/Bu hafta ilk defa ne yazayım diye değil, ne yazmayayım diye düşündüm. Bir dolu üzerine gidilecek ve yorum yapılabilecek konular var.
Hepsini yazsam okuyucu sıkılıyor. Tek bir konuya odaklansam, acaba diğer konuyu mu yazsaydım diye ikilem içinde kalıyorum.
Neyse sonuç olarak, haftalardır yazdığım genelge sorununa noktayı koyayım.
Bildiğiniz üzere son haftalarda yazılarımda Teknik A.Ş’nin genelge mağdurları konusunu işliyorum. Her nedense Teknik A.Ş çalışanlarına yönelik sorunlarda pozitif ayrımcılık yapmaktayım. Bu ayrımcılığım sanırım onların bulunduğu ortamlarda 30 sene 6 ay görev yaptığımdan olsa gerek. Çünkü onlar sorunlarını anlattıkça o sorunu bizzat ben de yaşıyor, o sorunlarla yaşayan kendim olsam ne yapardım diye düşünüyor ve kendimce çözüm önerileri sunmaya çalışıyorum.
Bizim çalıştığımız ortam ile onların ortamları çok farklılaşmış. Çalışanlar da değişmiş. Birbirlerine yönelik sevgi ve saygı pek kalmamış gibi görünüyor. Belki de klasik işveren taktiği olan “Böl-Parçala-Yönet” sistemi uygulanmış da olabilir. Her ne olursa olsun sorunları klavye arkasından çözmeyi arayanlar çoğunlukta.
Sendika ile işveren arasındaki toplantıdan sonra İlker Aycı ile konuştum. İlker beyin THY genel kurulunda dile getirdiğim genelge sorunundan sonra bana verdiği, “Teknik A.Ş yönetimi ile bizzat görüşeceğim” sözünün gereğini yerine getirmesini talep ettim. Tabii ki görüştü de..
Neydi bana verilen söz; Sendika ile Teknik A.Ş anlaşamaz ve İlker Bey Teknik A.Ş yönetimiyle ayrıca görüştükten sonra birde genelge mağdurlarının sorunlarını dinlemesini istemiştim. İlker bey benim benim toplumcu yapımı bildiğinden “tabii ki neden olmasın onlarla da görüşürüm” dedi. Bende geçen hafta yazdığım üzere mağdur arkadaşlardan bir grup teknisyeni İlker Bey’le görüşün diye uyarmış ve korkmayın, Elçiye zeval olmaz örneğini vermiştim.
Telefonla görüştüğüm mağdur arkadaşlara “hemen bir heyet kurun ve size randevu alayım” dememe rağmen kimse ben giderim demedi.
Sevgili gençler bu nasıl iştir yahu… Sorun sizin sorununuz, sorunun çözümü yönetimde. Size THY AO’nun en üst mevkiindeki kişiden randevu alayım gidin sorunlarını anlatın diyorum ses yok…
Bu nasıl bir korku… Bizim zamanlarımızda, THY yönetim kurulu başkanı ile tüzel kişiliği olan sendika ve dernekler dışında, çalışanlardan bir grubun sorunlarını en üst düzeyde tartışmasına rastlamadım ama bu sefer mümkündü. Bu fırsatı kaçırdınız
Sizin adınıza ben konuşamam ki. Beni yönetim kurulu binasında gören diğer personel ne der? Ne işim var benim İlker Aycı beyle… Ben zaten düşündüğümü yazıyorum. Benim kalemimi engelleyen kimse yok ki… Sorun sizin ve sorunu benden daha iyi anlatacak kişiler sizlersiniz.
Neyse sonunda sözcü ekibi kuramayınca, mecburen kendim aradım ve neredeyse bir saate yakın karşılıklı farklı görüşler sunarak tartıştık konuyu. Bazı yerlerde hak verdi bazı yerlerde vermedi ve bazı sözler aldım.
