Değerli okurlar, 2019 yılını sorunlarla geride bırakıp 2020 yılına da sorunlarla başladık. Zannederiz ki, giden yıl tüm sıkıntıları götürecek, gelen yıl da tertemiz gelecek. Beyaz bir sayfa açacağız. Oysa hayatın gerçeği farklıdır. Gelen yıl geçen yılın bütün sorunlarını devralır. Dolayısı ile 31 Aralık ile 1 Ocak arasında hiçbir fark yoktur.
ATLAS’TA “SENİ KİMSEYE YAR ETMEM” ANLAYIŞI…
İşte havacılığımız da 2019 yılından devreden sorunlarla başladı. Kasım ayında patlayan AtlasGlobal krizi Ocak ayında da devam etti. 16 Aralık’ta biteceği söylenen kriz 16 Ocak gününe ötelendi. 16 Aralık günü gelmeyen para, 16 Ocak’ta da gelmedi. İki aydır para alamayan çalışanlar ve özellikle pilotlarda bıçak kemiğe dayandı. İşten atılan 60 civarındaki İkinci Pilot o şirket senin bu şirket benim iş arıyor. İşten çıkışta verileceği söylenen 1’er aylık maaş karşılığı tazminatları bile ödenmedi. İşler kötüye gidiyor, pilot arzı fazla talep az. Ha deyince iş bulamıyorsun. THY bile armudun sapı üzümün çöpü diyerek adam atıyor. THY Uçuş İşletme yönetimi kendi pilotlarına sahip çıkamıyor.Bu ülkenin evlatları dünya kadar borcun altına girip eğitim senetlerinin altına imza atmış. Bu insanlar işsiz kalıyor ama kokpitte nereden geldiği belli olmayan Nijeryalı, Kongolu, Yunan, İspanyol senin benim dövizlerimizi alıp ülkesine gönderiyor. Dönelim yine Atlas’a… Anlaşılan bu iş patronajın ve gazeteci danışmanının yol haritası ile düzelmeyecek. Buradan ekmek yiyenlerin hak ve hukukunu korumak için artık şirketi mi satar ortak mı alır, bilemem. Ama bir tedbir almak zorunda. Ya benimsin ya kara toprağın diyerek “seni ben yarattım, yok ederim ama kimseye yar etmem.” melankolik aşık mantığı ile şirketin göz göre göre erimesine ve batmasına karşı artık bir karar vermeli. Yoksa markaya da, havacılığımıza da ama en önemlisi çalışanlara ve AtlasGlobal’den dolaylı olarak ekmek yiyen binlerce insana da yazık olacak.
SEVSİNLER SİZİN TASARRUF TEDBİRİNİZİ.
Biliyorsunuz havacılığımızın 2019 yılında ciddi sıkıntı içinde olduğunu aylardır yazıyorum. Yoksa, “Pazar mesaileri kaldırıldı. Demek ki işler kötü” diyenlerden değiliz. Önceden bazı küçük işaretleri görerek tahminde bulunuyoruz. Yeni havalimanının maliyetleri artırdığını aylar önce yazdık. Üstüne MAX krizi geldi. THY’nin kronik hastalığı israf ve savurganlık da buna eklenince kaçınılmaz sona hızla yaklaşıyorsunuz. İsraf demişken her yıl Antalya’da yapılan THY “Zirvesinin” bu yıl İstanbula alınmasını olumlu bir gelişme olarak görenler oldu. Bunun “Tasarruf yapaılım, BMW 7.30 kullanmayalım, Audi A 6’ya binelim” demekten farkı yok. Baksanıza Swiss Otelde toplanmışlar. Yahu birader 500-600 kişiyi alacak bir salonunuz yok mu? Yurtiçinden, yurtdışından bir dünya müdürünüz business sınıfında geldi, görevli olarak harcırah aldı, 5 yıldızlı otellerde kaldı. Ne anladım ben bu işten. Eee bizde tasarruf dediğin böyle olur … Ama İlker beyi takdir etmemek elde değil. Bilançoyu düzeltmek için son anda iki hamle yaptı. Birincisi Boeing ile MAX tazminatı konusunda anlaşıp yılın son günü parayı kasaya soktu. Haa bu arada şu soruyu da soralım. Acaba daha fazla para alacakken sırf 31 Aralık günü kasaya girsin diye daha az bir tazminata razı olmuş mudur? İkinci hamle, eğitim borcu olan pilotların bankadan alacakları kredi ile borçlarını THY’ye tamamen ödemeleri halinde gelecek büyük kaynaktı. Burada tıkanma oldu. Milleti de o kadar saf zannetmeyin. Borcu olan 2. Pilotların tamamı iyi eğitim görmüş, analiz yeteneği yüksek gençler. Bu işten çırak çıkacaklarını düşündüler ve projeye yanaşmadılar. Bu hamle de tutsaydı, yaklaşık 100 milyon Euro da buradan gelecekti.
TİS’İ 3 YILA ÇIKARIRKEN ÜYENE SORDUN MU?
