BİR ZAMANLAR TASSA

1993 MÜCADELE YILLARI -1 “TASSA”
1 Nisan 1991’de THY’de başlayan grevin henüz üçüncü veya dördüncü günündeydik. Gün  boyu dolup dolup boşalan İncirli’deki Hava İş Sendika salonu yine alabildiğine kalabalıktı. Salondaki uğultuyu bastırmak adına herkes birbiriyle olan sohbetini biraz daha yüksek sesle anlatmaya çalışıyordu. Salonun sağ tarafında kumral saçlı, mavi gözlü bir kadının etrafını çevreleyen gruba grevin neden başarılı olması gerektiğini, işverene karşı nasıl dik durulabileceğini, grev kırıcılarla nasıl mücadele edileceğini heyecanlı ama kararlı bir ses tonuyla anlatması dikkatimi çekti ve söylediklerine biraz kulak misafiri oldum. Bu kadının kim olduğunu çözmeye çalışırken salonun kapısında Hasan Cihan belirdi. Ona yaklaştım ve bu kadının kim olduğunu sordum. “Kabin memuru Zerrin Güner”, dedi kısaca ve arkasından ilave etti; 1980 yılındaki grevde de bulunduğunu, Demokratik Birlik Grubu içerisinde yer aldığını ve mücadeleci bir arkadaş olduğunu gururlanarak anlattı.
Benim Zerrin Güner ile olan ve bugüne kadar hiç sarsılmadan süren yoldaşlığım o gün başladı.
 Zerrin Güner, 38 gün süren grev bittikten sonra işten atılmış, dokuz ay süren hukuk mücadelesinden sonra mahkeme kararıyla işine geri dönmüş, döndükten sonra da TASSA seçimlerine girerek o zamana kadar herkesin yıkılmaz dediği Neşe Kocaoğlu dönemine genel kurulda  noktayı koymuş ve TASSA’ya başkan olmuştu. Bir çok ortak çalışmamız da bu döneme denk gelmişti.
 1993 yılının 12-13 şubat tarihlerinde THY’de ve HAVAŞ’ta grev oylamasına gidilmiş, bu grev oylamasında en fazla  gürültünün koptuğu yer Uçuş İşletme olmuştu. Sendika temsilcileri dahi işten atılma endişesiyle sandık başına gitmemişler, sandıkların başına yukarıda fotoğrafları olan beş yiğit kadın, beş yiğit TASSA’cı geçmişti. Sandıklara sahip çıkıp zorla dayatılan bir oylamada işçilerden ve sendikal mücadeleden yana tavır koymuşlardı.
 Zerrin Güner’in “Biz birer süs bebeği değiliz. Bizim işçi olarak toplu sözleşmeden doğan haklarımız var.” sözleri  kabin memurları arasında dilden dile dolaşıyordu. Ancak TASSA’nın bu konudaki çabası yetmemiş ve grev oylamasının sonucu ‘Hayır’ olarak çıkmıştı.
 THY işvereni, 12-13 Şubat 1993’de yapılan grev oylamasından sonra greve ‘Evet’ diyen ve bunun için mücadele edenleri cezalandırmak için harekete geçmişti. Bunların başında TALPA ve TASSA yönetimleri geliyordu. Özellikle TASSA’nın başındaki kişi, yani Zerrin Güner kesinlikle atılmalıydı. 1991 yılındaki grevin örgütlenmesinde de aktif rol oynamıştı. Bu kadın aslında sadece işverenin değil, sendikacıların ve bazı uçucu personelin de gözüne batıyordu.  Zira Zerrin Güner sendikanın veya sendika yöneticilerinin yapamadığı bir çok şeyi başarmış; sendika yöneticilerine, sendikal mücadeleyle ilgili  neredeyse ders verir hale gelen bir çok olaydan dolayı sendika yönetiminin nazarında muhalif bir çizgi oluşturmuştu.
 1 Nisan 1993, Perşembe günü Milliyet Gazetesi’nde yayınlanan bu resim çekildiğinde oradaydım. TASSA’nın Ataköy’deki dernek merkezinde basın toplantısı vardı. Bu toplantıya basının gelmesi için ne büyük bir çaba gösterdiğimizi unutamam. Basın açıklamasından önce TASSA Yönetim Kurulu toplantısında  Zerrin Güner, o yumuşak, sakin ama kararlı ses tonuyla:
‘’Arkadaşlar biz bu mücadeleye bilerek girdik, Uçuş İşletme’de greve ‘Hayır’ çıkmasının en büyük nedeni, sendikanın bu konuda etkin olmaması ve sendika temsilcileri de dahil sandıklara sahip çıkılmamasından kaynaklanmıştır. Biz de bunun hesabını soracağız. Bunun hesabını Hava İş Yönetimi kamuoyu önünde verecektir. Biz onur mücadelesi verdiğimiz için işveren tarafından hedef seçildik. Asla pişman değilim ve mücadeleye devam edeceğiz’’ diyordu. Yönetim kurulundaki arkadaşlar bu duygusal ve yürekli seslenişi gözleri dolu dolu dinlemişler, bazı arkadaşların gözyaşları  yanaklarından sessizce süzülmüştü.
