FETÖ'CÜ DİYE İŞTEN ATILDI AMA İŞE GERİ ALINDI

OHAL döneminde Türk Hava Yolları’nda işten atılanların açtığı işe iade davalarında ilk karar çıktı. Tuğba Korkmaz’ın işe iadesine karar verildi.
24 Temmuz’da işletmesel gereklilik gerekçesiyle  iş akdine son verilen, Türk Hava Yolları (THY) kabin memuru Tuğba Korkmaz’ın işe iadesine karar verildi. Korkmaz’ın avukatı Adil Anlama, aynı gerekçeyle işten atılan çalışanlar için kararın emsal olduğuna dikkat çekti.
2 yıl 11 ay THY’de kabin memuru olarak çalışan Tuğba Korkmaz, 24 Temmuz’da telefonuna gelen mesajla işten çıkarıldığını öğrendi. O dönem işten atılan 211 kişiden biri olan Korkmaz, “İşletmesel gereklilik gerekçesiyle iş akdim tek taraflı feshedildi. Somut bir neden sunmadılar” dedi. İşten atmaların, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra yaşandığı için, kamuoyunda farklı bir algı oluştuğunu dile getiren Korkmaz, “Eş dost, duyan herkes, ‘FETÖ’ operasyonları kapsamında işten atıldığımız şeklinde algıladı. İnsanlar şüpheyle bakmaya başladı. Kimseyi ikna edemedim” dedi.
Bu algının oluşmasında çıkan haberlerin de etkisini söyleyen Korkmaz yaşananları şı şekilde aktardı: “Kimi haber sitelerinde, ‘O hainlerin isimlerini verin’ şeklinde yorumlar yapıldı. Ve işten çıkarılanların listesi yayımlandı. THY’i aradık. O listenin nasıl sızdığını sorduk. THY, ‘Bir bilgimiz yok’ dedi. Ama hedef haline getirildik.”
İşten atıldığı esnada, aklına böyle bir algının oluşabileceğinin gelmediğini aktaran Korkmaz şöyle devam etti: “Yeni bir iş bulup bulamayacağımı düşündüm. Bir iş görüşmesine gittiğim zaman niçin çıkarıldığımı soracaklar. İşletmesel gereklilik. Ama ben karşı tarafa kendimi nasıl anlatabilirim? En yakınlarım bile farklı algılarken ben kendimi onlara nasıl ifade edebilirim? Bunu bilemedim ve psikolojim bozuldu.”
İşten atıldıktan sonra THY’de yetkili sendika olan, üyesi olduğu Hava-İş’e durumu bildirdiğini anlatan Korkmaz, “Sendika bizim ilk çaldığımız kapıydı. İşten atmalardan haberleri vardı ama hiçbir şekilde yardımcı olamayacaklarını söylediler. ‘OHAL var biliyorsunuz, şu an yardımcı olmamız mümkün değil. Giden diğer arkadaşlara da yardımcı olamayacaklarını söylediler. Hâlâ da herhangi bir şekilde ilgilenmiyorlar” dedi.
Söz konusu üyelik olduğu zaman sendikanın, ‘Biz sizin yanınızdayız. Sendikalı olmanın gereği de bu zaten’ dediğini hatırlatan Korkmaz, “İşçiler de başlarına bir iş geldiğinde oraya başvurdular. “FETÖ”den atılmayanlar var. En azından bu durumu konuşsanız, hiçbir şey yapamıyorsanız bunlar için bir deklerasyon yayınlanmasını sağlayın, bu insanların geleceğini karartmayın dedik. OHAL var bekleyeceksiniz, biz de bekliyoruz dediler. Sendika anlamında da çok büyük bir yarası var işten atılanların. Sudan çıkmış balık gibi kaldık. Güvendiğiniz bir sendika var. Ondan destek bekliyorsunuz. Ama yoklar. Bizim tanıdığımız bir avukat vardı, bize yol gösterdi. Davayı üstlendi. Ama diğer insanların böyle bir şansı da olmayabilir. Sendikaya gidip geri çevriliyorlar. Bu süreç içerisinde hakkını arayamayanlar bile var” diye konuştu.
Avukatı aracılığıyla 9 Ağustos’ta işe iade davası açtığını ifade eden Korkmaz, “Tek duruşma oldu. 11 Ekim’de lehime karar çıktı. Mahkeme işe iademe karar verdi. Şirket mahkeme kararına uyarsa işime geri döneceğim” dedi.
Tuğba Korkmaz’ın avukatı Adil Anlama da hukuki süreci anlattı. THY’nin fesih yazısında “İcra komitesinin 22 Temmuz 2016 tarih ve 1330 sayılı kararıyla işletmesel gereklilikler sebebiyle iş akdiniz feshedilmiştir” yazdığını belirten Anlama, “İcra kuruluna atıf yapıyor ve işletmesel gereklilik diyor. Sadece bu kadar. İşletmesel gereklilik deyince işin içine birçok şey girebiliyor. Ama müvekkilime yapılan fesih bildirimdinde somut hiçbir gerekçe yazılmamış. Aslında THY fesih yazısında da bir ithamda bulunulmuyor” dedi.
