Frankfurt’ta WISAG işçilerinin eylemleri sürüyor

frankfurt-havalimani-eylem

Almanya’daki Frankfurt Havaalanı’nda yer hizmetleri sağlayan WISAG işçileri dün şirketin ana binası önünde yine eylemdeydi.

Salgını fırsata çeviren büyük şirketler, bir taraftan devletten milyarlarca avroluk mali destek alıp, hissedarlarına yüksek kâr payları dağıtırken, diğer taraftan işçileri kitleler halinde işten atmaya devam ediyor.

Hizmet sektöründe faaliyet gösteren ve Almanya Frankfurt Havaalanı’nda yer hizmetleri sağlayan WISAG şirketi de salgını fırsat bilen bu büyük şirketlerden biri.

Şirket geçtiğimiz yılın Ekim ayında 230 kadrolu işçisini işten çıkarmıştı. Bunun üzerine çeşitli eylemlerle protestolara başlayan işçiler, dün de WISAG şirketinin Frankfurt kentindeki ana binası önünde üçüncü kez bir gösteri düzenledi. Saat 11.00’de başlayan eylemlerde işçiler davul zurna eşliğinde gösteri yaparlarken, sık sık Almanca “Buradayız, bağırıyoruz, çünkü işimiz çalınıyor” sloganları attı.

İşçilerin şirket yetkilileriyle görüşme talebine yanıt verilmezken, açıklama yapan WISAG yetkilileri, sendikayla görüşmeleri sürdürdüklerini belirtiyordu. İşçiler görüşme yapılan sendikanın işten atılmalarıyla ilgilenmeyen Verdi sendikası olduğunu belirterek, bu durumu kötü bir oyun olarak nitelendiriyor.

Eyleme katılan bazı işçiler mektuplarla işten atıldı

Eyleme katılan bazı işçiler, kendilerinin eylemden bir gece önce, özel olarak posta kutularına atılan mektuplarla işten atıldıklarını açıkladı. Gece yarısı operasyonu ile işten atılan işçi sayısı 35 ile 40 kişi arasında tahmin ediliyor. Son gün işten atılanların önemli bir kısmının en az yüzde 50’si iş kaybı olan kişilerden oluşması tepki çekerken, işten çıkartmaların davam edeceği tahmin ediliyor.

Gösteriye katılan Kazım Durmaz, 20 yıldır havaalanında çalıştığını belirterek, çarşamba günü işten çıkartıldığını öğrendiğini söyledi. Durmaz, “Yasaya göre bana 3 iş teklifi yapmak zorundalar, bu teklifleri kabul etmezsem ancak o zaman işten çıkartma hakları var.

Bana hiçbir teklif yapılmadı” diyerek tepkisini ve şaşkınlığını belirtirken, birlikte mücadele ederek haklarını alacaklarına olan inancını da vurguladı. WISAG işçileri dayanışma komitesi üyesi Metin Yıldız da şirket önünde yaptığı konuşmada “Bu mücadele sonucu işçiler arasında birlik duygusu gelişti. Hak arama mücadelesinde işçilerin kendilerine olan güveni de arttı. Mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğimizden kimsenin kuşkusu yok” dedi.

İşçilerden dayanışma

Eylemci işçileri ziyaret eden TKP’li emekçiler de, işçilerin hak arama mücadelesinde onlarla dayanışma içinde olduklarını, daha önce olduğu gibi bundan sonra da her türlü desteği vermeye devam edeceklerini beyan etti.

WİSAG’ın İngiltere şirketinde çalışan işçiler de bir dayanışma mesajı gönderdi. Salgın günlerinde aileleriyle birlikte bin civarındaki kişiyi açlığa atmaktan çekinmeyen şirket yetkilileri, yaptıkları başka bir açıklamada, işten attıkları işçilerle alay edercesine, salgın sırasında yapılan açlık grevinin tehlikelerine dikkat çekerek, destekleyenleri eleştiriyordu.

Patron, siyasetçi el ele

Merkezi Frankfurt kentinde olan WISAG, holding bünyesindeki şirketlerinde 50 bine yakın işçi çalıştıran bir işletme. Oğluyla birlikte şirketin sahibi olan Claus Wisser, Almanya’da en zengin 300 kişi arasında yer alıyor.

