BAK SEN ŞU HAVA-İŞ'E, EYLEM DE YAPARMIŞ !

BAK SEN ŞU HAVA-İŞ’E, EYLEM DE YAPARMIŞ !
Değerli okurlar, İlker Aycı’nın göreve geldiği 2015 yılından bu yana bir dargın bir barışık giden THY- Hava iş ilişkisinde yine maraza çıktı. Ancak “senle de olmuyor, sensiz de” tadındaki ilişkide zırt-pırt yaşanan kavgaların, danışıklı dövüş olduğunu söyleyenlerin sayısı bir hayli fazla…
KAYIKÇI KAVGASI…
Eskiden İstanbul’da Eminönü – Karaköy arasında yolcu taşıyan kayıkçılar, müşteri beklerken kendi aralarında kavgaya tutuşurlarmış. Durup dururken çıkan kavgada sesler yükselir, kürekler havaya kalkar, sağa sola savrulurmuş. Kayık yapısı gereği suyun içinde bir sağa bir sola sallanır dururmuş. Kayıkçılar da suya düşmemek için kavga ettiği kişiyi kuvvetlice itelemez, kibar kibar dürterlermiş. İşin ilginç tarafı, küreklerin havada uçuştuğu bu kavgada kayıkçıların başına hiç kürek isabet etmez, dayağı yiyen yine etrafta birikenler, izleyiciler ya da yolcular olurmuş.
O gün bugündür, nerede gürültülü, sonu gelmeyen, danışıklı dövüş bir kavga çıksa, aklı başında, görmüş geçirmiş olanlar tespiti yapar: “Kayıkçı kavgası bu, birazdan ortalık durulur, sen kendine dikkat et, bir şey olmasın…” Çünkü kayıkçı kavgasında dayağı, her zaman kavgayı seyredenler yer.
Ortada bir kavga varmış gibidir. Edilen sözlere, hakaret ve tehditlere bakılırsa, biraz sonra bir meydan muharebesi patlayacak gibidir. Oysa önceden planlanmış bu “kavga” sonunda, kavgaya tutuşanlara hiçbir şey olmadığı gibi, elde ettikleri maddi manevi kazançla da faydasını görürler. Böyle bir kavga başlar başlamaz yapılacak en iyi iş, yoluna gitmek, dikkat çekilen yöne değil, aksi yöne bakmak, mümkünse cebini, çantasını kolaçan edip korumaya almaktır.
THY’nin yılbaşı sürprizlerini ve hemen arkasından gelen Hava İş’in tepkilerini okuyunca Kayıkçı kavgasını hatırladım. Bu kaçıncı kavga, vallahi sayısını unuttum.
DURUN SİZ KARDEŞSİNİZ !
Türkiye’ye yeni gelen bir kişiye son 1 haftalık şu THY süreci gösterilse “Bravo sendikaya, aslanlar gibi kükrüyor.” der eminim. Aynı şey, THY’ye son 1-2 yılda giren personel için de geçerli. Oysa bilmezler ki, bugün Hava İş sendikasının koltuklarını işgal eden bu zevat, 2013 yılı Aralık ayında yapılan Hava İş Genel Kurulunda Kpt. Plt. Ayhan Günal’ın liderliğindeki yaklaşık 90 uçuş işletme delegesinin Genel Kurula katılmamasından doğan dikensiz gül bahçesinden çıkarak gelmişlerdir. Topu topu 110-120 delegeli bu arkadaşlar 300 delegeli Hava İş seçimini kazanmayı başarmışlar(!) ve böylece sendikal sürecin ciddi biçimde gerileme dönemi başlamıştır. Geride kalan 6 yıllık sürede, işverenin desteğine, ilgisine mazhar olmuşlar, şiir gibi bir ilişkiye imza atmışlardır. İlker beyin Hava iş’in Abant toplantısını şereflendirmesi, kolkola fotoğraflar çektirmesi, alternatif sendika Havasen’e katılan veya katılmayı düşünenleri hadi tehdit demeyelim de, ağır ifadelerle ikaz(!) etmesi, Havasen’ci pilot ve kabin memurlarını işten atması, 2017 başında Hava İş’in işverenden çok işverenci bir tavırla SIFIR zam istemesi düşünüldüğünde, bu güzel işbirliğini kuran tarafların bugün yine, yeniden kavgaya tutuşmasını görünce tamamen safiyane bir biçimde ve Türk filmi repliği ile “Durun siz kardeşsiniz.” demek gerekmez mi sizce?
BİR SOR BAKALIM, NİYE SORMADIM ?
