Değerli okurlar, bir zamanlar yazılarımıza corona ile başlardık. Artık corona “out”, döviz kurları ve zamlar “in”… Kurlar asansör gibi, iki kat iniyor, 5 kat çıkıyor. Ekonomistler bu duruma “oynaklık” diyor. Vallahi bu memleket Nesrin Topkapı’yı da gördü, Asena’yı da… Ama böyle oynaklık görmedi ! Kur arttıkça zam geliyor, zam geldikçe fakirleşiyoruz.
PİLOTLARA % 56 ZAM NEDEN YAPILMIŞTI?
3 sene önceye gidelim. O tarihlerde yeni kurulan Havasen’in ciddi sayıda üye kaydetmesi ve bir kısım pilotun şirketten ayrılması üzerine Hava iş ve THY pilot aylıklarına üstelik iki kez zam yapmıştı. Önce 1 Haziran 2018’de % 20 ardından da Eylül başında % 30 artışa gitmişti. O tarihteki kurlara bakalım bir de. İlk zammın uygulandığı 1 Haziran tarihinde dolar kuru 4.65 iken, 17 Ağustos’ta 6.90’a, ikinci zam tarihi olan 7 Eylül’de 5.65 TL’ye yükselmiş. Yani 1 Haziran – 7 Eylül arası oluşan 1 TL artışta verilen zam kümülatif olarak % 56’ya ulaşmış. Sözkonusu 3 ayda dolardaki oransal artış ise % 21 olarak gerçekleşmiş. Bugüne geldiğimizde 1 Eylül 2021’de 8.28 TL olan dolar kuru 5 Aralık günü tam 13.70 TL’ye yükselmiş ! Sadece 3 ayda tam 5.5 TL artış var. Oransal olarak ise % 65 artış sözkonusu.
THY’NİN “BİRİNCİ SINIF” BEYAZLARI !
2018’deki ikinci zamdan sonra ikramiye dahil aylık gelirleri brüt 10.000 doları fazlası ile geçen bir kaptan pilotun bugün aldığı aylık 4.000 doları bile bulmuyor. Diğer personelin halini varın siz düşünün. Yani Toplu sözleşmede, personeli eski maaş seviyesine getirseniz bile dolar olarak bakıldığında kayıplarını telafi edemeyeceksiniz. Bazen beklemek iyi sonuç vermez. 1 Temmuz günü yetkili sendika ile oturup tüm maaşları 6 ayda bir verilen TÜFE farklarını dikkate almaksızın pandemi öncesine getirecek şekilde düzeltse idiniz, 1 Ocak kabusunu görmeyebilirdiniz. Ancak siz ne yaptınız? Tercihinizi orta kademe yöneticilerinin mağduriyetini(!) gidermek yönünde kullandınız. gecenin ayazında, cehennem sıcaklarında herkes uyurken uçuşa giden Kokpit ve kabin ekipleri, milletin burnunu çıkaramadığı karlı buzlu günlerde canla başla çalışan gariban teknisyenler ve TGS personeli yerine altlarında benzini bile şirketten makam arabalarında keyif çatan, sıcak odalarında internette sörf yapan Başkanları, müdürleri kollamak nasıl bir anlayıştır?
Biliyorsunuz ABD’de uzun yıllar süren bir ırk ve renk ayrımcılığı vardı. Özellikle siyahlar ikinci sınıf sayılırdı. Ülkemizde ise, hepimiz beyazız. Ama birileri daha beyaz. THY’de de birinci sınıf beyazlar ve ikinci sınıf beyazlar oluştu demek ki… Uçakları hazırlayan, operasyonu yürüten her unvandaki emekçiler kenarda dururken, kerameti kendinden menkul bazı arkadaşlar şirketin olanaklarından sonuna kadar yararlanıyor. Yazık bu şirkete…
THY PERSONELİNİ KORUYACAK ÖNERİ…
1 kilo simidin 35 TL olduğu, hergün yeni zamlara uyandığımız bu süreçte 27. Dönem Toplu İş Sözleşmesinin nasıl bağlanacağını cidden merak ediyorum. Bu noktada bir önerimi de pek muhterem yetkili sendika Hava İş ile THY işvereninin takdirlerine sunuyorum; Maaşları yılbaşından itibaren dolara endeksleyin ve her ayın son günü ilan edilen Merkez Bankası kurlarına göre TL olarak ödeyin. Durun sayın sendika ve işveren, hemen kızmayın. Müsaade edin önerimin altını doldurayım. Bakın THY son 10 yıldır Türkiye’nin en fazla döviz kazandıran şirketi. Fortune 500 listesinde hep ilk sırada. 2018 yılında elde ettiği gelir yaklaşık 55 milyar TL. Ortalama dolar kuru (4,8 TL) üzerinden ülkeye getirdiği döviz 11,4 milyar dolar. 2019 yılında gelir 66 milyar TL’ye yükselmiş, dolar karşılığı ortalama 5,68 TL kur üzerinden yaklaşık 11,9 dolar…
2020’de pandemiye rağmen ülkeye kazandırdığı döviz 5,9 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiş.
Zaten THY’nin gelir rakamları da bunu doğruluyor. Örneğin 2018 yılında yurtiçi gelirler 2 milyar dolar iken yurtdışı satış gelirleri 9.5 milyar dolar, kargo gelirleri ise 1.3 milyar dolar olarak hesaplanmış. Arada küçük bir fark var ise, o da bizim yıllık ortalama kuru almamızdan kaynaklanıyor. Özetle gelirinin yaklaşık % 90’ını döviz olarak kazanan bir şirket THY… Peki giderlerde durum ne? Giderlerin yaklaşık % 25’i TL, kalanı döviz bazında…TL bazında yapılan giderlerin yaklaşık üçte ikisi tahmin edebileceğiniz gibi yurtiçi personel gideri. Toparlamak gerekirse, ülkeye en fazla döviz kazandıran, gelirinin tamamına yakınını döviz olarak elde eden bayrak taşıyıcımız istese personel maaşlarını da dövize endeksleyerek ödeyebilir. Böylece sayın sendikamız da TİS ile uğraşmaktan, her 6 ayda bir zam yapılması pazarlıklarından da kurtulmuş olur ! Bence öneriyi ciddiye almanızda fayda var. Aslında ben bu öneriyi taaa 29 Ağustos 2018’de gündeme getirmiştim. “Maaşları Özbek Somu’na Endeksleyin.” başlıklı yazımda (https://www.airlinehaber.com/maaslari-ozbek-somuna-endeksleyin/) personel maaşlarının paramız karşısında en fazla değer kazanan para birimi olan Özbek Somuna endekslenmesini, yöneticilerin maaşını ise Arjantin Pesosuna göre belirlenmesini önermiştim. O yazıyı okuyunca bugün aynı olayları yine yaşadığımızı görmek son derece üzücü. Yazıda THY yönetiminin dolar, Euro ve altından oluşan bir sepet üzerinde çalıştığını da anlatmıştım. Pilotlara yapılan % 20’den sonra dolar kurundaki artıştan dolayı en az % 35 daha zam yapılmasının zorunlu olduğunu yazmıştım. Sağolsun THY yönetimi beni kırmamış(!) 10 gün sonra 7 Eylül 2018 günü pilotlara % 30 daha zam yapmıştı. Yaşadığımız aslında tam bir dejavu ! Bugünü anlamak için okumanızı tavsiye ederim. THY bu önerimi kabul ederse söz, telif falan istemem. Ama en azından THY çalışanları “Maaşınızı dolarla mı alıyorsunuz?” sorusuna gururla “Evet” der, ben de bundan ancak mutluluk duyarım !