BİZİM CUMHURBAŞKANIMIZ VE ÖTEKİ BEYEFENDİLER

Değerli okurlarım, havacılığımızın malum cemiyeti bugünlerde Cumhurbaşkanlığı Külliyesini ağzından hiç düşürmüyor. Haber ajansları aranıyor, gazeteciler davet ediliyor, hatırı sayılır kişiler araya sokuluyor ve kamuoyundaki mevcut algı üzerinde iyileştirme operasyonları yürütülüyor. Ben ise Hatice’ye değil neticeye bakarım.
Malum cemiyetin çalışanlarının beş aylık, şube saymanlarının ise üç aylık maaş alacağının olduğu iddia edilen bir ortamda neyin kavgası veriliyor anlamak mümkün değil. Satışları devam eden gayrimenkuller bir tarafta, bankaların içerisine gireceği takip süreçleri diğer tarafta, alacak tahsili için icra dairelerinin yolunu tutanlar öteki tarafta iken ve söz verdiklerinizi dahi yerine getirememişken siz neyin haberini yaptırma derdindesiniz beyefendiler.
Şubelerin kapatılma korkusu nedeniyle sesini dahi çıkaramadığı bir ortamda siz nasıl bir demokratik yönetim şeklinden bahsediyorsunuz? Vakıf işletmelerinizin kaç tanesi kârlılık elde ediyor? Kurucu vakfınız malum havacılık eğitim kurumunuzun cari maliyetlerine destekte bulunabiliyor mu peki? Mali darboğazın organizasyonun her hücresine nüfuz ettiği bir ortamda siz neyin derdindesiniz beyefendiler.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ın borç sorununuzu çözeceğini ve ilave gelir getirici imkânlar sunacağını yine sizler basına servis etmeye başladınız. Peki, bunu neden yapsın? Görevlendirmelerini gerçekleştirmediği, stratejileri üzerinde tasarruf kullanamadığı, iktisadi faaliyetlerinden hazineye gelir kaydetmediği, eş dost tanıdığın ve ikinci baharını yaşayan emeklilere istihdamda öncelik sağlandığı bir cemiyete neden imtiyaz tanısın? Neden sizin borcunuzu, harcınızı, cezanızı, faizinizi memleketin sırtına kambur yapsın? Ülke menfaatleri açısından diğerlerinden farkınızı izah edebilir misiniz beyefendiler.
Bırakın artık algıyı yönetmeyi; neticeye gelin, ortaya somut gelir getirici projeler koyun! “Evet, işte bu sizin projeniz ve başarı elde etmeye başladı” diyelim; övünelim! Havada olan burunların artık aşağıya inme zamanı geldi; düşmanınızı da dinleyin, size söylemek istediği şeyler olabilir. Etrafınızdaki kendini kurtarmaya çalışan ve öncelikle şahsi menfaatlerini gözeten insanlarla aranıza biraz mesafe koyun, tarafsız ve objektif olun. Askeri karargâh değil; ülkenin en önemli kıymetlerinden birini yönetiyorsunuz beyefendiler.
Malum havacılık eğitim kurumunuzdaki pilot olmaya çalışan öğrencilerin günahına daha ne kadar girilecek peki? Önce disiplin soruşturması tehdidi, sonrasında teorik yer derslerinde gözetilen seviyenin geçilemeyecek düzeylere çekilmesi iddiaları nelere dalalettir? Acaba uçuracak finansmanın olmamasına mı yoksa uçuş okulunun olmayan kapasitesine mi? Peki bu öğrencilerin ve ailelerinin günahı nedir? Tek hataları kamuoyundaki yer edinmiş olan isminize aldanmak. Yazıktır, günahtır, vebaldir, kul hakkıdır beyefendiler.
15 Temmuz 2016 FETÖ/PDY darbe girişimi sırasında ve sonrasında bizler yani demokrasi âşıkları; hainlerin kontrolündeki tankların ve silahların önüne paramparça ve delik deşik olan bedenleri, etten duvarları, kocaman yürekleri koyduk. Peki ya siz nelerinizden vazgeçebildiniz? O gece neredeydiniz, yurtdışına neden çıktınız, neden vatanın selameti tehlike altındayken canınızı siper etmediniz, darbe girişiminden kaç gün sonra geri geldiniz? Vatan sevgisi bu mudur; bize hariçten gazel okumayın beyefendiler.
Benim sindiğimi ve sustuğumu zannedenler, ben susmayacağım! Şuana kadar hep zafiyetlerinizi, yanlışlarınızı ve hatalarınızı haykırdım, haykırmaya da devam edeceğim; ta ki gidişat doğru yolu buluna kadar, ta ki yanlış insanlarla yolunuzu ayırana kadar. Bizler Allah korkusu olan insanlarız; sağı-solu aratıp adli-idari makamlara müdahale ettirerek kimsenin günahına girmeyiz beyefendiler.
Haftaya görüşmek üzere.

Exit mobile version