Değerli okurlar, Kısa Çalışma Ödeneğinin 31 Aralık 2020’ye, ücretsiz izin uygulamasının ise Haziran 2021’e kadar uzatılması ile belirsizliğin devam edeceği anlaşıldı. Zaten ortalarda görünmeyen sendika ve THY artık çok daha rahat… Çalışanlar tam anlamıyla THY’nin insafına kaldı. Yazık; hakkına, emeğine çocuklarının geleceğine sahip çıkamayan büyük çoğunluğu yüksek tahsilli bir çalışan grubu, kaderine razı kurbanlık koyun gibi bekliyor… Maalesef kurban bayramı geçse de, bu bekleyiş devam edecek, kurbanlık vasfı değişmeyecek…
KIRMIZI PAZARTESİ
Bu duruma göz göre göre geldik. Daha önce AtlasGlobal için kullandığım metaforu hem THY hem TGS çalışanları için de yinelemek lazım. Resmen bir Kırmızı Pazartesi yaşanıyor bu şirketlerde… Bakın Şubat ayında Atlas için ne yazmışız: “Kolombiyalı büyük yazar Gabriel García Márquez’in çok satan romanı Kırmızı Pazartesi, işleneceğini herkesin bildiği, engel olmak için kimsenin bir şey yapmadığı bir cinayetinin öyküsünü anlatır. Teşbihte hata olmaz, yaşadığımız aslında buna benziyor. Herkesin sonunu bildiği ama çekirdek çitleyerek seyrettiği bir süreci hep birlikte yaşadık.”
Yaşananlardan ders almazsanız, aynı şey yarın sizin de başınıza gelir. “Vah vah, yazık olmuş “ deyip kafanızı çevirirseniz benzer olay er ya da geç sizi de bulur… Bu saldırılara ancak birlik ve beraberlikle karşı durabilirsiniz. Ama Hava İş ile bu sürecin yürütülemeyeceğini hala anlamayanlar var. Aşağıdaki fıkra onlara gelsin…
Adam seyahatten dönmüş, akşam yemekten sonra sormuş:
“Eeee ne var, ne yok bakalım!”
Kadın boynunu bükmüş:
“Ne olsun, otobüste adamın biri gözlerini dikti bakıyor…”
Adam meraklanmış:
“Kadın devam etmiş:
“Apartmana girdim adam peşimde! Asansöre bindim, dairenin kapısını açtım adam peşimde…”
Adamın merakı artmış:
“Dur bakali ne olcek?”
Kadın olanları anlatmaya devam ediyor:
“Yatak odasına girdim, soyundum, makyajımı temizledim, boy aynasında kendime baktım, ışığı söndürdüm, hafif kırmızı loş, yatağa uzandım.”
Adam yine, “Dur bakaliii ne olcek?” deyince kadın dayanamamış:
“Ulan sersem herif, olanlar oldu, daha ne bekliyorsun?”
İLKER BEY DAHA NE DESİN?
Evet, “Du bakalii, ne olcek?” diye diye hazin sona yaklaşıyoruz. Benim garibime giden, İlker beyin verdiği mesajları da okumakta zorlananlar var hala içimizde… Beyefendi açık açık söylüyor “Çalışanlarımıza geçinecekleri kadar para vereceğiz.” diyor, anlamıyoruz. Yetmiyor, İstihdam Başkanlığı 30 Haziran 2020 günü bir duyuru yayınlayarak “Basından ve diğer sektörel haber kaynaklarından takip edildiği üzere dünyadaki birçok havayolu şirketi küresel salgın sürecinden sektördeki varlıklarını koruyarak çıkabilmek için maliyet azaltıcı önlemler kapsamında toplu işten çıkarma, tek taraflı ve süresiz ücretsiz izin uygulama ve büyük oranlarda ücret kesintilerine gitme gibi, doğrudan istihdama ve çalışanların özlük haklarına dokunan tedbirler almışlar ve almaya devam etmektedirler.” Diyor, yine anlamıyoruz… Hala “Du bakali, ne olcek?” modundayız… İşten çıkaracağım, diyor…Ücretleri keseceğim, diyor… Tek taraflı ücretsiz izne çıkaracağım, diyor… Daha ne desin?