Yılın ilk golünü THY attı ve çalışanların bazı kazanılmış haklarını iptal etti. Sendika esti gürledi ve toplasan 100 kişiyi bulmayan bir toplantı ile THY’yi protesto etti. Bununla kalmadı, bir hafta da süre Verdi. “Düzeltmezseniz, pilotlarımız Standart Operasyon Usüllerine harfiyen uyacaklar.” diye gözdağı verdi. Biz de geçen hafta “Kabini niye eyleme çağırmıyorsunuz?” deyince bu kez kabine de eylem çağrısı yaptılar. Bu arada gözden kaçan bir ayrıntıyı da ekleyelim. Yayınladıkları bildiride “öyle aidat ödemekle üye olunmaz, üyelerin de sendikanın arkasında durması gerekir” diyerek hem çaresizliklerini ortaya koydular hem de muhtemel bir başarısızlığın faturasını çalışana kesme cinliğini planladılar. Ama öyle olmuyor o işler… Sen bugüne kadar ne dedin kardeşim? “THY çalışanlarını ben temsil ediyorum, vekaletleri bende…” Şimdi sıkışınca “üyelerimiz may day may day” öyle mi? Buradan gidelim ve soralım:
Toplu İş Sözleşmesini 2 yıldan 3 yıla çıkarırken üyelere sordunuz mu?
2016 sonunda “THY çalışanlarına sıfır zam verin” diye işverene gittiğinizde üyelere sordunuz mu? (O tele anketi geçin. Onun hiçbir geçerliliği yoktu. Bunu siz de biliyorsunuz.)
THY yüzlerce kabin memurunu eğitim adı altında uçuştan çekerek uçuş paralarını kesmesine üstü kapalı onay verdiğinizde üyelere sordunuz mu?
Soru çok.
SOFT POWER YOK, HARD POWER NANAY…
Sonunda şapkadan tavşan çıkmadı, THY geri adım atmadı ve sendika mahkemenin yolunu tuttu. Artık siz bu paraları unutun. Bu işin kötü tarafı şu. Artık işveren eylem yapamayan bir sendikanın tek seçeneğinin mahkemeye gitmek olduğunu gördü. Gücünü test etti ve “Portakal, orada kal.” Dedi. Bundan sonra başka hakları da kesecek ve Sendikaya da “hangi taş büyükse git başını ona vur.”diyecek ve mahkemeyi gösterecek. Ardından da gelsin yeni hak kayıpları… Oysa eylem yapmasan veya yapamasan da bunu karşı tarafa hissettirmeyeceksin. O korkuyu karşı tarafa vereceksin.”Ya yaparsa” endişesini işverende yaratacaksın. Buna batıda SOFT POWER (yumuşak güç) diyorlar…
Belki bana kızacaksınız ama aslında THY’nin bu hukuk dışı hak gaspı bir bakıma da iyi oldu. Bir musibet bir nasihatten iyidir. Bu olayla Hava İş’in üyeleri nezdinde hiçbir itibarının, güvenilirliğinin kalmadığı ortaya çıktı. Yine THY üzerinde de hiçbir gücünün, etkisinin, caydırıcılığının olmadığı anlaşıldı. Yani tam bir Gemi Aslanı oldukları olduğu açıkça görüldü. Öyleyse, ucundaki tahtadan heybetli aslan figürünün içi boş olan bir gemi ile daha fazla yol almamak ve ilk fırsatta Hava İş’ten ayrılmak artık şart oldu. Unutmayın 2018 yılında pilotlar ciddi oranda bir iyileştirme aldılarsa bu tamamen alternatifin yani Havasen’in ortaya çıkmasındandır.
12 Yorum
- Yorumların Sıralanışı
- Yeniden Eskiye
- Eskiden Yeniye
EKMEGINE SAHIP CIK
Bunca sey kaybettin ONUR unu kaybetme ici bos hic dolduramayacigin cuzdan kuyrugunda,Simit kuyrugunda beklemek yerine bir dur dusun! isten atilan arkadasin ne durumda! ya onun yerinde sen olsaydin ,olabilirsinde hic aradinmi yada nasil bir duygudur bilirmisin.Korkarak nereye kadar.Nasil renk körü aradilar buldular,nasil uzmanlasmamis aradilar buldular,bir gun bir bahanede sana bulacaklar ve ogun sana simit verenler fazla kurcalama deyip seninde ustunu kapatacaklar.
Hic birsey yapamiyorsan Tepkini goster senin icin hic birsey yapmayan Havaişten istifa et sendikasiz ol
En azindan paranla haklarini kaybetmezsin Sana kimse sormaz neden diye Sorarlarsa yoneticilerine hakaret etti dersin.
Bunada tepki vermezsen Herseye mustahaksin
Sen şimdi objektif bir yazı mı kale me aldın saniyorsun? senin gibi satılık kalenler her dönemde ve her medya mecrasında yer almıştır. ancak hiç birinin adı sanı bilinmez, bunu da unutma
kaleme birleşik yazılır. Kale me diye yazılmaz. Kalem, kalen diye yazılmaz. Noktadan sonra cümle büyük harfle başlar.
La oğlum her doğru yazanı satılık diye yaftalıyorsunuz. Bu satış işlerini siz daha iyi bilirsiniz. Sen önce çalışanları satanlara bak.
Üstad harika bir yazı kalemine sağlık
Zaten bir yerde tasarruftan bahsediliyorsa bilin ki orada çalışanın cebinden bişeyler gidecek. Ben hiç tasarruf diyerek müdür maaşını kestiklerini veyahut attılarını görmedim. Bu Türkiye de devlet de özel sektör de çalışan düşmanı. Hiç sevmiyolar hiç.
Takır takır pilot atıyorlar.Uçuş İşletme seyrediyor.
Mudurlerın tek amacı var..)) koltuklarini korumak )))
Tek çare HAVASEN
Artık ne yapsalar çalışanların güvenini kazanamazlar. Geçmiş olsun.
Evet yapabilecekleri tek şey mahkemeye gitmek. Yani bunun Türkçesi: Ölme eşeğim ölme.
Soft bizim maço sandukacılara yakışmaz. Onun için soft power işine yanaşmazlar.