featured

“Bilet fiyatlarını algoritmalar belirliyor”

Cumhuriyet yazarı Hakan Kara, gazetedeki köşesinde dün kaleme aldığı son yazısında, Lufthansa’nın bilet fiyatlarını aşırı derecede yükseltmekle suçlanması üzerinden şirketin verdiği cevabı, uçak bileti fiyatlarını ve bu fiyatların tespitinde kullanılan teknolojiyi irdelerken, ‘kapımızı çalan geleceğin’ zannettiğimizden de yakın olduğuna dikkat çekiyor.
Kara’nın  “Biz değil, algoritmalar suçlu” başlıklı yazısı şöyle:
“Gelecek kapımıza dayandı. Sadece farkında değiliz. Dünya hâlâ bildiğimiz gibi dönüyor zannediyoruz. Fakat bazen tuhaf bir şey oluveriyor. O an değişen bir şeyin varlığını hissediyoruz. Peki, o değişen şey yaşamımızı nasıl dönüştürecek? Bilemiyoruz… Geçenlerde yine öyle tuhaf bir şey oldu. Almanya’da bazı yurttaşlar Lufthansa’yı bilet fiyatlarını aşırı derecede yükseltmekle suçladılar. Almanya’daki Federal Kartel Dairesi’ne başvurdular.
Almanya’nın ikinci büyük havayolu şirketi “Air Berlin” geçen yıl ağustos ayında iflas etmişti. Lufthansa piyasada hâkim duruma gelmişti. Kartel dairesi yurttaşların başvurusunu incelemeye aldı. Lufthansa yetkilileri iddiaları reddettiler. “İnceleme sonucu haklılığımız ortaya çıkacaktır” dediler.
Fakat bu olayda asıl ilginç olan, yaşanan bir diyalog: Şirketin CEO’su Carsten Spohr bir gazeteye verdiği demeçte, bilet fiyatlarının aşırı derecede arttırıldığı iddiasını reddederken “Ayrıca fiyat ayarlamalarını da zaten biz değil bir yazılım yani bir algoritma yapıyor” dedi. Bunun üzerine Federal Kartel Dairesi Başkanı Andreas Mundt da bir başka gazeteye şöyle bir demeç verdi:
“Algoritmaların arkasına saklanmayın. Bu algoritmayı gökyüzünde tanrı yazmadı ya!”
Gazetelerde çıkan haberlere bakılırsa, tüm büyük havayolu şirketlerinde bilet fiyatlarını bir süredir “algoritmalar” belirliyor. Üstelik bunu yaparken yazılım rakipleri de inceliyor, ona göre fiyatları belirliyorlarmış. Yani oldukça karmaşık yazılımmış. Ne diyordu bazı gelecek bilimciler: “Gün gelecek pek çok karar hiçbir insan denetimine ihtiyaç duyulmadan algoritmalar tarafından alınacak.”
O gün yaklaşıyor mu?
***
Aslında algoritma, bir sorunun çözümü için yapılması gereken şeylerin adım adım alt alta yazılmasıdır. Bu kadar basit. Gerçi bazı bilgisayar yazılımlarında çok karmaşık algoritmalar da olabiliyor elbette. Yine de bunlar “henüz” anlaşılamayacak kadarkarmaşık değil. Örneğin bir havayolu şirketi için bilet fiyatlarını belirleyen yazılım hazırlanacaksa, öncesinde bazı kararların alınması gerekir:
Fiyat artışları neye göre yapılacak? Artış yüzdesi nasıl hesaplanacak? Fiyat artışı bilet fiyatlarındaki talep artış yüzdesi kadar mı olacak? Peki ya piyasada başka rakip yoksa? Bu durumda daha yüksek fiyat artışları gerçekleştirilebilecek mi? Fiyat artışlarının bir sınırı olacak mı? Yoksa yazılım, “ortada ciddi bir rakip görmeyince” fiyatları talep düşmeye başlayıncaya kadar dilediğince yükseltebilecek mi?
Bilmek gerekir ki, algoritmalar ve yazılımlar “yansız” değil. Aksine, onu oluşturanların ideolojisiyle, dünyaya bakışıyla, hedefleriyle yakından ilişkili. Havayolu şirketlerinin kullandığı türden yazılımların temel amacı kuşkusuz, kârı maksimize etmektir. Sizceyazılıma, “Aman tüketicinin haklarını korumayı da ihmal etme” gibi bir unsur eklemişler midir? Oysa eklenebilirdi. Fakat konu burada bitmiyor. Gün gelecek, insanların işten atılıp atılmayacağına da algoritmalar karar vermeye başlayacak. Cathy O’Neil “Algoritmaların Saldırısı” kitabında daha şimdiden dünyada buna ilişkin yaşanmış örnekleri anlatıyor.
Algoritmalar insanları çalışma yaşamının dışına itebilirler. Varlık ve güç, algoritmaları avucunda tutan elitlerin elinde toplanabilir. Ve görülmemiş sosyal ve siyasal eşitsizlikler yaratabilir. Yuval Harari, son kitabı “Homo Deus”ta, “21. yüzyıl algoritmaların yüzyılı olacak. Bu yüzyıla algoritmalar hükmedecek” diyor ve ekliyor: “21. yüzyılın başında ilerleme treni bir kez daha perondan ayrılmak üzere. Trende bir yeriniz olsun istiyorsanız bu yüzyılın teknolojisini, özellikle de biyoteknolojiyi ve bilgisayar algoritmalarının gücünü kavrayabilmeniz gerekiyor.”
Dünya algoritmalarla uğraşırken ülkemizden minik bir not: Türkiye basın özgürlüğü endeksinde dört sıra daha gerilemiş.
Bilmem anlatabildim mi?”
21.01.2018, Cumhuriyet
 

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir