Değerli okurlar, geçtiğimiz hafta en çok konuşulan konulardan biri Hava iş Yasası hazırlığı oldu. Biliyorsunuz, uzun yıllardır hep konuşulur, ama bir türlü adım atılmaz ya da atılamaz.Sonunda Hava İş yönetimi bu işe el attı. İyi de bayram değil seyran değil Ali Kemal bey niye bizi öpmeye kalkıştı? 3.5 seneden bu yana görevdesiniz. Şimdi mi aklınız başınıza geldi? Sorular çok da, cevap tek ve basit…Aralık ayında Hava iş Genel Kurulu var da ondan…İşveren yanlısı olduğu algısını bir türlü silemeyen Hava iş yönetimi, seçimin bu kez çantada keklik olmadığını gördü. Hamdi Bey yok. Ne yapmak lazım? “İşveren bizim yanımızda, ona göre” mesajını vermek gerek. O zaman İlker Aycı beyi Abant’a davet edelim, bir mesaj verelim. Peki bu açık bir çelişki değil mi? THY patronajının seçtirdiği bir yönetim olarak mimleneceksin, sonra bu algıyı değiştirmek için yapmadığın kalmayacak, yine işverenin desteği ile işçiye hoş gelecek kıyaklar yaptıracaksın, “biz işverenci değiliz” diye bas bas bağıracaksın. Sonra da seçime 6 ay kala THY patronu ile fotoğraf vereceksin… Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?
HAVA İŞ’İN YEM BORUSU…
Aslında şaşıracak bir durum yok… İşveren yanlısı imajını silemeyen Hava İş yönetimi bildiği yöntemi yedekte tutmaya karar verdi. Yani, “çok sıkışırsam THY patronajı benim yanımda” sopasını gösterdi. Nasıl olsa seçildiği halde Genel Kurula gidip oy kullanmaktan korkan bir pratik yaşandı 2013 Hava İş Genel Kurulunda…
Peki durup dururken ortaya çıkan bu Yasa aşkı nedir o zaman? Seçime meşruiyet kazandırmak, delege seçimlerini yem borusu çalarak kazanmak… Yem borusundan neyi kastediyoruz açıklayalım. Osmanlının son dönemlerinde Libya’daki süvarilerimize at gönderilmektedir. İmparatorluk perişandır, tükenen ekonomi sonucu askere yiyecek bile verilemez. Doğal olarak atlara da vereceği yiyecek yoktur.
İstanbul’da askeri bir tekneye atlar doldurulur ve yola çıkılır, üç-beş saat sonra atlar açlıktan ahşap küpeşteleri kemirmeye başlar. Komutan atların başındaki baş seyisi çağırır ve çözüm bulmasını ister. Tecrübeli seyisin talimatı ile yem borusu çalınır. Yem borusunu duyan eğitimli atlar hemen yan yana gelerek tek sıra dizilir ve yem torbasının takılmasını bekler. Fakat nafile torbalar boş olduğu içinde gelmez. Bir süre sonra sıkılan atlar yine küpeşteyi kemirmeye başlar, yine yem borusu çalınarak atlar avutulur ve sürekli ayni sahne tekrarlanarak Libya’ya ulaşılır. İşte Hava İş’in düşüncesi de bu anladığım kadarı ile… Yem borusu ile çalışanları oyalayıp “çıktı, çıkıyor, az kaldı.” Diyerek Uçuş İşletme delegeliklerini kazanmak. Sonra da “ne yapalım, elimizden geleni yaptık, olmadı” diyerek işin içinden sıyrılmak.
KAPALI MECLİSE YASA TASLAĞI SUNMAK…
Merak ettim baktım. Acaba önümüzdeki 6 aylık dönemde bu yasanın çıkma olasılığı var mı diye. Hava İş’çilere göre yasa taslağı TBMM’ye Temmuz ayında sunulacak… İyi de TBMM İçtüzüğüne göre Meclis 1 Temmuz’da tatile giriyor. 1 Ekim’de açılıyor! Kalan Ekim ve Kasım aylarında bu taslağın yasalaşması mümkün mü? Zor hem de çok zor. Önce bu taslağı, teklif olarak sunacak bir veya birkaç vekil bulacaksın. Mesela grev yasağını getirten AKP İstanbul Milletvekili Metin Külünk’ün mutlaka imzası olmalı! Bu vekiller teklifi TBMM başkanlığına sunacak. Kanunlar ve Kararlar Dairesi teklifi yasa tekniği açısından inceleyecek, belki birkaç kez geri gönderecek. Buralardan geçerse, TBMM başkanı teklifi esas ve tali komisyonlara gönderecek. En az 5-6 komisyondan bahsediyorum. Haa bu arada gerek komisyonlarda gerekse TBMM Genel Kurulunun gündeminde bekleyen onlarca yasa teklifi olduğunu unutmayalım..Ama daha önemlisi, 16 Nisan’da YSK tarafından kabul edildiği açıklanan Anayasa maddeleri ile bağlantılı yaklaşık 7000’e yakın mevzuat değişikliği için çalışmalar başlayacak. Bu çalışmalarda onlarca yasada değişiklik yapılacak. Demem o ki, TBMM bu kadar hengamenin içinde senin Hava İş yasanı mı düşünecek?