İşverenle Hava İş resmen tiyatro oynuyorlar, anlamazlıktan geliyoruz. Bakın THY aynı duyuruda ne diyor? “17 Haziran 2020 tarihli son toplantımızda da, öncelikli ortak hedefimiz olan istihdamın korunmasının ancak Hava-İş Sendikası’na teklif olarak ilettiğimiz ücret düzenlemesinin yapılması koşuluyla sağlanabileceği açıkça ifade edilmiş, bu ücret düzenlemesi teklifimiz ile ilgili bir mutabakatın en kısa zamanda Hava-iş Sendikası tarafından verileceğini bekliyoruz.” Aradan bir hafta geçiyor, Hava İş açıklama yapıyor “Sendikamıza iletilen bir teklif yoktur.” Bu nasıl iş birader? Hanginiz doğru söylüyorsunuz çıkın açıklayın… Ama olsun devam edin, hala “Du bakali nolcek?” deyip bekleyecek büyük bir kitle var nasılsa !
Beklenen sona doğru hızla izliyoruz. Kamyonun freni tutmuyor, hidrolik boşalmış, duvara hızla yaklaşıyoruz ama biz şoför mahallindeki İlker bey ve Tatlıbal beyin sorunu çözeceğini ve kamyonu çarpmadan durduracağına inanıyoruz. Ne diyeyim hayırlı yolculuklar!
100.000 TL ALAN PİLOTLAR NEREDE?
Mesajın doğrudan yeterince anlaşılmadığını gören muhterem THY yönetimi bu kez dolaylı yolu deniyor ve Uğur Cebeci isimli “deneyimli havacılık yazarı” üzerinden mesajını yineliyor. Neymiş, THY personel giderlerinin % 50’sini pilotlar, % 25’ini kabin memurları alıyormuş. Hatta purser diye adlandırılan deneyimli kabin amirleri gariban(!) müdürlerden bile fazla, ayda 20.000 TL alıyormuş. İkinci pilotlar 30.000 TL, kaptanlar ise 70.000 TL alıyormuş. Geniş gövdede uçan kaptanların aylık ortalama geliri 100.000 TL’yi buluyormuş.
Bu konuda hamaset dozu yüksek açıklamaları bir tarafa bırakırsak en çarpıcı eleştiri ve istek HAVASEN’den geldi. HAVASEN, medya üzerinden çalışanların etkilenmeye çalışılmasına sert çıkarken Cebeci’den aylık geliri 100.000 TL olan kaç kaptanın olduğunu ve bordrolarını açıklamasını istedi. Aradan 15 gün geçti Uğur beyden “tık” yok ! Aslında bu bilgileri Uğur beyin eline verenlere sormak lazım bu soruyu. Bir ilginç iddiası daha var Uğur beyin. 519 yabancı pilotun işten çıkartılmasını isteyen kaynağı belirsiz mesajlar varmış ama THY yönetimi bu talebe sıcak bakmıyormuş. Öncelikle, bu talebin kaynağı belli. HAVASEN açık açık yabancı pilotların gönderilmesini istedi. Son derece doğru. Senin vatandaşların işsiz kalacak sen aralarında “zamanında Türk uçakları ile Ege’de it dalaşına giren” Yunan pilotları istihdama devam edeceksin, öyle mi? Sonra da mehteri verip yerlilik-millilik, milliyetçilik, bayrak edebiyatı yapacaksın !
