Sevgili Teknik A.Ş Çalışanları
Toplu iş sözleşmesi aşamasında son dönemece geldiğiniz bu günlerde sizin çalışma koşullarınızı ve beklentilerinizi en az sizler kadar biliyorum. Çünkü çalışma hayatımın tümünü (30 sene 6 ay) hangarın içinde geçirmiş biri olduğumu biliyorsunuz.
Yapılan iş hep aynı. Uçakların bakımı, arızaların giderilmesi ve uçuşa elverişliğini sağlamak. Bu görevi yaparken kullandığınız alet ve edevatlar bizim zamanımız göre çok modern ve kullanışlı. Uçaklar yeni, tahsil seviyeniz ve İngilizce bilme oranınız yüksek. Ancak çok önemli eksikleriniz var; arkadaşlık, birlikte hareket edememek, toplu değil bireysel çözüm arayışlarına girmeniz, yaptığınız çok önemli görevi dışarıya aktaramamak vb…
Bu eksikliklerinizin içindeki en önemli olanı, ne kadar önemli görev yaptığınızı THY’nin üst yönetiminin yanı sıra, THY’nin diğer branşlarında çalışanlarına ve kitlelere anlatamamanız.
Toplu İş sözleşmeleri, çalışma hayatımızın vazgeçilmezleri. Gelecek üç senenizdeki sosyal haklar ve tabii ki ücretler bu süreçte belirlenecek.
Sizlerin seçip işverenin karsısına yolladığınız sendika yönetimi, işverenle sizler adına pazarlığa oturuyor. Bu süreçte her ne kadar sendika işverenle pazarlık aşamasında olsa da sizler bu aşamaları dikkatlice takip edip, olmazsa olmazlarınızı sendika yönetimi ile toplantılar yaparak anlatmalısınız. ( Bireysel değil, birlikte) Sendika yönetimleri, üyelerinin toplu baskısını üstünde hissettiğinde, daha duyarlı olmak zorunda kalacaktır. Çünkü sendika yönetimin patronu sizlersiniz.
Siz adam sendeci davranırsanız, sendika da toplumun sessizliğini ve isteklerinde ısrarcı olmadığını gördüğünde basar imzayı sözleşmeyi bitirir. Size de “ah-u vah” demek kalır.
Bizim zamanımızda bireysel çözüm arayışları pek olmazdı. Bu nedenle toplum birlikte hareket eder ve sendika yönetimini terletirdi. Hatta bununla da yetinmez derneğini de savaşın içine sokardı. Sendika, kendisi gibi seçilmiş dernek yönetiminin baskısını ve çalışanların istekleri ile derneğin isteklerinin birbiri ile çelişmediğini gördüğünde kolay kolay imzaya yanaşamazdı. Bu nedenle son söz her zaman çalışanların olurdu.
30 Mayıs 2018 de başlayan Teknik A.Ş ve Çelik İş sendikası arasında ki toplu iş sözleşme görüşmelerinde, 25.07.2018 tarihinde uyuşmazlık zaptı imzalandı.
Şimdi ne olacak?
Sendika 6 iş günü içinde uyuşmazlık zaptını İŞKUR’a verecek. İŞKUR hem işveren temsilcilerini hem de sendika yöneticilerini çağıracak ve ellerindeki listeden tarafsız arabulucu seçmelerini isteyecek. Her iki taraf tarafsız arabulucu kimin olacağına birlikte karar verecekler.
Arabulucu, taraflardan karşılıklı anlaşamadıkları maddeleri istedikten sonra tarafları toplantıya çağıracak.
Tarafsız arabulucunun 15 gün vakti var. Bu süreç içinde, taraflar arasında anlaşmazlığın giderilebileceği tarafsız arabulucu tarafından hissedilirse bu 15 günlük süreci 6 gün daha uzatabiliyor. 15+6 günden sonra taraflar hala anlaşamadıysa tarafsız arabulucu, bakanlığa benden bu kadar diyor ve görevini bitirmiş oluyor.
Bu aşamadan sonra bakanlık taraflara bildirimde bulunarak “60 gün içinde grev ve lokavt kararı alınabilir” diyor. Tabii ki çalışanın grev kararına karşı işveren de lokavt ilan edeceğini açıklayabilir
Sendika bu tebligatı aldıktan sonra 60 gün içinde greve çıkmak durumunda. Sendikanın, greve çıkacağı günü 6 gün önceden işverene bildirme zorunluluğu var. Sendika bu 60 günlük süreç içinde grev kararı almaz ise greve çıkma hakkını kaybediyor.
Bu süreçte çalışan ne yapıyor?
Sendikanın grev kararını aldığı an (grev kararını işyerlerine asmadan önce) Teknik A.Ş çalışanlarının en az (üye olsun veya olmasın) 1/5 inin imzası ile grev oylaması isteme hakkı var. Bu oylamaya genel müdür dâhil tüm yöneticiler ve kapsam dışı memurlar katılabiliyor.
Bu oylama isteğini çalışanlar en az 1/5 imza ile İŞKUR’a bildirmek zorundalar.
