BAKAN'IN EŞİMİ YOKSA THY KABİN EKİBİMİ HAKLI?

Geçtiğimiz gün THY uçağında yaşanan ve bakan Hayati Yazıcı’nın eşi Selma yazıcı ve THY uçuş ekibi arasında yaşanan” koltuk kirli oturmam krizi” ÜÇÜNCÜ DÜNYA ÜLKELERİ ne has bir durumdur. Kontrolsüz hızlı büyüme içinde olan THY’nin koordinasyonsuzluk kaynaklı olduğuna bir örnek teşkil eden söz konusu durumun, genelde çok sefer yapan THY’nin uçaklarının devamlı uçması ve her uçağın kabin ekibinin sefer dönüşü gördüğü aksaklıkları deftere yazmamasından olduğunu düşünüyorum.
Normal prosedür olarak, bir uçuşta yaşanan bu tür leke veya kirli koltuk olayı deftere bir önceki ekip tarafından yazılsa idi mutlaka o konuya çözüm bulunmadan o defterdeki arıza hanesi kapatılmamış olacak ve yeni gelen ekip derhal o koltuğa yönlenip kirli olup olmadığını daha net gözlemleyebilecek ve yolcu alınmadan o sorunun giderilmesine çalışılacaktı.
Seferden dönen uçak bir başka sefere bağlı olduğundan, aynı uçağa gelen farklı ekip uçağı teslim alırken daha önceki arkadaşlarının yazdığı defterde aksaklık olmadığını görmüş ve öylesine bir göz kontrolü sonucunda yolcu alımı için onay vermiş olabilir.
Uçak koltuklarının bazıları kumaş bazıları ise deri kaplamalıdır. Kumaş kaplı olanların hemen kılıfını değiştirmek mümkünken deri kaplı olanların kılıflarını değiştirmek daha meşakkatli olup zaman alabilmektedir.
Bu tür deftere arıza yazmama durumu maalesef kokpit ekiplerince de yapılmakta. Deftere yazmayıp, bir sonraki ekibi veya tekniği sözlü olarak uyarma sistemi ile arızalar bir sonraki ekiplere bildirilmektedir.Bu duruma örnek olarak, Isparta’da düşen Word Focus a ait uçağı gösterebiliriz. Bilindiği üzere ilgili uçakta bir çok kokpit ve kabin arızalarının ilgili defter yerine peçetelere yazılmış olarak bulunduğunu unutmamalıyız.
Bakanın eşi ile oluşan bu durum da kabin ekibinin, koltuk gerçekten kullanılmaz haldeyse, hemen kabinle ilgili birime haber verip kılıf veya koltuğu değiştirmesi mümkündü. Ancak uçak yolcu aldıktan sonra bu uygulama çok zor olacaktır. ( Deri kaplı ise daha da zor)
Ülkemizde milletvekili veya bakanlara karşı oluşan ön yargı, yani kaprisli olmalarına yönelik birçok haberin etkisi altında kalan kabin personeli ilgili kişi olan bakanın eşinin kendilerine gerek ses tonu gerek yüz mimikleri ile aşağılayıcı tarzda ikaz edildiğini hissettiğinde bu oluşan tepkiyi normal görüyorum. Ancak, bakanın eşi olan hanımefendi bu sorunu daha güler yüzlü ve yumuşak bir ses tonu ile yapsaydı bu konuda kabin ekibinin ne yapıp, edip o koltuk kılıfı için mutlaka çözüm bulacaklarına da inanıyorum.
Her kim olursa olsun, sorun yaşayan yolcunun kabin ekibini köle misali görerek ikaz etmesi kabul edilemez.( Uçağın sahibi bile olsa)  Bu tür aşağılayıcı tarzda ikaz eden bir yolcu değil bakan eşi bakanın kendisi bile olsa tepki alması son derece doğaldır. Kabin ekibin eskiye nazaran eksik sayıda çalışması, seferlerin yoğunluğu göz önüne alındığında birde buna uçakların sefer dönüşündeki sorunlarının ilgili deftere yazılıp, yazılmadığının bilinmemesi eklendiğinde oluşan durum doğaldır. İlgili durum bence kabin-kokpit ve teknik ekiplerin birbirleriyle koordinasyonsuzluk içinde çalıştığını göstermektedir. Bu koordinasyonsuzluk sorununu sadece tek bir kabin ekibine bağlamak da yanlıştır. Bu durum o şirketin hizmet kültürünün bir parçasıdır.

Exit mobile version