Yunan Başbakanı Çipras’ın geçtiğimiz hafta ABD ziyareti esnasında Yunanistan’ın kullandığı F-16 savaş uçaklarının 2,4 milyar dolar karşılığında modernize edileceği açıklandı. ABD başkanı Trump, bu anlaşmanın hem Amerikan ekonomisine fayda sağlayacağına hem de iki ülke arasındaki ekonomik derinliğin artmasına yardımcı olacağını ifade etti.
Yunan F-16 Block 50 uçaklarının Block 70, Amerikan pilotlarının deyişiyle “Viper” (Türkçesi engerek yılanı) seviyesine yükselmesi, Yunan uçaklarına aktif elektronik tarama teknolojisi barındıran yeni radarla daha çok hedef takip etmek ve o hedeflere kilitlenme imkânı verecek. Ayrıca silah sistemi de daha üstün hale gelecek. Peki bu durumda Ege’de güç dengesi değişir mi? İşte bütün bu soruları ve Türk Hava Kuvvetleri’ni Aydinlik.com.tr olarak (E) Hava Pilot Tümgeneral, Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Beyazıt Karataş ile konuştuk.
Çipras’ın ABD ziyaretinde Yunan Hava Kuvvetleri’nin elindeki F-16’ların Block 70 “Viper” seviyesine yükseltileceği açıklandı. Bu durum göklerdeki güç dengesini nasıl etkiler?
Türk Hava Kuvvetleri öncelikle elindeki 3.Nesil F-16 Block 40 ve Block 50 uçaklarını yaptığı modernizasyonla Block 50 + seviyesine yükseltmiş ve 5.Nesil olarak adlandırılan F-35 uçakları ile hava gücünü güçlendirmeye karar vermişti. Ayrıca Türk Hava Kuvvetleri’nin envanterindeki F-16 Block 30 uçaklarının da modernizasyonu bitmek üzeredir. Bu durumda silahlanma yarışından eksik kalmak istemeyen Yunanlılar ya F-35 alacaklar, ya da F-16 uçaklarını modernize ederek F-16 Block 70 “Viper” seviyesine yükseltme kararı alacaklardı. Yunanistan Başbakanı’nın son ABD ziyaretinde mevcut F-16 uçaklarını Block 70 seviyesinde modernize etmeye karar verdiği görülmektedir. Yani Yunanistan 3.nesil F-16 uçaklarının teknik imkan ve kabiliyetini yapacağı modernizasyonla 5.Nesil olan F-22 ve F-35 uçakları seviyesine çıkarmaya karar vermiştir. Yunanistan bu modernizasyonla Türkiye’nin sahip olacağı F-35 uçakları nedeniyle aleyhine değişecek güç dengesinin bozulmasını önlemeye çalışmaktadır. ABD ise her zaman olduğu gibi Türkiye ve Yunanistan arasındaki dengenin bozulmasına fazla izin vermeden silahlanma yarışını teşvik etmeye ve silah satmaya devam edecektir. Türk Hava Kuvvetleri’nin envanterine F-35 uçaklarının dahil olmasıyla Türkiye hava gücü mukayesesi açısından önemli bir “kuvvet çarpanına” sahip olacaktır. Bizim için güç kaybı sayısal olarak uçak tip ve imkan kabiliyetlerinde değil, kumpas davalar ve uygulanan yanlış politikalar nedeniyle pilotların Türk Hava Kuvvetleri’nden ayrılmaları ve en önemlisi FETÖ/PDY mensuplarının Türk Silahlı Kuvvetleri ve Türk Hava Kuvvetleri’ne vermiş olduğu büyük hasardır.
Peki göklerde ikili mücadele esnasında bu teknik değişiklikler pilotlarımızın aleyhine olmaz mı?
F-16 Block 70 Viper’ların imkan ve kabiliyeti, F-16 Block 50+’lara göre biraz daha ileride olduğu için artı bir avantaj sağlar ama bu çok büyük bir fark değildir. Güç mukayeselerini ve başarıyı etkileyen bir çok faktör vardır. Elbette her modernizasyon daha iyi işler yapmak için yapılır ama bazen çok büyük bir fark yaratmaz. Büyük bir olasılıkla önümüzdeki dönem mevcut F-16 uçaklarımızın da Block 70 seviyesine yükseltilmesinin planlandığını düşünüyorum. Yani Ege’de her iki ülkenin hava kuvvetleri açısından mücadele devam edecek.
Türkiye milli imkânlarıyla F-16 modernizasyon programını yaparak Block 70 seviyesine çıkabilir mi?
F-16 uçaklarının modernizasyonu bilindiği gibi ABD’nin onayıyla olacaktır. Özetle siz tek başınıza yani milli olarak karar verseniz bile uçağı satan ABD’nin onay vermesi halinde bu işlemi gerçekleştirebilirsiniz. Yunanistan F-16 uçaklarını Block 70 seviyesine çıkarıyor, haydi biz de Türkler olarak F-16 uçaklarımızı Block 70 yapalım? Bunların hepsi, her ülkenin ekonomik durumuna, ihtiyaçlarına ve en önemlisi politikalarına bağlı hususlardır.
ABD ile yaşadıklarımız düşünülecek olursa biz başvursak bile böyle bir onayın çıkma ihtimali düşük gibi gözüküyor. Türkiye Sukhoi gibi Rus üreticileri ya da başka üreticilerle çalışamaz mı?
