FETÖ'CÜ ADİL ÖKSÜZ'ÜN CÜRETE BAK !

FETÖ’cü darbenin 1 numarası Adil Öksüz’ün kaçarken bile nezarette kalan Hava Kuvvetleri logolu özel saatinin peşine düştüğü ve jandarmayı telefonla arayıp istediği ortaya çıktı.

 Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, FETÖ’nün Hava Kuvvetleri imamı firari Adil Öksüz’ün kaçmasını sağladığı gerekçesiyle jandarma, polis ve Başbakanlık Başmüşaviri Ali İhsan Sarıkoca’nın da aralarında bulunduğu 28 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamenin ayrıntıları ortaya çıkmaya devam ediyor.
97. SIRAYA YAZILDI
FETÖ imamı olduğu bilinmesine rağmen göz göre göre serbest kaldığı açığa çıkan Öksüz’ün, çıkarıldığı Sulh Ceza Hakimliği tarafından serbest bırakılmasının ardından adliyeden ayrılışı iddianamede detaylı olarak anlatıldı. Akıncı’da yakalanan diğer sivil imamların aksine Akıncı Kışlası Karakolu’nda bırakılan Öksüz, Sincan Cezaevi Kampüs Hastanesi’ndeki sağlık kontrolünün ardından 17 Temmuz sabaha karşı saat 05.00 sıralarında Ankara Batı Adliyesi’ne getirildi. Asker olarak gösterildiği 98 kişilik gözaltı listesinde 97. sırada yer alan Öksüz’ün kışla karakolunun tuvaletine sakladığı GPS cihazı, üzerinde bulunan çift telefon ile diğer eşyalara ilişkin tutulan tutanak savcılıktan gizlendi.
SAVCININ TALİMATI OLMADAN EŞYALARI TESLİM EDİLDİ
Sorguda sivil olduğu anlaşılan Öksüz, tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Hakimliğince serbest bırakıldı. Darbe girişiminin ardından Ankara Batı Adliyesi’ne sevk edilen 100 şüpheliden 99’u tutuklanırken, sadece Öksüz serbest bırakıldı.
Adli kontrol şartı getirilmesine rağmen savcılığın hiçbir talimatı olmadan Öksüz’e eşyalarının da teslim edildiği anlaşıldı. İddianamede, eşyaları teslim eden şüphelinin ise Kazan İlçesi İlçe Jandarma Komutanlığı’nda görevli Jandarma Kıdemli Başçavuş Zeki Çıngır olduğu belirtildi. Çıngır, yüksekliği 50-60 santimetre civarında olan valiz ve içindeki eşyalar ile 2 telefon ve GPS cihazını, “Bütün malzemelerimi eksiksiz teslim aldım” şeklindeki tutanak karşılığında Öksüz’e teslim etti. Öksüz, avukatıyla birlikte 18 Temmuz sabah saatlerinde adliyeden ayrıldı.
HAVAALANINDA SAATİ AKLINA GELDİ
Darbe girişiminin en önemli delili olabilecek cep telefonları ile GPS cihazını almayı başaran Öksüz, Esenboğa Havalimanı’na geldiğinde de üzerinde Hava Kuvvetleri Komutanlığı logosu bulunan Quantum marka saati aklına geldi. Darbe girişimini kendisinin yönettiğinin açığa çıkacağını düşünen ve bu nedenle en önemli delillerden birisi olan saati ortadan kaldırmak isteyen Öksüz, eşyaları kendisine teslim eden ve numarası aldığı hemşerisi Zeki Çıngır’ı saat 08.01’de aradı ve saati ile kemerini istedi. Öksüz’ün telefonunun bu sırada havalimanından sinyal verdiği belirlendi. Çınkır, tekrar aradığı Öksüz’e Ankara Batı Adliyesi nezarethanesinin çok karışık olduğunu bildirerek, “Herkesin eşyaları teslim edildikten sonra seninkiler kalırsa sana teslim ederiz, gelip alırsın” dedi. Tüm şüphelilere ait eşyaların alınmasının ardından içerisinde saat ve kemerin bulunduğu poşetin bulunması üzerine Çınkır, Öksüz’ü aradı ancak FETÖ imamının bu sırada İstanbul’a gitmek üzere bindiği uçakta olduğu tespit edildi.
İSTANBUL’DAN ARADI
İddianameye göre, Öksüz, İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanına geldiği saat 09.27 sıralarında tekrar Çınkır’ı aradı. Çınkır, saatini ve kemerini adliyeye gelip alabileceğini söylemesi üzerine Öksüz’ün Sakarya’ya gittiğini, almaya gelemeyeceğini ancak birisini göndertip aldırabileceğini söylediği belirtildi. Ancak kimsenin almaya gelmediği saat daha sonra savcılığa teslim edildi.
HAVA KUVVETLERİNE ÖZEL ÜRETİLDİ
Öksüz’ün saatinin Quantum tarafından Hava Kuvvetleri için üretilen özel seri olduğu belirlendi. Quantum firması söz konusu saatin hikayesini ise şöyle anlattı: “Gökyüzünü ikinci evi kabul edenler bilirler, oradaki en önemli gerçeklik zamandır. Bulutlar arasındaki kovalanan saniyeler, yakın dalışlar, doğru zamanda yapılan doğru manevralar ve son olarak bulutların ardında bekleyen sonsüz gökyüzü… Quntum Türk Hava Kuvvetleri için özel tasarlanan ve pilotlara ithaf edilen saatleriyle gökyüzünü bileklerinize taşıyor. 100. yıl için özel hazırlanan bu koleksiyonda 5 farklı model toplamda 27 versiyonuyla özel olarak numaralandırmış olarak bulunuyor.”
HAİN OLDUĞUNU TELEVİZYONDAN ÖĞRENMİŞ
“Lazım olur” düşüncesiyle Adil Öksüz’ün numarasını aldığını savunan Çınkır, ifadesinde, “Neyi teslim edeceğimi bilmediğimden ‘jandarma tarafından alınan bütün malzemelerimi eksiksiz teslim aldım’ şeklinde yazıyı imzalatıp eşyalarını verdim” diye konuştu. Öksüz’ün o gün için hain olduğunu bilmediğini iddia eden Çınkır, 3 gün uykusuz kaldığı için evde 22 saat uyuduğunu ve 19 Temmuz günü saat 13.00 sıralarında uyandığını kaydederek, “Televizyondaki haberlerden Adil Öksüz’ün nasıl bir hain olduğunu duyunca bölük komutanım Murat Bozdoğan’a durumu hemen bildirdim. Murat Bozdağan Adil Öksüz’ün teknik takip yapılabilmesi için telefon numarasını istedi. Ben de verdim. Öksüz’den alınan kol saati ve kemeri biz onun hain olduğunu o zaman bilmediğimiz için İlçe Jandarma Komutanlığı’na götürmüştük. Daha sonra bunun hain olduğunu anlayınca Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan bir katibe teslim ettik” diyerek kendini savunmaya çalıştı.
ŞÜPHELİLERİN HİÇBİRİSİ TUTUKLU DEĞİL
Adil Öksüz’ün göz göre kaçmasına sebep olan kamu görevlileriyle ilgili hazırlanan iddianamede, saadece 2 şüpheliye, “Silahlı terör örgütüne üye olma” suçunun yöneltilmesi dikkat çekti. Bu şüpheliler ise Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü’nde görev yapan ve ByLock kullandığı tespit edilen şüpheliler Kenan Gülbay ile Murat Bayrak. Şüphelilerden 8’i ise “Silahlı Örgüt Üyesi Olmamakla Birlikte Silahlı Örgüt Adına Suç İşleme” suçları yöneltildi. Bunların arasında, Öksüz’ü Akıncı Kışla Karakolu’nda sorgulayan istihbaratçı polis Serter Koçak ile mahrem imam olduğunu öğrendikten sonra hebardar ettiği Başbakanlık Müşaviri Ali İhsan Sarıkoca da yer alıyor. Fetullah Gülen’in çağrısının ardından 2014 yılında Bank Asya’ya 21 bin 930 TL para yatırdığı tespit edilen Sarıkoca’nın hiçbir görev ve yetkisi olmadığı halde kışla karakoluna giderek Öksüz ile görüştüğü belirlenmişti. Ayrıca önemli bir kısmının görevlerine devam ettiği anlaşılan şüphelilerin hiçbirinin, söz konusu dosya kapsamında tutuklanmaması, adli kontrol şartıyla serbest bırakılması da dikkat çekici bulundu. (Yeni Şafak)
Exit mobile version