Emirin demiri kesebilmesini, hiyerarşik düzende bir emirin sorgusuz sualsiz anında yerine getirilebilmesine yönelik olup sadece askeriyede değil iş hayatımızda da kullanıldığını gözlemleyebilmemiz hala mümkün.
Askerlikte yaygın kullanılan bu deyim maalesef iş hayatımızda da kullanım alanı bulmuş durumda. Bu sözcüğün iş hayatındaki yaygınlığının en kötü örneği ve bu sözcüğün kullanılmasının bile düşünülmemesi gereken alanı HAVACILIK olmasına rağmen maalesef sıklıkla kullanılıyor. Bir müdürün verdiği emire karşı bu emri kendi akıl ve kurallar süzgecinden geçirip, kafası yatmadığında“sayın müdürüm, bu istediğiniz uygulamaya konulamaz. Kurallara uygun bir durum değil. Çünkü bu insan hayatını bire bir ilgilendiren bir konu olup benim mesleki ahlak anlayışım ve sizin emir verdiğiniz konuya hâkimiyetim bunun yapılamaz olduğunu gösteriyor. Kusura bakmayın ben bu emiri şu gerekçelerle yapamayacağım” diyen kaç kişi vardır?
Uygulamalarda bu tür illegal istekler yazılı değil sözle uygulama alanı bulduğundan ispatı maalesef çok zor oluyor. Tabi ki istenilen işin ters teptiği anlarda emri veren değil uygulayan yanıyor.
Havacılık işkolunda yönetime gelen veya getirilen kişilerde mutlaka havacılık kültürü gelişmiş olmalıdır. Oysa “emir demiri keser” örneği uygulamalara bu işkolundan sıklıkla rastlayabilirsiniz. SHGM’nin veya bir başka otoritenin sektörün mutfağında dönen dolapları anlayabilmesi ve yakalayabilmesi mümkün değildir. Ayrıca SHGM’nin kadrosu iki katına değil beş katına bile çıksa minareyi çalan kılıfını hazırlayacak ve tarih belirtilerek yapılan rutin denetimlerde bu yanlışlar görülemeyeceklerdir.
Bu sorun ancak ve ancak havacılık kültürü gelişmiş şirket yöneticileri ile mümkündür. Çalışan kişiyi vicdanı ile cüzdanı arasına sıkıştırmamak gerekir.
Uçak bakımı gibi çok hassas konularda her ne kadar teknisyenin kalitesi, bilgisi, becerisi önemli olsa da bağlı olduğu birimin yöneticisi ve o şirketin kalite departmanında da çalışanlar doğru adamlar değilse o şirkette kalite falan özde değil sözde olup sadece tabelalarda yer alır.
1996’da aday üye olup 2001 Yılı’nda tam üye olduğumuz JAA (Joined Aviaiton Authorities) kuralları yayınlandığın da, havayolları ve bakım şirketleri anında FAA kuralları gereği şart olan teknik kontrollük departmanını kaldırıverdi. Hâlbuki bu departmanda çalışan deneyimli ve bilgili teknisyenler yapılan işin doğru ve kurallara uygun yapıldığını denetleyen ve rutin bakımlar dışında uçakta gördüğü birçok eksikliği ve bulguyu normal bakım kartları dışında dahi ekstradan yazarak bakımın çok daha kaliteli sona ermesini sağlarlardı.
JAA kuralları gereği, B1-B2 ve C kategorileri dışında bir başka kategorinin olmadığını gören şirketler mecbur olmamalarına ve eski uygulamanın bakım kalitesi adına çok önemli olduğunu bilmelerine rağmen elemandan ve kalite baskısından tasarruf amacıyla bu yeni uygulamaya balıklama atlayıp hemen teknik kontrollük gruplarını dağıttılar.
JAA öncesinde teknik kontrollük bizzat uçak üzerinde fiili çalışmaz ve çalışanların yaptığı her kritik işi denetleyip onaylarlardı. Yani bir nevi matematikteki sağlama olayı gibi… Şimdilerde de B1 ve B2 teknisyen çalışırken, yaptığı rutin işin dışında bir aksaklık veya farklı bir bulgu ile karşılaşırsa buna yönelik bir ITEM dediğimiz iş emri açabilir. Bu teknisyen yaptığı işin dışında bu tür bir bulgu yazdığında bu aksaklığın giderilmesi işi de genelde ona verilir ve “madem aksaklığı sen yazdın düzelt bakalım” denir. Bizim Türk yapımızda kendi yaptığımız işin dışında bir yanlış veya bulguya rastladığımızda bu eğer argo tabiri ile bize “girecekse” biz bunu görmekten sakınırız. Hâlbuki eski teknik kontrollük zamanı olsa idi her bakımda onlarca bulgu bulunur ve bunların giderilmesi istenirdi. İşi yapanla denetleyenin aynı kişi olması, ister JAA isterse EASA kuralı olsun bence son derece yanlış bir uygulamadır.