Bu tür çalışmanın hayata geçirilmesi kolay değil. Sadece uçağa bakmamak gerekli. Uçak demek aslında bir lojistik sistem demek. Türk Hava Kuvvetleri’nin lojistik sistemi ABD Hava Kuvvetleri’ne yani ABD’ye bağlı. Şimdi burada Türkiye bir yol ayrımına gelirse eğer bırakın Rusya’dan uçak almayı Fransa’dan bile uçak alsak lojistik sistem farklılığı mevcut. Lojistik sistem dediğimizde uçağın uçması için gereken binlerce parçanın yönetilmesi dair bir süreçten bahsediyoruz. Bu süreci yönetmek için bir lojistik sistem yazılımına ihtiyacınız var. Bunun altyapısını, bakım sistemini, yedek parçalarını düşündüğünüzde işte sorun burada. Bu sistemin ayrıca personel eğitimi gerekli, demek istediğim hadi ben kızdım gidip SU-35 (Rus jeti) alacağım demek kısa vadede kolay değil. Çok sıkışırsanız komple alır uçurursunuz ama parçaların hepsi Rusya’da gelir. Bir de birkaç filo için bu yapılabilir ama tüm kuvvet için zor. Böyle bir durumda diğer uçaklara parça bulamazsınız. Kıbrıs çıkarması sonrası Amerikan ambargosu olduğunda 20 uçaktan 4 uçağımız uçabiliyordu. Sağlam uçaklardan parça sökülüp uçacak uçaklara takılıyordu. Gittiği yere kadar gidiyordu arkası gelmiyordu malzemenin. Tüm sistemi kısa vadede böyle çevirmek mümkün değil.
Tabi Türkiye’nin bu derece bağımlı olması iyi değil. Eskiden bu bağımlılık oranı yüzde 90-95 iken şimdi F-35’ler ile yaklaşık yüzde 98 olacaktır. Örneğin bir F-35 havada arıza yaptığında daha yere inmeden uydularla o bilgi ABD’ye gidecek Türklerin elindeki F-35’de şu parça arıza yaptı diye. Mevcut sistemin değiştirilmesi çok stratejik bir karar, bunu alabilir miyiz? Bırakın ABD dışında başka ülkelerden uçak almayı Türkiye ABD’den F-35 alarak daha fazla bağımlı hale gelecektir.
Yunanistan ile ilgili bir konu da şu; Yunan Hava Kuvvetleri elinde Fransız Mirage uçakları var. Bunlar ayrı üslerde ayrı lojistik sistem içinde çalışırlar. Sistemleri ile ilgili kitaplar Fransızcadan İngilizceye, Yunancaya çevrilmiştir. Her yeni sistem için çeviri yapılıp personelin eğitilmesi, lojistik tedariki kolay işler değil. Yeri gelmişken onu da söyleyeyim, Yunanistan’ın henüz F-35 siparişi yok. Yunanistan bu siparişi veremediği için elindeki F-16 uçaklarını Block 70 seviyesine çıkarmaya çalışıyor.
Anlattıklarınızdan bir savaş uçağının büyük bir lojistik zincirinin nihai parçası olduğunu görüyorum. Geçtiğimiz aylarda İngiltere ile imza edilen TFX projesi hakkında görüşleriniz nedir? Bu iş yazıldığı kadar kolay olmayacak anlaşılan.
Geçmişte de bu tür imzalar çok atıldı. Kararlı olursanız bunun için gerekli kabiliyetimiz var. Siyasi irade bunu destekleyecek. ABD, 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sonrasında Türkiye’ye ambargo uygulayarak uçaklarımızın yedek parçalarını göndermedi. Bize şu an tabancayı bile vermeyen bir Amerika var. Yani tabancayı bile yurtdışından almaya çalışan bir Türkiye görünümündeyiz. F-35’ler için imzalar atılmış olmasına rağmen ileride bu teslimatlar da bile gecikmeler görebiliriz. TFX’in hayata geçmesi için bu sorunların aşılması gerekli.
Tüm vatandaşlarımız gibi benimde üzerinde anlaştığımız konu şudur: Şimdiden uzun vadeli bir planla milli projelere daha ciddi eğilerek kendi uçağımızı üreterek ancak bu zincirlerden kurtulabiliriz. Önümüzdeki yol zor, dikenli fakat onurlu bir yoldur. Başlamak ise bitirmenin yarısıdır.
F-16 pilotlarımızın eğitilmesi için geçtiğimiz aylarda Pakistan ve ABD’den öğretmen pilot talep edildi ancak gönderilmedi. Bu süreçte eğitimler devam ediyor mu?
F-16 pilotlarımızın eğitimi devam ediyor ancak Türk Hava Kuvvetleri’nin mevcut pilot açığının yani sandalye pilot oranının barış zamanı standartlarına gelebilmesi zaman alacaktır. Eğitim sürelerini kısaltmaya yönelik tedbirler pilot ve öğretmen pilot eksikliği nedenleriyle uzayacaktır.
Sonuç olarak; Mevcut siyasi gelişmeler dikkate alınarak Türkiye’nin önüne bir yol haritası koyduğumuzda NATO’ya ve batıya olan bağımlılığın azaltılmasına yönelik tedbirlerin şimdiden alınmaya başlanması gereklidir. Bu bir stratejidir. Eğer milli bir stratejiniz yoksa bunun altında milli bir hedefinizde olmayacaktır. (Aydınlık)