Uçak Bakım Teknisyenlerinin almak zorunda olduğu ve 2001 yılından itibaren savsaklanarak yılan hikâyesine döndürülen ve ne yazık ki üstünde çok oynanarak adeta içinden çıkılamaz hale dönen Hava aracı Bakım Lisansı SHY-66, JAR-66’ya dönüşüverdi.
Söz konusu Bakım Lisansı ile ilgili olarak; 14 Mart 2008 günü SHGM’de Ulaştırma Bakanlığı MüsteşarıSn. Suat Hayri Aka ve SHGM Genel Md. Sn.Dr. Ali Arıduru’nun da hazır bulunduğu bir tören düzenlendi.
Bu törende; Türkiye’de ilk kez JAR-66 dönüşümlü uçak teknisyeni lisanslarının ilkleri, Müsteşarımız ve Genel Müdürümüz tarafından sunuldu.
SHGM attığı bu adımla; mevcut teknisyen lisanslarının JAR ve sonuçta EASA lisansına dönüşümüne de başlayacağının sinyalini verdi. SHGM’nin bu başarısının altını çizerken, bu değişim sürecinin çok sancılı geçeceğini belirtmeden geçemeyeceğim.
Örneğin; Bir, B1-1 Gövde-Motor lisansı sahibinin ve lisansının uçak üzerindeki ilgili tüm sistemlerde yetkili olması için, ek olarak, Matematik, Fizik, Manyetizma, AC teori, Transformer, AC jeneratör ve AC motorlar, Dijital teknik, Elektro instrument, İnsan faktörleri, Havacılık kuralları, Avionic, Fire protection, Lights gibi modüllerden eğitim/kurs alıp sınava girmesi gerekecek.
Tabii ki bu tür modül ilave gereklilikleri, her türlü lisans sahibinde, mevcut lisanslarının kategorisine göre değişiklik arz ediyor.
Yeniden, yani sıfırdan lisans alma şartları ise doktora yapmak kadar zor. Bu değişim programının 2008 sonuna kadar bitirilmesini planladıklarını belirten SHGM yetkilileri, verilen JAR lisanslarının 2008’den sonra aynen EASA Part-66 lisansı olarak da kullanılacağını belirttiler.
Bu konuyla ilgili detaylara daha sonraki haftalarda yaşanan gelişmeler paralelinde gireceğim. Fakat yinede bu lisans dönüşümü konusunda yaşanacak olduğunu kuvvetle tahmin ettiğim bir takım karışıklıkların kimi daha çok etkileyeceğinin altını çizmekte yarar görüyorum.
***
Bu lisans değişim sürecinin ve yaşanacak sorunların; sanıldığı gibi salt teknisyeni değil, tam tersine bakım kuruluşlarını ve kendi uçağına bakım yetkisi (SHY-145) olan Airline’ları da son derece zorlayacağını Lisans sorunlarıyla yıllardır uğraşmış biri olarak net olarak ifade ediyorum.
Çünkü, düne kadar, hatta bugün bile, bir arıza durumunda bir çok yetkiyle release görevini sürdüren teknisyen, bu dönüşümlerdeki modül eksikliklerini gideremediği durumda, bu işi birkaç teknisyenle birlikte yapacak. Yurt dışına uçuş görevine yollanacak teknisyen sayısı bir iken, şimdi bir elektrik bir de aviyonik olmak üzere en az 3 olacak. Bu durumdan rahatsız olan Airline ve MRO yönetimi teknisyenlerindeki modül eksikliklerini gidermek için kurs açıp imtihana tabi tutacaklarına, işin kolayını seçerek eğitim departmanlarına verecekleri emirle bu imtihanlarda teknisyenleri zorlamayın verin gitsin(!) yanlışına gidebilirler.
Bu tür sorunlar ve ilegal uygulamalarla karşılaşmak istemiyorsak; Grandfather right (kazanılmış hak) sisteminde kısıtlama getirmemek gerekiyor. Şöyle ki; İlkokul mezunu olarak alınan ehliyetle yıllardır şoförlük mesleğini icra ederken bir kanun çıkartarak, bundan sonra şoförlük yapmak için en az lise mezunu olunmalıdır kuralını getirdiğinizde, şu anda ilkokul mezunu olarak şoförlük yapan kişiler bu kanun gereği liseyi mi bitirmeliler? Yoksa bu kanun bundan sonrayı mı ihtiva etmeli karar sizin.