Kısaca: 2001 Yılı’ndan sonra elemandan, yani kalite baskısından tasarruf etme adına uçak üzerinde fiili denetim yapan teknik kontrolörlük yerine daha çok evrak üzerinde denetim yapabilen kalite güvence getirildi. Çünkü önemli olan kaliteli bakımdan ziyade, daha az işgücü ile bakımın zamanında tamamlanması idi…
Bu da son zamanlarda devamlı olarak okuduğunuz teknikten kaynaklanan arıza ve tehirlerin artmasındaki en önemli etken olarak karşımızda duruyor. Bazı MRO larda bakım sonrası kaynaklanan arızalar, hatta bakım sonrası havadan dönmelerin en büyük nedeni bakım kalitesinden, daha doğrusu “kalitesizliğinden” kaynaklanmaktadır.
Örnek olarak THY/Teknik A.S.’yi alalım:
Teknik A.Ş. hangarlarında benim zamanımda 1000 kişi varken şimdi olmuş 2200 kişi… Bunların 1100’ü HABOM elemanı. Mekân aynı boyutta ama ilave bin yüz kişi daha alınmış. Alt alta üst üste bir çalışma ortamı…
Genelde Teknik A.Ş.’nin hangar içi ve dışında bakım amaçlı 20 uçak olur. 1100 HABOM’lu üç aylık, dört aylık, altı aylık veya en fazla on iki ay kadar deneyimi olan bir dolu lisanssız teknisyen ve çok az sayıda lisanslı teknisyenler bir anda ve birlikte çalışmaktadır.
Bu kadar yoğun iş yükünde kim kime ne öğretecek? Kim kimi denetleyecek? Mümkün değil…
Maalesef lisanslı C/S teknisyenlerin şahsi mühürleri elden ele dolaşır olmuş. “Abi şunu ben yaptım bakıp mühürlesene” sözcükleri havada uçuşuyor. Eski, deneyimli, bilgili teknisyen o kadar adama ve uçağa yeter mi dersiniz? Hepinizin bildiği üzere senelerce buradan bas bas, gırtlağımız patlayıncaya kadar “yahu bu deneyimli teknisyenleri emekli etmeyin” diye bağırmamıza rağmen sözümüzü dinletemedik. Şimdi ise emekli edilenler geriye alınıyor:-) İşte ileriyi görememek bu olsa gerek.
Bakın bugünkü Teknik A.Ş ye…
Eğitime hoca aranıyor… Lisanslı DENEYİMLİ teknisyen aranıyor… İlanlarının yanı sıra zorla emekli ettirilen teknisyenler geriye alınmaya çalışılıyor. Emekliliği dolanlara da HABOM da iş teklif ediliyor.
Neyse ki uçaklarımız yeni. Ya eski ve yorgun olsalardı ne olurdu düşünmek bile istemiyorum.
Günaydın- Bonjour – Good Morning – Guten Morgen…
Sizi gidi iş bilmezler sizi! Sizi gidi “”Emir demiri keser” diyenler sizi! Sizi gibi havacılığı internet ortamından öğrenenler sizi!
Baskı ile korku vermekle nereye kadar gideceksiniz göreceğiz.
Uygulamalarda bu tür illegal istekler yazılı değil sözle uygulama alanı bulduğundan ispatı maalesef çok zor oluyor. Tabi ki istenilen işin ters teptiği anlarda emri veren değil uygulayan yanıyor.
Havacılık işkolunda yönetime gelen veya getirilen kişilerde mutlaka havacılık kültürü gelişmiş olmalıdır. Oysa “emir demiri keser” örneği uygulamalara bu işkolundan sıklıkla rastlayabilirsiniz. SHGM’nin veya bir başka otoritenin sektörün mutfağında dönen dolapları anlayabilmesi ve yakalayabilmesi mümkün değildir. Ayrıca SHGM’nin kadrosu iki katına değil beş katına bile çıksa minareyi çalan kılıfını hazırlayacak ve tarih belirtilerek yapılan rutin denetimlerde bu yanlışlar görülemeyeceklerdir.
Bu sorun ancak ve ancak havacılık kültürü gelişmiş şirket yöneticileri ile mümkündür. Çalışan kişiyi vicdanı ile cüzdanı arasına sıkıştırmamak gerekir.
Uçak bakımı gibi çok hassas konularda her ne kadar teknisyenin kalitesi, bilgisi, becerisi önemli olsa da bağlı olduğu birimin yöneticisi ve o şirketin kalite departmanında da çalışanlar doğru adamlar değilse o şirkette kalite falan özde değil sözde olup sadece tabelalarda yer alır.
1996’da aday üye olup 2001 Yılı’nda tam üye olduğumuz JAA (Joined Aviaiton Authorities) kuralları yayınlandığın da, havayolları ve bakım şirketleri anında FAA kuralları gereği şart olan teknik kontrollük departmanını kaldırıverdi. Hâlbuki bu departmanda çalışan deneyimli ve bilgili teknisyenler yapılan işin doğru ve kurallara uygun yapıldığını denetleyen ve rutin bakımlar dışında uçakta gördüğü birçok eksikliği ve bulguyu normal bakım kartları dışında dahi ekstradan yazarak bakımın çok daha kaliteli sona ermesini sağlarlardı.
