Ülkemiz çok zor günlerden geçmekte. Ülke çapında müthiş bir stres hâkim. Kimsenin kimseye saygısı kalmamış. Kişilerle olan en ufak bir sürtüşmede kanlı, bıçaklı olunuveriyor. Dilerim 16 Nisan bu stresli ortamın sonu olur.
ABD ve AB ülkelerince havacılığımıza uygulanan yaptırımların en belirginleşmiş hali olan yasaklar ve ambargolar, zaten zor günlerden geçmekte olan turizm ve havacılığımıza darbe üstüne darbe indiriyor. Bizlerde ambargolara karşı mecburen pansumani tedbirler almaya çalışıyoruz. ABD ve AB’nin bazı ülkeleri bir nevi yolu yokuşa sürüyorlar da diyebiliriz. Biz oynanan oyunu bildiğimiz halde elden ne geliri oynuyor ve onların oyununa ayak uydurmaya çalışıyoruz. Tabii ki bu tür durumlarda misilleme yapmak gerekirdi. Maalesef bu ülkelere misilleme yapacak duruma henüz gelemedik.
Gelecek günler ne getirip ne götürecek birlikte göreceğiz ve yorumlayacağız.
Bildiğiniz üzere, 3 Nisan da THY genel kurulu vardı. Bu genel kurulun ertelenebilme ihtimali olduğunu, “THY Genel Kurulu Referandum Sonrasına Erteleniyor” başlığı ile yazmıştık. Ancak THY, bir türlü genel kurul tarihi değişikliğine gitmeyince, 3 Nisan’a göre hazırlandım. Ta ki, 31 Mart akşamına kadar…31Mart akşamı THY genel kurulunu 15 Mayıs 2017 tarihine ertelediğini, THY’nin resmi sitesinde yayınladı.
Durumlar böyle gelişince, farklı bir konuyu gündeme almaya karar verdim.
Bu konu çok ilginç ve hepimizin çok dikkatli olmasını gerektiriyor. Malumunuz olduğu üzere yine ilk defa AirlineHaber de okuduğunuz üzere, THY/Teknik A.Ş de beklenmedik bir gelişme yaşandı. Bizde bu haberi ,”THY’de Disiplin Kurulu Tam Gaz…” başlığı ile verdik. Bu haberde, Teknik A.Ş den 26 çalışanın, Devlet kurumlarından gelen bilgiler doğrultusunda ByLock kullanıcısı olmak iddiası ile disiplin kurulu tarafından işten çıkartıldığını yazıyordu.
Aradan birkaç gün geçti bu seferde çıkartılan 26 kişiden 7 sinin gözaltına alındığı haberini, “THY’den çıkartılan 7 kişi gözaltına alındı” başlığı ile tekrar gündeme taşıdık ve gelişmeleri takip etmeye başladık.
Siz değerli okurlarıma, ByLock uygulaması ile ilgili yaptığım araştırmada aldığım bilgileri sunmak istiyorum.
By Lock, paylaşımların kripto özelliği ile başkalarının erişimini engelleyen bir akıllı telefon uygulaması. Herkesin kullanabileceği bir program değil. Programın en önemli özelliği sadece tarafların kullanıcı adlarını bilmesi ve karşıdan gelen onay kodunu girmesiyle çalışabilmesi olduğu söyleniyor. Kısaca FETO’nun gizli haberleşme sistemi olarak kullanıldığı iddia ediliyor. Bir nevi whatsapp uygulamasına benzerlikleri var deniyor.
Buraya kadar her şeyi duyduk, okuduk. Ancak Teknik A.Ş den ByLock uygulaması nedenli işten atılanlar bu uygulamadan haberleri olmadığını söylüyorlarmış. Bu tür soruşturmalar OHAL Komisyonları tarafından neticeye bağlanıyor.
Ancak bu uygulamada şöyle bir sorun var. Diyelim ki, telefonunuzu çaldırdınız veya çaldılar. Bu kişiler telefonun IMEI (International Mobile Equipment Identity), Türkçe: Uluslararası Mobil Cihaz Kodu. ) numarasını yasal olmamasına rağmen kopyalayıp başka telefona yerleştirilebiliyor. Normalde, IMEI numarası bir telefona ait ve başka bir telefona verilmiyor, sim kartı veya hafıza kartı değiştirilse bile ömrünün sonuna kadar verildiği telefonda kalıyor, bir nevi sizin kimliğiniz ve bir başkası aynı numarayı kullanamıyor.
Havacı okuyucularım bilirler, uçaklara üreticisi tarafından verilen MSN-Üretici Seri Numarası (Manufacturer Serial Number) sadece o uçağa aittir ve sadece bir defa kullanılır. Uçak hangi ülkenin tesciline geçerse geçsin bu numara o uçağın ömrünün sonuna kadar başka bir uçakta kullanılamaz. Bu numara genellikle uçakların sağ ön kapının kasasına perçinle bağlanmış bir plakada yazılıdır. MSN numarasının sökülüp başka bir uçağa takılması kesinlikle yasaktır. Telefonların IMEI numarası uçakların MSN numarasına benzetilebilir.
