BU MİLLETE NE OLUYOR?

30 yıldır yaz aylarını hep aynı yerde; Avşa adasındaki mütevazı motelimizde yapma durumunda kalıyorum. İş/tatil bir arada geçen bu koşuşturma sırasında; sektörü uzaktan da olsa izleyebiliyorum. Bana gelen e-postalardan ve Adaya gelen sektör çalışanlarıyla yaptığım sohbetlerden, yaşananları anlayabiliyor ve sektörün içinden gelen biri olarak adeta o sorunları onlarla birlikte yaşıyorum.
 
 
Kişilik yapım nedeniyle her zaman güçsüzden yana olmam, her nedense yadırganıyor ve şaşkınlıkla; “acaba altında bir çıkar mı yatıyor?” diye sorgulanıyor.
 
Çalışanlara yönelik THY yönetmeliklerine bile uymayan kırk satır mı yoksa kırk katır mı misali “ya atarım ya da ücretsiz izin talebini imzalarsın” tarzı zorbaca yaptırımlarla 6 aylık ücretsiz izine çıkartılanları dile getirdiğimde “size ne?” sorusuyla karşılaşıyorum…
 
SHGM’nin verdiği bir cezanın yanlışlığını savunup bunu kanıtladığımda, bazı kişiler; cezanın doğru olup olmadığını biryana bırakıp, bir anda haklarını savunduğum şirketle bağlantı kurarak; ya o şirkette işe başlayacağımı, ya da o şirketten nemalanacağımı hayal ediyorlar.
 
Mevzuatta yazılan tüm gereksinimleri yerine getirdiği halde ruhsatı verilmeyen, hatta denetimine bile gidilmeyen bir şirketi savunduğumda; anında, “Tamam, şimdi Sefa İnan’ın orayla ilişkisi vardır, yakında kokusu çıkar “denilerek doğruları savunmamda bile çıkar ilişkisi arıyorlar.
 
SHYO mezunlarının lisans sorunlarını masaya yatırdığımda ve gençlerin haklı sorunlarının çözümü için aylar süren yazılarla ve TV programlarıyla uğraştığımda; karşıma SHYO ve SHGM yönetimleri çıkıyor ve eleştirilere dayanamayan bazı yöneticiler, yaptıklarımızı işgüzarlık olarak değerlendirip mesleki sövenizim yapıldığını iddia ediyor.
 
 
Onlarca Pilot Okulu açılıyor, buralara binlerce Euro akıtan öğrencilere, sonunda lisans veriliyor. Daha sonra ise; bu gençler, yetersiz eğitimle suçlanarak bu kadar yüksek pilot açığı olan bir ülkede, mülakatşansı bile alamıyor. Bu sorunları masaya yatırdığımda; “Sana ne kardeşim, sen pilot musun? Sen işine bak!” biçiminde tepkiler alıyorum. Tabii, kim ne derse desin, ben de kendimden emin olmanın verdiği rahatlıkla ve keyifle, dudaklarıma yansıyan hafif bir gülümseme ile gelişmeleri izliyorum…
 
Sektörde çalışan mesleki grupların içersinden çıkmış havacılık sevdalı birileri kendi aralarında sponsorları, yerleri yurtları olmadan ve hiçbir menfaat gözetmeden bir araya gelip akademi adı altında örgütlenip sivil havacılığımızın sorunlarını ve çözüm önerilerini konuşuyor ve sektöre sunuyor. Birileri tarafından nerdeyse, Ergenekoncu ilan edilip yargılanacaklar.
 
 
   Bu millete ne oluyor? Anlayabilmiş değilim.
 
Sonuç olarak; Yanlışı kim yapıyorsa, kurum-kuruluş-şirket-otorite-kişi vb. kim olursa olsun; eskiden olduğu gibi yine, hatta daha da kararlı olarak karşısındayım. İster şirket sorunları, isterse bireysel sorunlarınız olsun, isimli veya isimsiz her türlü sivil havacılık ihlalini veya tarafınıza yapılan hukuk veya insanlık dışı eylemleri açıklayan iletilerinizi bana belgeli olarak yollamanız yeterli. (Beni tanımıyor ve isimlerinizin deşifre edilmesinden çekiniyorsanız, yollayacağınız iletilerde isim kullanmayabilirsiniz.)Konuyu bilgim doğrultusunda irdeleyip, sıkıştığımda, yani bilgim yeterli olmadığında, Sivil havacılık Akademisi’nin değerli üyelerinin görüşlerini alarak, sorunun çözümüne ilişkin adımları mutlaka atacağımdan şüpheniz olmasın.
 
 
Değerli okurlarım;
Sivil havacılığın her konusunu bilmek ve bu konuda uzmanlaşmak olanaklı değildir. Bu nedenle, sektöre hizmet edebilmek isteyen her branşta deneyimli kişilerin gönüllü birlikteliği sivil havacılık akademisinin kurulmasına olanak sağladı. Artık; yaşanmış ve yaşanması olası birçok konuyu masaya yatırıp uzmanca irdeleyen bir akademimiz var (Buna biz akademi diyelim, siz isterseniz örgüt-birlik-grup vb. ne derseniz deyin…) Senelerdir özlemini çektiğim bu sivil toplum inisiyatifinin, sektörün tüm sorunlarını yeneceğinden zerre kadar kuşkum yok.
 
 
Bu birlikteliğin; en başta otoritemiz olan SHGM’ye olan yararı tartışılmaz.
 
