featured

Bu Elbise Size Bol Geliyor

Öncelikle, geçen haftaki yazıma; gerek yorumlarıyla, gerekse telefon ve e. mailleri ile yoğun olarak katılan, konuyu benimle paylaşan tüm okurlarıma ve arkadaşlarıma teşekkür ederek başlamak istiyorum. 
Adı geçen yazımızdan sonra, özellikle THY çevresinde; bu yasa değişikliğinin gerçekleşmemesi için, toplumu bilinçlendirme çalışmaları ve imza kampanyalarının düzenlendiğini görmek, yasa ile ilgili yazımın ve uyarılarımın boşa çıkmadığını göstermektedir.
Bu yasa tasarısının üstüne gidildiği takdirde, geriye çekilme ihtimalinin olduğunu da bir daha belirtmeden geçemeyeceğim.
Eski bir meslektaşınız olarak; bu önemli konuda sizlerle kişisel kazanımımı paylaştığımı ve gelebilecek tehlikelere karşın, aynı durumda olan kitlelerin harekete geçmesi için bu konudaki son görevimi yaptığıma inanıyorum. Bundan sonrası, aktif olarak çalışan meslektaşlarımın birlikte mücadele gücüne kalmaktadır.
Değerli okurlarım;
O kadar çok yazılacak konu var ki, inanın bu hafta yazı yazmaktan çok, konu seçmekte çok zorlandım. Bütün bir hafta boyu, tüm medyayı sizler kadar ben de izledim. Ve Sayın Bakanın “THY’nin imajını tekrar kurtarabileceği” ifadesini okurken, konuya başka bir bakış açısıyla bakmaya karar verdim.
Aslında bu hafta, RJ dosyasını açıp, deve kurban etme olayının estetik görüntüsünden farklı olan arka planını, sonra Sayın Şükrü Can’ın bu olayda ne kadar sorumlu olduğu, tüm kabahatin Sayın Can damı yoksa bu olayda başka suçlularında olup olmadığını, RJ’lerin yapımcı firması AVRO’nun, Sayın Temel Kotil’in bu konuda “uçaklarda imalat hatası vardır” cümlesi yüzünden THY’ye ödettiği fatura bedelinin 22 Milyon USD civarında olduğunu ve iade edilen 11 uçağın, ortalama 3’er ay bakım süresi düşünüldüğünde, ortaya çıkan 33 aylık kira bedelinin hala THY’nin borcu olarak bulunduğunu ve bu rakamlar birleştiğinde; AVRO firmasından nerdeyse bu uçakların mülkiyetinin alınabilmesinin mümkün olduğunu anlatacak, bu kira borcuna karşılık, yapımcı firma AVRO’nun THY’den RJ simülatörünü, motorlarını ve yedek parçalarını da istediklerini vb. yazacaktım.
Ayrıca, uçakların iade edilmesine neden olan korozyon sorununun; imalat hatasından mı, yoksa bu konuda THY Teknik’in de yanlışının olup olmadığını yorumlamaya çalışacak tüm dünyaya rezil ettiğimiz RJ uçaklarının gidişi şerefine GÜLLÜ’yü (kurban edilen devenin ismi) kurban ettiğimiz uçakların ilk jenerasyon ürünü BAe 146’lardan, 400’e yakınının dünyada hala uçtuğunu belirtecektim.
Bu konudaki araştırmamın sonuçlarını, başka bir hafta, daha ayrıntılı ele alıp yazmayı planladığımı duyurmak isterim.
Bu hafta, yine sizlerle yoğun olarak paylaşabileceğim ve belki de çok eleştirileceğim bir konuyu gündemime aldım. Her zaman yazdığım yazılardan farklı olarak; teknik bir konu yerine, sosyal bir konu seçerek, düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istedim. Ve bu sayede de bu konuda yanlış düşünüp düşünmediğimi de test etmiş olacağımı düşündüm.
Şimdi, sizinle özenle hazırlanmış özel bir davete ya da lüks bir restorana birlikte gidelim. Bilirsiniz, buralarda elimizde olmadan etraftakileri izlemek ve “acaba tanıdık biri var mı?” diye bakmak doğaldır ve çoğunlukla da çevremize, ortama da şöyle bir bakarız.
Bu tür bir bakış attığınızda, genellikle oraya uygun davranışlar içersinde olmayan, kılık kıyafetiyle davetin veya yerin özelliği veya ağırlığına uygun düşmemiş insanlar hemen gözümüze çarpar.
Başka yerlerde veya ortamlarda görüpte, normal karşıladığınız bu tür davranış veya giyim biçiminin bazen ”ben buraya ait değilim” der gibi bağırdığına şahit olmuşuzdur. Yakışmamış ve uygun olmamıştır.
