritemiz SHGM’yi gerekli denetimleri uygulamada başarısız görüp, bu karşılıklı iyi niyet içeren anlaşmayı bekletmeye aldı. Kısacası; rezil olduk.
Bunun yanı sıra; Türk hava yolu şirketlerinin yabancı ülkelerde kendilerine yapılan SAFA denetimlerindeki notunun bozukluğu da gündeme düşen ikinci bilgiydi. Türk hava yolu şirketlerine yönelik Avrupa’da yapılan safa denetleme değerlendirilmelerinde en yüksek oranın ne yazık ki, Türk bayrağı taşıyan şirketlerimize ait olduğunu biliyorum (Bu bilgi basına sızdırılmadı) Şirketlerimiz için tek, tek yapılan değerlendirme şimdilik elime geçmediğinden isim, isim puanları yazamıyorum. Ancak; bu çok da önemli değil, önemli olan ülke ortalamamızın (dolayısı ile tüm şirketlerimizin) kabul edilen sınırın ilerisinde kötü olması.
Hatırlarsanız; DDK raporunda belirtilen denetimlerle ilgili notlarda; denetimlerin sıklıkla yapıldığı, ama nitelikli personel eksikliği yüzünden denetim sonrası raporlamalar ve kontrollerde eksiklikler görüldüğünün altı kibarca çizilmişti.
Ali Arıduru yönetiminin sürekli olarak basına pompalanan ve benim her seferinde eleştirdiğim denetimleri, balon örneği gibi, bir anda sönüverdi.
Sivil havacılığımızda çağ atlanıldığını iddia edenlere, bu iki resmi bulgu, umarım bir şamar etkisi yaratmıştır.
SHGM-EASA ile ilgili sorunlarını bakım merkezlerinin iç denetim yetersizlikleri olarak göstermesine rağmen, şüphesizdir ki asıl suçlu, otoritenin ta kendisidir. Çünkü her bakım kuruluşu ticari yapılanmadır ve her ticari yapılanmada illegal kaçakların oluşması durumuna karşı, denetim için otorite vardır.

Biraz da SHGM’nin personel alımı için verdiği ilana yoğunlaşalım;
DDK raporunun SHGM’deki kadroları; gerek sayısal, gerekse niteliksel olarak yetersiz bulmasından sonra, verilen bu ilanı büyük bir heyecanla okuduğumda; eski tas eski hamam örneği bir ilanla karşılaştım. SHGM, boş olan kadrolarını yine hayatında uçak görmemiş olması olası, sıfır havacılık deneyimli elemanlarla doldurabilmek için bir ilan vermiş. Alınacak olan yeni sözleşmeli personel, 2010 KPSS’den 70 ve üzeri puan almış olanlar arasından seçilecekmiş. Toplamda 14 kişi olan bu sözleşmeli yeni kadro için, ne yazık ki yine deneyimli eleman alınamıyor.
SHGM’ye bir kez daha hatırlatmakta yarar var; Kadrolarınıza havayolu ve uçak bakım deneyimli eleman alınmadıkça, daha çoook havanda su döversiniz. Sivil havacılık, sadece akademik bilgileri olan kişilerle yürütülemez. Ayrıca; Sektördeki profesyonel çalışanları bu kadrolarla özde denetleyemezsiniz. Ali Arıduru gibi, sadece içi boş, salt skorlara yansıyan sonuçlar alırsınız. Bol bol Form-4 iptal ederek, binlerce TL’lik idari para cezaları vererek neyi ne kadar düzeltebildiğiniz işte ortada duruyor. SHGM, önce her şeyi şirketlerdeki profesyonellerden daha iyi bilecek, onlara doğru yönü gösterecek, engelleri kaldıracak ve ondan sonra ceza verici olacak.
SHGM’nin vermiş olduğu personel alım ilanında; sadece Tabip kadrosunda olanlarda KPSS’ye girerek 70 puan alma koşulu olmadığı görülüyor. Demek ki, istenirse KPSS’siz eleman alınabiliyormuş. Bu ayrıcalık sektörün içerisinden gelmiş, deneyimi kanıtlanmış kişilere de uygulanamaz mı?
Özellikle; SHGM’nin en çok bocaladığı kadrolar olan Kaza-Kırım ve Arama-Kurtarma uzmanı kadroları için sektörde yetişmiş, NTSB’de kurslar görmüş, hala sektörde çalışan kişiler bulamaz mısınız?İsterseniz, bana ulaşın, size isimler verebilirim!.

Birazda SHGM genel müdürü Bilal Ekşi’yi irdeleyelim;
SHGM Genel Müdürü Bilal Ekşi, THY’ye girdiğinden beri Joker olarak kullanılıyor. Nerede bir sorun var, Bilal Bey orada… Sürekli olarak bölümleri değişen Bilal Bey’in, son görevi TEC (Turkish Engine Center)’da genel müdür yardımcılığı idi. KTHY’deki genel müdürlük serüvenini saymazsak (kişisel bir yanlışı yoktu), doldurduğu her kadroda başarılı bir yönetici idi. Ancak, bu sefer işi çok zor.
Sakın yanlış anlaşılmasın. Son derece disiplinli, tavizsiz, kuralcı ve sert bir yönetici profili çizdiğinden dolayı THY de ona “gestapo” ismini takmış ve aramızdaki her sohbet anında bu kelimeyi espritüel bir tarzla yüzüne söylerdim. Ancak SHGM deki sorun polisiye tedbirlerle, cezalandırma veya akademik bir yapılanma ile çözülecek gibi görünmüyor.

Tek çözüm; 
Sektörel (Bakım ve OPS) deneyimi yüksek, yeterli seviyede havacılık İngilizcesine hâkim personel yapısıdır.
Şimdi SHGM genel müdürüne buradan seslenmek istiyorum;
 
SHGM’nin atıl bir şekilde boşta duran trilyonları varken, üstelik DDK raporu ile deneyimli personel eksikliği işaret edilmişken, siz kalkıp ta Ulaştırma Bakanımız Binali Yıldırım’a dönerek;
Sayın Bakanım; “Beni bu göreve getirdiniz, sağ olun var olun. Ancak, benim, var olan kadrolarla başarılı olamayacağım kesin.” Lütfen, bana sektörel deneyimli personel alıp, sivil havacılığımızı Avrupa standartlarına çıkarabilecek kadroları kurmama izin verin…” dese, Sayın Bakan ne der? Çok merak ediyorum.
Düşünüyorum da; Ali Arıduru’yu başarısızlığa iten kadrolar, Bilal Ekşi’yi neden itmesin?
Kimse kusura bakmasın, bir futbol takımına bile yeni bir teknik direktör geldiğinde, yönetimden ilk isteği; “Benim işime karışmayacaksınız ve istediğim kadroları kurmama izin vereceksiniz” olmuyor mu? Dünyanın en iyi teknik direktörünü getirin, istediği gibi rahat hareket edemez, istediği kadroyu kuramazsa, başarılı olma şansı yoktur. SHGM’de her nedense hep genel müdürler değişir, alt kadrolar da hep yerindedirler. Sanki tüm icraatı genel müdür yapıyor… At desen, attırmazlar. Sat desen, sattırtmazlar. Alayım desen aldırmazlar.
 
Gelen genel müdür sihirbaz mı ki tüm sorunları tek başına çözsün?
Türkiye gibi, özelleştirmelerin, yabancı ortaklıkların bol ve kolay uygulandığı bir ülkede, SHGM’de boşta duran trilyonlar varken, ulusal mevzuatlarımız uluslararası kurallara uydurulamayacak… İnanılmaz.Yabancı pilotların cirit attığı, yabancı ortaklıkların tüm ülkeyi sardığı, özelleştirmelerin, sözleşmeli personelin ve taşeron sisteminin yaygınlaştığı bir sistemde SHGM de deneyimli eleman sıkıntısı çekiliyor. Buna Kargalar bile güler…
 
SHGM’deki önemli kadrolara Türkleri getirmek istemiyorsanız, yabancı getirin. Bunlar önce SHGM’nin alt yapısını düzeltecek, uluslararası kuralları çok iyi bildiklerinden bizim ulusal mevzuatları istenilen seviyeye getirecektir. Daha sonra da bu deneyimli kişiler, yabancı dil bilen (varsa) yeni elemanlarını eğitecek, işi yoluna sokacaktır. Baktın ki, istenilen düzeye gelinmiş, mevzuatlar hazır, denetçiler işi öğrenmiş, işte o zaman iş bitti… Hadi Güle Güle…. Bunları yapamıyor musunuz? O halde hizmet satın alın.
 
Bilal Bey; siz Genel Müdürsünüz. İşiniz; SHGM’yi yönetmek. Teknik direktör sizsiniz. Ya, sizin dedikleriniz olur, ya da çeker gidersiniz.
Yoksa buradan net olarak söylüyorum ki; bu işi bu çürük yapı ile başarmanız olanaksız… Çok iyi lisan bilen sektörel deneyimli uzman bir kadro kurun, iş bitsin. Yerli veya yabancı fark etmez nasıl isterseniz öyle yapın. Un var, şeker var, yağ var ama siz helva yapamıyorsanız herkes aşçıyı suçlar bilesiniz.
Sivil havacılık akademisi üyesi Ünal Başusta nın bu yazıyla ilgili yorumu;http://www.sefainan.com/s,kmakale/x,694/shgm-039-ye-
NOT/THY’nin Skytrax ta “Avrupa’nın en iyi havayolu” seçilmesinden sonra, her şey İkramdaki kalitede ve çeşitlilikte imiş gibi alkış tutan yazarlara, Aviation Week in “Top performing Airlines” sıralamasındaki yerinin ilk 10’dan son iki yılda 29’a düşmüş olması kapak olur sanırım.
 
Karnıyarık ’la Hünkârbeğendi ile Dilberdudağı ile Skytrax ta ödül alınır ama buradaki Nakit zenginliği, borç-sermaye dengesi, gelir-gider akış dengesi, yakıt maliyet yönetimi ve demirbaş kullanım verimliliğiile ancak 29. sırada yer alırsanız sanırım buna başarılı bir yönetim diyemezsiniz. Onu bunu verimsiz diyerek işten atacağınıza biraz da kendinize bakın lütfen…

Tüm Müslümanların Ramazan ayını kutlar hayırlara vesile olmasını dilerim.

Exit mobile version