O dönemde THY’den çıkarılanların “FETÖ” soruşturmaları kapsamında atıldığı şeklinde lanse edildilğini söyleyen Anlama, “Diğerlerinin fesih yazısını görmedim ama işçilerin bir kısmının bu sebeple çıkarıldığı söyleniyor. Ama kamuoyuna bütün çalışanlar “FETÖ”den çıkarılmış gibi yansıdı ve sonrasında müvekkilim sosyal medyada ve haber sitelerinde hedef haline getirildi” diye konuştu.
THY’nin “işletmesel gereklilik” gerekçesiyle herkesi aynı torbaya koyup kamuoyuna da bu şekilde lanse ettiğini ifade eden Anlama, daha sonra THY’nin savunma verdiğini anlattı: “THY’nin, verdiği savunmada hiçbir şekilde müvekkilimle ilgili “FETÖ” ithamı olmadı. Türkiye’de son bir yıl içinde olan patlamaların listesini vermiş. THY’nin işlerinin daraldığını anlatmış. Turizm Bakanlığının rakamlarını vermiş. Ve ekonomik sıkıntıya girdikleri için işçi çıkardığını bildirmiş. Yani ilk başta yapmaları gerekeni sonradan yapıyorlar” dedi.
11 Ekim’deki ilk duruşmada, fesih yazısında ve icra kurulu kararında somut hiçbir gerekçe olmadığını bildirdiklerini anlatan Anlama şöyle devam etti: “Ayrıca biz THY’nin cevap dilekçesinde, müvekkilimin verim kriterlerine göre seçilip iş akdinin feshediliği yazılmış. Ama hangi verim kriterlerine göre tespit edildiği, verimiyle ilgili nasıl bir ölçüm yapıldığı, verim düşüklüğüyle ilgili nelerin olduğu hiçbir şekilde anlatılmamış. Zaten öyle bir veri ve belge de yok ellerinde. Biz de ilk duruşmada bunları detaylı bir şekilde izah ettik. Hakim de THY’nin savunmalarına itibar etmedi.” THY’nin fesih yaparken ve icra kurulu kararını alırken bu gerekçelerin hiçbirine dayanmadığına dikkat çeken Anlama, “Dava açıldıktan sonra böyle bir savunmaya girmiştir. Bu savunmanın da bir kıymeti yoktur dedik savunmamızda. Hakim de ilk celsede kararı verdi” dedi.
Devam eden davaların olduğunu hatırlatan Anlama, bu davanın bir emsal niteliği taşıdığını da söyledi: “Devam eden davalarda henüz bir karar verilmedi. Bu dava bir anlamda umut oldu. Çünkü yargı eliyle hiçbir şey başaramayacağımızı düşünürken sapla samanın ayırt edilebileceği yönünde bir umut oldu. Bundan sonra bir gerekçeli karar yazılacak. Gerekçeli kararda detayları göreceğiz. Buna karşı istinaf yolu açık. Yeni kurulan istinaf mahkemesine gidecek. THY de karardan bir gün sonra, 12 Ekim’de itiraz dilekçesini vermiş. İstinaf mahkemesi eğer verilen bu kararı onarsa artık karar kesinleşmiş olacak. Karar kesinleşirse işverene işe başlatma başvurusu yapacağız. Eğer işe başlatmazsa, daha önce ödediği kıdem ve ihbar tazminatlarına ek olarak, mahkemenin hükmettiği 8 aylık tazminatı ödeyecek. Bizim için önemli olan yapılan feshin haksız ve geçersiz olduğunu tescil ettirmek oldu. Aynı şekilde yapılan fesihlerde bir emsal karar olacak. Eğer istinaf mahkemesinde onanır ve kesinleşirse, ki benim hukuk mantığıma göre istinafın bu kararı bozmaması lazım. Diğer davalar bitmeden bu kararın çıkması, diğer davalar için de bir umut ışığı olacak.”
THY’de yetkili sendikanın, çalışanlara ‘OHAL’in bitmesini bekleyeceksiniz’ şeklindeki beyanını da yorumlayan Avukat Adil Anlama şunları söyledi: “OHAL’dan sonraya bırakılacak bir mesele değil zira işe iade davası bir ay içinde açılması gerekiyor. Bir ay içinde açmıyorsan, sonuna kadar haklı olsan bile süreden reddedilir. Hakikaten o söze itibar edip OHAL’den sonra dava açacaksa birileri, hiç açmasınlar daha iyi. Öte yandan bu kez “FETÖ”den atılıp da dava açanların davaları reddedildi gibi bir algı oluşacak.”

Exit mobile version