WISAG şirketi geçtiğimiz yılın sonbaharında Frankfurt havaalanında yer hizmetleri sağlayan işletmesinde çalışan kadrolu işçilerin büyük bir kısmını, salgın koşullarını bahane ederek taşeron firmaya devretmeye başlamıştı.

Bir kısmı 20 yıldan fazla süredir havaalanında çalışan işçiler, bütün kazanılmış haklarını yok eden, kendilerini çok daha düşük bir ücretle işe yeni başlamış statüsüne sokan bu girişimi kabul etmedi.

Ekim ayının başında bu haksız duruma karşı çıkan şirket bünyesindeki 230 işçi işten çıkartılırken, işçiler de havaalanında çeşitli eylemlerle seslerini duyurmaya çalışmıştı.

Frankfurt Havaalanı’nın içinde yapılan düzenli eylemlerin yanı sıra, WISAG patronunun evi ve iş mahkemesi önünde de yapılan çeşitli eylemler yapan çalışan işçiler son çare olarak Şubat ayı sonunda havaalanı içinde açlık grevine başladı.

Frankfurt kentinin de bulunduğu Hessen eyaletinde Mart ayında yapılacak eyalet parlamentosu seçimlerinin yaklaşmasının da etkisiyle, işten çıkartmaların başlamasından neredeyse 5 ay sonra eyaletteki çeşitli muhalefet partileri havaalanındaki eylemci işçileri ziyaret ederek destek verdi.

Tabii bu desteğin fiiliyata geçmesi için, seçimde işçilerin oylarını onlara vermesi gerekiyordu! Medyada ancak açlık grevleri sırasında havaalanı eylemleriyle ilgili haberler çıkmaya başladı. İşçiler başından beri o dönem örgütlü oldukları Verdi sendikasının kendilerine destek vermemesinden şikayetçiydi.

İşçilerin haklı davalarında üye oldukları Verdi sendikası tarafından desteklenmemesi, siyasetçilerin konuya ilgi göstermemesi ve medyanın sessizliğinin temel bir nedeni var. Son 30 yıldır şirket karlarını arttırmaya yönelik yasal düzenlemeler yapılırken, Hartz 4 gibi yasal düzenlemelerle işçilerin sosyal hakları büyük oranda ellerinden alındı.

İşçi emeğinin yoğun olduğu hizmet sektörlerinde, kâr ederken maliyet düşürmenin en önemli yolu, işçilerin statüsünü değiştirerek ücretlerini azaltmaktan veya aynı anlama gelen, aynı sürede, aynı ücrete daha fazla iş yaptırmaktan geçiyor.

Sadece Almanya yasaları değil, AB yasaları da son 30 yıldır özelleştirme yoluyla rekabeti arttıran düzenlemelerle dolduruluyor.

Patronların en büyük gücü de işçilerin örgütsüz olmaları

WISAG patronu Claus Wisser işçilere kendisinin de temizlikle işe başlayıp, bugünlere geldiğini sık sık vaaz ederek, sabır telkin ederken, kendi işini tesadüfe bırakmadığı görülüyor. Wisser, Frankfurt Havaalanı işletmecisi (Fraport) yöneticileriyle iyi ilişkilere sahipken, Frankfurt kentinin sosyal demokrat (SPD) Büyükşehir Belediye Başkanı Peter Feldmann ve Hessen eyaletinin Yeşiller Partisi’nden Ekonomi ve Ulaştırma Bakanı Tarek Al-Wazir’le de sıkı ilişkileri var. Verdi sendikasının Hessen eyaleti yönetimi de, SPD ile sıkı ilişkilere sahip ve kriz koşullarında “işyerlerinin korunması için acı reçetelere” razı olumak gerektiği görüşünde. Patronların ve destekçilerinin işçi düşmanı uygulamalarına engel olmak için bir araya gelen işçiler, Frankfurt’ta olduğu gibi diğer işçi kardeşlerine de umut veriyor. (sol.org.tr)

Exit mobile version