featured

EMİR DEMİRİ KESER..

Bu hafta yazacağım makalede başlık olarak seçtiğim bu ifade Askeri zihniyette sıklıkla kullanılan bir deyimdir. Bu hafta iş hayatımızdaki torpil-Referans-Network ve Mobbing uygulamalarını masaya yatırmak istedim.

Adam kayırıcılık, yani torpil olaylarına en çok rastlanılan yerler; kamu kuruluşları, aile şirketleri ve medyadır. Bazı firmaların bu torpil belasından kurtulmak için, gizli eleman ilanı verdiklerine tanık oldum. Bu torpilli elemanları (zorunlu olarak) işe aldıkları için kan kaybeden birçok firma mevcut.
Torpil, adam kayırmacılık veya adına ne derseniz deyin, iş dünyasında yaygın bir kavram olarak karşımıza çıkıyor. İnsan kaynakları uzmanları, yöneticiler bu konuda konuşmaktan kaçınsa da, torpil; küçük-büyük tüm şirketlerde çok sık olarak gündeme geliyor.
Çalıştığı işyerinde torpile tanık olmayan yoktur sanırım.
Sizinle aynı seviyede olmayan, işten hiç anlamayan birinin, yanınızda, hatta sizden bir üst pozisyonda işe başladığını, çalıştığım yıllarda kendi kurumumda sıklıkla gördüm ve şimdi de yakından gözlemliyorum.
Torpil mekanizması bilhassa kamu, aile şirketleri ve medya camiasında dün de vardı bugünde var.Daha çok kamu kuruluşlarında işleyen bu sisteme işverenlerin çok gereksinimi var, çünkü torpille işe alınan kişiler doğrudan kendi adamları oluyor. Yönetim rahatlığı sağladığı gibi, önemli ayrıcalıklar da birlikte getiriyor. Bu kişiler ister istemez adeta suflör görevini üstlenip aşağıdaki olan bitenleri üst makama okuyorlar. İşin ilginç yanı; Bunlardan üst amirleride korkuyor. Ne olur ne olmaz diyerek yaptıkları despot hareketlere ses cıkartmıyorlar.
Özel şirketlerde pek rastlanmamasının nedeni; patronlar, babasının oğlu bile olsa, işine yaramayan kişiyi yanında çalıştırmaz.
Bir patron; bile, bile kendini zarara uğratacak, dengeleri bozacak kişilere neden unvan, hatta iş versin ki?
Torpil olaylarına en çok, Akdeniz ve Ortadoğu ülkelerinde rastlanıyor. Yani, azgelişmişlik ve bağımlılık burgacında kıvranan yoksul ülkeler… Buralarda işsiz sahipsiz insan çok…
Türkiye’de ise bu adam kayırmacılığı en çok siyasiler yaparlar.
Mebus kartlarının arkasına yazdırdıkları, birçok tiyatro oyununa da esin kaynağı olan “Hamili kart yakınımdır” sözünün, zamanında havalarda uçuştuğunu hiç unutmam. Ne yazık ki halen geçerliliğini koruyan bir uygulama olarak karşımızda dün olduğu gibi bugün de duran en büyük sorunlardan biridir.
Çünkü torpil bir az gelişmişlik sorunudur. Binlerce üniversite mezunu işsizin iş bulma umuduyla yaşadığı, eşitlik, adalet ve liyakat ilkesinin göz ardı edildiği bizim gibi toplumlarda iş bulmaları çok zor… İyi kötü bir torpil bulma eğilimine giriyor insanlar… (Dikkat edin, belki siz veya bende bir torpil arayışına girmiş olabiliriz!)
Torpil yaptıran ile torpil yapan arasında bir bağ da oluşur. Torpil yaptıranın minnet, torpil yapanın da egemenlik ve buyurganlık duyguları gelişir, bu durumun sosyopsikolojik açıdan incelenmesi gerekir.
Türkiye’de torpil hakkı öncelikle yakın akrabaların. Eşler, kardeşler, çocuklar, yeğenler, kuzenlerin ardından, arkadaşlar, uzak akrabalar, komşular, tanıdıklar, hemşehriler, okul arkadaşları geliyor. Son zamanlarda bir de buna “Köylüleri” eklendi:)
Aile üyelerine işyerlerimizde öncelik tanımamızın ana nedeni güven konusu. Çünkü Türk toplumu, aileden olan kişiye diğerlerine göre daha çok güveniyor. Ancak; önemli yönetici kadrolarda veya kilit pozisyonlarda yetkin olmayan aile üyeleri otururken, onların altında çok daha üstün yetenekleri, öğrenim ve dil kriterleri yüksek olan, kişiler çalıştığında, ortaya hem adil olmayan hem de rasyonel olmayan bir durum çıkıyor ve işyerinde verimsizlik başlıyor.
