Bir arkadaşım uçak maketi hediye etmişti. Evde sergilediğim yerden komşu çocuğu almaya çalışınca yere düşmüş, kırılmıştı. Kanat kısımları ve motorları birkaç parça olmuştu. Manevi değeri olduğu için duruma canım sıkılmıştı. Maket tamir edilecek durumda değildi, ne yapacağıma sonra karar veririm diyerek bir kenara bırakmıştım. Birkaç gün sonra babamın elinde, bir bütün halinde duran uçağı görünce çok şaşırmıştım.
” Aaa, nasıl yaptın bunu? ” sevinçle uçağı elinden aldım. İtinayla tamir etmişti. ” Harika bir şey yapmışsın…” Ama uçakta bir gariplik vardı, kanat altındaki motorların biri uçağın ön kısmına, diğeri arka kısmına bakıyordu. Gülümseyerek ona baktım.
” Nasıl böyle yapmışım? Dalgınlık işte, hemen düzeltirim çok uzun sürmez ” dedi, oysa ben, uçağın bu yeni tasarımına bayılmıştım. ” Olur mu hiç? Kesinlikle değiştirmem, böyle farklı olmuş.” Kimin hem ileri hem geri itmeli, süper jet motorlu, kafası karışmış uçak maketi var?
Benim var.
Birçok uçak tipinde, ”push back” denilen, uçağın geri geri gitmesini sağlayan araçlar kullanılır. Bir uçuşta, maketimin başına gelenleri, aynı anda hem ileri hem geri gidebildiğini anlatıyordum gülerek. Ekip arkadaşlarımdan birisi, bununla ilgili bir anısını anlatmaya başladı. ‘’ Konya-Amsterdam uçuşu için henüz kapı kapatmıştık, hazırdık, ‘push back’ aracını bekliyorduk. Vakit geçiyor ama hala ‘push back’ gelmiyordu. Yolcular uçağın gecikmeye girmesine çok sinirlenmişlerdi, söyleniyorlardı. Hostes çağırma düğmesinin sesi saniyede bir kulaklarımızda çınlıyordu.
‘ Niye bekliyoruz? Geç kaldık, daha ne kadar bekleyeceğiz? ”’
Tecrübeli arkadaşlar kabine çıkıp yolculara açıklama yapıyordu ama geri gelip kendini ön tarafa atabilen ” Bir daha kabine çıkamam, çıksam da sağ çıkamam ” diyordu. Dördümüz ön tarafa sığınmış gibiydik. Perdeyi çektik, ‘push back’ aracının bir an önce gelmesini bekliyorduk. Kaptan bir süre sonra durumla ilgili anons yaptı.
” Sayın yolcularımız, push back aracını bekliyoruz. Bu gecikmeden dolayı özür dileriz, geldiğinde hemen hareket edeceğiz, anlayışınız için teşekkür ederiz.” İçeriden yükselen yolcuların sesleri,
” Ne push back’i? Ne zaman gelecekmiş? Çağırın gelsin bir an önce…”
Erkek kabin memurlarından birini, taze kurban olarak kabine açıklama yapmaya yolladık. ” Sen yaparsın, aslansın kaplansın ” diye diye gaz verip, perdeyi açtık. Kabine daha ilk adımını atmıştı ki, uçak hareket etmeye başladı. Yolcularla göz göze geldiğinde, birden kabinde ıslıklar, alkışlar başladı. Ne olduğunu anlayamıyorduk.
Masum kabin memuru yavaşça kabinde ilerlerken, dayanamayıp soruyor.
” Siz neyi alkışlıyorsunuz böyle? ”
” Neyi mi?”
” Seni tabii ki… Sen, şu beklenen puşt değil misin? Şükür sonunda gelebildin…”