Konu gerçekten çok karışık.
Genelge mağdurları en çok, komponent atölyelerinde bulunuyor. Hemen hemen yarısına yakın.
Örnek vermek gerekirse makina ve kaplama atölyeleri… Diğer yarısı ise on wing tarafında olup çok eskiler etkileniyor. Çünkü Assesment larda başarılı olamayıp yetkileri düşenler, tekrar yetki almakta çok zorlanıyor veya yetersiz İngilizce dolayısıyla başaramıyorlar. Tabii ki bu grup tekrar yetkilendirme için çalışırlar, değerlendirme sınavlarında başarılı olurlarsa sorun kalmayacak.
Bunların yanı sıra, Kabin içi bakımda daha çok yetkisiz genç kuşak mevcut. Bu genç kuşağın, lisans almaları mümkün. Tabii ki tecrübe sürelerini doldurmaları gerekiyor.
Komponent atölyelerindeki sorun farklı. Bu arkadaşlar lisans alamıyor ama C/S olabiliyor. Ancak komponent atölyelerinde çalışanlara kota koymuşlar. Kota %20
İşte buradaki sorunun çözümü basit aslında. C/S kotasını daha yükseğe örneğin %30 veya 40’lara çekmek mümkün. Kotanın %20 den %30 lara çıkartılması birçok sorunu çözecek gibi görünüyor. (İlker Aycı beyin dikkatine)
Hat bakım yani uçak atölyesinde bu konuda sorun yok.
Lisans alabilmeleri mümkün. Hal böyle olunca, teknisyenler arasında uçakçı, komponentçi ayrımı yaşanıyor. (Aslında eskiden de vardı bu çekişme)
İlker Bey bu sorunları çözebileceklerini ve mevcut sorunların çözümü için talimat vereceğini tarafıma iletti. Tabii ki konunun takipçisi olacağımı söylememe gerek yok.
Bu konuşmalar, genelge konusunda tatmin olmayan kişilerin hukuk mücadelesini devam ettirip ettirmeyeceği ile ilgili değil. İsteyen tabii ki yasal yollara devam edebilir. Ancak şimdi olmasa da bu konu ilk toplu iş sözleşmesinde yine masaya getirilecek gibi görünüyor
Sevgili teknisyen arkadaşlar, iş hayatında bir dolu sorunlar oluyor. Her sorunun çözümü de var tabii ki. Sizler sorunları sadece klavye arkasından bana iletiyorsunuz. Ben sizlere sendikanız ve işvereniniz olan Teknik A.Ş yönetimin 4/4 lük olduğunu söylemiyorum.
Tabii ki onların da bu illegal olduğu belgelenen genelge konusunda yanlışları var. Ancak bu genelge sorunu neredeyse 3,5 senedir uygulanıyor. Şimdiye kadar neredeydiniz?
Toplu iş sözleşmesindeki sendikanın önerdiği zamları sizler ile birlikte eleştirdim. Her hafta yazdım da yazdım…
Sendika sonunda sizlerle en düşük rakamlarda sözleşme imzaladı. Ne yaptınız yahu? Tepki olarak sendikaya dayanışma ödeyeniniz kaç kişi? Söyler misiniz?
Görünürde sendikanız var derneğiniz de… Onların amiri ve sponsoru sizlersiniz. Sizler olmasanız ne dernek kalır ne sendika… Ne yaptınız, onları görevlerini yapmaya zorladınız mı? Zorladık ama görevlerini yapamıyorlar diyorsanız aday olmayı düşündünüz mü?
Kısaca; Aklınızı başınıza alın ve birlik olun. Ufak menfaatler ile nereye kadar gidilir ki? Birlikte hakaret ederseniz inanın ki hiçbir sorun kalmaz.
Genel müdürünüze, İlker Aycı ve sendikaya gidip dertlerinizi, sorunlarınızı anlatamıyorsanız, sorunu birazda kendinizde arayın.