Bu tür bir uygulamaya nasıl tepki gelirse, şimdi B1 veya B2 olarak mesleğini senelerdir icra edenleri, şimdi mecbur bıraktığınız modüllerden yetkili imza atanları, zamanında gördüğü ve sınavını da verdiği bu derslerden imtihana sokmanız aynı tepkiyi alır. Ve kendinizi bir anda mahkeme kapılarında bulursunuz. Çıkartılacak kurallar veya kanunlar, bugünü değil geleceği kapsarsa buna kimsenin itirazı olamayacağı gibi mesleğin saygınlığı açısından iyide olur. Ama bugün için kazanılmış haklara dokunursanız birçok kişide çıkar size, “bu yanlış” der. Süphesizdirki, sonuçta SHGM’ye bunu anlatabilmek önemli. “Doğru tekdir” mantığında bu tür sorunlar süreç içinde düzeltilecektir. Fakat bu konuda havayolu ve MRO yöneticileri kadar mesleki derneklerinin de son derece etkin rol oynaması şart. Bu konuda başta UTED-TALTA olmak üzere TOSHİD inde sessiz kalması düşünülemez bile.
.
. ***
Şimdi, sivil havacılığımızın gelişimi hususunda, Sayın müsteşar Suat Hayri Akar ve Sayın Gn Md. Ali Arıduru’ya sorduğum sorulara aldığım yanıtları sunuyorum:
Sayın Arıduru, yaptığımız sohbet sırasında, EASA-145’e geçmemizin öneminden söz ederken, hala AB üyesi olup da bu yetkiyi alamayan ülkelerin olduğunu anımsatarak; Ortadoğu, Akdeniz, Karadeniz ve D-8 ülkelerine bundan sonra eğitim ve teknik satabileceklerini ve bundan ülkenin gerek prestij, gerekse maddi açıdan son derece karlı çıkacağını belirtti.
Sayın Müsteşar ve Genel Müdür; “Şu anda uçan şirketler arasında haksız rekabet var mı?”soruma verdikleri yanıtta ise; tüm şirketlere eşit aralıkla yaklaşıldığını ve tabii ki filosundaki uçak sayılarına göre slotları belirlediklerini, özel sektörün her zaman dile getirdiği; “THY’nin ikili anlaşmalar gereği ayrıcalıklarının, bundan sonra çoklu anlaşmalara dönüşerek giderileceğini” özellikle belirttiler.
Ayrıca; SHGM’nin ülkemizdeki artan uçak sayısına bağlı olarak büyüyemediğini ve otoritenin zayıf kaldığı izlenimine ise; SHGM’nin en kısa zamanda kadrosunu 300 kişiye çıkaracağını belirterek, bu konularda büyük bir çalışma içinde olduklarını dile getirdiler.
Toplantımızdaki sıcak sohbet arasında söz, basında SHGM ile ilgili olarak gündeme getirilen birçok konuya geldi. Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarı ve SHGM Genel Müdürü, kendini uzman (!) sanarak yazı yazan, havacılık kurum ve kuruluşlarına bilir bilmez eleştiriler getiren bazı yazarlardan son derece rahatsız olduklarını ifade ederek, serzenişte bulundular.
Onların bu serzenişine karşılık, bunlardan birinin de ben olduğumu ve bu serzenişin tarafımı da kapsayıp-kapsamadığını sorduğumda; bu serzenişin tarafıma yapılmadığını, kendini bu konudaduayen ve uzman(!) sananlara yönelik olduğu söylendi.
Sonuç olarak; SHGM, gerçekten birçok konuda atılım yapıyor. Bu atılımları yaparken, lisans dönüşümünde yaşanacağını kuvvetle tahmin ettiğim sorunlar karşısında, birçok zorluklar yaşanacak. Ve kendileri de bu konuda her türlü eleştiriye ve yardıma açık olduklarını belirterek, “Gelin konuşalım” diyorlar. SHGM’nin bu açık ifadesine karşın bende Evet gidin ve konuşun diyorum.
Bu açıklıkta gerçekten samimi iseler, bu yaklaşımlarıyla birçok sorunu aşarak, olması gereken SHGM’yi yaratacaklarını söyleyebilirim.
Ama, yine de bu güzel gelişmeleri tüm sektörün bilgisine sunarken, kafama yatmayan bazı uygulamaları da çok rahat bir şekilde yine bu sütunlarda dile getirebileceğimi, eleştiri hakkım olduğunu bu toplantıda yetkililere karşın net olarak belirtmiş bulunuyorum.
İyi haftalar..
NOT/ Lisansların bu dönüşüm sürecinde fiili emekleri geçen, başta emekli SHGM Genel Müdür Yardımcımız Oktay Erdağı olmak üzere; Zafer Şimşek’e ve o bölümde, bu gerçekten zor dönüşüm tablosu içinde gece gündüz çalışan ve bundan sonra daha da fazla çalışacakları şüphesiz olan tüm büro personeline teşekkür ederken, JAR uygulamaları ülkemize ilk geldiği senelerde, aylarca Ankara’da SHGM binasında bu konuda beraber çalışmalar, toplantılar düzenleyerek eski köye yeni adetler getirmeye çalıştığımız, SHGM genel müdür yardımcısı Haydar Yalçın’ı unutmamak gerekir diye düşünüyorum.