CHP, ulaştırma sektöründeki düzenlemeleri içeren “Türk Sivil Havacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un iptali ve yürürlüğünün durdurulması talebiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, 9 Temmuz 2024 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan yeni kanunun iptali için harekete geçtiklerini duyurdu. Günaydın, parti olarak kanunun hukuki boşluklar ve güvenlik zafiyetleri yarattığını savunarak, bu düzenlemelerin anayasaya aykırı olduğunu belirtti.
Anayasa’ya Aykırı Düzenlemeler Gündemde
CHP’nin başvurusunda, yeni kanunun birçok maddesinin hukuki ölçütlerden yoksun olduğunu ve özelleştirme süreçlerinde kamu yararının gözetilmediğini vurguladı. Günaydın, kanunun özellikle kılavuzluk ve römorkörcülük hizmetleri, liman güvenliği ve denetim yetkileri gibi kritik alanlarda devleti zayıf bırakacağını savundu. Ayrıca, havacılık güvenliğinin kolluk kuvvetleri yerine özel güvenlik görevlileri tarafından sağlanmasının ciddi güvenlik zaafiyeti yaratacağını ifade etti.
Özelleştirme ve Denetimlerde Hukuki Boşluklar
CHP’nin itirazında, kılavuzluk ve römorkörcülük hizmetlerinin özelleştirilmesi ile liman ve havaalanlarında yapılacak denetimlerin usul ve esaslarının yasal dayanaklardan yoksun olması gibi düzenlemelere dikkat çekildi. Bu hizmetlerin özelleştirilmesinin, kamu güvenliği açısından risk taşıdığı belirtilirken, kanuni çerçeveye oturtulmamış denetimlerin keyfi uygulamalara yol açabileceği vurgulandı.
Havacılık Güvenliği ve Çevre Koruma Tehdit Altında
Günaydın, sivil havacılık güvenlik tedbirlerinin özel güvenlik şirketleri tarafından üstlenilmesinin ulusal güvenliği tehlikeye atabileceğini ileri sürdü. Ayrıca, kanunun devlet ormanlarına havaalanı yapıları gibi projeler için hukuka aykırı şekilde izin verilmesini kolaylaştırdığına dikkat çeken CHP, çevre güvenliğinin de tehdit altında olduğunu belirtti.
CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne Başvuru Gerekçeleri
CHP’nin başvurusunda, kanunda yer alan birçok düzenlemenin anayasaya aykırı olduğu öne sürüldü. Özellikle, ticari gemilerden sera gazı emisyonlarına ilişkin alınacak tutarların Cumhurbaşkanlığı tarafından belirlenmesi, liman denetimlerinin kanuni dayanağı olmadan yapılması ve sivil havacılık yönetmeliklerinin idarenin inisiyatifine bırakılması gibi düzenlemelerin hukuki çerçeve dışına çıktığı vurgulandı.
CHP, Anayasa Mahkemesi’nden kanunun yürürlüğünün durdurulması ve iptal edilmesi talebiyle başvuruda bulunarak, kamu yararını tehdit eden bu düzenlemelerin düzeltilmesini talep etti.