JAA kuralları gereği, B1-B2 ve C kategorileri dışında bir başka kategorinin olmadığını gören şirketler mecbur olmamalarına ve eski uygulamanın bakım kalitesi adına çok önemli olduğunu bilmelerine rağmen elemandan ve kalite baskısından tasarruf amacıyla bu yeni uygulamaya balıklama atlayıp hemen teknik kontrollük gruplarını dağıttılar.
JAA öncesinde teknik kontrollük bizzat uçak üzerinde fiili çalışmaz ve çalışanların yaptığı her kritik işi denetleyip onaylarlardı. Yani bir nevi matematikteki sağlama olayı gibi… Şimdilerde de B1 ve B2 teknisyen çalışırken, yaptığı rutin işin dışında bir aksaklık veya farklı bir bulgu ile karşılaşırsa buna yönelik bir ITEM dediğimiz iş emri açabilir. Bu teknisyen yaptığı işin dışında bu tür bir bulgu yazdığında bu aksaklığın giderilmesi işi de genelde ona verilir ve “madem aksaklığı sen yazdın düzelt bakalım” denir. Bizim Türk yapımızda kendi yaptığımız işin dışında bir yanlış veya bulguya rastladığımızda bu eğer argo tabiri ile bize “girecekse” biz bunu görmekten sakınırız. Hâlbuki eski teknik kontrollük zamanı olsa idi her bakımda onlarca bulgu bulunur ve bunların giderilmesi istenirdi. İşi yapanla denetleyenin aynı kişi olması, ister JAA isterse EASA kuralı olsun bence son derece yanlış bir uygulamadır.
Kısaca: 2001 Yılı’ndan sonra elemandan, yani kalite baskısından tasarruf etme adına uçak üzerinde fiili denetim yapan teknik kontrolörlük yerine daha çok evrak üzerinde denetim yapabilen kalite güvence getirildi. Çünkü önemli olan kaliteli bakımdan ziyade, daha az işgücü ile bakımın zamanında tamamlanması idi…
Bu da son zamanlarda devamlı olarak okuduğunuz teknikten kaynaklanan arıza ve tehirlerin artmasındaki en önemli etken olarak karşımızda duruyor. Bazı MRO larda bakım sonrası kaynaklanan arızalar, hatta bakım sonrası havadan dönmelerin en büyük nedeni bakım kalitesinden, daha doğrusu “kalitesizliğinden” kaynaklanmaktadır.
Örnek olarak THY/Teknik A.S.’yi alalım:
Teknik A.Ş. hangarlarında benim zamanımda 1000 kişi varken şimdi olmuş 2200 kişi… Bunların 1100’ü HABOM elemanı. Mekân aynı boyutta ama ilave bin yüz kişi daha alınmış. Alt alta üst üste bir çalışma ortamı…
Genelde Teknik A.Ş.’nin hangar içi ve dışında bakım amaçlı 20 uçak olur. 1100 HABOM’lu üç aylık, dört aylık, altı aylık veya en fazla on iki ay kadar deneyimi olan bir dolu lisanssız teknisyen ve çok az sayıda lisanslı teknisyenler bir anda ve birlikte çalışmaktadır.
Bu kadar yoğun iş yükünde kim kime ne öğretecek? Kim kimi denetleyecek? Mümkün değil…
Maalesef lisanslı C/S teknisyenlerin şahsi mühürleri elden ele dolaşır olmuş. “Abi şunu ben yaptım bakıp mühürlesene” sözcükleri havada uçuşuyor. Eski, deneyimli, bilgili teknisyen o kadar adama ve uçağa yeter mi dersiniz? Hepinizin bildiği üzere senelerce buradan bas bas, gırtlağımız patlayıncaya kadar “yahu bu deneyimli teknisyenleri emekli etmeyin” diye bağırmamıza rağmen sözümüzü dinletemedik. Şimdi ise emekli edilenler geriye alınıyor:-) İşte ileriyi görememek bu olsa gerek.
Bakın bugünkü Teknik A.Ş ye…
Eğitime hoca aranıyor… Lisanslı DENEYİMLİ teknisyen aranıyor… İlanlarının yanı sıra zorla emekli ettirilen teknisyenler geriye alınmaya çalışılıyor. Emekliliği dolanlara da HABOM da iş teklif ediliyor.
Neyse ki uçaklarımız yeni. Ya eski ve yorgun olsalardı ne olurdu düşünmek bile istemiyorum.
Günaydın- Bonjour – Good Morning – Guten Morgen…
Sizi gidi iş bilmezler sizi! Sizi gidi “”Emir demiri keser” diyenler sizi! Sizi gibi havacılığı internet ortamından öğrenenler sizi!
Baskı ile korku vermekle nereye kadar gideceksiniz göreceğiz.