BUL BİR VEKİL, YASA TEKLİFİ VERSİN…
Ama şundan eminim, Hava İş’in iş bilir yöneticileri yalap şap bu taslağa son şeklini verip birkaç milletvekiline de imzalatıp TBMM Başkanlığına verilmesini sağlayacaklar. Bunu da, “Yasa Taslağı Meclise verildi” diye havai fişeklerle çalışanlara duyuracaklar. Hatta belki bir adım daha ileri gidip Komisyonlara havalesini de sağlayacaklar. Sonra mı? Sonra Hava İş Yasa teklifi komisyonlarda bekleyen yüzlerce dosyanın en altına konulacak ve orada kalacak. Bu arada Uçuş İşletme delegeliği seçimlerini kazanırlarsa zaten “bırakın kalsın orada” diyecekler….Yasa teklifi deyince gözünüzde büyütmeyin. CHP’li, MHP’li, BDP’li hatta bağımsız vekillerin hazırladığı yüzlerce yasa teklifi dolaplarda sırasını bekliyor. Yani bir vekil için yasa teklifi vermek çok sıradan bir iştir. Bu arada fikir vermesi bakımından Kasım 2015’de başlayan yeni yasama döneminde kaç yasa çıkarmış TBMM? 18 ayda sadece 25 yasa!
SENDİKANIN AZİZ HOCA AŞKI !
Gelelim can alıcı diğer bir soruya… Bu yasa taslağı kaç günde hazırlandı? Bana göre taş çatlasa 10-15 günde… O kadar aceleye getirilmiş ki, birçok eksiklik ve hata var. Peki kim bu yasa taslağını hazırlayan Prof.Dr. Aziz Can Tuncay? Öyle ya, ülkemizde çok sayıda Hukuk Fakültesi, buralarda da birçok İş Hukukçusu varken niye Aziz Hoca? Sebebi basit… Aziz Hoca, Teknik A.Ş.nin Metal iş Koluna alınması ile ilgili süreçte Hava İş’in açtığı davada, bilirkişi sıfatı ile Hava İş lehine görüş bildiren hukukçudur. Anlaşılan Hava İş’çiler Hocanın bu bilirkişiliğinden çok etkilenmiş olmalı ki, bu yasa taslağını ona ihale etmişler. Yasa taslağını inceleyince “umarım çok para vermemişlerdir.” diye düşünmedim değil…
HAVA İŞ YASASI DEYİNCE KOŞTURAN DERNEKÇİLER.
İki kelime de sürece ilişkin yazayım. Kapalı kapılar ardında yasa hazırlatıp sonra da yasayla üyelerinin çıkarları etkilenecek Dernek temsilcilerini çağırıp “alın okuyun fikrinizi söyleyin.” dayatmasında bulunmak doğru değil. Koskoca Talpa ve Tassa Başkanlarının da koştura koştura gitmesi de son derece yanlış. Gönderirsin bir Yönetim Kurulu üyesini “git dinle bakalım, gelirken de taslağı getir.” Dersin olur biter… Yetmiyormuş gibi, Hava İş’in taslağı siteye koyup üyelerine “5 gün içinde görüşlerinizi bildirin” demesi de, adet yerini bulsun tavrından başka bir şey değil…
DOKTOR HAKLI ! “SOYUNUN HANIMEFENDİ.”
Bu kadar laftan sonra diyeceksiniz ki “Eeee Hoca sen ne düşünüyorsun yasa taslağı ile ilgili?” Hemen söyleyeyim, çok detaylı inceleme fırsatı bulamadım. Ama ilk izlenimimi aşağıdaki fıkra özetleyecektir.
30’lu yaşların başında, uzun boylu, manken kadar güzel bir kadın 7-8 yaşlarındaki çocuğu ile birlikte doktor muayenehanesinden içeri girmiş. Doktor kadının güzelliği karşısında büyülenmiş. Kadın hemen söze girmiş “Doktor bey çocuğumun halini görüyorsunuz, nasıl bu arızalarını düzeltebiliriz?” Doktor elini kolunu sürekli oynatan, bir bacağı kısa, gözünün biri görmeyen, ayakta bile zor durabilen çocuğa bakmış sonra da kadına dönerek paravanın arkasını göstermiş” Buyurun hanımefendi, geçin soyunun.” Kadın şaşırmış: ”Aman doktor bey, hasta olan ben değilim, çocuğum rahatsız.” Doktor çocuğu göstererek cevap vermiş : “Bundan bir şey olmaz, soyunun da yenisini yapalım.”
1 Mayıs Emek Bayramımız kutlu olsun…