DİKKATLİ OL THY… MALAYSIA’NIN KAZA İNCELEMESİ NASIL YAPILACAK?
21 Temmuz 2014 Pazartesi
Geçen hafta 17.07.2014 günü trajik bir havacılık kazası yaşandı. Maleysia havayollarına ait Boeing 777 tip uçağı Amsterdam-Kuala Lumpur seferini icra ederken Ukrayna hava sahası içinde düştü veya düşürüldü. Bu kazada yolcu ve ekip olarak 295 kişi hayatını kaybetti. Bildiğiniz üzere yine aynı şirkete ait yine aynı tip uçak kayıp, hâlâ bulunamadı.
Maleysia’nın düşürüldüğünü ben de sizler gibi rahatlıkla telaffuz etsem de bir havacı olarak, henüz incelenmeyen bir havacılık olayını yazarken sıradan bir gazeteci gibi net olarak konuşmamak gerekiyor. Füzeyle veya bir savaş uçağı tarafından vurulmuş olduğu düşünülse de yine kaza kırım komisyonlarının raporlarını beklemek gerekiyor.
Şimdi ne olacak?
Sizlere biraz genel bilgi verip konuya girmek istiyorum. Tescil devleti, işletici devlet ve imalatçı devlet bu kazada etkili rol oynayacaklar. Uçak imalatçısı Amerika, tescil ve işletmeci devlet ise Malezya olduğundan iki devletin ekipleri bu kaza incelemesinde mutlaka yer almak zorundadır. Bunun yanı sıra kaza Ukrayna devleti topraklarında olduğundan öncelikle Ukrayna, uçağın, insanların, hayvanların, posta ve değerli eşyaları kurtarmak ve varsa yangını söndürmekle yükümlüdür ama bölge ayrılıkçıların kontrolü altında olduğundan bu yükümlülüğü yerine getirmesi pek mümkün değil gibi.
Bu kazanın veya olayın incelemesini yürütmesi gereken Ukrayna, kayıtları kaza veya olay inceleme maksatları dışında ifşa etmemelidir. Uçuş kayıt cihazlarının ve bunların kayıtlarının emanette tutulmasını sağlamalıdır.
Bu kayıtlar: İncelemenin yürütülmesi esnasında inceleme yetkilileri tarafından kişilerden alınan ifadeler, uçak ve kule arasında yer almış tüm iletişim, kaza veya olayda yer almış olan kişilerle ilgili sıhhi veya özel bilgiler, Ses Kayıt Cihazı-CVR Voice Recorder ve Uçuş Veri Kayıt Cihazı FDR-Flight Data Recorder kayıtları ve bu kayıtların çıktıları, hava trafik kontrol ünitelerinin kayıtları ve bu kayıtların çıktıları, eğer şirket politikası nedeniyle varsa havada kokpit görüntü kayıtları ve bu kayıtlardan herhangi bölüm veya çıktılar, uçuş kayıt bilgileri de dahil olmak üzere, bilgilerin değerlendirilmesi esnasında ifade edilen görüşlerdir.
Bir kaza veya olay durumunda, bir hava aracının uçuş emniyeti ile ilgili sorumluluğu üslenmiş olan devletin yani burada Malezya’nın incelemede mutlaka yer alması önemlidir. Bir kaza veya olayın yeri başka bir Devletin sınırları içerisinde olmasından dolayı kesin olarak belirlenemez ise, İşletici Devlet, Tescil Devleti ile değerlendirmeden sonra, incelemenin yürütülmesi ile ilgili sorumluğu kısmen veya tamamen üslenmelidir.
İlk alınan haberlere göre bölgenin halen Rusya tarafından desteklenen ayrılıkçı güçler tarafından kontrol altında tutuluyor olması enkaz bölgesine ulaşma ve her türlü incelemeye yönelik etkinliğe başlanmasına olanak sağlanma yönünden sorunların başlayacağının ilk işaretlerini vermektedir. Çünkü bölge aktif bir çatışma bölgesidir.
Kısaca verdiğim bu genel bilgilerden sonra konuya biraz daha girelim.
Bu uçağın düşmesi veya düşürülmesi Rusya ve Ukrayna arasında karşılıklı suçlamalarla devam ediyor. Kimisi Rusya düşürdü derken kimileri Ukrayna diyor.
Bu kaza incelemede Ukrayna-Rusya-Malezya ve yapımcı firmanın devleti olan Amerika yer alacaktır. Bu tür kazalarda başka ülkelerin kaza araştırma kurumlarıda kazanın olduğu ülkeye kendi uzmanlarını göndermek için teklifler yaparlar. Türkiye’nin kaza araştırma kurulu üyelerinin istekde bulunacağını sanmıyorum. Çünkü bizim kaza araştırma kurulu üyeleri ne yazı ki profesyonel uzman havacılardan oluşturulmamıştır.
Ayrıca bu kazanın incelenmesi uluslararası düzeyde oluşturulacak ICAO Ek doküman 13’de tanımlananların dışında farklı gibi görünmekle birlikte daha sağlıklı çalışabilecek belki de bu konuda ilklerden birini teşkil edecek olan uluslararası çabayla oluşturulacak ayrı bir kaza inceleme ekibinin (resmi olarak inceleme ekibine katılanların dışında) yapılacak görüşmelerle belirlenmesi ve görev alması bu tür gerginlik ve kaos yaşanan bölgede tamamen tarafsız ve doğru sonuçlara götürebilir düşüncesindeyim.
