BİR TEKNİSYENİN SERZENİŞİ…

thy-teknik-okur-mektubu

Türk Hava Yolları Teknik AŞ. teknisyeni tarafından tarafımıza gönderilen mesajda THY Teknik Yöneticilerine seslendi.

İşte THY Teknik Çalışanı’nın O mesajı;

Değerli THY Teknik AŞ. Yöneticilerine; 

Malumunuz üzerine Mart ayından bu yana ülkemizde ve tüm dünyada etkisini göstermekte olan Covid-19 salgını şirketimizi de olumsuz yönde etkilemiş olup iş barışını korumak ve kimseyi mağdur etmemek adına ücret indirimine gidilmesi yönünde karar alınmıştı.

Yaşanan bu süreçte her kesimden çalışanın ücret kaleminden belirli miktarlarda kesinti yapılması doğal olarak olumlu olumsuz birçok tepkiyi beraberinde getirmiş olmasına rağmen, olayın vahim tarafı artık bir gelenek haline gelen belirsizlik ortamının yeniden inşa edilmiş olmasıdır. 2012 yılından beri görev yaptığım bu firmada çalışıyor olmak, gençliğimizin en verimli çağlarında kariyer seçimi yaparken, geleceğimiz adına verilmiş en doğru karar olması gerekirken, ülkemizde zirvede, dünyada, sayılı bakım firmaları arasında yer alan şirketimiz,  binlerce çalışanını yıllardır süregelen belirsizlik ortamında psikolojilerinin darmadağın olmasına ve hayallerinin gözlerinin önünde eriyip yok olmasını izlemeye mahkûm bırakmıştır.

Bu söylemler sadece son yapılan ücret indiriminden kaynaklanan bir isyan değil bir birikmiş ilgisizliğin sessiz haykırışlarıdır. Sessiz diyorum çünkü bugüne kadar derdimizi anlatacak bir ortam, işimizi önemseyen bir yönetim, taleplerimizi dinleyen bir kurum maalesef bulamadık. Birçok çalışma arkadaşımızın şahit olduğu ve uyguladığı üzere tesislerimizin inşa olduğu günlerden bu yana tesisinden uçağına kadar her karışında emeğimiz olan bu iş yerini kendi ellerimizle ilmek ilmek dokuyarak bugünlere geldik.

Hepimiz kendi işimiz gibi sahiplendik bir damla suyundan kibrit çöpüne kadar milli servet bildik zayi etmedik kazandık ve kazandırdık. Kâğıtta yazan kurallar kadar yazmayan kurallarda vardır her işimizde kendi malımız gibi davrandık. Biz kurallar çerçevesinde şirketimizi kâra götürecek her adımı atıp zarara götürecek her işten uzak durduk. Yaptığımız iş, binlerce kişinin ekmek yediği bu sofrada, ortak aklın ve yapılan planlamanın vücut bulduğu, sorumluluğu basite indirgenemeyecek kadar büyük bir iştir.

Her işi yapabilecek belli bir kapasite vardır bu sebeple ki bir işi yaparken yapan olduğu kadar maalesef yaparken yıkan da vardır. Bu iş hem akıl hem beceri gerektirir. Her meslek dalı için geçerli işleri ayakta tutan zaten bir avuç adam vardır, onları da küstürüp şirketten uzaklaştırmanın kimseye bir yararı yoktur. Sağlıklı düşünebilen, işini benimseyen ve ne yaptığını bilerek hareket eden her teknisyen kurallar dâhilinde ufak dokunuşlarla, ince nüanslarla, olayı farklı açılardan inceleyerek oluşturduğu bakış açısıyla aldığı maaşın binlerce mislinin zayi olmasını engelleyebilir, engellemiştir de.

Sorumluluk  alarak, sorular sorarak, araştırarak işin kolayını değil de zorunu seçerek ,saatini doldurarak değil de zahmet çekerek, emek vererek işinin gereği olduğu için değil özverili olduğu için, vicdanının sesine, yetimin malına değer verdiği için  binlerce çalışanın ömür boyu alacağı maaşı çoktan kâr hanesine yazdırmıştır. Bu mesleği birçok kişi yapabilir ama bunu herkes yapmaz. Yaptığımız işin hammaddesi pazarda satılmadığı gibi ucuz da değildir ki, kazanmaya kurtarmaya çalışmayalım.

Kar edeceğiniz nokta çalışanın bordrosunda değil onun gönlündedir. Değeri binlerce ve milyonlarca dolarlarla  ifade edilen uçak parçalarının ve komponentlerinin ve ana sermayemiz olan uçakların ve onları kullanan milyonlarca yolcunun güvenliğinin ve şirketimizin kâr ve itibarının tüm yükünü ve sorumluluğunu üstlenen bu meslek dalının hak etti saygı, itibar ve mesleki ücret, benzeri görülmemiş seviyelerde yer almaktadır. Herhangi bir eğitim, zekâ veya sorumluluk gerektirmeyen bazı meslek dalları kadar değer verilmeyen mesleğimiz, maddi olarak ta birçok mesleğin çalışma ücretlerine Türkiye şartlarında bile ezdirilir hale gelmiştir.

Buradaki çoğu teknisyen Türkiye’nin seçkin üniversitelerinden mezun olmuş, eğitim seviyesi yüksek insanlardan oluşmakta ve önemli bir kısmı öğretmenlik gibi değerli bir mesleğin kazandırdığı sorumluluk bilinci ve ahlakıyla uçaklara bakım yapmaktadır. Biz bugünlere hep beraber el birliğiyle geldik. Şirket bizimle, bizde bu şirketle var olduk. Hatasıyla doğrusuyla beraber büyüdük ve bugün yine bu zorlukları beraber göğüslemeye devam ediyoruz.