Olayın sıcaklığı ile yapılan ilk Hava İş açıklamasındaki ilginç bir ifade dikkatinizi çekmiştir. ” sendikamıza herhangi bir bildirim yapılmamış ve sendikanın konu hakkındaki görüşü alınmamıştır. 26. Dönem Toplu İş Sözleşmesi Md.20 uyarınca usulüne uygun olarak yapılmayan bu değişiklikler sendika üyesi çalışanları bağlamayacaktır.” Gülsem mi, ağlasam mı bilemedim. Yahu beyler, şu tatil mesaisi ve yakıt/otoban parasının kaldırılması muhabbeti neredeyse 1 aydır konuşuluyordu. Siz duymadınız mı? Genel Müdürlüğe de çok yakınsınız. Genel Merkeziniz THY’ye 5 km mesafede. (Bu arada Mart 2018’de , İstanbul Havalimanı yakınında temelini attığınız yeni Genel merkezinizin 1 yıl içinde biteceğini açıklamıştınız. 2 yıl oldu. Ne oldu? Harç bitti, yapı paydos mu?)  İlker bey, THY’de kuvvetlice öksürse İncirli’den duyarsınız. Peki siz bu “tasarruf planını” önceden deşifre etseydiniz, üyelerinize açıklasaydınız, THY yönetimi buna cesaret edebilir miydi? Açıklamadaki o cümleyi okuyunca aklıma Banker Bilo filmi geldi. İş üstünde her yakalandığında, gariban Bilo’yu “Yaptım ama bir sor bakalım niye yaptım?” diye kandıran ve Şener Şen’in oynadığı fetbaz karakter gibi soralım. “Bir sor bakalım, niye sormadım?” Hatta soruyu geliştirelim “Tamam sormadım, sorsaydım ne yapacaktın?” İşte bu soru önemli. Sorunun cevabını Hava iş, ikinci açıklamasında veriyor: “Geçtiğimiz haftalarda bize gelen kokpit personelinin üç günlük mazeret izin hakkının iptali isteğini kabul etmedik. Ancak THY yönetimi kendince TİS’i tek taraflı askıya alıp, 3 günlük mazeret iznini kaldırdığı talimatını mail ile ara yöneticilerine bildirmiştir. ” Bana çaresizliğin resmini yapabilir misin Abidin? deseler cevap bu olur herhalde… Demek ki, ilişkiniz o hale gelmiş ki, THY sorsa da yapıyor, sormasa da yapıyor, sormadan da yapıyor… Yani sizi ciddiye almıyor... Böyle sendikacılık olur mu? Böyle bir sendikaya güven olur mu?
BAYILAN KABİN MEMURLARI 55’E ULAŞANA KADAR BEKLEMİŞLER…
Hava İş Başkanı Ali Kemal Tatlıbal’ın son derece sinirli ve öfkeli fotoğraflarının kullanıldığı basın açıklaması başlıklı haberde başka ilginç ifadeler de var. Öncelikle, bu haber içeriği bir ropörtaj değil. Kurumsal bir yazılı açıklama. Dolayısı ile, o fotoğraflar çekilirken kime kızmış bilinmez ama öfkeli Tatlıbal fotoğraflarının basın açıklaması ile ilgisi yok.  Neyse, Tatlıbal THY’nin yılbaşı sürprizlerine(!) nasıl tepki vermiş onu geçelim ve açıklamaya dönelim. Açıklamada çok ilginç bir tespit var. “2017-18 yıllarında uçak içinde 55 kabin memurunun bayılmış.” Sayıya dikkat, 50 civarında, 60’a yakın gibi ifadeler kullanılmamış. Net bir sayı verilmiş. Demek ki, tek tek biliyorlar bayılanları. Eee ne oldu sizin şu meşhur Abant İş Güvenliği ve İşçi Sağlığı seminerlerine? Havanda su mu dövülmüş yoksa orada? Ayrıca, bayılanlar 5’i, 10’u, 15’i bulduğunda niye sesinizi yükseltmediniz? Kesin olan diğer konu, bu arkadaşların sizin sendikacılığınıza bayılmadıkları. Ağır çalışma koşullarından dolayı insanların sağlığı bozuluyor. Biz geçen yıl “uçakta sinir krizi geçiren, üstünü başını parçalayan kabin memurları var.” diye yazdığımızda, hiç oralı olmamıştınız ama… Peki “Ayılana gazoz, bayılana iş akdi feshi” noktasına gelen THY uygulamasına karşı ne yaptınız? Hasta olduğu için rapor almak zorunda kalan yüzlerce kabin memuru kapıya konulurken niye sesiniz çıkmadı?
NE OLDU THY’NİN İTİBAR VE PRESTİJİNE ?
2 yılda 55 Kabin memurunun bayıldığını okuyunca aklıma Havasen Genel Başkanı İskender Çarkçı geldi. 2018 yılında katıldığı TV programında sarfettiği “Havada bayılan oluyor, sinir krizi geçiren oluyor. Yorgunluktan dolayı. Bunların sonucu hep uçuş emniyetine doğru gidiyor. Uçuş emniyetinin ihlal edilmesine doğru gidiyor. ” sözlerinden dolayı THY yönetimi Çarkçı kaptanı alelacele işten atmıştı. Sebep olarak da, THY’nin marka değerine, prestij ve itibarına zarar verilmesini göstermişti. Peki Havasenci “bayılanlar var” deyince işten çıkartılıyor da, Hava İş’çi dediği zaman neden duymazdan geliniyor? Bu sözlerin Hava İş’in uçucu yöneticilerinden habersiz söylenmesi mümkün olmadığına göre bakalım muhterem THY yönetimi, Hava İş’in pilot yönetim kurulu üyeleri Afşin Yelok ve Erkan Kayhan hakkında ne yapacak? Daha da ileri gidelim bu kurumsal açıklamayı yapan Hava İş’in diğer amatör yöneticileri hakkında işlem yapacak mı? Çünkü bu arkadaşların hepsi halen THY çalışanı…
DÜŞTÜNÜZ MÜ PİLOTLARIN ELİNE ?
THY’nin aldığı kararlardan sonra ardarda bildiri yayınlayan Hava İş’in “grev” sözcüğünü telaffuz etmemesi şaşırtıcı değil ama pilotlara “kurallara harfiyen uyma” tavsiyesinde bulunması gerçekten çok ilginç.  Oysa bu karardan etkilenen sadece pilotlar değil ki. Yaklaşık 12.000 kabin memuru da etkilenecek. Ama işbilir sendikamız biliyor ki, pilotların katılmadığı bir eylemin etkisi yok denecek kadar azdır. Zaten THY’de çalışan 29.000 personelin büyük çoğunluğunu (yaklaşık 18.000 kişi) uçuş personeli oluşturuyor. Peki, kurallara uyma, zamanı son ana kadar kullanma, uçağa erken geçmeme, hazırlıkları erken bitirmeme üzerine kurguladığı ve sadece pilotlardan beklenen eylem planını açıklayan Hava İş’in Başkanı Tatlıbal bakın 16 Şubat 2018’de Abant’ta yapılan İş Güvenliği ve İşçi Sağlığı Seminerinde pilotlar için neler söylemiş?
“Kendilerinden olmayanları dışlıyorlar. Ama bir taraftan da hoş görünmeye çalışıyorlar. Özellikle kabine karşı bugünlerde çok nazikler çok kibarlar. Sevdiklerinden mi öyle davranıyorlar sanıyorsunuz. Kabin memurlarını normal zamanda hizmetçi, garson diye nitelendiren, aşağılayan bunlar değil mi? Ama şimdi işler değişti. Kabin ekiplerine muhtaçlar. Kabin ekiplerinin sayısal çoğunluğundan faydalanmak için yapıyorlar. Peki bu oyuna kabin ekipleri gelir mi? Gelmez. Çünkü daha birkaç yıl önce kabin ekipleri en büyük darbeyi bu arkadaşlardan yemedi mi? 305’te ve grevde tek bir tanesi cesaret edip kabin ekiplerine destek verebildi mi?”
Gördünüz mü tüm çalışanların sendikası olmak durumundaki Hava İş’in Başkanı Tatlıbal’ın sözlerini? Nasıl da çalışanları birbirine karşı kışkırtıyor ve bölüyor? Büyük lokma yiyeceksin, büyük laf etmeyeceksin. Şimdi pilotlardan yardım istiyorsun. Kusura bakma, benim eylemime ihtiyaç doğmadan sen sendika olarak masaya yumruğunu vuracak, olayların bu aşamaya gelmesine izin vermeyeceksin. Bu arada, 6 Ocak 2020 günü de basın açıklaması yapacakmış Sendikamız. Önce sıradan bir açıklama yapıldı ama sonra detaylandırıldı. Tüm havacılık STK’larının (TALPA, TASSA, PİLVAK, HAVAK)yöneticileri de davet edilmiş. Sayının yeterli olmayacağı endişesi ile “ailelerin ” de gelmesi istenilmiş. Normaldir, hayatlarında ilk defa böyle bir eyleme kalkışıyorlar. Benim merak ettiğim, Hava İş delegelerini çağırmayacaklar mı? Hani 2017’deki son Genel Kurula gelip Tatlıbal’a oy atan 100 civarındaki kamyoncu delegeyi ? Aileleri ile gelseler herhalde 300 kişiyi bulurlar.  Çünkü Pilot ve kabinden gidecek kimsenin olacağını sanmam.
EN ETKİLİ EYLEM !
Sonuç olarak, Hava İş kendi etti kendi buldu. Önemli olan caydırıcı gücünü kullanmak, işverenin bu tür hak gasplarına  cesaret edememesini sağlamak ve sorunu masada çözmektir. Dolayısı ile, ortaya çıkan sorunu da kendisi temizlemek zorunda. Bir eylem yapılmaz mı, tabii yapılır. Ama size öncülük eden yapıya güvenmeniz gerekir. Şu anda, THY çalışanlarının ama başta pilotlar ve kabin memurlarının yapacağı en etkili eylem Hava İş’ten istifa etmektir. Havasen bildirisinde de belirtildiği gibi, “bırakın yeni kazanımları, kazanılmış hakların kaybı devam edecektir.”
 

Exit mobile version