Ukrayna’nın NBAAI ( National Bureau of Air Accidents Investigation of Ukranie ) kaza inceleme komisyonu var. NBAAI bize pek de yabancı sayılmaz. Hatırladığıma göre 26 Mayıs 2003 yılında Trabzon a düşen İspanyol asker ve mürettebatını taşıyan kazanın soruşturmasında ülkemizde de görev yapmıştı.
NBAAI- FAA-NTSB ve tabii ki Boeing uzmanları birlikte çalışacak CVR-DFDR ve Kriminal laboratuvarlarda tüm yanmamış, hatta yanmış uçak parçaları incelenecektir. Bu birlikte çalışmada NTSB nin uzmanlık ve laboratuvar yönünden diğerlerine göre daha belirleyici olacağını düşünüyorum. Bu olayda, askeri radar kayıtlarının da titizlikle incelenerek (eğer verirlerse) uçağa yerden havaya yönlendirilirmiş bir füzenin varlığı ve füzeyi atan kaynağının belirlenmesi konularının önem taşıyacağı görülmektedir. Bu çalışma neticesinde, uçağın füze yoluyla mı yoksa bir başka uçak tarafından mı vurulduğu, darbenin gövdeye mi yoksa kanat veya kuyruğa mı geldiği netleşecektir. Tabii ki kara kutu teslim edilirse…
Şimdide gelelim bu tür tehlikeli hava koridorlarına.
Bildiğiniz üzere Maleysia havayolunun düştüğü veya düşürüldüğü Ukrayna hava koridorlarını THY de sıklıkla kullanıyor. Moskova – Kazan – Kiev – Petersburg – Donetsk uçuşlarında da aynı riskler var.
Havayolu gerçekten en güvenli taşımacılıktır. Ancak dünyanın her yerinde bilhassa Rusya ve Ortadoğu bölgesindeki terör olayları her geçen gün şiddetini artırmaktadır. Türkiye’nin bilhassa Ortadoğu ve Rusya taraflarında pek sevildiği söylenemez. Bu nedenle THY eskiye nazaran çok daha dikkatli olmak zorundadır. Olası ufak bir riskte bile tüccar mantığı ile kazanacağı paraları değil, THY’nin olası, istenmeyen bir kazada kaybedeceği itibarı ve tabii ki uçuş ekiplerinin ve taşıdığı yolcuların can ve malını düşünmek zorundadır.
THY, benim her zaman sıklıkla ifade ettiğim üzere, istediği zaman devlet istediği zaman özel şirketim diyen bukalemun bir şirket.
Hükümetin THY üstündeki her türlü etkisi tartışılmaz. THY’nin bu tür risklere gireceğini sanmasam da yine de hükümet tarafından şuraya veya buraya git dendiğinde “Hayır” diyebilecek bir yönetime sahip olmadığı da bir gerçek. Çünkü tüm yönetim siyasi iktidara mideden bağlı bir yaşam sürüyor.
THY’nin bu tür riskleri analiz edecek Güvenlik başkanlığı, Kurumsal emniyet başkanlığı ve ona bağlı Emniyet Yönetim Sistem (SMS) ve risk analizi yapmakla sorumlu müdürlük düzeyinde Risk Analiz birimi ve personeli var.
Bu birimin görevini hakkıyla yapıp elde ettiği verileri yönetime sunma ortamı bulunduğu veya bu önerilerin ne denli ciddiye alınıp önlemler alma noktasına gidişinden şüphelerim var.
Hâlbuki bu başkanlık, mevcut veya yeni açılacak hatların Meydan-Şehir ve Seyrüsefer boyutunu her yönüyle değerlendirip nereye uçulur nereye uçulmaz konularını risk değerlendirme sonuçlarıyla raporlamalıdır. Bilhassa uçulacak meydanın ve seyrüsefer (yol boyu) güvenliği en önemli konulardır.
Örneğin; Lagos ve Somali, Sana halen uçmakta olduğumuz riskli hatlar olup önceki yıllarda kaydedilen risklerin ortadan kalktığını doğrulayan olumlu gelişmeler kaydedilmek yerine herkesin altın madeni değerinde gördüğü Afrika ülkelerinde çatışmalar, başta Libya olmak üzere, değişik nedenlerle sürmekte olup Nijerya’da da yenilenen alevler olarak gündemde yerini almaktadır. Bunların yanı sıra daha önce hava araçlarına yapılan saldırılarla bilinen Afganistan ve Irak’ı da unutmamak lazım.
THY bu risk analizlerini iyi yapmaz veya yapamazsa, risk analizlerine uygun kararlar almaz veya alamazsa, yavaş yavaş çıktığı zirveden bir anda tepetaklak aşağıya iniverir. İşte o zaman Skytrax gibi para verilerek alınan ödülleri bile THY ye veremezler.
Sonuç olarak; THY’nin terörün kol gezdiği bir çok ülkeye yaptığı uçuşlar bir kez daha gözden geçirilmelidir. Ticaret ve siyasi iktidarın emirleri mutlaka önemlidir ama önce emniyet gelir.
Unutmamak gerekir ki; Maleysia’nın başına gelen bu son derece üzücü ve düşündürücü kaza bir başka havayolunun hatta THY’ninde başına gelebilirdi.

Exit mobile version