EŞ DURUMUNDAN HAVACI…
Bay Cebeci devam ediyor ve ağzındaki baklayı çıkartıyor. Efendim THY 2018 yılı ücretlerine dönmek istiyormuş. Bak seeen… Çözüm bu kadar basit demek ki… Peki o zaman pilot ve kabin memurlarının toplam personel gideri içindeki payı yüzde kaça düşecek, onu da yazsaydın bari Uğur bey… Huylu huyundan vazgeçmez, Cebeci tepkilere konu olan yazısından bir hafta sonra “pilotların kokpitteki rollerini (dolayısı ile mali taleplerini) azaltacak bir sistemde sona gelindiğini, sonraki aşamanın pilotsuz uçaklar olduğunu yazdı. Anlaşılan sorunu kökten çözmeye kararlı Uğur bey… THY’yi bu dertten kurtaracak formülün müjdesini veriyor ve pilotlara da “fazla gürültü yapmayın 3-5 sene sonra işsizsiniz.” Mesajını iletiyor. Yetmiyor bu haftaki yazısında, havacılığı bekleyen karanlık tabloyu tekrarlıyor: “Dünyanın dört bir yanında havayolu şirketleri iflaslar ilan ediyor. (…) İşten çıkarılan havacılık sektörü çalışanlarının sayıları milyonu aşmaya başladı. Kısa çalışma ödenekleri, 15 günlük dilimler halindeki zorunlu izinler.” Psikolojik baskı devam ediyor. Peki kimdir Uğur Cebeci? 90’lı yıllarda Kokpit diye bir TV programı yapmaya başlayan, gazetesindeki köşesinde havacılık uzmanı sıfatıyla yazılar yazan bir gazeteci. Havacılık deneyimi var mı? Yok… Bildiğim, eşinin eskiden THY’de kabin amiri olarak çalıştığı. Yani eş durumundan havacı ! Yine de dua etmek lazım, ya eşi cerrah falan olsaydı? Eş durumundan cerrahlık veya ameliyat yapabilir miydi? Yapamazdı ama havacılık yapıyor işte… Hatta uçak kazalarından sonra TV’lere çağırılıp kazanın analizini yapması bile isteniyor, iyi mi? Zaten bu gazeteciler havacılığı bizden daha iyi bilirler ! Bir arkadaşım anlattı geçen gün… Yıllar önce bir uçak kırımından sonra bu arkadaşım, THY’den emekli olmuş duayen bir pilot ile bir kafede otururken Uğur bey aramış. Duayen kaptanımıza kaza ile ilgili sorular sormuş. Akşam bir de bakmış ki, sayın Cebeci bir TV kanalında bizim duayen kaptandan öğrendiklerini sıralıyor. Ne diyeyim, bakmakla olsa idi, bütün kediler ciğerci olurdu.
BAY HAMDİ’NİN VEFALI UĞUR BEYİ !
Geçen haftalarda, Sefa İnan bey Cebeci’den bahsetmiş ve her devirde THY yönetimlerine yakın durduğunu yazmış, “Çünkü o devrin adamıdır. Yarın İlker Aycı’yı da unutacak, yerine kim gelirse onun emrine girecektir.” Diye eklemişti. Bu cümlede hafif bir vefasızlık vurgusu seziliyordu. Ancak ben Sefa beye katılamıyorum. Diğerlerini bilmem ama bay Hamdi’ye olan sevgisi ve vefası farklıdır Cebeci’nin… TV’deki bir program izlemiştim. Topçu görevden alınmış, TV’de Cebeci ile bir yayına çıkmıştı. Cebeci, THY’deki forsu ve gücü kalmamış Topçu’ya övgüler yağdırmıştı. Bir sözü dikkatimi çekmişti. Şöyle diyordu Cebeci” Öyle yolsuzluk falan bir şey de çıkmadı Hamdi bey döneminde…” Bak bak bak… Yolsuzluk yokmuş ha… En basitinden, 2011’de BosnaAir’de batan 20 milyon Euro kendi parası mıydı Topçu’nun? THY’yi zarar sokan bu maceradan dolayı başta Topçu olmak üzere hesap sorulan bir kişi oldu mu? Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür, unutanlar dönemin CHP milletvekili Umut Oran’ın THY ile ilgili açıkladığı dosyalara baksınlar ! Peki ya nepotizm? Rize’nin Çayeli’sinde, Karaağaç köyünde eli ayağı tutan kimse kalmadı, hepsi THY ve TGS ve diğer yan şirketlere doldurulmadı mı? Kendi yeğenlerini müdür yapmadı mı? İnanmayanlar duayen gazeteci Uğur Dündar’ın, Topçu Hava Yolları, Torpil Hava Yolları başlıklı, neredeyse dizi haline getirdiği yazılarını bulup okusunlar. Bu yolsuzluk değil mi? Eeee, şu sözleri söyleyen deneyimli havacılık yazarı bunları yazar mı?
“Sohbetimizde eski günlere döndük. Amerika’da çıktığımız bir yürüyüşten söz ettik. Birlikte Norveç’in kuzeyinde Tromse’da balık avlamıştık. Koca balıklar geldiğinde, Rizeli Hamdi Bey ne de çok seviniyordu.” Bir gün Kokpit programına sponsorluk için THY’den ne gibi imkanlar sağladığını bulursam yazarım siz de bu muhabbetin sebebini daha iyi anlarsınız.
Unutmadan Cebeci’nin her konuda bir fikri vardır. Bay Hamdi zamanında uygulanan kırmızı ruj yasağını savunmasını atlamayalım. Ne diyor uzmanımız(!) “Havacılık sektöründeki bu tür yasaklar ciddi sebeplere dayanır. Kırmızı ruj dişlere bulaşıyor ve döküldüğü zaman çok belli oluyor. Pastel renk kullanınca bunlar daha az sorun oluyor.” Güzellik uzmanı aynı zamanda !
Şu veciz ifadeler de ona ait: “Yabancı pilotlardan sonra yabancı hava trafik kontrolörleri de alınmalı.” Bu arada, 2009 Amsterdam kazasından sonra yabancı pilotların THY’de işe alınması fikrini bay Hamdi’ye söylemekle övündüğünü de ekleyelim. Neyse ki, Cebeci’nin Kokpit isimli TV programı yıllar önce bitti. Üstüne kurduğu kokpit.aero isimli havacılık sitesi de geçen hafta kapandı. Üzülenler olmuş mudur, bilmem… Unutmadan, muhatap olanlar çok küfürbaz olduğunu söylüyorlar bay Cebeci’nin. Bu yazıyı okuyup küfrederse şimdiden 1000 misli ile iade etmiş olayım …
UÇUŞ İŞLETMEDEN SES YOK !
Cebeci son 15 günde doğrudan veya dolaylı yönden pilotlara girişirken, THY Uçuş İşletme bölümünden tıss yok. Suyu kesik musluk gibiler…4 aydır her zeminde pilotların maaşı konuşulurken, bütün oyun planları pilotlar kısmen de kabin ekipleri üzerine kurulurken THY Uçuş İşletmeden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Sorumlu Kaptan Pilot Aykut Alpa’dan ses yok. Ünvana bakın, yazarken bile insanın esas duruşa geçesi geliyor ! Ya Uçuş İşletme Başkanından, Kabin Hizmetlerinin doktora vermiş Başkanından ses var mı? Hazin bir tablo… Pilotunun, kabin memurunun hakkını koruyamayan bir uçuş işletme yönetimi, üyesinin çıkarlarını savunamayan bir Hava İş… Hava İş demişken, son 6 ayda yapılanları hatırlayalım. Önce Pazar mesaileri gitti sonra otoban paraları, şimdi de harcırahlar… Kazanılmış haklar birer birer gidiyor. İkramiyeler “şimdilik” kuşa döndü… 3. Ve 4. İkramiyelerin akıbeti belli değil… Artık yatılar görevden sayılmıyor, sadece uçuş saatleri ücretlendiriliyor. Gidişat iyi değil… Daha önce gerek Sefa beyin gerekse benim yazdığımız öneriyi tekrarlayalım. HAVASEN’e geçersiniz geçmezsiniz, ama en azından Hava İş’ten istifa ederek ve sadece dayanışma aidatı ödeyerek tepkinizi, protestonuzu ortaya koyabilirsiniz. Bizden söylemesi, karar sizin…
Bu açıdan HAVASEN’in bugün yayınladığı bildiriyi dikkatlice okumakta fayda var. Geçtiğimiz 4 ayı sendikanın gözlerini kapatmasından dolayı süreci dilediği gibi yöneten ve kazanılmış hakları gargaraya getiren THY yönetiminin, yılın kalan 5 ayını da aynı yöntemle sürdüreceğine vurgu yapılıyor. Gerçekten de son 4 ayda THY kafasına göre takılıyor. Canı istiyor, çalıştırıyor. Canı istiyor, ücretsiz izine çıkartıyor. Canı istiyor, kısa çalışma ödeneği veriyor. Canının istediğine görev veriyor, istemediğine nanik yapıyor… İşçiyi koruma ve gözetme borcu varmış, ahde vefa göstermeliymiş, işçilere eşit davranmak zorundaymış. Geçiniz kanunlarda yer alan bu ilkeleri… İlker bey ne derse o !