Hayatıma giren ilk uçak Dakota oldu.
Henüz 4,5 yaşımda iken bir Şubat akşamında kapıma geldi.
Hava erken karardığından, evin ışıkları geleni görmek için yandı. Bir adam elinde bir paketle yüzüme bakıyordu.
-Kardeşin yolladı dedi.
Kardeşim neredeydi ve neden paket yolladı anlamadım ama kocaman paketi iplerinden sıyırıp açtım.
Kıpkırmızı cilalı tahtadan Dakota ellerimin arasındaydı.
C-47 ve onun sivil versiyonu olan DC-3 havacılık tarihinde önemli bir isimdir.
C-47’ler 1930’lu yılların ortasında Douglas tarafından tasarlanan yolcu uçağı serisinin üçüncü modeli.
Dakota’ların Türkiye macerası 1945 yılı sonunda başlar. THY tarihinde bir çok ilke imza attılar. Atina, Beyrut gibi ilk yurt dışı hatlar DC-3’lerle yapılan uçuşlarla 1951 yılında açıldı.
O yaşımda THY filosundaki uçaklardan haberdar değildim elbet, oyuncak neye bana gönderilmişti anlayamamış dahası hiç hoşlanmamıştım. Kıpkırmızı kocaman tahta yığını bir köşeye koydum, bir daha elimi sürmedim.
***
Bir kaç yıl sonra ilk Dakota’ma binip Bursa’ya gittim. Kardeşim yanımdaydı. Hostes onu kaptığı gibi pilot mahalline götürdü. Arkasından ağzım açık bakakalmıştım. Neden ben götürülmemiştim?
Korkunç bozulduğumu hatırlıyorum ama söylenecek tek söz yoktu.
Dakota uçuşlarım Bursa-İstanbul arasında birkaç kez sürdü. Zira Mudanya üzerinden deniz yolu ile Bursa’ya ulaşmak her zaman problemli oluyordu.
Tekrar Yeşilköy Havaalanı’na geldiğimde aradan uzun yıllar geçmişti.
Dakoto’lar yoktu.
İlle görmek isterseniz buyurun Yeşilköy’deki Hava Müzesi’ne
***
İlk görev aldığım uçak F-27 oldu. Sonra Viscount’lar, Boeing’ler ve McDonnell Douglas’lar, arkasından Airbus’lar.
Kokpitte kardeşimden çok daha uzun kaldım.Yaşantım hep yukarılarda bir yerlerdeydi.
Hem sosyal hem a-sosyal bir yaşam sürüyordum. Dünyanın her yerinde dolaşıyor, farklı yemek kültürleri ile tanışıyor, alışveriş yapıyor resimleyip dönüyordum. Ama burnumun dibindeki aile bireyleri ve arkadaşlarımı göremiyordum.
Kardeşim bir gün “hiç özlemiyor musun” dedi bana. Öylesine bakakaldım. Yaşantım; 15 günlük bir uçuş çizelgesine sığdırılmış yaz veya kış tarifelerine ait uçuş planlamaları arasında geçip gidiyordu.
Sabah veya gece ne demek bilmiyorduk. Zamanla yarışıyorduk ve yılların nasıl geçtiğini farkedemiyorduk.
***
Bir gün “Tamam” dediler. Söyleyiş tarzı hiç şık değildi ama gruplar halinde kapının önündeydik.
Ne ilk, ne son oldu.
Türk Hava Yolları yöneticileri bu medeniyet dışı davranışı benimsemişlerdi bir kez.
Teşekkürlerle, karşıladıkları gibi uğurlamadılar ama olsundu, sevmiştik bir kez, gönül koymuştuk.
Yöneticiler bir bir yok oldular, hatırlayan var mı, orası meçhul ama bizler hala görüşür, sevişir, koklaşır, eski günleri anarız. Aramızda güçlü bir THY sevgisi var.
O kuruluş bizimle büyüdü, emeğimizle gelişti. Turboprop’dan Turbojet’e bizimle geçiş yaptı. Tüm o yıllar; dün ile bugün arasında bir köprü oluşturdu, bizi ansalar da anmasalar da!
***
Kapının önüne koydular ama çıkmadım. Kapının yolunu değiştirip İkram’a yöneldim. Uçak İkramı, uçakta sunulan servisten çok farklıydı. 10 Yılımı aldı öğrenmek, uygulamak ve bilgilerimi kitaba dökmek. İkram Ünitesi’nde kaç başkan ile çalıştığımı hatırlamak mümkün değil. Gelen gidiyordu. Yerde yaşanan günler havadakinden çok farklıydı ve statüler siyasete indeksliydi. Umursamadan işime devam ettim ve kabin memurlarının ne kadar küçümsendiğine şahit oldum.
***
Sık sık Kabine Memuru ilanları görüyorum. O kadar çok hat açılıyor ve filo öylesine büyüyor ki, bu açık kaçınılmaz.
Bana şartları soranlar oldu, baktım da; dünden çok farklı değil. Eskiden Ortaokul-Lise tercih sebebi idi, şimdi Orta öğretim kalkmış, o kadar. Lisan şart elbet, daha fazla dil bilenler tercih edilmeli bence. Bu iş yes ve no ile yürümez. Hollanda’lının, Singapur’lunun İngilizcesi iyi anlaşılır ama Fransız’ı, Rus’u anlamak için ağzına düşersin.
Tavsiye eder miyim?
Düşüncelerim buraya sığmaz, elbet söyleyeceklerim var.
Bana gelince; Dakota macerası ve uçak ikramı bitti ama havacılık konusu hiç kapanmadı.
Sefa İnan Blog’unda yazılar yazarken, bir de baktım “Airlinehaber” sivil havacılık sitesindeyim. Yine dünyanın dört bir yanında uçak haberleri ile iç içe yaşıyorum. Her gün, onlarca haberin ve yabancı medya kuruluşlarının yayınları ile farklı noktalara gidip geliyorum. Buyurun beklerim!
Meral Döşemeciler