 Kolay değildi. THY tarihinde ilk defa TASSA Yönetimi komple işten atılıyordu. Bu insanların sorumlulukları, eşleri, çocukları ve kısaca bir hayat düzenleri vardı. Bunların hepsi şimdi yerle yeksan olmuştu. Buna karşı mücadele edebilecek güçleri hala vardı. Ancak en yakınlarındaki kabin memuru arkadaşlarının umursamaz ve korkak tavırları onlara çok ağır geliyordu. Onlar için yıllarca sürecek yeni bir mücadele dönemi de başlıyordu.
 Yaklaşık bir yılımı gece gündüz demeden bu, işine son verilen TASSA yönetimiyle birlikte geçirdim. Bu mücadeleci beş kadını hiç yalnız bırakmadım. Eşim ve çocuklarımla beraber, evimizin sofrasındaki zeytine kadar onlarla paylaştık.
Bir peçeteyi dört parçaya bölüp paylaşarak kullandıklarına, çantalarında beş kuruş paraları yokken TASSA’ya, onları ziyarete gelen arkadaşlarına “Hiçbir şeye ihtiyacımız yok.” dedikleri anlara çok şahit oldum. Hep güler yüzlü ve hep çok güzeldiler.
Hepsi de çok onurlu ve gururluydular. Hostesleri hafife alanların boğazlarına birer demir leblebi gibi dizilmişlerdi. Direnişçi kadınlar rolünü çoktan hak etmişlerdi. Ezik ve kabullenen figürlere inat kabin memurlarının onurunu temsil ediyorlardı. Çok fazla şey var o dönemde yaşadığımız. Bu köşeye sığdırmak mümkün değil elbette. Ancak başlı başına bir kitapta anlatmakla mümkün olabilir.
 O zamanlar Türkiye’nin tek özel TV kanalında işten çıkarılan TASSA Yönetiminin konuk edileceği  günlerce önceden anons edilmesine rağmen, nedense son anda yayından kaldırılmış ve Türkiye’nin başka önemli sorunları canlı yayında araştırmacı gazetecilik örnekleri verilerek anlatılmıştı. Aylar sonra söz konusu programın yayınlanmasına engel olan bir THY yöneticisinin sağda solda böbürlenerek bunu anlatmasına da hep beraber şahit olmuştuk.
Merak edenler için söyleyeyim; bahsi geçen program, Uğur Dündar’ın hazırlayıp sunduğu Arena Programı idi. Sloganı ise “Özgürlükler bir gün hepimize lazım olabilir.” Ne acıklı ve ironik bir durum değil mi?
 Benim için Zerrin Güner THY’deki  Clara  Zetkin’di ve ondan çok şey öğrendim. Evde, işte, sokakta tüm zorluklara karşı mücadele eden ve bunu hiç şikayet etmeden olağanüstü bir irade ile ortaya koyan bu devrimci kadının önünde saygı ile eğiliyorum.
 Bugün o, TASSA dernek merkezindekiler şunu bilmeliler ki, hala o duvarlarda verilen bu mücadelelerin gölgeleri var. Toplantılar yaptığınız o mekanlar, mücadele edenlerin gözyaşları, emekleri ve karşılığı hiçbir zaman ödenemeyecek bedeller ile kazanılmıştır.  Tüm bunları, bugün “İşveren ne der?”, diyecek diye, en doğal ve yasal hakları konusunda bile tek bir cümle etmeyen veya edemeyenlere belki bir ders olur diye yazıyorum.
 Haftaya mücadele yıllarındaki TALPA’yı yazacağım.
Saygılarımla…
(Soldan sağa) Canan Topcuoğlu, Gülçin Karakkuş, Zerrin Güner Aynaoğlu, Hande Vural, Leyla Saral (ve resimde yer almayan Ayşegül Tuncay)
Son Dakika Havacılık Haberleri | Türk Hava Yolları, Pegasus, Sunexpress, Corendon, Havacılık, Havayolları, Havalimanları, Havaalanları, THY, Hostes, Pilot, Uçak, Kabin memuru, SHGM, DHMİ 2017 05 16 PHOTO 00000049 1

Exit mobile version