Şimdi “Sefa İnan, nereye gelmek istiyor?” diye düşüneceksiniz.
Konuyu açmak gerekirse; Sayın Binali Yıldırım’ın dediği gibi, THY’nin imaj konusu çok önemlidir.
Çok zor kazanılan, fakat en kolay kaybedilecek bir kavramdır imaj. 
THY’nin imajını temsil eden, yöneticileridir.
THY, dünyada layık olduğu imajı yakaladıysa, uluslararası bir şirket olma özelliğini taşımaya devam ediyor ve dünya büyükleri arasında yerini almak istiyorsa, imaj problemini etkileyecek, estetik olmayan tutum ve davranış biçimlerinde son derece dikkatli olmalıdır. Çünkü, dünya THY’yi ve onun personelini, hatta Türkiye’yi ve halkını o yöneticilere bakarak gözlerinde canlandıracaklardır.
Siz, Sayın THY yöneticileri! İzlediğim kadarıyla; beraber olduğumuz birçok davet dâhil, sizleri, eşli katılımın yapılmasının daha uygun düşeceği yerlerde, her nedense hep yalnız gördüm.
Merak ettim, inceledim; evliymişsiniz. Bu tür sosyal çevreler içerisine girerken, en azından Sayın Başbakanımız ve Sayın Ulaştırma Bakanımızın göstermeye çalıştığı uyum, sizde nedense yok.
Sayın Bakanımızın içkili yapılan bu tür toplantılarda, içki içilen ortamlarda eşiyle bulunduğunu ve karşısındaki grubun içki içmesinden rahatsız olmadığını, bizzat gözledim.
Sayın Başbakan ve Sayın Bakan bu tür davetlerde yanlarında eşlerini bulundurarak ortama ayak uydururken, sizlerin hiç birinize eşlerinizin eşlik etmediğini gözlemleyebilme olanağım oldu.
Şüphesiz, imaj; sadece restorandaki giyim-kuşamdan ya da eşlerin yanlarında bulunmasından oluşmuyor… Üzerinizdeki şık giysinin yanında çağdaş insan olmanın gerektirdiği kültürel birikime uygun insan davranışları sergileyebilme yeteneğimizin de gelişmiş olması gerekiyor.
İnançlarımız hepimiz için değerlidir ve vazgeçilemez. Ancak, hiçbir inanç için de toplumsal konumumuzun zedelenmesine, yitirilmesine izin verilemez. Çoğulcu bir yaklaşımla çağdaş yaşama ters düşmeden de bir arada olunabilinir.
Yoksa, aynı tavır ve düşünce ile bu süreç devam ederse, Yani, Şarklı kafanıza rağmen Avrupalı gibi görünmeye çalışırsanız yukarda anlatmaya çalıştığım uyum sorununuz ortaya çıkar ve smokin in altına bot giyen biri gibi sırıtırsınız. Ve bu uyumsuzluğunuz sayesizde, bu apronda ve hangarlarda daha çok develer kesilir, insanlar kan gölüne basarak ellerinde et parçaları ile objektiflere poz verir ve siz de dünyada THY’nin imajını yakalamak için, boşuna oraya buraya koşarsınız
.
Sizler, Türkiye’mizin dünyada en çok tanıdığı ve imajı en yüksek bir kurumunun yöneticilerisiniz.Davranışlarınız, konuşmalarınız ve yaşam tarzınız bizleri de temsil etmektedir. THY’nin imajı, sizin yönetimde bulunduğunuz birkaç sene içerisinde oluşmadı. Sizin göreviniz, THY’nin imajını değil azaltmak, daha da ileriye götürmektir. Onun için sizler, size miras kalan THY imajını tüm dünyada kaybettirecek davranış biçimlerinde olamazsınız.
Tüm dünyanın gözü önünde yaşanan Güllü olayında, çöl kültürünü çağrıştıran bu davranışların özellikle dünyaya açılan penceremiz Atatürk Havalimanımızda gerçekleşmesi dünyadaki imajımız açısından iyi olmamıştır.
Çünkü, bir yandan Star Alliance gibi önemli bir birliğe entegre olmaya çalışırken, “Garplı düşünüp, Şarklı hareket edemezsiniz”.

Ederseniz, yukarıda sözünü ettiğim gibi, önemli bir davette, üstüne uygun bir kıyafet seçememiş ve üstündeki elbiseyi emaneten taşıyan kişinin konumuna düşersiniz. Umuyoruz ve diliyoruz ki, elbise dolabınızda Türkiye’yi AB gibi, Star Alliance gibi uluslararası davetlerde küçük düşürmeyecek bir kaç uygun kıyafetiniz bulunuyordur.

Saygı ve iyi haftalar dileğimle.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir