Değerli Okurlarımız;
Her geçen gün, medya aracılığı ile öğrenebildiğimiz kadarıyla, birçok meslek grubunda sahtekârlar ortaya çıkmakta. Tabii ki, bu sahte unvanlar eşliğinde, oradan buradan topladıkları bilgiler doğrultusunda, yalan yanlış ahkâm kesmek, bilmedikleri konularda yol göstericiliğe soyunmak gün geçtikçe artış kaydetmekte.
Her ne kadar bu tür sahtekârlara zaman zaman rastlamış olsam da, hiç bu kadar aleni yapıldığına şahit olmamıştım. Günümüz şartlarında önüne gelenin çok kolay bir şekilde internet ortamında haber sitesi açabilmesi mümkün. Bu denetimsizlik devam ederse, kim bilir bu yazdıklarıma benzer daha nelerle karşılaşacağız.
Çakma doktorları ve çakma avukatları hepiniz okumuşunuzdur. Şimdi bunların yanına, çok geç kalınmış olsa da, çakma havacıları da eklemek şart oldu. Ülkemizdeki bu denetimsizlik böyle devam ederse, kim bilir daha ne tür sahtekârlıklara rastlayacağız…
Son günlerde gittikçe artış gösteren, çakma doktor ve çakma avukatları, bir tarafa bırakalım da, kendi mesleğimizde ki çakma habercilere yoğunlaşalım.
Ülkemizde maalesef bir haber sitesi açmak son derece kolay. Hiç bir yetkili çıkıp, sen kimsin, neyin nesisin, uzmanlık alanın ne diye sormuyor. Bilgi kirliliği had sayfada seyrediyor.
Hal böyle olunca, mevcut durumda gördüğümüz bir dolu haber sitesi açılmış durumda. Haber sitesi açmak için herhangi bir yerden izin almanıza gerek yok çünkü yazılı basın niteliğinde değil. Haber sitesi açmak için herhangi bir yasal prosedür de bulunmamaktadır. Bu normal mi diye sorarsanız kesinlikle yanlış diyebilirim. Çünkü Kontrolsüz güç, güç değildir, tehlikelidir.
İşte mevcut durum böyle olunca, her sektörden veya her meslek grubundan bir dolu çakma yayıncılığa rastlamanız gayet normal. Hâlbuki siz, tıp bilimi ile ilgili, hukuk bilimi ile ilgili, havacılık, denizcilik vb… ile ilgili bir haber sitesi açmayı düşünüyorsanız mutlaka o sektörün içinden gelmelisiniz ki, bu konularda vereceğiniz haberler ve bilgiler çakma olmasın. Hani,” tasıma suyla değirmen dönmez” diye bir atasözümüz vardır. İşte aynı bu hesap…
Bilhassa emekli teknisyen arkadaşlarımın bildiği üzere, 1975 yılından itibaren havacılık sektöründeyim. 1991 yılından itibaren ise her ay UTED havacılık dergimizin çıkartılmasında ön ayak oldum. Tamı tamına 31 sene hiç aralık vermeden ofset dergimizi çıkardık. Bu dergimizi, her ay uçuş ekiplerinin uçuş öncesi kullandığı bekleme odalarına, basın mensuplarının odalarına ve tabii ki havacılık okullarına yolladık. Milli kütüphane ve Basın İlan Kurumunda UTED dergileri görebilmeniz mümkün. Kısaca o zamanlarda bile devlet kurumlarına dergimizi yollamak durumundaydık. Şimdilere baktığınızda ise, kimin eli kimin cebinde belli değil tarzı hüküm sürüyor. Etraf çakma havacı doldu. Kontrol sıfır. Ağzı olan konuşuyor ve oradan buradan aldığı yalan yanlış bilgileri ortalığa salıveriyor.
İşte bizim ülkemizdeki önemli sorunlardan biri bu… Herkes her şeyi biliyor. Ne kadar komik değil mi?
Değerli, gerçek havacı okurlarım;
Mevcut durumda, alt yapısı olmadığından, havacılık bilgi ve deneyimi SIFIR olan bazı kişilerin, havacılıkla ilgili bir haber sitesi açabilmesinin yanı sıra, bazı yüksekokullarda bile sözleşmeli öğretmen olarak ders verdiklerini duyuyoruz. Hatta utanmadan sıkılmadan, havacılıkla uzaktan yakından ilgisi olmamasına rağmen, içlerinde “duayen” unvanını kullanan zavallılar bile var. Bu duruma nasıl geldik anlayamıyorum. Gün geçmiyor ki, medyada çakma avukat ve doktorlara rastlanmasın…
Hal böyle olunca, sizin bu meslekteki uzun yıllık geçmişiniz, lisansınız, her uçak tipi ile ilgili yetki belgeleriniz, deneyiminiz hiç dikkate alınmıyor. Günümüzde, kimse sizden ne bir yetki belgesi nede tecrübe kriterleri falan aramıyor. Sen kimsin be arkadaşım diyen bile yok. Al eline kalemi herkese ver veriştir… Reklamın mı kesildi, o halde şantaj yap… İşin yanlış yanı, kendilerine şantaj yapılan bazı havayolları, bu kişileri deşifre bile etmiyor. Korkuyorlar mı çekiniyorlar mı bilemiyorum?
Hal böyle olunca; ilgili kişilerde olması gereken özellikler olmamasına ve yazdığı konu ile ilgili bilgisi olmamasına rağmen, her gün medyamızda yer alan sahte doktor, sahte avukat vb… gibi rezil kişilerin yanı sıra birde havacılık sektörümüzdeki pisliklerle baş basa kalıyoruz.