Devlet; uyguladığı düşük ücret politikası nedeniyle, çalışanına özel sektördeki ücretler paralelinde ücretler verememektedir. Deneyimli personel eksikliğini sıklıkla dile getirdiğimiz SHGM’nin, aynı ücret politikaları devam ettiği sürece, değil deneyimli eleman transferinde bulunmak, bünyesinde olan ve zaman içinde kendini yetiştirmiş elemanları bile elinde tutamamakta olduğunu yakından izlemekteyiz.
 
Sivil Havacılık Akademisi üyelerinin sektör analizi ve sektörün mutfağında görev yaparken yaşadıkları deneyimler, kuşkusuz Türk sivil havacılığını istenilen boyuta gelebilmesi için bir şanstır. Bu birliktelikten yararlanmak isteyen otoritenin, bu gönüllü ve her biri kendi mesleki branşında deneyimli olan kişilerden; zaman, zaman brifing alarak, masada değil sahada oynanan oyunları daha net görmeye çalışması sizce de mantıklı olmaz mı?
 
Akademinin sektör analizli toplantıları sonucunda ana başlıklar ile sorunlar ve sorunlara yönelik çözüm önerileri topluma deklere edildiğinde, ilgili otoriteler olan SHGM ve DHMI’den olumlu veya olumsuz hiç ses seda yok iken, birileri bu oluşumdan her nedense rahatsız olmuş. İlginç.
 
Bu kişiler, Türk sivil havacılığının gereksinimi olan çok sesliliğe engel olma adına, içeriği yetersiz ve komik eleştirilerle Türk sivil havacılığının gelişmesini hala uçak sayılarına, sefer açınımlarına, uçulan meydanların sayılarına ve alınan hatır ödüllerine endekslemeye devam ederken, Akademimiz, 4.toplantısını yapma ve bu toplantı sonucunda tüm ulusal basına yönelik bir basın toplantısı düzenlemeyi düşünüyor ve yeni katılımlarla gittikçe büyüyor.
 
 
Değerli okurlar; Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın yanı sıra, SHGM ve DHMI Genel Müdürlerine de yollanan bu bildiriye, Sayın Bakanın dışında, şimdilik bir yanıt alamadık. Sayın Bakan; bildiriyi okuduğunu ve kendisine brifing verilme istemine bizzat şahsıma evet diyerek.Randevunun gerçekleşeceği tarihi ise danışmanı Ömer Sertbaş tarafından referandum sonrası olarak yanıtlamış bulunmakta. TC Hükümetinin Ulaştırma Bakanının verdiği bu söz, bizim için yeterlidir.
 
 
Brifing isteğimize SHGM Genel Müdürü Ali Arıduru ve DHMI Genel Müdürü Orhan Birdal’ın henüz yanıt vermemesini, son günlerdeki yaşanan yoğunluğa bağlıyorum. Bu otoritelerimizin, zaman, zaman sektörün patronlarına ve genel müdürlerine sundukları randevu ve karşılıklı diyalog ortamını, sektörün içinden gelen ve Türk sivil havacılığının daha iyiye gitmesi için uğraşan mutfak işçilerine, kısaca profesyonellerine sunmamaları düşünülemez bile… Bu nedenle; Akademi ile otoritenin arasına kimse girmemelidir.
 
Unutmamak gerekir ki; Sivil havacılığın gelişmesine yönelik konuşacak bir şeyleri olanlara yönelik bir defans anlayışı, kişilere yönelik olarak değil, Türk sivil havacılığının gelişmesine bir tuğlada ben koyayım anlayışına yapılan bir darbe gibi değerlendirilebilir.
 
 
Bu gerçekler eşliğinde; Sivil Havacılık Akademisi üyeleri, ilgili otoritelerin kendilerini dinlemesini ve sorunları ve çözüm önerilerini almalarını rica değil, Türk sivil havacılığı adına talep etmektedir.
 
Çünkü rica etmek, bireysel çıkarlar için geçerlidir. Sektörün içinden gelen kişilerin, sektörün otoritesi olan yöneticilerle, sektörün daha iyiye gidebilmesi adına talep ettikleri görüşme olanağının sağlanması isteğinden daha doğal ve yapıcı bir yaklaşım tarzı düşünülemez.
 
Çünkü bu alt yapısal sorunlar, sadece otoriteleri bağlayacak konular değildir. Bu sorunlar, sektörün içerisinde çalışan akademi üyelerinin ve tabii ki sektör çalışanlarının mesleki hayatlarını hatta yaşamlarını tehdit edecek boyutta seyrediyor ve buna bu kişilerce inanılıyorsa, bu konulara müdahilolmak ve görüşme talep etmek onların da hakkı olmalı diye düşünüyorum.
 
Ancak; siz Akademi üyelerinden bazılarının; kişilik yapılarının veya politik görüşlerinin yapınızla uygun olmadığını düşünüp onları daha baştan tu-kaka olarak görürseniz, çok sesliğinin avantajlarından yararlanamaz ve büyük bir yanlışın içine sürüklenirsiniz.
 
İşin mutfağında çalışarak senelerdir emek veren, ter döken, iç içe yaşadığı, sorunlarını ve onların kök nedenlerini bildiği halde konuşma ortamı yakalayamayan ve aslında bunların nasıl çözüleceği konusunda fikirleri olan bu kişilerin, akademi adı altında bir araya gelerek, gönüllü ve karşılıksız olarak bilgi sunma isteklerinin tek nedeni bence, sadece saf bir vatan sevgisidir.

Exit mobile version