Torpil arayışları ve uygulamaları, işsizliğin çok olduğu azgelişmiş ülkelerde çok daha yaygın olduğu görülüyor.
 
Bir de; ister devlet ister özel sektör olsun, bu önemli kademelerdeki insanların egolarını ve muktedirlerin emirlerini yerine getirme duygusu, torpil gereksinenlerin baskıları, torpile uygulama alanı oluşturuyor.
Şirket yöneticileri de kendilerini o makamlara getiren kişiler varsa onların baskılarına dayanamıyor ve eli mecbur, torpili istemeden de olsa yapmak zorunda kalıyor. Örneğin; Yönetim Kurulu başkanının genel müdürüne; “bunu uygun bir kadroya alın veya pozisyonunu ilerletin” dediğinde, genel müdürün yapabileceği pek bir şey yok. Bunların yanı sıra, kamu veya kamu payının etkili olduğu şirketlerde, siyasiler o şirketin yönetim kurulu başkanına ne derse onu yaptırabiliyor. Kısaca herkes biri birinin ağzının içine bakıyor ve herkes biri birine adeta gebe durumunda. Torpille gelen, torpille gelene karşı gelemez olunca, dananın kuyruğu kopuyor ve işyerinde huzursuzluk had safhalara çıkabiliyor. Kısaca, “Emir demiri keser” sözcüğü sanırım bu duruma uygun düşüyor.
Torpil’in yoğun yaşandığı işletmelerde, bilhassa patron torpilli olarak işe başlayan kişiler bir şekilde kendi yapılarına uymayan kişilere yönelik mobbing (psikolojik baskı-taciz-yıldırma)uygulamalarına maruz bıraktıkları sıklıkla görülüyor.
Bu mobbing uygulaması genelde en üst yöneticinin emri ile uygulanabiliyorsa da, üst yöneticinin haberi olmadan torpille deneyim ve tahsil kriterleri açısından hak etmediği yere gelmiş ve gelecek kuşkuları yaşayan alt düzey (şef-müdür) yöneticiler vasıtasıyla da yapılabilmektedir.
Birçok istifanın nedeni araştırıldığında, kendini sahipsiz görüp kendine yapılan Mobbing uygulamalar nedeniyle “Allah kahretsin” demekten başka çare bulamadığı için işinden istifa etmek durumunda kalan kişiler benim zamanında da vardı şimdide var. İşten istifalarda genelde maaş yetersizliği değil huzursuz ortamın ve gereksiz baskıların dile getirilmesi bu sebepten kaynaklanmakta olduğu konusunda sanırım hem fikirizdir.
Bu durumda üst yönetici (Genel müdür) Mobbing konusunda uyarılmalıdır. Üst yönetici; mobbing uygulaması için bu tacizi uygulayanlara yönelik bir yaptırım uygulamazsa, yapılacak tek şey maalesef istifa etmek. Tabii ki bu mobbing uygulamasını yapan kişi veya kişiler, “ Evet ben yaptım”demeyeceğinden bu büyük sorunu çözmek tam bir profesyonellik gerektiriyor. Çünkü Mobbing uygulama, adeta saman altından su yürütme tarzında uygulanır.
Torpil en çok işe girişlerde yapılmakta. Siyasi kaynaklı olmayan torpillerde yok değil. Bu durumlarda iş arayanın kişisel network ’unu harekete geçirmesine bir şey diyemeyiz. İşe girmek isteyen kişi, kendi networku yoksa kendine referans arıyor. İşe girişlerde size referans olacak kişinin saygınlığı ve güvenirliliği çok önemli. Aslında birçok işyeri başvurularda Referans olunacak kişi isimlerini de istiyor.
Pilotun oğlunun pilot olmak istemesi, teknisyenin çocuğunun teknisyen olmak istemesi veya kabin memurunun kızı veya oğlunun bu cazip ve hareketli mesleğe sıcak bakması ve babasını veya annesini zorlaması doğal karşılanmalı. Bu nedenle, ben ilk işe girişlerde bu tür baba veya annenin hatta aile bireylerinin tanıdıklarına veya kendi network’unu kullanarak yardım istemelerini çok da yanlış bulmamaktayım. Ancak, ilgili iş için aranılan özelliklerin tümünü karşılaması ve alıma en yakın olan kişi kadar bilgi ve tahsili olma koşuluyla.