Tam bu noktada beni ve tüm çalışma arkadaşlarımı geceleri uykusuz bırakan, yatağında huzursuz eden, evinde yüzünü düşüren soru işaretleri yine ve yeniden beynimizi kemirmeye, ruhumuzu karartmaya ve hayatımızı mahvetmeye başlamıştır. Birçoğumuz bugünlere gelen zorlu süreçte maalesef stres hastalıkları ile mücadele ettik ve etmeye devam ediyoruz. Tüm zorlu süreçleri yarın gelecek güzel günleri bekleyerek göğüsledik ve gelen noktada kargaşadan stresten bilinmezliklerden uzak aydınlık bir gelecek bulmayı beklerken yerine ucu görünmeyen yeni tünellere girdiğimizi görüyoruz.

İşe girdiğimiz ilk yıllarda, yetişmiş bir teknisyen olmadığımız gerekçesi ile maddi anlamda ezildik buna rağmen bu mesleğe gönül vererek her şey ileride düzelecek umuduyla geleceğe bir yatırım olarak görüp kendimizi geliştirdik, daha güzel günlerin gelmesini beklerken, adım adım geldiğimiz bu noktada daha ne kadar kötü olabilir dediğimiz yerde artık şaşırmaz olduk.

Mezun olduğumuzda idealleri olan  özgür düşünebilen, hevesli, üreten, yeniliklere açık olan, geliştiren bireyler iken  aileleri ve ekonomik sorumlulukları sebebiyle susmak zorunda kalan sendikasını bile seçemeyen, çıkmak istediğinde ise fetövari hareketlerle suçlanan ve ailesini zor durumda bırakmaktan korkan, hakkını bile aramaktan korkar hale getirilen bireyler haline devşirildik. Bu şirket herkesin çalışmak için can attığı bir şirket olması gerekirken, ilk fırsatta herkesin terk etmeyi düşündüğü bir yapıda olmamalıydı. Mevcut şartların zoruyla değilde, eskiden olduğu gibi gönül vererek çalışmakta gurur duyulan bir şirket olmalıydık. Mevcut ekonomik şartlar ve var olan borçlarımız içinden çıkılmaz bir hal almış hesap kitap tutmaz hale gelmiş, mevcut ortam bizi yeni arayışlara ve ek iş yapmaya sürüklemiştir.

İnsanların bir kısmı bankalara borçlarını ödemek için evini, arabasını satmakta büyük çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu bir kısmı ise sadece İstanbul şartlarında kirasını verdikten sonra karın tokluğuna çalışmakta ve yarın bir şeylerin düzelmesi umudu ve umutsuzluğu arasında çaresizce olacak bitecek olanı beklemektedir. Ruh sağlımız ciddi anlamda bozulmuştur işimize odaklanamaz durumdayız ve yapılan küçük hataların sıklığını gördükçe daha kötüsünü yapabilecek olma ihtimalinin oluşturduğu korku ve baskı bizi her zamankinden daha fazla yıpratmakta ve yormaktadır. Lütfen mesleğimize saygı duyun önemseyin bizlere kendini değersiz hissettirmek yerine THY de çalışıyor olmanın ayrıcalığını hissettirin, gururunu yaşatın. Ebetteki bu zorlu süreçte yapılması gereken fedakârlıklar yapılacaktır fakat bu şekilde değil. Dünya normalleşmeye giderken insanların hayatını planlayabilmesi için sürecin devamında önünü görebilmesini sağlamak gerekmektedir.

Tüm içtenliğimle yazdığım bu satırları okumasını ve bizleri anlamasını umut ettiğim şirketi idare eden siz sayın yöneticilerimizden bazıları “isteyen tazminatını alıp çıkabilir” dediği noktada hatırlatmak istediğim yıllardır emeğimiz olan bu şirketin kurucusu, direği ve değişmeyen demirbaşları teknisyenler ve diğer çalışanlardır. Kimse hak ettiği karşılığı aldıktan sonra buradan başka bir yerde çalışmayı istemez. Çünkü buraların her karışına emek verdik, gençliğimizi verdik. Bu düşünceye ve bilince sahip çalışanları küstürmek, zor duruma düşürmek ve imkanını bulduğunda buradan gitmesini düşündürecek ortam ve koşuları oluşturmak hem bu şirkete hem çalışana karşı bir vefasızlık örneğidir  ve izlenmesi gereken en son siyasettir.

İçimizdekileri en sade şekilde ifade edebildiğim bu cümlelerin sonunda siz yöneticilerimizden talebimiz mesleğimizin değerini, içimizdeki duyguları ve hissettiklerimizi bizler adına karar alırken yada bu kararların alındığı ortamlarda dile getirmeniz ve haklarımızı korumanızdır. Her birimizin birbirinde hakkı var ve hepimiz ince bir pamuk ipliği ile birbirimize bağlıyız. En azından bizlere bir açıklama yaparak soru işaretlerimizi gidermeye bizleri bir düşman olan iki taraf gibi değil de bir aile olan ,bir olan, tek olan bir yapıya büründürecek adımlar atılmasına vesile olmaya sizleri davet ederek sözlerimi sonlandırıyorum.

Daha mutlu günleri hep  beraber görmek dileğiyle …

Exit mobile version