Değerli okurlarım. Ülkemiz çok zor günlerden geçiyor. Havacılık sektörümüz de öyle…İşten atılma korkusu birçok çalışanın başında Demokles’in kılıcı gibi sallanıyor. Bu hafta, sizleri biraz gülümsetebilmek için içinden geçtiğimiz bulunduğumuz bu güç koşullarda bir havayolu CEO’sunun neler düşündüğünü yazdım. Bundan sonra da her hafta yazılarımın sonunda bu günlüğe devam edeceğim. Umarım beğenirsiniz.
– İşler kötüye gidiyor, Tasarrufa başlamak lazım. Önüne geleni doldurmuşlar birader. Hemen adam atmaya başlamalı…
-Bu Personel Müdürünü çok tuttum. “10 tane düz çalışan yerine bir tane pilot atalım aynı parayı tasarruf ederiz .” dedi. Böylece daha az adam atacağız, fazla gürültü çıkmayacak…
-Baş pilota bu hesabı söyledim, bozuldu. Neymiş efendim “işler tekrar açılınca pilotlar bize güvenip gelmezmiş.” Sinirlendim , parası ile değil mi kardeşim, kim ne veriyorsa 5 fazlasını verir istediğim kadar pilotu toplarım, bu kadar basit…
– Baş pilot kafamı karıştırdı, en iyisi kabine ağırlık vermek…Zaten ne yapıyorlar ki? Bildiğin uçan garson ! Personel Başkanına söyleyeyim, gözünün üstünde kaşı olanları listelesin… Bundan sonra her sabah tırnak kontrolü yapsınlar, tırnağı biraz uzun olanları “hijyen” deyip atalım..
– Bu Personel ünitesi çok becerikli,,,Bir liste geldi dört dörtlük…Geçmişte ceza alan, rapor alan kim varsa yazmışlar…Bu ne yaa..Hostes kızımız geçen yıl 2 gün rapor almış…Hasta olmayacaksın kardeşim, kendine iyi bakacaksın..Bir çuval para veriyorum sana, iç portakal suyunu nezle-grip olma !
– Yeni listede kılık kıyafeti bozuk olanları da eklemişler…Fularını nizami bağlamayanlar, kravatını yakaya oturtmayanlar, pantolonunda çift çizgi ütüsü olanları da koymuşlar…Bu işte yaa…Kılık kıyafet önemli..Özen göstereceksin..Koskoca kurumsal kimliği temsil ediyorsun…
– Geçen biri mail atmış. Neymiş efendim “Sabaha karşı annesi rahatsızlanmış, onu hastaneye götürmüş, uçuşa gelememiş. Bu nedenle savunma istenmiş.” Bana ne senin annenden yaa…Annen benim personelim değil ki. Bunu okurken aklıma geldi. Hep çoluğunu çocuğunu anasını babasını bahane ediyor bu kabin memurları…Acaba Çocuk Esirgeme Kurumu ile anlaşıp bir proje mi geliştirsek…”Kabin Memuru Yetiştirme Programı.” Nasılsa hiçbirinin anası babası yok, bahaneleri de olmaz…Bir de 40 yaşına kadar “evlenme yasağı “getirsek süper olur…Çocuk dediğin dert zaten. Yok hastalandı, yok yaş günü, yok okula başladı yok mezuniyet töreni, yok diş çıkarıyor, yok sünnet oldu… Bu ne kardeşim? ondan sonra gelsin aksaklıklar, raporlar, uçuş aldırmalar, boş günleri birleştirmeler…Bize de yazık yahu…
– Bu sabah ailece bruncha gittik. Açık büfe…Ye yiyebildiğin kadar…Derken kafamda şimşek çaktı…Uçaklarda açık büfe sistemini getirsek kabin memuru çalıştırmamıza gerek kalmaz…Sök ön taraftan bir sıra koltuğu, yap dört dörtlük açık büfe…İkram şirketinin elemanı düz uçuşa geçince doldursun açık büfeyi…Yolcular kalkıp diledikleri kadar alsınlar, hem gözleri hem karınları doysun..İkram Müdürüne söyledim “Efendim çok kuyruk olur, yolcular daracık koridorda birbirlerine çarparlar “dedi. Bahaneye bak, 10 saatlik uçuş kardeşim, sırayla alsınlar. Olmadı, Kaptan anons yapar saat verir “sayın yolcularımız servisimiz başlamıştır. Saat 08.00-08.30 arası 10 ila 15. sıralar, 08.30-09.00 arası 15 ila 20. sıralar açık büfeden yararlanacaklardır.”
.Kısa uçuşlarda da biniş kartını verirken tutuştur yolcunun eline bir sandviç ve ayranı olsun bitsin…Yok kardeşim yok, bunlar şirketi düşünmüyorlar. İkram Müdürü buna da itiraz etti, Çay kahve işini nasıl yapacakmışız? Burası kahve mi kardeşim, evinde çayını kahveni iç gel. Mecbur muyum sana ince belli bardakta tavşan kanı çay vermeye…Havadasın kardeşim havada…Yaylada piknik yapmıyorsun !
– Açık büfe projemi Ticaret ünitesine de açtım. Hoop oradan da bir itiraz…”Efendim uçağın tipine göre bir sıra koltuğu sökersek şu kadar gelir kaybımız olur.” dedi…Adama bak yaa…sanki bütün uçaklar full gidiyor..Zaten yolcu yok, boş gideceğine sök o koltukları sistem devreye girsin.
– Bu sabah bir cambaz geldi…Sponsorluk istiyormuş…Videosunu seyrettik arkadaşlarla..Tek kelime ile hayran kaldım..Adam telin üzerinde yürüyor…Ateş çemberinden geçiyor….”Beni herkes tanır ve izler” dedi…Tişörtünün üzerine bizim şirketin amblemini ve logosunu koyacak…3 milyon dolar istedi. Sudan ucuz…Bütün Türkiye’de gösteriler yapacakmış…Hemen anlaşın dedim…Millet cambaza bakarken biz de işten atma ve sair tasarruf operasyonlarını çaktırmadan uygularız…
-Yarın yurtdışında toplantı var. Çok yorulmuştum, iyi gelecek..Her zaman kaldığım suit oda doluymuş, canım sıkıldı. Sadece Kral dairesi boşmuş. Hemen kapatın dedim. Aksilikler peşimi bırakmıyor. Gideceğim şehirde uluslararası bir toplantı varmış. Şoförlü S 600 istemiştim. Hepsi tutulmuş. Kardeşim Bentley, Jaguar, Rolls Royce ne varsa bulun dedim… Boru değil, kurumsal kimliği temsil ediyoruz. Ben elin gavuruna “adama bak yahu BMW 7.30 ile gelmiş” dedirtmem. Milletimi, ülkemi ve şirketimi rezil ettirmem. Çok geç oldu gidip daha bavul yapacağım….