Herhangi bir havacılık olayı yaşandığında, reyting kaygısı içinde bulunan, TV kanalları yaşanan hava olayı ile ilgili bilgi sahibi birini aramaya başlıyor… Kimisi bilgi sahibi kişiyi buluyor, kimisi ise çakma havacılara mahkûm kalıyor. Bilen bilmeyen konuşuyor. Kontrol yok…
Durum böyle olunca, eline kalem alan veya mikrofon tutuşturulan, alt yapısı olmayan kişi atıp tutmaya başlıyor. Halkımıza, bir sürü yanlış haber ve kirli bilgiler veriliyor. Kimse de bu kişi neyin nesi, kimin fesi diye kontrol bile etmiyor. Havacılık ile ilgili bilgi ve deneyimi olmayan bazı kişiler bu ortamlardan nemalanarak, havacılık ile ilgili ahkâmı kesebiliyorlar. Yani, aynı çakma doktor veya avukat gibiler…
Peki, bu kontrolsüzlük nereye kadar gidecek?
Önce bir internet kanunu ve ona bağlı olarak bir haber yayıncılığı yönetmeliği olmalı. Bu yönetmelikte haber sitelerinde görev alacak yönetici ve çalışacakların niteliği belirtilmeli. Bu niteliklere sahip olmayanlara haber sitesi açma yetkisi verilmemeli… Aksi takdirde, aramızda olan bir dolu çakma havacının yaydığı bilgi kirliliğine maruz kalınacak, yalan yanlış tavsiyeleri dinlenecek, pilot olmak için kurslara gidip yer derslerinde başarılı olduktan sonra tek başına uçuş yapma faslı geldiğinde, korkup uçaktan inip PPL lisansını bile alamayan kişiler kendini duayen sıfatına layık görüp, havacılık içerikli makaleler yazmaya devam edecekler…
Hatırlayacağınız üzere, Atatürk Havalimanının bir pist dışında uçuşlara kapatılması aşamasında, hiç ama hiçbir eğitimi ve tabii ki bilgisi olmadığı halde TV’lerde boy gösterip ahkâm kesenleri unutmuş olamazsınız. O nasıl bir rezaletti öyle… Tam bir soytarılık yaşandı. Bu nasıl bir aptal cesaretiydi öyle… Havalimanındaki bu durum ile ilgili bilgili hava trafik kontrolörleri arkadaşları aradığımda, bilgi vermekten çekinir olmuşlar. Aman ha benim adımı yazmayın diyorlardı. Görsel medyamız ise birbiri ile rekabet içinde olduğundan, kimi bulursa onu yayına almaya başladı. Gerçek havacılar sessiz. Çünkü çekiniyorlar… Meydan soytarılara kalmış. Örneğin benim tıp bilimi dalında ahkâm kesmem ne kadar komik ve tehlikeli olursa onlarınki de bana o kadar komik geldi.
Yahu be kardeşim, o programları gerçek havacılarda seyrediyor. Nasıl bu riske girersiniz?
Tabii ki, şimdi sizler, Sefa bey siz de TV’lere çıkıp programlar yapmıştınız. Zamanında siz de kaza analizlerinde bulundunuz. Çok mu bilgiliydiniz diyebilir. Bir zamanlar yayın hayatında olan Airport TV de KARAKUTU ismi ile onlarca havacılık programı yaptığım doğru… Benim mesleğim bu…
TV’miz kapanınca, kayıtlı olan bu programların bazılarını bulabildim ama birçoğu kaybolmuş, silinip gitmişti… Bulabildiğim TV programlarımı, şimdilik AirlineHaber sitemizde muhafaza ediyorum.
İşte o programlarımdan bulabildiklerim;
https://www.airlinehaber.com/airporttv-karakutu-programi/ (Tıklayın)
Ayrıca;
“Zamanında görevleri sırasında Türk Sivil Havacılığının gelişmesine ziyan vermiş birçok kişi ile iş birliği yapan, sıradan bir muhabirin, kendi eğitim, bilgi, donanım ve tecrübesine bakmadan seçimlerden sonra kendisine, “Sivil Havacılıktan sorumlu bir “Bakan” seviyesini uygun görüp bunun hayalini kurması, her şeyden önce üyesi ve temsilcisi bulunduğu ve “Liyakat” temel prensiplerini ilke edinmiş bir partiye ve onların vizyonlarına hakarettir.
Büfe skandalının henüz unutulmadığı bir dönemde, ilgili kişinin bu tür hayallerini dile getirmesinin pek akıllıca olmadığını düşünüyorum. Ayrıca, medya çok önemli ve çok değerli kalemler var. Medya mensupları birbirlerini çok iyi tanırlar. İlgili kişinin geçmişinin bir kez daha incelenmesinde bize ne getirir veya ne götürür tarzında incelenmesinde fayda var.
Beyefendi köşenizi büfeci tabir ettiğiniz kişiye yüklenmek yerine biraz da THY teknik dışındaki konulara ayırın. Teknik konulardaki bilginize saygı duyuyoruz ancak iki üç haftada bir bu polemikler artık sıktı. Bütün köşenizi bu hafta çakmalara ayırıp sonunda büfeci tabir ettiğiniz kişi için yazdığınız ayan beyan belli. Aranızda çekişin de artık okuyucuya doğru dürüst haber verin. Saygılarımla
Vallahi bıktık artık bu çekişmeden
Sefa Bey çakma havacıları yerin dibine sokmuşsun. Hazır elin değmişken bir de roket atsaydın:)