Hırsızlar, bazen çaldıkları telefonların IMEI kodunu masum bir kullanıcınınki ile elektronik olarak değiştirebiliyorlar. Veya kaçak yolla gelmiş telefonları bazı açıkgöz satıcılar eski kullanılmayan bir telefonun IMEI numarası ile değiştirerek satabiliyorlar. Güvenilir bulmadığınız bir yerden veya piyasa fiyatının altında satılan bir telefon alırken şüphelenin ve *#06* ile ekrana çıkan IMEI numarasını telefonun gövdesi üzerinde (çoğunlukla bataryanın altında gövdede yazılı/basılı oluyor) IMEI numarası ile karşılaştırın. Eğer Farklı ise bu telefonu kesinlikle satın almayın, ilerde başınız çok ağrıyabilir. Ayrıca IMEI numaranızı internette kimseyle paylaşmamanızı öneririm.
Bu bilgileri neden yazdım. Çünkü işten atılan bazıları telefonlarını kaybettiklerini veya satıp yenisini aldıklarını iddia ediyorlarmış. Bu durumda telefonu çalan kişinin çaldığı telefonun İMEI numarasını kopyalayıp kendi telefonuna koyabilmesi mümkün.
Bu durumda emniyet güçleri, kimi FETÖ’cuların ByLock uygulamasına dahil olduğunu anlayabilmek için IMEİ numarasını tespit ettikleri kişileri elleriyle koymuş gibi buluyor ve işleme başlıyorlar. Tabii ki IMEİ numarası bu tür bir mesajlaşmada kullanıydıysa iş kötü. Anında gözaltına alınıyorsunuz. Ondan sonra o telefonun size ait olmadığını anlatabilmek bayağı zor olacaktır.
THY/Teknik A.Ş de ByLock uygulaması kullanıyor diye işten çıkartılanlar, bu tuzağa düşmüş olabilir. Mutlaka ilgili OHAL komisyonlarının, bu tür durumlarla doğruyu, yanlışı ayırabilme metotlarının olduğunu düşünüyorum. Bir çözüm mutlaka olmalı.
Bir an düşündüm de, Teknik A.Ş de ByLock uygulaması kullanıyor olarak işten çıkartılanlar, tek,tek çağrılarak, işten atılacaklarına, örneğin üç ay ücretsiz izin uygulaması ile OHAL Komisyonuna yollansalar. Aklandılarsa geriye alınsalar. Aklanmayanların işlerine son verilebilse olmaz mıydı?
Şimdi bile iş işten geçmiş değil. ByLock kullanıcısı diye işten çıkartılanlar, OHAL Komisyonunca temize çıkarlarsa işe başlıyabilmeliler. Tabii ki bu vicdanın sesi. Yönetimin sesi nasıl çıkar bilemeyiz.
THY’den ilk partide çıkartılan 211 kişinin mahkemelerce geri dönüşe hak kazandığı gelen duyumlarımın içinde. Kurunun yanında yaşın da yandığı, Cumhurbaşkanımızın söylediği üzere, At izinin, İt izine karıştığı sözü çok önemli. Bu söz, gözaltına alırken veya tutuklarken, olayı ve kişiyi ince eleyip sık dokunması amacıyla söylenmiş olmalı.
THY’den çıkartılan 211 kişinin mahkemelerce işe iade alması, yapılan yanlışlığı gösteren en büyük veridir. Her ne kadar THY Yönetimi bu kişiler için mahkemeye sundukları savunmada, FETÖ örgütüne müzahir olmayı ispat edemeyeceklerinden olsa gerek ki, sadece işletmesel nedenler veya verimsizlik adı altında işten çıkartma suçlaması yaptılar. Ancak kamuoyuna verdikleri basın bülteninde bu kişiler için FETÖ örgütüne müzahir olmak yazılıydı. Hal böyle olunca kamuoyu bu kişilerin FETÖ örgütü nedenli çıkarıldığını sandı. Tabii ki bu suçlama tarzı, sadece işten çıkartılan THY çalışanına değil ailesine kadar yansıdı. Babası işten çıkartılan kişilerin çocukları da çalıştıkları işyerinden aynı nedenle işten çıkartılarak aile faciasına yol açtı.
Mahkemeye farklı, kamuoyuna farklı suçlamalar, Cumhurbaşkanımızın “At izi İt izine karıştı” sözcüğüne ne kadar da uygun değil mi? THY yönetimi bırakın işten çıkartmaların doğru olup olmadığı konusunu, aile bireylerini bile mağdur etti. Bırakın bu yanlışın bedelinin nasıl ödeneceğini, Ben bu yanlışın günahının nasıl ödeneceğini merak etmekteyim. Bu günahları işleyen kişilerin İlahi Adalete inanıp inanmadıklarını tabii ki bilemiyoruz.
Sonuç olarak;
Tüm okurlarıma telefonlarının IMEI numarasını öğrenip bir yere kaydetmelerini, telefonları çalındığında, sattıklarında veya kaybettiklerinde yukarıda anlattığım illegal kullanımda mağdur olmamaları için, durumu telefon şirketine ve polise yazılı olarak IMEI numarasıyla bildirmelerini, bir kopyasını saklamalarını öneririm. Kayıp veya çalınmış telefonlarınızın İllegal kullanımı nedeniyle suçlandığınız da ancak bu bildirimin kopyasıyla masum olduğunuzu ispatlayabilirsiniz.