Çünkü torpil mekanizmasının en çok kullanıldığı ülkemizde, siz yardımcı olmazsanız sizden en azından isminizi referans bölümüne koymak isteyen yakınınızın ağzıyla kuş tutması durumunda bile işe girmesi çok zor. Bir yerde yapılması olası torpile karşı, işe girmek isteyenin şahsi network veya referans mücadelesi diyebiliriz.
Bu uygulamalar, şimdiki düzendeki koşullar(!) hüküm sürdüğü müddetçe ilgili kişinin alınacak kadrodaki kıstasları karşılayacak düzeyde olması durumunda normal karşılanabilir.
Bazı işletmelerde yapılan en büyük yanlış, referans olunarak işe girenlerin daha fazla maaş alabilmeleri için yönetici kadrolara getirilmesidir. İşte benim asıl anlatmak istediğim TORPİL budur.Yönetici formasyonu olmayan kişiler sırf fazla para alabilsin diye yönetici kadrolarına getiriliyorsa burada sorunlar bitmez.
Şimdi de gelelim bu sorunu THY’de genel müdürlük ve yönetim kurulu başkanlığı yapmış Cem Kozlu’nun nasıl çözdüğüne…
THY ve yan kuruluşları gibi siyasi baskılardan arınamamış bir şirket, bugün neyse dün de aynı tarz torpil baskıları ile karşılaşırdı. Ancak şimdiki yönetimin bu torpil konusunu abarttığını söylemeden geçmek haksızlık olur.
Cem Kozlu’nun; kendine yapılan bu siyasi baskılardan çok rahatsız olduğunu çok iyi bilmekteydim. Toplumla sıcak ilişkiler kurabilmesi Cem Kozlu’nun en büyük özelliklerinden biri idi.
Bakın, Cem Kozlu, bu torpil baskılarını o zamanlar nasıl çözdü.
Öncelikle; şeflik-müdür yardımcılığı kadrolarında pilot uygulamaya başladı. Şef ve müdür yardımcılığı kadrolarına gelmek isteyenlerde aranacak özellikleri yazılı hale getirip, tüm personele dağıttı. Daha sonra şeflik veya müdür yardımcılığı kadrolarını ilana çıkardı. İlgili kadrolara talip olacak, kıstasları yerine getiren herkes sınava girebilir dendi ve sınavı da THY dışında bu konuda ihtisas sahibi bir firmaya yaptırdı. Torpil yapabilmenin olanaklı olamayacağı bir sınava hepimiz girdik. Kazananı, sınavı yapan kurum açıkladı ve şef ve müdür yardımcısı olundu.
İşin ilginç tarafı, sınavla yönetici olanların bir üst makamca şeflik tazminatları geri alınamıyordu. Bu yapılan sınavda çok ilginç suallerle karşılaşıldı. Saçma sapan sorular dediğimiz sorular, kişinin yöneticilik yapabilecek yapıda olup olmayacağını belirlemeye çalışan özel sorularmış.
Cem Kozlu, bu tarz bir yönetmelik çıkararak ;“Hamili kart yakınımdır” saçmalığını işe ilk başlayanlar hariç sona erdirdi. Kendine baskı uygulayan siyasilere; “Tabii ki efendim, neden olmasın. İlgili göreve kıstaslar belirlenmiş durumda, sınav en kısa zamanda yapılacaktır” diyerek, bu konuya sınavsız yardımcı olabilmesinin ilgili yönetmeliğe göre olanaksız olduğunu söylerdi.
Ne kadar güzel ve adil bir duruş sergilemiş değil mi?
Sevgili yöneticiler; Bir makama yönetici atamalarında, işe giriş tarihi-tahsil-lisan yeterliliklerine bakmaz ve yönetici adaylarınızı siz seçerek Cem Kozlu’nun yaptırttığı gibi sınav ve sınav sonuçlarına bakarak hakkaniyetli davranmazsanız bu kadrolara gelenlerin diğerlerine yapacağı Mobbing’e yol açmış olursunuz.
Cem Kozlu gibi her makam ve seviye için kriterler koyduğunuzda, yapılacak sınavda başarılı olan hak ettiği yeri bulacak, diğeri ise belirtilen özellikler kendinde olmadığından kesinlikle itiraz bile edemeyecek olduğundan, iş barışı sağlanmış olacaktır.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir