ÇEK BİR ADANA UÇAĞA

Adana en çok yatı yaptığım ve en sevdiğim şehirlerden biridir. Üç defa yeni yıla bu şehirde girdim harika ekip arkadaşlarımla. Erkeği yakışıklı, kadını güzeldir. Yemek yemek için en ideal yerdir belki de. En bakımsız sokağından, en iyisine her yeri farklı bir tat verir. Mesleğe ilk başladığım yıllardı. Adana uçuşlarında ekibin yolcu beklerken uçağa Adana kebap söyleyip nasıl yediklerini dinlerdim. O kadar çok anlatılırdı ki ballandıra ballandıra abartıldığını düşünürdüm. ‘’ Ayy, uçağın içi ne kokar ‘’ diye düşünürdüm. Bir yandan da merak ediyordum. Yıllar geçti hiç Adana uçuşu denk gelmedi. Sonra bir geldi pir geldi.
Kapıyı açtığınız anda diğer şehirlerde yakıt, gübre, toz kokusu alırken kebap kokusunun kabine kadar dolduğu tek şehirdir. Lezzet şehrin havasına sinmiştir. İlk yatım için otele doğru giderken yolda kulaklığını takmış, müziğe kendini kaptırmış halay çeke çeke tek başına yürüyen gence takıldı gözlerim. O an anladım, ben bambaşka bir yerdeyim. Akşam yemeği için ekiple taksiye bindik, nedense sulu ev yemeği yemek istediler. Şoföre sorduk ’’ Burada sulu ev yemeği olmaz. ‘’dedi, sertçe. ‘’ Ciğerci, kebapçı, şırdancı var. Sulu yemek nedir?’’
Teklifini korkarak kabul edip bir kebapçıda indik. O andan itibaren taksiciye bolca teşekkür yolladık. Ete düşkünlüğüm hiç yoktur ama o günden sonra damak tadım değişti. Kısmetime daha çok gelmeye başladık. Her seferinde buranın en iyi yeri diye başka yere gidiyorduk. Bir yere iki kez gidemedik. Onca denemeden sonra o yaz elimle büyüttüğüm selülitlerimden nasıl vazgeçtiğimi ben bilirim. Kolay olmadı ayrılık. Ekiple taksiye bindiğimiz bir gün gitmek istediğimiz yeri anlatamayınca şoföre, yolda durup birine soralım dedik. Adam açık pencereden kafasını içeri soktu dinlerken. ‘’Şimdi anlatsam anlamazsınız ama… ‘’ diyerek tarif etti. ‘’ Oradan sola dön, döndün mü?’’ Cevap bekliyordu. ’’Evet’’ dedik. ‘’Şimdi de sağa dön…’’ biz yeri tartışırken aramızdaki sohbete katıldı bir süre, içeriden çıkartmadığı başıyla.
Sağ olsun tarifinde iyiydi. Dönüş uçuşu öncesi bekleme vardı, uçağa kebap söyledik. Yoktu böyle keyif, ne kadar haksızlık etmiştim bunca yıl. Dört kapıyı açıp havalandırdık. İçerideki kokuyu mu, dışarıdan içeri gireni mi engellemeliydik bilemedik.

Exit mobile version