Grev oylama istekleri, her ne kadar çalışanın kendi arasında örgütlenerek kurduğu organizasyonlar sonucunda yeterli imza çalışanlar tarafından toparlanması gerekiyorsa da, işveren grev oylamasında en az 1/5 HAYIR oyu çıkabilmesi için imza toparlanabilmesi için, üstüne vazife olmamasına rağmen devreye girip, çalışanları örgütler ve grev oylamasında HAYIR çıkmasını sağlamaya çalışır.
İşverenin isteği ile grev oylamasında HAYIR oyu kullanıldığında, çalışanlar kendi sendikasının grev yapmasını önlemiş olur. ( Çalışanların kendi ayağına balta vurması)
Oylama sonucunda greve evet çıkarsa bu sefer, bakanlık grevi durdurabilir de durdurmayabilir de. (İşte burası antidemokratik bir uygulama)
Görüleceği üzere iki başı… Değnek.
Şimdide gelelim, bazı önemli noktalara. Bir kere unutulmamalıdır ki grevi sendika yapmaz çalışan yapar.
Sendika sadece yasal aracıdır. Sendika, çalışan istemezse, grev kararı almaz. Çalışan ne derse o olur. Bu nedenle “vallahi grevi sendika istedi biz ne yapabilirdik” savunması yapılamaz. Grev aslında sendika yönetiminin de işine gelen bir uygulama değildir. İşçi isterse, grev kararı almak zorundadır.
Çünkü çalışana rağmen sendika grev kararı almaz… İşine gelmez.
Bir şekilde, sendika grev kararı aldı ve greve çıkıldı diyelim. İşte o andan itibaren mutlaka ve mutlaka sonuna kadar risk ne kadar büyük olursa olsun sendika desteklenmelidir.
Değerli Teknik A.Ş çalışanları;
Bu sendikayı Teknik A.Ş çalışanları seçti. Sendika başkanının atanmış olarak görev yaptığı süre içinde bir an önce seçimli genel kurul yapması gerektiğini yazan sadece Airlinehaber idi.
Atama süresi bitip iş seçime geldiğinde ise, Teknik A.Ş den adaylığını açıklayan grup ve başkan adayına destek olan ve muhalefetin duyurularını aynen yayınlayan da yine Airlinehaber ekibi idi.
Çünkü demokratik yapımız gereği, göreve atamayla değil seçimle gelinmesini gerektiğini yazar ve söyleriz.
Bu nedenle atama ile göreve gelenlere karşı seçime giren her yönetime destek sağlarız. Çelik İş havacılık şube genel kurulunda da öyle oldu. Muhalif grubun her bildirisini üyelere yayınlamamıza rağmen, iktidardaki mevcut sendika yönetimi seçimi kazandı.
Bu nedenle şu anki Çelik İş havacılık grubu başkanı sizin oylarınızla görevini sürdürmektedir.
Grev zamanında neler oluyor?
Grev başladığında, maaş ve birçok haklar donduruluyor.
Ancak bu demek değildir ki, grev yapılmamalı… Bizim zamanımızda da grevler yapıldı ve maaş ödenmemesine rağmen grev desteklendi ve sürdürüldü. Bazen kazanıldı, bazen kaybedildi. Şu anki yasalar ile ideal bir sendikacılık çok zor görünüyor.
Hava-İş örneğini yakından izlediniz. THY’nin Toplu iş sözleşmesinin nasıl bitirildiğine şahit oldunuz. İşveren yine aynı ama sendikalar farklı. Grev kimsenin işine gelmeyen bir uygulama ama mecbur kalınınca da kaçınılmaz oluyor.
Sendikanın toplu iş sözleşme taslağını yayınladıktan sonra istenilen haklara bile yetersiz deyip laf atan biri olarak, işveren ile sendikanın uyuşmazlık imzalamasına hayret ettim.
Teknik A.Ş yönetimi attığı zaman mangalda kül bırakmıyor. Yurt dışına açılacağız diyenler de kendileri. Dolarla para kazanıp, Değil TL’nin Dolar karşısında değer kaybetmesi, TL’nin TL’ye karşı bile her geçen gün değer kaybettiği bir ülkede sendika yönetimin istediği komik rakamları uyuşmazlığa götürmek de neyin nesi… Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır. Gelecekteki üç sene içinde bu enflasyonist baskı devam ederse çalışanlar ne yapacak düşüneniniz var mı?
Bu nedenle iş, sendikadan çok çalışanlara düşüyor. Bir şey kazanmak için bir şeyler risk edilebilir.
Risk almadan kazanmak mümkün değildir. Siz riski alıyorsanız zaten sendika yönetiminin kaçarı yok. Ancak risk alıp kaybetmek de var. Bu nedenle kimseye grev yapın veya yapmayın demek bizim işimiz değil.
Bizim işimiz, toplu iş sözleşmesi aşamalarında işveren ve sendikanın tavrını inceleyip, kimin ne yaptığını sizlere hatırlatmak olacaktır.
Çalışanlar olarak, her zaman olduğu gibi bizi takip etmeye devam edin. Hayatında sendikalı olarak hiç çalışmamış, havacılıkla ilgisi alakası olmayan, okuduğunu anlamayıp, toplu sözleşme bitmiş gibi ifadelerle haber yapıp, çalışanları şaşırtan bazı magazin haber sitelerinin verdiği bilgilere her zaman temkinli yaklaşın.
Onlar kötü niyetli değil, bilgisiz oldukları için yanlış yapmaktalar.